Marta Chumalo: Dayanışma biz kadınların gücü

  • 09:09 7 Mart 2023
  • Dünya
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Psikolog Marta Chumalo, savaşın içindeki Ukrayna’dan seslenerek, “Çok güçlü olmak zorundayız. Dayanışma bizim gücümüzdür” dedi.
 
Kadınların 8 Mart dayanışmaları sürerken savaşın gölgesindeki 2’nci yılına giren Ukraynalı kadınların sokaklara çıkamadığı bir kadınlar günü daha karşılanıyor. Kadınlar sokaklara çıkamasa da savaş içerisinde dayanışmayı ve mücadele gücünü büyütmeyi, savaşa karşı örgütlenmeyi sürdürüyor.
 
Olof Palme Ödülü sahibi,  toplumsal cinsiyet uzmanı Psikolog Marta Chumalo, bizimle görüşmek üzere ofisine geçerken bir hava saldırısı gerçekleşiyor. Marta, yaşanan gecikmeye rağmen Ukraynalı kadınların yaşadıklarını ve 8 Mart mesajını paylaşmak için görüşmeye katılıyor.
 
Savaşın gölgesinde kadınlar
 
Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte ülkede birçok sorunun yaşandığını belirten Marta, özellikle kadınların savaştan büyük ölçüde etkilendiğini söyledi. Marta, savaş nedeniyle ülkede yüzbinlerce insanın yerinden olduğunu hatırlatırken, “Evleri ve yaşam alanları bombalanan kadınlar göç yollarına düştü. Çünkü savaşın gölgesinde yaşamak imkânsız ve çok tehlikeli. Savaşın yarattığı bir ekonomik çöküş de söz konusu çünkü birçok işletme ve işyeri kapalı olduğu için kadınlar işsiz kaldı. Çalışacakları alanlar ve yerlerin çoğu ortadan kalkmış durumda. Bunların kadınlar üzerinde yarattığı psikolojik etkiler de söz konusu. Eşlerini, çocuklarını ve aile bireylerini savaş nedeniyle kaybeden kadınlar psikolojik bir çöküş içerisinde ve bu durumla sık sık karşılaşıyoruz. Savaştan beslenen ve öncesine de dayanan kadına yönelik şiddetle de ilgili de sorunlarımız var. Bu sorun şu süreçte daha sık karşımıza çıkıyor. Bunun dışında Batı Ukrayna'da özellikle barınma, sağlık, eğitim gibi yüzlerce sorunla karşı karşıyayız” diye konuştu.
 
‘Tecavüze kanıt isteniyor’
 
Marta, kadınlara yönelik şiddetin sıklaştığı bu dönemde özellikle Rus askerlerin tecavüzüne uğrayan kadınların devlet mekanizmalarına başvururken de sorun yaşadığını kaydetti. Kadınların polis veya savcılığa başvurmaktan çekindiğini paylaşan Marta, bunun sebebi olarak ise tecavüze kanıt istenmesine işaret etti. Marta, “Başvurduklarında askerlerin aleyhine birçok kanıta ihtiyaçları var ve psikolojik olarak yıpratıcı bir süreç. Çünkü başlarından geçenleri defalarca polise veya yetkiliye anlatmak durumunda kalıyorlar. Şöyle ki doktorların bu savaş tecavüzü vakalarını hemen polise bildirme yükümlülüğü var. Bir kadın anında doktora gidip durumu aktarırsa doktor gidip polise bildiriyor ama sorun şu ki kadınların tıbbı desteğe ulaşması çok zor. Bu sağlık hizmetlerine ulaşamıyor ve tıbbı destek için gittiklerinde örneğin tecavüz sonucu kürtaj yaptırmak için gittiklerinde ihbar edilmekten çok korkuyorlar. Bu da kadınları merdiven altı yerlere itiyor. Fakat bu kliniklerde birçok komplikasyon ve sorun yaşandığını da biliyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadınlar daha çok görünür oldu’
 
