4 Nisan’ı kutlayanlara dava: Özgürlüğe dek mücadele sürecek

  • 09:03 20 Kasım 2023
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın doğum gününde Küçükçekmece  Gölü’ne çiçek bırakan dört kadın hakkında dava açılmasının fiziki özgürlük taleplerini engelleyemeyeceğini vurgulayan MATUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, “Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanıncaya dek mücadelemiz devam edecek” mesajı verdi.
 
İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ile Adalet Nöbeti tutulan anneler, 4 Nisan’da 25 yıldır İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 33 aydır hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yaş günü dolayısıyla Küçükçekmece Gölü’ne çiçek bıraktı. Etkinliğe Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER) Eşbaşkanı Evin Genç, Marmara Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Dilek Demir ile birlikte çok sayıda kadın katıldı.
 
Çiçeklerle yürüdüler: Kimse güneşimizi karatamaz!
 
 
Kanarya Mahallesi’nde bulunan Güvercin Caddesi’nden göle yürüyüşe gerçekleştiren anneler, sık sık “Jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana zindanan”, “Bijî Serok Apo” sloganları attı. Kadınlar yürüyüş esnasında, “Bugün 4 Nisan bizim varlık ve yokluk günümüz. Ne olursa olsun doğum gününü kutlayacağız. Başkandan 2 yıldır haber alınamıyor, ailesi gidip görüşemiyor. Biz de bugün onun doğum gününü kutlamak için göle çiçek atacağız. 50 milyon Kürt’ün lideri olan başkandan haber alınamamasını kabul etmiyoruz. Biz son anımıza kadar Abdullah Öcalan’ın ve cezaevindekilerin peşinde olacağız. Başkan olmasaydı biz de olmazdık. Başkan bizim güneş ışığımızdır, umudumuzdur. Kimse bizim güneşimizi karatamaz. Başkanın üstündeki tecridi kırmadığımız sürece biz de tecrit altındayız” dedi.
 
Polisler yürüyüşü ‘manidar’ buldu!
 
 
Anneler, “Bijî Serok Apo” sloganı ve zılgıtlar eşliğinde göle gül ve karanfil bıraktı. Annelerin kutlamayı bitirmesinin ardından dağıldıkları sırada Küçükçekmece Kaymakamlığı’nın “yasaklama kararının” olduğunu öne süren polisler, kadınları ve haber takip eden gazetecileri ablukaya aldı. Ablukaya tepki gösteren kadınlara, “Manidar bir günde göle çiçek atıyorsunuz” yanıtını veren polisler, ters kelepçe ile Adalet Nöbeti annelerinden Fince Akman ile Cemile Çiftçi’yi, ANYAKAYDER Eşbaşkanı Evin Genç ve MATUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Demir’i gözaltına aldı.
 
Dört kadın hakkında iddianame hazırlandı
 
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Ekim tarihinde Fince Akman, Cemile Çiftçi, Kumri Akgül, Evin Genç ve Dilek Sönmez Demir hakkında “Suçu ve Suçluyu Övmek” iddiasıyla iddianame hazırladı. Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede “delil” olarak ise “Şüpheli Beyanları, Açık Kaynak Araştırma Tutanağı, Nüfus ve Adli Sicil Kayıtları ile Tüm Dosya Kapsamı” öne sürülüyor. Olayın yaşandığı 4 Nisan günü, saat 09.00 sıralarında HDP Küçükçekmece Temsilciği’nden Küçükçekmece Gölü’ne karanfil bırakılacağı yönünde “istihbarat alınmasına istinaden”, göl ve temsilcik önünde “gerekli güvenlik tedbirlerinin alındığının” belirtildiği iddianame, kadınların “Bijî Serok Apo” sloganı attıkları gerekçesiyle kimlik tespiti yapıldığı paylaşıldı. Basında çıkan görüntülerden “suç” üretildi.
 
Slogan atmaları ‘suç’ sayıldı!
 
Soruşturma kapsamında iddianamede, kadınların slogan atması “Suçu ve Suçluyu Övmek suçunu” oluşturduğuna yer verilerek, dört kadın hakkında ceza verilmesi talebinde bulunuldu. İddianame, 13 Kasım’da jet hızıyla Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Kadınlar hakkında açılan davanın duruşma tarihi ise henüz belirlenmedi.
 
