Yargı çocuğun beyanını dinlemiyor

  • 09:02 17 Şubat 2025
  • Hukuk
 
       
Pelşin Çetinkaya
 
ADANA – Çocuğa yönelik saldırılar artarken, yargının cezasızlık politikaları ve çocuğun beyanlarını dikkate almaması, yeni suçların önünü açıyor. Avukat Merve Şahin, "Öyle bir noktaya geldik ki istismarı somut delillerle nasıl ispatlayabilirsiniz?" diyerek adalet sistemindeki eksikliklere dikkat çekiyor. 
 
Dünyada ve Türkiye'de çocuğa yönelik taciz yaygın bir toplumsal sorun haline gelmişken, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, dünya genelinde erişkinlerin yaklaşık yüzde 25'inin çocukluk dönemlerinde fiziksel tacize maruz kaldığı, ayrıca kadınların yüzde 20'sinin ve erkeklerin yüzde 8'inin çocukken cinsel taciz yaşadığı belirtiliyor. Türkiye'de UNICEF'in 2010 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre ise 7-18 yaş grubu çocuklar arasında duygusal taciz yüzde 51, fiziksel taciz yüzde 43 ve cinsel taciz yüzde 3 oranında tespit edildi. Yapılan akademik araştırmalar incelendiğinde, çocukların en çok fiziksel ve duygusal tacize maruz kaldığı ve ebeveynlerin çocuklarını cezalandırmak için sıklıkla fiziksel şiddet kullandığı görülüyor. 
 
Ayrıca faillerin cezalandırılmasında "iyi hal indirimi" gibi uygulamalar faillere güç verirken, çocuk taciziyle mücadelede etkili politikalar geliştirilememesi, konuyla alakalı veri eksikliği ve şeffaflık sorunu da bu durumun artışına yol açıyor. 
 
Avukat Merve Şahin, çocuklara yönelik saldırılara neden olan faktörlere ve yargının bu konudaki rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Toplumda taciz bilinci
 
İçinde bulunduğumuz toplumda bireyin kendi haklarının bilinci konusunda büyük eksiklikler olduğunu söyleyen Merve Şahin, “2022 yılı TÜİK verilerine göre, savcılığa başvuran cinsel istismar mağdurlarının 32 bin çocuktan oluştuğu, 2023 verilerinde ise bu sayının %100'den fazla artarak 66 bin çocuğa ulaştığı görülüyor. TÜİK verileri bu yönde ama bunlar bizim için şu açıdan önemli; bunlar sadece savcılığa başvuran çocuklar. Yani bir de bunun başvurmayan kısmı var. Ya ailesinden korktuğu için ya inanılmayacağını düşündüğü için ya da aslında uğradığı şeyin cinsel istismar olduğunun farkında olmadığı için başvurmayan çocuklar var. Çünkü bunun bilincinde değiller.
Aslında burada her şeyden önce bu kısma değinmemiz gerekiyor. En büyük eksiklik de bu. Ailelerde ve çocuklarda yaşanan şeyin bir istismar olduğunun bilinci yok maalesef. Çocuklara belli yaşlardan itibaren kendilerine ait özel bölgelerinin olduğu, buna kendi yakınları da dahil olmak üzere kimsenin dokunmaması gerektiği öğretilmeli. Aynı durum kadınlar için de geçerli. Kendi eşleri tarafından bile cinsel saldırıya uğrayan kadınlar var. Kadınlar da bu konuda bilinçlendirilmeli çünkü ‘Bu benim kocam, ne yapabilirim?’ diyerek ses çıkarmayanlar oluyor” sözlerine yer verdi. 
 
Failler uygulanmayan yasalardan güç alıyor
 
Merve Şahin, bu durumun artmasındaki en büyük etkenlerden birinin cezasızlık politikası ve Türkiye’nin bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmesi olduğunu kaydederek, şunları söyledi: “Cezasızlık şöyle bir duruma sebebiyet verdi: Mesela bir kişi ‘Ben bir çocuğa istismarda bulunsam ya da bir kadına cinsel saldırıda bulunsam bana herhangi bir şey olmaz. Ceza alsam bile hiçbir sıkıntı yok’ diye düşünmeye başladı. 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çekildik. İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra bu tür vakalarda artış yaşandığını gördük. Aslında en büyük sıkıntı burada ortaya çıkıyor. Yani cezasızlık noktası burada devreye giriyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamız, bu vakaların artmasına sebep olan en büyük etkenlerden biri.”
 
Yargı, mağdurun beyanlarını önemsemiyor
 
Yargının mağdurun beyanlarını değil, yalnızca somut delilleri dikkate aldığını belirten Merve Şahin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra çocuğun beyanının esas alınması gerektiği ilkesinden uzaklaşıldığını ifade etti. Merve Şahin şöyle devam etti: “Öyle bir noktaya geldik ki istismarı somut delillerle nasıl ispatlayabilirsiniz? En basitinden şunu söyleyeyim, kendi başıma gelen bir olay var. Kendi memleketimde, sarhoş bir adam durduk yere hızla arabasını önüme kırarak beni zorla aracına bindirmeye çalıştı. Ben avukat olmama rağmen korktum ve oradan hemen uzaklaştım. Anında şikayette bulundum. Şimdi bu olayın 15 yaşındaki bir çocuğun başına geldiğini düşünelim. Çocuk korkup o arabaya bindiğinde başına ne geleceğini bilemiyoruz.
Bu olayda, kamera kaydı olmadığı için savcılık tarafından takipsizlik kararı verildi. Yani orada bir kamera kaydı olsaydı beyanlarım dikkate alınacaktı. Somut delil olmadığı için olay soyut kabul edildi.”
 
‘Ceza almak yeterli olmuyor’
 
Merve Şahin, bu tür vakaların en aza indirilmesi için yalnızca ceza verilmesinin yeterli olmadığını, aynı zamanda faillerin de eğitim alması gerektiğini vurguladı. Merve Şahin, “İnsanların eğitim konusunda ciddi eksiklikleri var. Çoğu insan gerçekten istismara uğradığının ya da uğradığı şeyin cinsel saldırı olduğunun farkında bile değil. Cezai yaptırımlar artırılabilir ancak burada infaz hukukunun da gözden geçirilmesi gerekiyor. Özellikle cinsel istismar ve cinsel saldırıya yönelik kanun maddelerinin daha da ağırlaştırılması ve cezanın tamamının cezaevinde geçirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalı. Çünkü sadece ceza almak yeterli olmuyor” diye konuştu.