Dilan Babat-Melek Avcı 

 

ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin geniş kitlelerce yankı bulunduğunu söyleyen FAS DYK Kuzey Afrika Koordinatörü Khadıja Ryadı, Rojava’da kadın öncülüğünde inşa edilen demokratik sistemin “ileri batı” ülkelerinden çok daha ileride olduğunu gördüklerini söyledi.

 

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) 15 Ekim’de Atatürk Spor Salonu’nda coşkulu 4’üncü Büyük Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongrede, partinin ismi olmak üzere birçok değişime imza atılırken, Türkiye ve Kurdistan’ın yanı sıra Avrupa, Ortadoğu ve Güney Kurdistan’dan onlarca heyet gelerek, Yeşil Sol Parti’nin diğer bir ismiyle Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (HEDEP) kongresini gözlemedi. 

 

Geçtiğimiz senede HDP’nin kongresine katılan ve bir kez daha Yeşil Sol Parti’nin görkemli kongresine şahitlik eden Dünya Kadınlar Yürüyüşü (DYK) Kuzey Afrika Koordinatörü ve Fas İnsan Hakları Kurumu eski başkanı Khadıja Ryadı  (Hatice Riyadi) ajansımıza mevcut gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu. 

 

Khadıja, sözlerine öncelikle, devletin baskılarına şahit olduklarını ve tüm bu baskıların parti üzerindeki etkilerini hissettiklerini  belirterek başladı. Khadıja, ama tüm bu baskılara rağmen, kongreye güçlü katılımın sağlandığını da gözlemlediklerini söyledi.

 

‘Sayın Öcalan’ın düşünceleri geniş kitlelerde karşılık buluyor’

 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecridi yakından takip ettiklerini dile getiren Khadıja, Abdullah Öcalan’ın tutsak bulunması ve tecrit altına alınmasının hukuka aykırı olduğunu kaydetti. Khadıja, “Fakat buna rağmen Sayın Öcalan’ın düşünceleri geniş kitlelerde karşılık bulmaktadır. Sayın Öcalan’ın her tarafta yayılan düşüncelerini gözlemliyoruz. Şahsen kendi bulunduğum bölgede, ülkede Sayın Öcalan’ın tahlillerini ve analizlerini çok değerli buluyoruz. Örneğin kadınla ilgili değerlendirmeleri, bu tahliller sonucunda Kürt kadının geldiği aşamayı, kat ettiği mesafeyi ve kazanımlarını da görüyoruz. Birçok hukukçu gibi ben de Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için imza atanlardan biriyim. Bu tecridin bir an önce kaldırılması isteklerimiz arasındadır” dedi.

 

‘Halklar kendilerine dayatılan savaşlar için silaha sarılıyor’

 

Kürt halkının mücadelesini Yılmaz Güney’in “Yol” filmi ile öğrendiğini dile getiren Khadıja, Kürt halkının kadim bir halk olduğunu ve verdiği bedelleri gördükçe mücadelelerinden birçok şey öğrendiklerini ifade etti. Khadıja, “Bu halkların karşılaştığı zulümlere karşı kullandıkları silah, sistemlerin onlara dayattığı savaşa karşı savunma amaçlıdır. Halklar barış için silaha sarılıyor kendilerine dayatılan savaşa karşı direnmek için. Silaha sarılan halkların kendi kaderini tayin etme hakları vardır. Bunun için silahlı mücadeleye başvuruyorlar. Bu silahlı mücadelelerde en çok zararı gören kadındır, aynı zamanda kadının bu mücadelelerde rolü de çok büyüktür. Bu mücadelenin temelinde barışı getirmek esastır. Barış içinde yaşamak için başvurulan bir yöntemdir. Bu silahlı mücadeleler global emperyalizmin dayattığı savaşlara karşı bir direniş mekanizmasıdır. Barışın, birlikte yaşamanın olduğu bir dünya da söz konusudur ve bu mücadeleler böyle bir dünya içindir” sözlerini kullandı.  

 

‘Rojava’yı görünce geride kaldığımızı gördük’

 

Kadın mücadelesinde Kuzey Afrika ülkelerinde ileri bir mücadele hattı geliştirdiklerini düşündüklerini ama Rojava’daki kadın mücadelesi ile tanışınca bu durumun değiştiğine dikkat çeken Khadıja, şunları dile getirdi: “Rojava’da çıkartılan yasalar, pratikteki uygulamalar kadınların kazanımları bizi hayrete düşürdü. Şaşırdık, aslında ne kadar geride olduğumuzu da bu şekilde anlamış olduk. O bölgede kadın kazanımları ve mücadelesi ‘ileri batı’ ülkelerinden çok daha ilerde olduğunu gördük. Kadın haklarının elde edilmesi, kadının eşit haklara sahip olması, her alanda sorumluluk alması, alınan kararlara ortak olması inanılmaz bir şeydi. Kadının mücadelenin her alanında sahada olması kazanımlarını daha da güçlendirmiş ve her kesimden kadına da örneklik teşkil etmiştir. Bu kazanımların hukuki bir zemine oturtulması çok önemlidir. Silahlı mücadeledeki varlıkları onların bu kazanımları daha rahat elde etmelerine vesile olmuştur. Diğer yandan mücadelenin her alanında var olan kadın özgürlüğünü elde etmede IŞİD gibi silahlı örgütlere karşı mücadelesinde elde ettiği başarı ve kazanımlar göz ardı edilmemelidir. Bu mücadelenin, bu kazanımların herkes tarafından öğrenilmesi ve bilinmesi gerekir. Kadının bu mücadelesini diğer halkların öğrenmesi için diğer dillere tercüme edilip diğer halklara aktarılması gerekir.”

 

‘Kadının rol aldığı mücadeleler ancak barış getirebilir’

 

Hem Kürt kadınların mücadelesi ile hem de Rojava’daki mücadeleyle ortak olmak istediklerini bu noktada kadın hareketleriyle ilişki geliştirmek istediklerini vurgulayan Khadıja, “Tabi halklar barış için mücadele ediyor, kadın hareketi de bu mücadelenin önemli ayaklarından biridir. Barış ve özgürlük için mücadele eden halkların dayanışma içinde olması dayanışmayı daha da geliştirmesi çok önemlidir. Birleşmiş Milletler (BM)  dahi bu tür mücadelelerde kadının rolünün öneminin farkında ve bu yönlü çalışmalar yapmaktadır. Kadının rol almadığı barış eksik kalır, sürekli bir barış olmaz. Her alanda kadının bu çalışmalarını güçlendirmemiz lazım. Dünyanın her alanında ister savaş olsun ister olmasın kadının rol aldığı mücadeleler ancak barışı getirebilir” şeklinde konuştu.

 

‘Sistemlere karşı mücadele edilmeli’

 

Savaşların dünya kapitalizminin bir üretimi olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğinin önemine işaret eden Khadıja, kapitalist sistemlerin devamlılıklarını sağlamak için savaşa ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Khadıja, “Dünya barışının sağlanması için verilen mücadelede dünya kapitalizminin İMF gibi NATO gibi kuruluşları kullanarak halklara dayattığı otoriter sistemlerin farkında olunması ve mücadelenin bu sistemlere karşı verilmesi gerekiyor. Bu dünya kapitalizmi ve kurumlarının insanca yaşamaya, ekolojiye, dünya barışına tehdit olduğunu söylemek mümkün” sözlerini kullandı.