Kızı katledilen anneden ‘sessiz kalmayın’ çağrısı

  • 09:02 20 Kasım 2023
  • Güncel
 
Rojda Aydın
 
MÛŞ - Kazada yaşamını yitirdiği söylenen kızı Makbule Sevinç’in katledildiğini verdiği mücadele ile ortaya çıkaran Adile Güler, kadınlara şiddete ve kadın katliamlarına karşı sesiz kalmamaları çağrısı yaptı.
 
Kadınlar her gün evli olduğu erkek, baba, kardeş ve devletten şiddet görüyor. Ancak kadınların şiddete, katliamlara ve tecavüze karşı ortak bir mücadelesi var. 25 Kasım'ın yaklaşmasıyla kadınlar eylem ve etkinlik programlarını açıkladılar. Kadınlar şiddete, kadın cinayetlerine ve faillerin cezasız kalmasına karşı bu yıl da alanlardalar. 
 
Makbule Sevinç'in hikayesi öldürülen onlarca kadının hikayesine benziyor. Necat Seviç'in idiasına göre 11 Kasım 2021'de Makbule ile seyahat ederken arabanın kapısı biranda açılıyor ve Makbule, arabadan düşüyor. Makbule, 30 Aralık 2021'de de yaşamını yitiriyor.
 
Konuyla ilgili soruşturma başlatan Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, olayı "trafik kazası" olarak kayda geçirir. Makbule'nin annesinin ifadesinin ardından fail, 1 yıl 3 ay sonra 2 Şubat'ta tutuklanır. "Kasten öldürme" suçundan hazırlanan iddianame Muş Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilir. Muş Devlet Hastanesi’nde pratisyen doktor, Makbule'nin araçtan düştüğüne dair herhangi bir belirti olmadığını, sadece başının sağ tarafının şiştiğini ve kulağından kan geldiğini söyler. Makbule'nin annesi Adile Güler'in mücadelesi sonucunda gerçek ortaya çıkar. 5 Temmuz 2023'te mahkeme Necat Sevinç'i "Kasten öldürme" suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırır.
 
Makbule'nin annesi Adile Güler, JINNEWS'e verdiği mücadeleyi anlatarak kadınlara, kadın cinayetleri karşısında sessiz kalmamaları çağrısında bulundu.
 
‘Kafasına kül tabağıyla vurulmuş’
 
Adile, konuşmasının başında kızının evliliğine ve olayın yaşandığı güne şu sözlerle dikkat çekti: "Kızım Makbule, 25 yıl evli kaldı. Evlendiği günden öldürüldüğü güne kadar hep şiddet ve hakaretlere maruz kaldı. Çocuklarından kaynaklı hep sesiz kaldı. Bize hiçbir zaman hiçbir şey söylemedi. Makbule’nin 4 çocuğu var. Makbule'nin oğlu o dönemde Erzirom'da (Erzurum) askerdi. Oğlunu almak için İstanbul’dan gelmişti. Mûş'a da beni görmek için geldi. Sabah erkenden saatlerde eşi Necat geldi ve Makbule'yi alıp gitti. Fakat akşam onu tekrar eve getirip  'Sabah gelir alırım seni’ dedi. O gün gelip kızımı aldığında Necat ağabeyinin çocuklarıyla kavga etmiş ve misafirleri de bu kavgaya şahit olmuşlardı. Biz Makbule'ye gelip gelmeyeceğini sorduk, o da bize 'Ölmezsem gelirim’ dedi. İkindi vakti bize kaza geçirdikleri haberi verildi. Kazadan önce Makbule Qicix köyünde eşi Necat tarafından dövülmüş ve köylüler de şahit olmuş. Gulîxan, Zenure ve Naide de buna şahitler. Kızımı Zenure'nin evine götürüyorlar. Kızım burada Necat’ın attığı kül tabağı ile kafasından darbe alır. Kanlar içinde kalan kızımın kıyafetleri değiştirilir. Necat Makbule'yi arabasıyla Mûş'a getirmek ister. Arabanın çok hızlı gittiğine şahit olan birçok kişi var. Kızım orada öldürülmüş olabilir. Ama kızımın ölümü kaza olarak değerlendirildi."
 
