Xezal’ın öyküsü…
- 09:03 6 Temmuz 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - Devletin Kurdistan'da 90'lı yıllarda yürüttüğü politikalar ile feodal zihniyete, geleneksel kalıplara bir başkaldırıdır Xezal Tunç'un, Mijin'den Kaponis'e oradan Irak'a ardından tekrar kendi topraklarına uzanan yolculuğunun öyküsü.
Devletin 1990’lı yıllarda Kürt halkına yönelik politikaları sonucu binlerce köy yakılıp, yıkılırken, milyonlarcası ise yerinden yurdundan kopmak zorunda kaldı. Askerlerce baskın yapılarak yakılan Şirnex’ın (Şırnak) Qilebal (Uludure) ilçesine bağlı bağlı Mijin (Akduman) köyü sakinleri de devletin koruculuk dayatmalarına karşı, doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldı. Köy sakinlerinin bir kısmı Türkiye metropollerine ya da farklı kentlere göç ederken bir kısmı da Güney Kurdistan’a geçmek zorunda kaldı. Gittikleri yerlerde yaşama tutunmaya çalıştı.
Mağdur olanlar da yaşamı yeniden inşa edenler de kadınlar….
Topraklarından koparılan ve farklı yerlere gitmek zorunda kalanların birçoğunun yakınlarıyla irtibatları kesildi. Bu politikalar sonucu yaşanan travmaların en büyük mağduru kadınlar oldu. Ancak kadınlar gittikleri her yerde yaşamın yeniden inşa edilmesinin de öncüsü oldu.
Devletin bu politikalarına maruz kalan milyonlarca Kürt’ten sadece biridir Xezal Tunç… Xezal’ın yaşamı baskının, göçün, toplumsal baskının ve buna karşı bir direşin de öyküsüdür.
Geleneklere başkaldırır
Mijin köyünde dünyaya gelen ve ailenin 4 kızından biri olan Xezal, daha çocuk yaşta evlendirilir. İlk tepkisi geleneksel kalıplara karşı çıkışla başlar Xezal’ın. Geleneksel kalıplara göre evlendiğinde erkeğin ailesinin yanına “gelin” olarak gider kadın. Ancak Xezal, eşini kendi ailesinin yanında yaşamaya ikna ederek yıkar bu kalıbı. Daha çok yaşta anne olan Xezal, bir süre sonra anne ve babasını kaybedince eşi ve kız kardeşleriyle yaşamını sürdürür.
Güney Kurdistan’a gidiş
Ülkedeki, “zorunlu askerlik” uygulamalarından kaynaklı Xezal’in eşi askere gitmemek için Güney Kürdistan’a geçer. Bir süre sonra Xezal, da çocukları ve kız kardeşleriyle birlikte Güney Kürdistan’a eşinin yanına gider. Burada yaklaşık 7 yıl kaldıktan sonra Xezal ve eşi tekrar Mijin’e döner. 90’lı yılların dayattığı göç politikalarından kaynaklı Xezal de birkaç yakınıyla birlikte, Wan’ın Rêya Armûşe (İpekyolu) ilçesine bağlı Kopanis köyüne yerleşir. Wan’a yerleştikten sonra Güney Kürdistan’da bulunan kız kardeşlerinden bir daha haber alamaz.
5 çocuğunu kaybeder
Göç ettikleri Kopanis köyünde kimliği “ifşa” olan eşi askere giden Xezal, 12 çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalır. Köyde tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlamaya çalışan Xezal, ağır iş yükünün yanı sıra çocuklarına hem anne hem baba olmaya çalışır. Xezal’in yaşadığı köyün şehir merkezinden uzak olması yanı sıra sağlık kuruluşlarının yetersizliği ve bu kurumlara köyden ulaşımın olmayışı nedeniyle 5 çocuğunu ayrı ayrı yıllarda kaybeder. Diğer çocukları da çobanlık yaparak annelerine destek olmaya çalışır.
Eşi yaşamını yitirir
Xezal’in eşi uzun yıllar geçirdiği zorunlu askerlik görevinden döndükten sonra siyasi nedenlerden dolayı cezaevine girer. Cezaevinde 4 yıl kaldıktan sonra Xezal’in yanına dönen eşinin ağır sağlık sorunları ortaya çıkar. Bulunduğu cezaevlerinde işkence ve kötü koşullardan kaynaklı yaşadığı ağır sağlık sorunlarına daha fazla dayanamayan eşi kısa bir süre sonra yaşamını yitirmesinin ardından Xezal, yine çocuklarıyla tek başına kalır.
