‘Demokrasi için ilk adım tecridin kaldırılmasıdır’

  • 13:02 30 Eylül 2023
  • Güncel
 
 
AMED - MED TUHAD-FED’in gerçekleştirdiği kongrede PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride  dikkat çekilerek, “Demokrasinin gelmesi için çözülmesi gerek ilk adım tecridin kaldırılmasıdır” denildi.
 
Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), “İsyan ruhuyla tecridi yıkacağız” sloganıyla Amed’in Sûr ilçesinde bulunan bir otelde 2’nci Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Genel Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Asrın Hukuk Bürosu, Yeşil Sol Parti milletvekilleri Ferit Şenyaşar ile Halide Türkoğlu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Rosa Kadın Derneği, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Barış Anneleri Meclisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, sivil toplum örgütleri ve birçok kentten kurum temsilcileri katıldı. Kongrenin yapıldığı salona, “Hasta tutsaklara özgürlük” ve “Bi felsefeya jin jiyan azadî em ê tecridê bişikînin” pankartları asıldı.
 
Kongre ilk olarak divan seçimi ve demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından hazırlanan sinevizyonun izletildiği sırada “Şehit namıirin” ve “Bijî Serok Apo” sloganları atıldı.
 
‘Herkes sorumluluğunu yerine getirmelidir’
 
Cezaevinde kalan ve ailesiyle telefonda görüşen hasta tutsak Şivekar Ataş, kongreye mesaj gönderdi. Mesajında, “Kongreyi selamlayarak başlıyorum. Amacımız daha iyi ve özgür bir hayat yaşamaktır. Amacımız var ve son dönemlerde cezaevlerinde hasta tutsaklar şehadete ulaştı. Bu durum da bizi çok üzüyor ve elimizden bir şey gelmiyor bunun utancını yaşıyoruz. Hepimizin ve herkesin amacı bu yaşanan şehadetlerin önünü almaktır. Hasta tutsak arkadaşlarımız var tedavi olamıyorlar, hastaneye dahi götürmüyorlar. Benim de ameliyat olmam lazım ama bir şey yapılmıyor. Tabi benden daha ağır olan hasta tutsaklar var. Herkes bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Herkese başarılar diliyorum” dedi.  
 
‘Baskılar gittikçe ağırlaşıyor’
 
MED TUUHAD-FED yönetiminde yer alan Safiye Akdağ, komploya dikkat çekerek 25'inci yılına girdiğini söyledi. Safiye, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ağır tesirini özgürlük, barış isteyen herkes üzerinde, Ortadoğu halkları üzerinde gösteriyor. Tecrit gittikçe ağırlaşırken siyasi tutsaklar üzerindeki baskılar da gittikçe ağırlaşıyor. Özellikle son 2 yıldır hasta tutsakların onlarca cenazesi cezaevlerinden çıktı. AKP ve MHP faşizmi kirli politikalarından kaynaklı onlarca arkadaşımız şehit oldu, katledildi” diyerek infaz yakmalarına da değindi.
 
‘Özgürlük isteğimizi yükselteceğiz’
 
Asrın Hukuk Bürosu adına konuşan avukat Mazlum Dinç, “Tecride dönük çok fazla mücadele verildi. Bu tecrit daha da ağırlaştı. 25 yıldır Türkiye İmralı’da hukukunu da yerine getirmiyor. Bu uygulamaların hiçbir hukukta, uluslararası sözleşmede yeri yoktur. Her ne kadar diğer cezaevlerinde bir aile ve avukat görüşü tanınsa da burada hiçbir görüşme yok. Tabi birkaç istisnai durum dışında. Açlık grevlerinden sonra Adalet Bakanlığı da görüşme önünde bir sorun kalmadığını açıkladı. 2 buçuk yıldır Sayın Öcalan ve diğer tutsaklardan haber alamıyoruz. Tecrit ağırlaştıkça Türkiye’de demokrasiden uzaklaşılıyor. İmralı kapıları biraz da olsa açıldığında toplum nefes alıyor. Bugün baktığımızda tecridin kalkmasını istemek, tecrit için mücadele vermek sorun oluyor. Türkiye Devleti bunu suç olarak göstermek istiyor. Tek çözüm Sayın Öcalan ve diğer tutsakların özgürlüğüdür. Sayın Öcalan’ın Kürt sorununda rolünü oynaması için özgürlük isteğimizi daima yükselteceğiz” şeklinde konuştu.  
 
‘Tecrit kalkmadıkça huzur gelmez’
 
Sonrasında konuşan Ferit Şenyaşar, Y Tipi cezaevlerinde yaşanan sorunlara değindi. Ferit Y Tipi’nde kendisine gelen bir mektubu paylaşarak, “Y Tipi hapishanelerinde havalandırma yok, güneş yok, insan yok. Tek kişilik hücrelerinde, parmaklıkların dışında tel örgü var ışık içeri girmekte zorlanıyor. Sadece bir iki saat havalandırmaya çıkarılıyor. Her tutuklu ve hükümlü ağırlaştırılmış müebbet koşullarında kalıyor. İnsan canlı canlı mezarda kalmaya zorlanıyor. İnsan düşünceleri, onuru, geçmişi teslim alınmaya çalışılıyor. 16 Nisan’dan beri açlık grevindeler” dedi. Ferit, bunun için yapılacak tek şeyin cezaevinde bulunan tutsakların sesi olmak olduğunu belirtti. Ferit, Meclis’teki tek gündemlerinin tecrit ve siyasi tutsaklar olacağını, tecrit kalkmadıkça Türkiye’ye huzur ve adalet gelmeyeceğine vurgu yaptı.  
 
