Tarikat, medyası ve güç arzusu

  • 11:10 28 Nisan 2024
  • Medya Kritik
 
Habibe Eren
 
HABER MERKEZİ - Tarikatların medyada haber oluşu genellikle “şeyhlerin” yaşamını yitirmesinin ardından “posta” kimin oturacağı yönünde. Bu yapıların işlevi ve toplumsal alanı nasıl dizayn ettiği pek tartışılmıyor.  
 
Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren İsmailağa Cemaati'nin lideri Hasan Kılıç’ın cenaze törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra çok sayıda hükümet yetkilisi katıldı. Tarikatların medyada haber oluşu genellikle “şeyhlerin” yaşamını yitirmesinin ardından “posta” kimin oturacağı yönünde. Bu yapıların işlevi ve toplumsal alanı nasıl dizayn ettiği pek tartışılmıyor.  
 
Tarikatın Arapça ’da "yol", " Allah'a ulaştıran yol" gibi anlamları var. Bugün tarikatların ulaştığı yolda, dini ve manevi sembollerden çok sosyal ve siyasal yaşamda etkin olma ve bu gücü kendi çıkarları doğrultusunda kullanma arzusu yatıyor. Bu arzu doğrultusunda giderek kitleselleştiğini ve nüfuzunu büyüttüğünü söyleyebiliriz. Tarikatların tarihi elbette yeni değil Cumhuriyet döneminden bu yana pek çok tarikat etkin olmuş kimisi hala etkisini koruyor. 
 
Geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamada MEB’in 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolü olduğunu belirterek eklemişti: “Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor." 
 
STK gibi çalışıyorlar 
 
Şu an Türkiye’nin 81 ilinde tarikat ve cemaatlere bağlı yurtlar, kurumlar, vakıflar bulunurken bakanın açıklamasında dile getirdiği gibi söz konusu yapılar ‘sivil’ alanda birer STK gibi çalışıyor. Dernek, vakıf ve spor kulüpleri görüntüsüyle resmi izin alınarak kurulabilen, adları ve tüzükleri resmi makamlarca onaylanan ‘yasal’ kuruluşlar haline getiriliyor. Ancak bu mekânlarda yaşanan taciz, tecavüz, istismar, ihmal, şiddet, yolsuzluk yeterince irdelenmiyor. Toplumsal ve siyasal alanda sürekli olarak dini söylemlere başvurulması dinin bir tahakküm ve kitleleri manipüle yöntemi olarak hayata geçirilmesi, bu alanlara verilecek tepkinin de minimalize edilmesini hatta üzerinin örtülmesini sağlıyor. 
 
Son yıllarda ismini sıklıkla duyduğumuz tarikatların “taht kavgalarına” şahit oluyoruz. Adıyaman’da bulunan Menzil ve İstanbul merkezli İsmailağa Cemaati, ismini sıklıkla duyduğumuz ve Türkiye’deki en etkin tarikatlardan ikisi. Tabi cemaat, tarikat vb. yapılar bunlarla sınırlı değil. Sağlık alanından yargıya kadar birçok alanda tarikat ve cemaatlerin varlığından söz etmek mümkün. Hatta Yargıtay seçimleri, söz konusu grupların rekabeti nedeniyle 21 turdur nihayete varamadı.  
 
Mensubu en fazla olan cemaat
 
Menzil, Nakşibendiye'ye bağlı olup Türkiye'de mensubu en fazla olan cemaatler arasında. Abdulhakim Erol tarafından kurulan söz konusu cemaatin, lideri geçen sene yaşamını yitirince aile arasındaki taht kavgaları uzun süre konuşuldu. Babadan oğula geçen “liderlik” vasfı hayat memat meselesine dönüştü. Bununla birlikte bu yapıların servetleri de açığa çıktı. Basına yansıyan bilgiye göre Menzil Cemaati’nin 55 milyar dolarlık servetinden bahsediliyor. 
 
İsmailağa, Nakşibendi tarikatının Halidiyye kolundan bir cemaat.Kurucusu, Trabzon’un Of ilçesinde doğan Mahmut Ustaosmanoğlu.Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeyi ve Marmara Bölgesi’nin doğusunda çalışmalarının özel bir yoğunluk içinde. İsmailağa Cemaati’nin 'merkez üssü'  İstanbul'da bulunan Çarşamba Mahallesi.
 
Medya gücü tarikat ve cemaatlerin arkasında 
 
Şu an büyük bir medya gücü tarikatların ve cemaatlerin arkasında. Ana akım ve iktidar güdümlü medya çoğu zaman cemaatlerin alan kazanmalarını ve güçlenmelerini sağlarken muhalif medya sayesinde bu yapıların içinde yaşananları görebildik. Menzil’de nasıl bir sistem kurulduğunu, sağlık alanında, yargı alanında hangi cemaatin etkin olduğu, MEB’in söz konusu yapılarla yaptığı protokoller muhalif medya sayesinde duyulabiliyor. 
 