‘Bize kaza geçirdi dediler’
 
Adile, kızının hastaneye kaldırıldığını geç öğrendiğini belirterek, şöyle konuştu: "İlk başta kaza dediler, biz de inandık. Hepimize arabanın kapısının açıldığı ve düştüğü söylendi. Oraya giden çavuş bu kazaya inanmadı. Ama neden ambulans çağırmadı? Çavuş neden bir şey söylemedi? Ayrıca çavuş da suçlu. Taksiyle götürülen kızım havaalanının yanında ambulansa bindirilir ve hastaneye götürülür. Kızım önce ameliyat sonra da yoğun bakıma kaldırılır. Biz çok sonra duyduk ve hastaneye gittik. Kızım evimden sağ çıktı, neden öldürüldü? Olayın üstünü kapattılar ve bize kaza olduğunu söylediler."
 
‘Gerçeği gizlediler’
 
Adile, 2 ay gece gündüz yoğun bakımın önünden ayrılmadığını, defalarca kızını görmeye çalıştığını ve engellendiğini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti: "Doktor Alev kızımı görmeme izin vermedi. Daha sonra doktor Mesut'un yanına gittim ve kızımı görmeme izin vermediklerini söyledim. Ona bunun bir kaza mı, yoksa öldürüldü mü diye sordum. Doktor Mesut da bilmediğini ancak arabada iken beyin kanaması geçirdiğini söyledi. Mehmet ve Fevzî isimli güvenlik görevlileri de kızımı görmeme izin vermediler. Bunlardan şikayetçiyim. Ben Gulîxan, Zenure ve Naide'den de şikayetçiyim. Kızım kimseye zarar vermedi. Doktor Alev hep bana bağırıyordu ve kızımı görmeme hiç izin vermedi. Ama katil günde iki kez hastaneye gelip kızımı gördü. Enfeksiyon kapacağını bana söylediler. Kızım bizden mi yoksa katilden mi enfeksiyon kapar? Makbule'nin ölmesine 15 gün kala katil eşime 'Senin evinde Makbule böyle oldu' dedi. Kaza oluyor ama sürücü ve arabaya bir şey olmuyor neden? Hastanede kızımın kıyafetlerini güvenliğe getiriyorlar ve katile imza atmasını söylüyorlar. Katil çantaya ayağıyla vurup atıyor. Ama kızımın kıyafetlerini bana vermediler. Katilin tüm yakınları bu olayı kapattı ve gerçeği gizledi. Kızım iki yıl önce öldürüldü. Kızım suçsuzdu."
 
‘En ağır cezayı alsın diye çok çalıştım’
 
Adile, kızının taziyesinde olayın "kaza" olmadığını, öldürüldüğünü öğreniyor ve Necat hakkında dava açtığını belirterek şöyle devam etti: “Savcılık kızımın zehirlenip zehirlenmediğine dair tahliller istedi. Ben de birkaç gün sonra avukata gittim ve bana 'Makbule'nin tetkikleri geldi' dedi. 2-3 gün sonra da katil yakalandı. Tutuklansın diye elimden geleni yaptım. Kazada kızım ölmedi, kızım öldürüldü. En ağır cezayı alsın diye çok çalışım.”
 
‘Kadın cinayetlerine sesiz kalmayın’
 
Kadınların öldürülmesine tepki gösteren Adile, en çok annelerin canı acır ve birbirinin acısını da bilir diyerek konuşmasına şöyle devam etti: "Neden bu kadar çok kadın öldürülüyor? Kadın katilleri neden cezalandırılmıyor ve kadın ölümleri neden engellenmiyor? Adalet neden işlemiyor? Adalet yerini bulsaydı kadın cinayetleri artmazdı. Kadınlar bu saldırılara sessiz kalmasın. Çıksınlar, seslerini yükseltsinler."