İkinci kez evlendirilir
Eşinin yaşamını yitirmesinin ardından çocukları ile bir kez daha tek başına kalan Xezal üzerinde toplumsal baskı artar. Baskılar sonucu Payizava’nın (Gürpınar) Zaxosk köyünden tanımadığı biri ile evlendirilir. 10 yıl sonra eşi yaşamını yitirince tekrar Kopanis’e çocuklarının yanına döner. Xezal, “çocuklarını bırakıp başkası ile kaçtı” suçlamasına maruz kalır, nasıl evlendirildiği ise sorgulanmaz. Suçlamalara, baskılara maruz kalan Xezal, buna aldırmasa da zamanla derin bir sessizliğe gömülür.
Yıllar sonra karşılaşma
Yıllar sonra benim de doğduğum köy olan Kopanis’ta karşılaşıyoruz Xezal ile… Xezal’i oğlunun evinin bahçesinde bir bankta otururken görüyorum. Beni görünce Xezal, kaşlarını çatarak öfkeyle karışık küfretmeye başlıyor. Çocukluğumdaki gibi Xezal’ı küfrederken görünce gülüyorum. Güldüğümü gördüğünde Xezal de buna yanıtsız kalmayarak gülüyor. Güldüğünü gördüğüm Xezal’ı elimdeki fotoğraf makinamla videoya alıyorum. Çocukluğumda neredeyse her refleksini ezberlediğim Xezal’ıhiç bu kadar sessiz görmemiştim.
Gerçek yaşını asla öğrenemeyecek…
Daha ilk cümleden itibaren derin bir sessizliğe gömülen Xezal, kısık bir sesle kilam söylüyor. Ona travmalarını hatırlatmamak ve tekrar tekrar incitmemek için kadrajı hazırlıyor ve söylediği kilamı kaydetmeye başlıyorum. Yakınlarından tahmini olarak 70 yaşlarında olduğunu öğrendiğim Xezal’ın. Ancak gerçek yaşını ne kendisi ne de yakınları biliyor. Yaşını merak etsem de sonrasında Xezal için gerçek yaşının bilmek pekte bir önemi olmadığını düşünüyorum
Her yerim ağrıyor…
Her bir hareketini pür dikkat kayıt altına almak için hazırlandığım sırada Xezal, bir süre sonra oturduğu bankta küçük adımlarla etrafını dolaşmaya başlıyor. Artık ayakta durmakta zorlanan Xezal’ın ağzından, “Her yerim ağrıyor” sözleri dökülüyor sadece. O belki fiziksel ağrıdan söz ediyor ama aslında eril zihniyetin sistematik baskısı, toplumsal yargılamalardan dolayı aslında ağrının sadece fiziki olmadığını düşünüyorum.
İtirazını bağırarak dile getiriyor
Sonra çocukluğumdaki Xezal’ı canlandırıyorum hafızamda. Üç yanı dağlarla çevrili olan Kopanis’te tek başına çıktığı dağın zirvesinde itirazlarını haykırarak dile getirişini bağırışını hatırlıyorum. O dağda bağırırdı ama yankılanarak köye kadar ulaşan sesin tam olarak nereden geldiğini anlamazdık. Xezal’ın yankılanarak bize ulaşan sesini biz de çizgi film kahramanı “Tarzan” ile tanımlıyor ona “Tarzan Xezal” diyorduk. Köylülerin Xezal’ın “makul” kadın olmasını isteyen baskılamalarını görsek de buna anlam veremiyorduk.
Sadece bağıran değil….
İşte yıllar sonra karşılaştığım Xezal’ın artık yürüyecek takati kalmamış. Yıllar çok şey alıp götürmüş ondan. Ama çocukluğumda sadece bağırırken, bazen de küfrederken anımsadığım Xezal bundan çok daha fazlası… Ben onu hiç yorulmadan bir ceylan gibi tırmandığı dağların zirvesinden kilometrelerce mesafeden duyulan sesinin yankılanmasıyla tanıdım. Belki bu yüzden doğduğu Mijin'de adına Xezal denilmişti.