Çiğdem Kılıçgün Uçar: 1919 yılından bu yana aynı politikalar
 
Ardından konuşan Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Türkiye’de yeni bir sistemin inşa edildiğini bu sistemin esas dayanağının da şiddet olduğunu ifade etti. Çiğdem, “Önce Türkiye’de Kürt gerçekliğine dair birkaç şey söylemekte fayda var. Yeni bir yüzyıl var ama öncesinden kimsenin fayda görmediğini söyleyebiliriz. 1919’da Erzurum Kongresi’nden sonraki süreçte meclis dediğimiz yapı kuruldu. Emek veren, cefasını çeken Kürt halkı oldu. Kürtler olmasaydı bugünlere gelemeyecekleri ve olmayacaklardı. Erzurum Kongresi’nin yapıldığı tarihte ne oldu? Erzurum’a Yılmaz Uzun’un ve Hakan Aslan’ın cenazeleri ailelerine kutuda verildi. 1919 yılında ne ise 2023 yılında da Kürtler üzerinde aynı politikalar devam ediyor. Biz ne diyoruz verilecek cevap bizim mücadelemiz nasıl büyüyecek diyoruz. Arkadaşlarımız hasta tutsaklardan bahsetti. Binlercesi cezaevinde kalıyor ve ATK denilen kurum iktidara göbekten bağlı olarak ya ‘ölüm raporu’ ya da ‘dışarı çıkabilir raporu’ veriyor. Cezaevlerinde 561 ağır hasta var. Yeni infaz düzenlemeleri yapılıyor ama Kürtlere dair hiçbir şey yok. Cezaevlerinde gözlem ve idare kurulu diye bir şey var. Halay çeken, kitap okuyan, zılgıt çeken ve çok su kullanıldığı için infazları yakılıyor. Bunun bir örneği, tutuklu olan HDP yöneticisine, ‘tekrar yönetici olacak mısın’ diye soruluyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir örnek daha vereyim; Türkiye’de yeni cezaevi yapılacağına dair müjde veriliyor. Arkadaşlarımızın direnişi içerde bizimde burada büyüyor” sözlerine yer verdi.
 
‘1 Ekim’de açıklamamızı yapacağız’
 
Türkiye’de ciddi bir Kürt sorununun olduğuna vurgu yapan Çiğdem, “Demokrasinin gelmesi için çözülmesi gerek ilk adım tecridin kaldırılmasıdır. 100 yüz yıldır bu halklara reva görülen zulüm değişecek mi? Tecrit sadece Kürt halkının sorunu değil. Galatarasay Meydanı’nda gözaltına alınan anneler tecritten bağımsız değildir. Daha dün gezi tutuklularına verilen devasa cezalar tecritten bağımsız değildir. Ülkenin demokratikleşmesini isteyenler elini taşın altına koymalıdır. Bu politikaya karşı mücadelesini vermelidir. 1 Ekim’den itibaren hem Kürt sorunu hem tecrit bağlamında Meclis’te açıklamamızı yapacağız. Yolunuz yolumuz açık olsun” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Barış Annesi Nafiye Yiğit: Birlikte ses çıkarmalıyız
 
Barış Annesi Nafiye Yiğit ise, “Biz barış anneleri ve tutsak annelerinin amaçları var. Yıllardır barış için elimizi uzatıyoruz elimizi tutan yok. Bakıyoruz ki her gün cenazeler geliyor nedeni nedir? Herkese çağrıda bulunuyorum. Mücadelede yer alan herkes bugünden itibaren elini taşın altına koysun. Böyle olmuyor. Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Eğer bugün cenazeleri kargodan alıyorsak nedeni sessiz olmamızdır. Elimizi taşın altına koymuyoruz. Birlikte barış çağrısında bulunalım. Artık cenazeler gelmesin” dedi.
 
 ‘En büyük sorun Kürt sorunu’
 
Berdan Öztürk de şu ifadelere yer verdi: “En büyük sorun Kürt sorunudur, bu yüzyılın sorunudur. Kürt halkı bu devlete büyük bedellerle büyük cevap verdi. ‘Köle yaşamı kabul etmiyoruz’ dedi. Başka bir mesaj da verdik, Sayın Öcalan söyledi,  ‘gittiğiniz yol yanlış, ölümle bitmeyiz, tutuklama ile bitmeyiz biz barış mücadelesi veriyoruz.’ Halkımız yüz yıldır barış mücadelesi veriyor ve vermeye devam edecek. Bir halka ‘iraden yok’ diyemezsiniz bu mümkün değil. En büyük hakareti cenazelerimize yaptılar. Kutuda kargoda cenaze teslim ediyorlar, böyle iradesiz bırakacaklarını teslim alacaklarının mesajını veriyorlar. Cezaevindeki arkadaşlar büyük direniş gösteriyor. Bugün meselemiz varlık yokluk meselesidir. Her yerde bizi bitirmeye yönelik savaşlar gerçekleştiriyorlar. 90’larda Hizbulkontra şimdi DAİŞ mantığıyla yapıyorlar. Şimdi söz zamanı değil bugün hukuk ayaklar altına alınmışsa İmralı’ya hukuk gelmeli. Demokrasi İmralı’da zincirlendiyse bu zincir kırılmalı. Vicdanı olan herkes tecride karşı ses çıkarmalı.”
 
Yapılan konuşmaların ardından yeni yönetimin seçilmesiyle kongre son buldu. Yönetime, Emine Kaya, Orhan Işık, Nafiye Keleş, Ümit Sevim, Gönül Aşin, Fırat Taşkın seçildi.