Yürüyüşe katılan ve gözaltına alınan MATUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir, haklarında hazırlanan iddianame ve İmralı tecridine karşı sürdürdükleri kesintisiz mücadeleye ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
Eylemin amacı İmralı tecridine karşı durmak
 
Dilek, “4 Nisan günü Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın doğum gününde Barış Anneleri ile birlikte Kanarya Gölü'ne karanfil bıraktık. Bu eylemimizin amacı öncelikle Sayın Öcalan şahsında tüm cezaevlerine yansıyan ve aynı zamanda tüm topluma da sirayet eden ağır tecrit politikalarına karşı durduğumuz bir eylemdi” sözleriyle yürüyüşlerinin amacını anlattı. Evrensel hukukun uygulandığı ülkelerde ağırlaştırılmış tecrit koşullarının olmadığını dile getiren Dilek, “Olsa dahi toplumun ya da halkın en tabii hakkı olan eylem, gösteri veya basına yönelik yapılan açıklamalar yazılı ya da sözlü gösteri eylemleri suç kapsamına girmez. Maalesef yaşadığımız ülke evrensel hukuk ilkelerini geçtim, kendi yasasını bile tanımayan bir faşist ve zalim iktidar tarafından yönetiliyor. Bu faşist iktidara nasıl bir tanımlama yapacağımızı bulamama haline geldik. Çünkü sınırları yok. Kendi yasasını bile tanımayan, her türlü kirliliğe bulaşan ve bu kirlilikle iktidarını sürdürmeye çalışan bu faşist yönetimin hakkımızda hazırladığı iddianamenin de bu yaklaşımdan olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu.
 
‘Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanıncaya dek mücadeleye devam!’
 
Haklarında iddianame de hazırlansa, tüm bu baskı ve tecrit politikaları karşısında Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması yönündeki taleplerinin süreceğinin altını çizen Dilek, “Çünkü yalnızca Kürt halkının değil, dünya halklarının da Önderliğin paradigması ve halkların ortak yaşam fikriyatı tüm haklarda yaşam bulmaya başladı. AKP-MHP faşist ve zorba rejimi, cumhuriyetin 100 yıllık hastalıklı olan sistemin bir parçası olduğundan dolayı kendi kirli varlıklarını yaşatmak için tepkili. Biliyorlar ki Önderliğin paradigması Türkiye halklarına kabul edildiğinde ülkeye barış, çoğulcu demokrasi, adalet gelecek ve Türkiye halkları ortak yaşamı oluşturacak. Tüm bu söylediğim barış, adalet, özgürlük demokrasi ve ortak yaşamın olmaması için zorbalıklarını tüm güçleriyle kullanıyorlar. Ancak unuttukları bir şey var, her ne kadar zorbalık yaparlarsa yapsınlar 40 yıldır unutturmaya çalıştıkları Önderlik gerçeğini Kürt halkı daha da çok sahiplenme noktasına geldi. Bu nedenle de Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanıncaya dek mücadelemiz devam edecek” mesajını verdi.
 
Kadınlara çağrı: Elleri ve aklı kirli bu iktidarı gönderelim!
 
Son yıllarda toplumun hem açık cezaevine hem de tecrit altına alındığını vurgulayan Dilek, “Ekonomi ve ekoloji kırımından tutalım kadın ve doğa kırımına kadar bir bütün ağır koşullar içerisinde yaşam sürdürülmeye çalışılıyor. Daha birkaç gün önce Pınar Bektaş, uzaklaştırma kararı aldırdığı eski eşi Tuncay Sağ tarafından katledildi. Cezasızlık politikaları bu kadın katillerine birer koruma zırhı olarak yansıdı. Biz kadınlar, kadın katliamlarına karşı gelmeye devam edeceğiz. Buradan tüm kadınlara ve topluma şunu söylemek istiyorum, yaşamlarımızın elimizden alınmaması ve her gün katledilen kadınların katillerinin cezasız kalmaması için gelin hep birlikte elleri ve aklı kirli bu iktidarı gönderelim” sözleriyle kadınlara seslendi.
 
Ortak yaşamın yolu PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünde!
 
Tüm toplumun, Türkiye ve dünya halkları için barışı sağlanması noktasında tecridin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Dilek,” Dünya halklarının bir bütün ortak yaşam içerisinde yaşamasının tek yolu, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmaktan geçer. Bu tecridi kırmak için de toplum ve kadınlar olarak hep beraber mücadele etmeye var mısınız?” ifadeleriyle herkese PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadele çağrısında bulundu.