Çok değil 2021 yılında Antalya’da cemaate bağlı kaçak bir yurtta aşçı olarak çalışan fail, öğrenci olan Mehmet Sami Tuğrul’u “ Ben deccalim” diyerek canavarca katletmişti. 2016 yılında Karaman’da bir ilkokulda sınıf öğretmeni olan Muharrem Büyüktürk’ün 2012-2015 yılları arasında Ensar Vakfı ile KAİMDER yurtlarında 45 öğrenciye tecavüzde bulundu. 2016 yılında Süleymancılara bağlı kaçak yurtta çıkan yangında 12 çocuk yaşamını yitirdi. Antalya'nın Alanya ilçesinde Süleymancılara ait Sugözü Erkek Öğrenci Yurdu'nda kalan 10 erkek öğrenci “cinsel istismara” maruz kaldı. 
 
Maraş il merkezinde Nur Cemaati’ne bağlı ‘Hamidiye Yaz Kuran Kursu Sosyal Tesisi’nde çalıştırılan bir öğretmenin, 2016’da kursa kayıtlı 4 çocuğa cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıktı. 
 
2017’de İzmir Dikili’de Süleymancılar Cemaati’ne ait Miyase Çocuk Yurdu’nda kalan 7 çocuk, temizlik görevlisi Ömer Faruk E. tarafından cinsel istismara maruz kaldı. 
 
2019 yılının mayıs ile haziran ayları arasında Elazığ’ın Kızılay Mahallesi’ndeki Çarşamba Baba Türbesi’nde 10 yaşındaki  B.G. ve 11 yaşındaki C.S. ile Y.S.’yi cinsel istismara maruz bırakan Tebliğ Cemaati mensubu M.K.’nin hakkında B.G. ve C.S.’ye karşı ikişer kez, Y.S.’ye karşı zincirleme cinsel istismardan 75 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
 
2019’da Denizli’nin Çivril ilçesinin Akpınar Mahallesi’nde bulunan Süleymancılar tarikatına ait Kervansaray Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan 12 bir çocuğun sistematik olarak istismara maruz kaldığı ortaya çıktı.  
 
İstanbul Kartal’da faaliyet gösteren İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulu’nda 2017 yılında yüzme eğitimi öğretmeni S.A., 5 yaşındaki çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 17 buçuk yıla kadar hapis istemiyle yargılandı. Fail, 2021’de delil yetersizliği nedeniyle beraat etti. 
 
Sakarya Akyazı’da 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismardan tutuklanan Uşşaki Tarikatı Şeyhi Fatih Nurullah takma adlı Eyyüp Fatih Şağban’a ‘cinsel istismar’ suçundan 10 yıl 5 ay hapis cezası verildi. Fail tutuklu kaldığı süre boyunca da medya tarafında korundu aklanmaya çalışıldı. 
 
2021’de Muş’ta Karşıyaka Kuran Kursu’nda kemeriyle tuvalet kapısının koluna asılmış bir şekilde bulunan 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz’un intihar olarak duyurulan şüpheli ölümle ilgili soruşturmaya gizlilik kararı getirildi.  Mehmet Halit’in ölümünden sonra sadece kursun hocalarından M.Ç. gözaltına alındı.
 
Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Hacı Bahattin Evgi yatılı Kuran kursunda 2021’de 7 çocuğun istismar edildiği tespit edildi. Ordu Fatsa’da bulunan ve yine Süleymancılar’a ait olan Özel Madenler Erkek Öğrenci Yurdu’nda 12 yaşındaki bir çocuk, kurs hocası Yusuf K. tarafından cinsel istismara uğradı. Adana’da Alpaslan Kuytul’un lideri olduğu Furkan Vakfı’na ait yurtlarda 2012 yılında en az 3 çocuğa yönelik istismar mahkeme kayıtlarına geçti
 
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara, kaldığı Nur Cemaati’ne bağlı yurtta yaşamına son verdi. Enes, yaşamına son vermeden önce maruz kaldığı baskılar ve yaşadığı kaygıları anlattığı bir videoyu dijital medyadan paylaştı.
 
Bu olayların hemen hemen hepsinde jet hızıyla yayın yasağı getirildi. Alternatif medya bu olayların birçoğunu duyurdu belki ama duyuramadıklarımız bunlardan daha fazla. O yüzden medyanın söz konusu yapılar gündemde olduğunda fikri takibini yapması ve bu konuda özel haberlere ağırlık vermesi önemli. “Tarikatlaşan medya”ya  karşı bu yapılarda yaşanan ihlallere ve suçları açığa çıkarmaya ağırlık vermek gerekiyor.  
 

Etiketler:

Okumadan geçme!