Tek odalı konteynere sıkıştırılmış yaşam! 2025-01-18 09:03:10     Pelşin Çetinkaya   HATAY -  Depremin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen acıları ilk günkü gibi, sorunları ise çözülmedi, giderek arttı. Bu sorunları yaşayanlardan biri de Hediye Sayan Çoçen, tek odalı konteynerde yaşam mücadelesi veriyor.   Birçok kentte büyük yıkımlara neden olan Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat 2023’teki depremden bu yana yaklaşık 2 yıl geçti. Bu depremlerde büyük yıkımların yaşandığı kentlerden biri de Hatay. Hatay’da insanların acıları hala taze iken karşılaştıkları sorunlar çözülmediği gibi giderek büyüyor. Yurttaşların kimisi işe gidemiyor kimisi okula… Kentin bir bölümünde ağır orta ve az hasarlı yapılar hala mevcutken bir bölümünde ise konteynerlar bulunuyor. Bir tarafta konteyner çıkmadığı için hasarlı yapılarda yaşamak zorunda kalan yurttaşlar varken bir tarafta da tek odalı konteynırda yaşamak zorunda kalan yurttaşlar var. Can güvenliğinin olmadığı bu konteynerlerde depremzedeler hem yazın hem de kışın büyük sorunlarla karşı karşıya kalıyor.   Depremde etkilenenlerden biri de Hediye Sayan Çocen. O, hala ilk günkü gibi hissettiği deprem anını, yaşadıklarını ve çözülmeyen, giderek büyüyen sorunlara ilişkin konuştu.    ‘Kıyamet kopuyor gibiydi’   Deprem anında çok korktuklarını ve büyük kayıplar verildiğini dile getiren Hediye Sayan Çocen, “6 Şubat’ta çok kötü bir sesle uyandık. Sallantı çok kötüydü ve kendimizi dışarıya, balkona attık ama bir türlü durmadı sallantı. Resmen bir kıyamet kopuyor gibiydi. Sesler, gürültüler, tabağın-çanağın düşmesi, duvarların yıkılması… Hepsini duyuyorsunuz ama hiçbir şey yapamıyorsunuz. Kal geliyor. Bağıramıyorsunuz. O gece çok zordu, çok kötüydü. Yağmur vardı, karanlıktı bir türlü sabah olmadı, bir türlü gün aydınlanmadı. Herkes sevdiklerini, kardeşlerini, annesinin, babasını aramaya koştu ama yollar o kadar kötüydü ki araç geçmiyordu. Araçlarımızın üstüne duvarlar düşmüştü. Aracı kullanamadık. Koşarak sevdiklerimize, komşularımıza bakmaya gittik. Mahallemizde birçok ev yıkılmıştı ve çok kaybımız oldu, onları kurtaramadık. Çok acı bir gündü. Kardeşlerim, yeğenlerim hepsi göçük altında kalmıştı. Çok zor şekilde kurtardık onları. Çok şükür kurtardık. Sonra onları Yayladan da devlet hastanesine götürdük, tedavi edildiler. Babamın bir köy evi vardı. Depremde ona hiçbir şey olmamıştı. Ailecek oraya gidip çadır kurduk. 27 kişiydik. Ben acımı yaşayamadım. Kendimi direkt mücadelede buldum ve hiç ağlayamadım. İlk defa depremimin 1’inci yıl dönümünde ağladım. Orada elektrik yoktu. Yani ilçeye gidip sürekli alışveriş yapıyorduk. Zaten ilçe o kadar kalabalık olmuş ki bütün Hatay'dan Antakya'dan her yerden oraya insanlar gitmiş. Çadırlar kuruyor insanlar. Bahçesi olanlar bahçeye çadırlar kuruyor. Çadır su geçiriyordu ve yağmur yağınca su alıyordu. Bütün yataklarımız ıslanıyordu. Islak yatakların üstünde yatmak zorunda kaldık. Bu durum 15-20 gün sürdü” sözlerine yer verdi.   Tek odalı konteynere sıkıştırılan bir yaşam   Hediye Sayan Çocen, birkaç ay sonra kendilerine konteyner çıktığını söylerken, tek odaya sahip konteynerde yaşamın zorluğunu ise şu sözlerle anlattı: “Konteyner hiç alışık olmadığımız bir durum. Tek oda ve üç kişi kalıyorsunuz. Zor oldu tabii ama çadırdan çok çok iyiydi. O yüzden şükrettik halimize. Okulların çoğu yıkıldığından oğlum uzun süre okula gidemedi. Daha sonra konteyner okullar yapıldı. Oğlumun okulu ve iş yerim kaldığım konteynere çok uzak olduğu için iş yerim bana bir konteyner tahsis etti ve okuldan dolayı ben oraya yerleştim. Oğlum için eşim diğer konteynerde ben bu konteynerde kalıyorum. Çünkü otobüs yok, ulaşım yok. Oradan çocuğun okula gitmesi, benim işe gitmem çok zor oluyordu. Ama burada otobüs sıkıntısı olmuyor yürüyerek gidebiliyoruz. Çok yağmur yağıyor ve konteynerde çok elektrik kesiliyor. Elektrik kesilince battaniyeye sarılıp oturuyoruz oğlumla. Elektriğin bazen 15-20 saat gelmediği oluyor. Ayrıca konteyner plastikten olduğu için tozu çok çabuk çekiyor. Yine duş alma konusunda biraz sıkıntı yaşıyoruz. Soğuk hava şartlarında şofben ısınmıyor. O yüzden hafta bir duş alıyoruz. Bazen de evi olan arkadaşlarımızın evine gidip orada duş alıyoruz. Yemek kısmına gelirsem de bir tane elektrikli ocağım var. Yemeğimi onda yapıyorum ama elektrik gittiğinde komşulardan küçük tüp isteyip yemeği onda yapıyorum. Yemeği yatak odasında yapıyoruz.  Ayrıca sokakta yaşayan insanlar bir ara konteynere bıçakla saldırdılar. Yolda keyfi geçerken bıçağı saplıyorlar ve konteynerimde şu an 4-5 tane bıçak darbeleri var. Güvenlik açısından da biraz sıkıntılı. Korkuyoruz açıkçası. Gece sokağa çıkmaya korkuyoruz. Işıklandırma çok fazla yok. Burada elektrik kesintisi sürekli oluyor. Kadınlar olarak gece dışarıya çıkabilirdik ama şu an çıkamıyoruz. Korkuyoruz ister istemez.”   ‘Çok özledik…’   Yaşadıkları mahallelerine büyük özlem duyduğunu ifade eden Hediye Sayan Çocen, “Bir an önce herkes evine kavuşsun. Herkes mahallesine kavuşsun. O kadar özledik ki mahallelerimizi hep böyle farklı insanların yanında oturmaya başladık, farklı insanlarla komşu olmaya başladık. Bu bize aslında acı veriyor. Çünkü o ortamlarımızı çok özlüyoruz. Çünkü tanımadığımız insanlarla oturmaya mecbur bırakıldık. O yüzden bir an önce herkesin evleri yapılsın. Evlerine kavuşsun insanlar istiyoruz. Ondan sonra TEDAŞ'a sesleniyorum, lütfen bütün sokakları ışıklandırsınlar. Aydınlık sokaklarımız olsun” ifadelerini kullandı.