‘İmralı’daki her durum acildir’
- 09:02 2 Eylül 2024
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL – “İmralı’da ki her durum acildir” diyen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, “Tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi gerekiyor. Tecridi de aşan bu duruma son verilmesi ve CPT’nin de hızlı bir şekilde ziyaret gerçekleştirilmesi gerekiyor” dedi.
Asrın Hukuk Bürosu, İmralı’da mutlak tecrit altında tutulan ve 42 aydır kendisinden haber alınamayan müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan için Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) Ağustos 2024’te yeni bir başvuru gerçekleştirdi. Başvuruda, Abdullah Öcalan ile İmralı’da tutulan diğer 3 tutsak Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş için Mayıs-Haziran ve Temmuz 2024 tarihlerini kapsayan gelişmelere yer verildi. Başvuruda, 1 Mayıs ile 30 Temmuz tarihlerini kapsayan sürede 24 avukat ve 12’si aile görüş başvurusu olmak üzere toplamda 36 başvurunun yapıldığı, ancak başvuruların tamamının olumlu veya olumsuz her hangi bir cevap verilmediği aktarıldı. İmralı’ya gönderilen mektupların akıbetinin bilinmediği, telefon görüşme haklarına dair de herhangi bir gelişmenin yaşanmadığı ifadelerine yer verildi.
Yapılan başvuruda hem aile hem de avukat görüş başvurularının 14 Eylül 2018 tarihinden bu yana en az 23 “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek engellendiği 12 Nisan 2024 tarihli son “disiplin cezasının” süresi dolmadan 4 Temmuz’da 3 aylık yeni bir “disiplin cezası" verildiği hatırlatıldı. Başvuruda Bursa 2’nci İnfaz Hakimliği tarafından 3 Mayıs 2024 tarihinde yeni bir avukat görüş yasağı kararının verildiği ve yasaklama kararının 14 Mayıs’ta yasaya aykırı şekilde kesinleştiği ifade edildi.
Asrın Hukuk Bürosu’nun İmralı için acil kodla ziyaret etmesi için CPT’ye yaptığı başvuruya dair büro avukatlarından Raziye Öztürk değerlendirmelerde bulundu.
‘Bu tecride son verilmesi gerekiyor’
İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve orada bulunan diğer 3 tutsak ile ne bir aile ne de avukat görüşünün olmadığını söyleyen Raziye Öztürk, İmralı’nın dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan bir sistem olduğunu ifade etti. “İmralı’daki her durum acildir” diyen Raziye, tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Raziye, “Bu tecride son verilmesi gerekiyor. Biz periyodik olarak CPT’ye dönem raporları sunuyoruz. Son olarak yolladığımız rapor da dönem raporudur. Bu raporumuzda da daha önce de belirttiğimiz gibi İmralı’ya ziyaret gerçekleştirmesini talep ettik. CPT’nin belirli aralıklarla ülkelere ziyaret etme durumları oluyor. Bunlar periyodik ziyaretlerdir. Bununla birlikte şartlar gerektiriyorsa, o taraf devlete istediği herhangi bir zamanda da ziyaret gerçekleştirilebilir. Yeni ihlal durumlarında veya koşulların düzeltilmemesi durumunda bir ziyaret gerçekleştirebilir” dedi.
İşkence koşulları!
Haber alamama haline son verilmesi gerektiğini söyleyen Raziye, “Çünkü şu an var olan koşullar işkence koşullarıdır. Bunlar CPT’nin kendi tespitlerinde yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ağırlaştırılmış müebbette ilişkin tespitinde yer alıyor. Buna son verilmesi lazım aile ve avukat görüşlerinin sağlanması, dış dünya ile bağlantılarının sağlanması, haberleşme imkanlarının acil bir şekilde sağlanması ve tüm bunlarla birlikte tutulma koşullarının düzeltilmesi taleplerimizi ilettik. Bu talepler daha önce CPT’nin de ifade ettiği ve Türkiye’ye tavsiye olarak sunduğu, yerine getirilmesi gereken taleplerdir. Biz de CPT’den bunu sağlamasını talep ettik” şeklinde konuştu.