Psikolojik şiddetin fiziksel şiddeti doğurduğu vakalarla karşılaştıklarına değinen Marta, göçlerin bu psikolojik tahribatın temel nedenlerinden biri olduğuna dikkat çekti. Bu konuya dair örnek veren Marta, “Sığınağımıza gelen vakada kadının eşi halüsinasyonlar görüyor ve karısı il çocuğunu düşman sanıyor. Bu gerçek dışı durumlar nedeniyle adam karısına ve iki çocuğuna fiziksel şiddet kullanıyor. Diğer yandan savaşın etkisiyle cinsiyet rolleri arasındaki farklarda bazı değişiklikler oldu. Artık kadınların giderek daha fazla tanındığını ve toplumda görünür olduğunu görüyoruz. Kadınlar destek ve yardım topluyorlar. Bu değişiklik ve destek yalnızca her zaman olduğu gibi yaralılara yardım etmek, cephedeki insanları desteklemek anlamında değil, daha büyük görevler üstleniyorlar. Fakat aynı zamanda bir maskülen erkeklik söylemi de toplumda artıyor. Daha eril ve koruyucu bir erkek ve kadın rolü arayışında olan bir toplum var. Bu da savaşın yarattığı bir bakış diyebiliriz” değerlendirmelerinde bulundu.
 
‘Böyle bir dayanışmayı daha önce görmedim’
 
8 Mart’ı karşılarken birçok kadın ve feminist aktivistin yurtdışında olduğunu aktaran Marta, yurtdışındaki meslektaşlarıyla dayanışma içinde olduklarını söyledi. Marta, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsani yardım için para topluyorlar ve yurtdışına giden vatandaşlarımıza yardım etmek için çabalıyorlar.  Yurtdışındaki meslektaşlarımızın feminist ağlardan, uluslararası örgütlerden ve kadın feminist örgütlerinden meslektaşlarımızın da çok büyük desteğini hissediyoruz. Böyle bir dayanışmayı daha önce hiç görmemiştim ve bizim için gerçekten önemli. Ukrayna ve özellikle kadınlar için dayanışma çok büyük, bu alanın birebir içerisinde olduğum için biliyorum. Yerel düzeyde de büyük bir dayanışma görüyorum. Örneğin 7 sığınma evimiz var ve bu sığınakları en savunmasız durumda olan kadın gruplarına sağlıyoruz. Uluslararası örgüt ve sığınma evlerinde gönüllü kadınlar var ve çok fazla çalışıyorlar. Diğer kadınlara ve çocuklara öğrettikleri faaliyetler ve işler var. Biliyorsunuz burada sık sık elektrik sorunu yaşıyoruz ve bunun için mum yapmayı, yemek pişirmek için özel mumlar yapmayı öğretiyorlar. Bu gerçekten harika bir dayanışma. Ukrayna’nın doğusundaki kadınlar için her hafta 70 kiloya yakın yardım kutusu gönderiyoruz çünkü cephe hattına yakınlar ve bu kadınlarımız çok savunmasız bir yerde. İşleri olmadığı için birçok ihtiyaca ulaşma ihtimalleri de yok. Paraları ve yiyecekleri yok ve tüm kolilerimiz bu sığınaklarda toplanıp gönderiliyor.”
 
‘Çok güçlü olmak zorundayız’
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün son 10 yıldır büyük bir kutlama tarihleri olduğunu belirten Marta, her yıl yaptıkları yürüyüşlerin artık savaş nedeniyle mümkün olmadığını ekledi. Özellikle büyükşehirlerde yapılan gösterileri hatırlatan Marta, şimdi bu şehirlerde yürümenin savaş nedeniyle yasak olduğunu dile getirdi. Marta, “Toplantı ve gösterilere izin verilmese de bir şekilde kutlamalarımızı yapacağız. Şimdi parlamentoda bir yasa tasarısı var 8 Mart’ın adının değişmesiyle ilgili olarak. Milletvekillerimiz de buna sıcak bakıyor. Dünya Kadınlar Günü yerine ‘Ukraynalı Kadınlar Günü’ ilan etme gibi bir yaklaşımları var. Tarihi de değiştirmeyi düşünüyorlar ama biz buna karşıyız ve büyük tartışmalar yürütüyoruz. Fakat ne yazık ki sağ radikallerin etkisinin artması ve kadın hakları alanının daralması eğilimi söz konusu. Çünkü her savaş sonrası genellikle böyle oldu. Çok güçlü olmak zorundayız. Biz 8 Mart için küçük tartışma grupları, toplantı ve etkinlikler yapacağız. Şu 8 Mart mesajını paylaşmak isterim, ‘Dayanışma bizim gücümüzdür.’ Yakınınızda bulunan savunmasız herhangi bir kadına yardım edebilecekseniz, lütfen bunu her zaman yapın. Çünkü bu, dünyamızı daha duyarlı hale getirmenin en iyi yollarından biridir. Kadınların sorunlarına ve eşitliğine karşı daha duyarlı bir sistem yaratırsak dünyamızı daha iyi bir hale getirebiliriz” dedi.