‘CPT’den beklentimiz hızlı bir şekilde ziyaret gerçekleştirilmesi’
CPT’nin en son 2022 yılında bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Raziye, 2024 yılının Şubat ayında Türkiye’ye gelmelerine rağmen İmralı’ya ziyaret gerçekleştirmediğini söyledi. Raziye,“Şu an işkence koşullarında tutuldukları çok açık ve net. Bu tespitimiz aynı zamanda hukukidir. Bu koşullarda olan bir cezaevi ile ilgili olarak sadece idari makamların bilgisiyle yetinerek kendi haline bırakmak CPT’nin yüklendiği misyona Avrupa İşkence Önleme Sözleşmesi’nin hükümlerine aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bizim CPT’den beklentimiz hızlı bir şekilde ziyaret gerçekleştirilmesi ve 2022 gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin raporunu açıklaması. Bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapması gerekiyor. Bu taleplerimizin hukuki ve yasal bir dayanağı var. Avrupa İşkence Önleme Sözleşmesi’nin 10. maddesine göre, bir taraf devlet işkenceyi önlenmesi konusunda iş birliği yükümlülüğünü ihlal ediyor ve herhangi bir iyileştirmeye gitmiyorsa bunun sonucunda CPT kamuoyuna bir açıklama yapabilir. Çünkü kendi tavsiyelerine ve önerilerine uymayan bir pozisyondadır dolayısıyla kamuoyuna bir açıklama yapmasında sakınca yoktur” ifadelerini kullandı.
Bilgisizlik, belirsizlik, haber alamama!
Raziye, “CPT’ye yazdığımız her raporda bunu talep ettik. CPT’nin açıklamalarının tümünde sanki İmralı Ada Hapishanesi’nin normal bir cezaeviymiş gibi prosedür işletilmeye çalışılıyor. ‘taraf devlet izin vermediği için biz açıklayamıyoruz’ diye ifade ediyorlar. Normal prosedüre göre taraf devlet raporun açıklanmasını onay vermiyorsa paylaşamaz. Ama bunun bir istisna durumu var. Eğer taraf devlet herhangi bir iyileştirmeye gitmez tavsiyelere uymaz ise kamuoyuna açıklama yapabilir. CPT’ye böylesi bir taktir hakkı tanıyor. CPT’nin 2022 yılı raporlarını açıklaması yönünde herhangi bir engel bulunmamaktadır tamamen bir taktir hakkı var. Bunu biz Azerbaycan örneğinde gördük. Azerbaycan diyaloğa açık bir tutum sergilemediği tavsiye ve önerilere uymadığı için onunla ilgili raporu açıkladı. Aynı durum bundan çok daha ağır durumda olan ve tutulan Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerimiz açısından da söz konusu. Hatta daha da acil bir durumdur. Ciddi bir bilgisizlik, ciddi bir belirsizlik durumu var ve hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Oradaki koşullara dair bize asgari bir bilgi dahi verilmiyor” sözlerini kullandı.
‘Kürt sorununun da tecrit edilmesi anlamına geliyor’
“Avrupa Konseyi açısından kendi denetiminde olan kendi sınırları içerisinde olan bir devletin işkence yapma durumuna gözünü kulağını kapaması durumu söz konusu” sözlerine yer veren Raziye, “Etkili olabilecekken bu var olan işkence durumuna gözünü kulağını kapatıyor. CPT’nin bu konuda alabileceği tedbirleri almaması Türkiye açısından da devamında da bunu çok rahat bir şekilde sürdürebileceği ve tecridi daha da derinleştirebileceği bir onay olarak algılanıyor. Bu tecrit durumu ile bağlantılı olarak çözümsüzlüğün derinleştirilmesi şu an var olan siyasal, sosyal, ekonomik anlamda tüm kriz durumları tam olarak bununla bağlantılıdır. Özellikle Kürt halkı açısından muhatap durumunda olan ve barış pozisyonunu koruyan bir liderin tecrit altında tutulma durumu var. Bu Kürt sorununun çözülmesi konusunun da tecrit edilmesi anlamına geliyor. Çözümsüzlük ve çatışma halinin daha da ağırlaşması anlamına geliyor. Sonuçlarını Türkiye’de çok açık bir şekilde görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Sözleşmeye uygun talepler!
Tüm kurum ve kuruluşlar kendi üzerine düşen sorumluluk ve yükümlülükleri yerine getirdiği taktirde tecridin kaldırılması durumunun söz konusu olabileceğini paylaşan Raziye, çoklu bir mücadelenin İmralı kapılarının açılması anlamına geleceğini dile getirdi. Raziye, şöyle dedi: “Bizim önceliğimiz Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşmasıdır. Bizim ısrarımız konsey organının kendi sınırları dışında bir talep değil tamamen kendi belirttiği çizgide bağlı oldukları sözleşmeye uygun taleplerdir. Biz kamuoyu baskısını, onların görev ve yükümlülüklerini onlara tekrar tekrar hatırlatarak buna yönelik mücadeleyi sürdürmeliyiz.”