Meclis’in ‘yüce’ itibarı, kadına şiddet ve merdivenlerde oturan bir anne!

  • 09:04 25 Ağustos 2024
  • Medya Kritik
Melek Avcı
 
ANKARA - “Yüce Meclisimiz” diye başlarlardı bir zamanlar söze, şimdilerde ise hakaret, savaş tezkereleri, kadına şiddet, hayvan katliamı ve merdivenlerinde oturan gözü yaşlı bir anneyi ağırlıyor kanın her köşeye sıçradığı “Yüce Meclis!”
 
Seçilmişleri, halkın iradesini temsil edenleri ağırlayan Meclis, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 2018’den bu yana her geçen gün vasfını kaybetmiştir. Bu sistem yürürlüğe girmeden çok öncesinde dahi bin yıllık Kürt düşmanlığı, Kürtçe yasağı ve Kürtlere dönük savaş ve tezkere kararlarının alındığı aşikar olsa da çok az da olsa halkın iradesiyle oraya gönderdiği vekillerin bir temsiliyet ve söz kurabilme kürsüde konuşma ve sorunları dile getirebilme zemini vardı. 
 
Halka açlık AKP’ye kuzu çevirme
 
Gelinen aşamada seçilen milletvekillerinin dahi dokunulmazlıklarının kaldırılmasının önünü açan oylamalar, kadınların haklarını gasp eden yasalar, hayvanları katletmek için hazırlanan kanunlar, şiddet ve hala devam eden Kürtçe düşmanlığı bahsedilen “Yüce Meclis”i halk ekmek alamazken arka bahçede kuzu çevirme yapan, her türlü ayrıcalıktan yararlanılan bir taş bina olmaktan öteye taşıyamamıştır. Bırakalım AKP medyası yücelsin dursun, AKP’nin olmayan medya ve dünya ise halk açlık içinde debelenirken kuzu çevirme fotoğrafları gerçekliğini kamuoyuna sunsun. 
 
Katliam Yasası’nı oylayan gülen yüzler
 
Biraz daha bakalım Meclis’in “yüce” itibarına; Hayvan haklarının Meclis Parkı önünde aylarca süren eylemine rağmen 29 Temmuz günü hayvanların katledilmesinin önünü açan yasa kabul edildi. AKP medyası yılda sadece 100’ü geçmeyen köpek saldırılarını hayvan düşmanlığını körükleyecek şekilde her gün yayarken, Meclis Parkı önünden gelen geçen insanların gördüğü ise barınaklarda katledilen hayvanların fotoğraflarını taşıyan hak savunucuları oldu. Bu gerçekliğe rağmen sadece oy vermek için Meclis’e uğrayan sayısız AKP-MHP vekili katliamı onaylamaya geldi. Oylama sonrası ise bir katliam hatırası pozu yine verildi. Tıpkı savaşa onay verirken çekilen hatıra fotoğrafları gibi. Dünya basınında yine büyük bir itibar örneği ortaya koydular. Hayvanları katletmek isteyen Türkiye’ye karşı bir dayanışma çağrısı birçok uluslararası hayvan hakları savunucusu tarafından paylaşıldı. “Türkiye’nin yapacağı köpek katliamını durdurun” diyerek imza kampanyası başlatırken yasayı çıkarmak isteyen vekiller ise nasıl geçti derseniz tarihe ve basın sayfalarına; vicdanı olmayan merhametsizler.
 
Bilinen ve bilinmeyen dil
 
İnsan ve hayvan düşmanlığında sınırların zorlandığı bir dönem iken ırkçılığın da bir kez daha gözler önüne serildiği bir oturum faşizmi bir kez daha hatırlattı halka. Kürt dil bayramını kutlamak için 2 dakikalık mikrofonlar kapatılır, vekiller kürsüden indirilir ve kayıtlara “bilinmeyen dil” olarak geçer Kürtçe. 40 milyon nüfusuyla tek bir kamu kurumunda tercüman bulamazken insanlar özel bir oturuma çağrılan Filistin Devlet Başkanı “Yüce Meclis”te 40 dakika boyunca Arapça konuşur, dakikası dakikasına izleyiciler için tercüme ettirilir. Bir Meclis gerçekliği daha: Irkçılık ve faşizm.
 
Bir kadın vekilin kürsüye sıçrayan kanı
 
AKP-MHP zihniyetinin kadına yönelik politikalarından ve kadın katliamı ve  tecavüz faillerinin serbest bırakılmasından aşinayız kadına bakışına. Binlerce yasa geçirilmek istendi hakları gasp etmek üzere,  fakat her seferinde direnildi alanlarda. Kadın düşmanı politikaların üretildiği fabrika olmaktan çıkan Meclis bu kez bir kadın vekile şiddet uygulamakla geldi gündeme. Muhalefet gazetelerinin de yazdığı gibi “Meclis’te kan döküldü.” Can Atalay için 16 Ağustos’ta toplanan Meclis’te konuşması sırasında Ahmet Şık’a AKP vekili Alpay Özalan saldırdı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise saldırıyı önlemek için araya girdi ve şiddete uğradı. Kaşından yaralanan Gülistan’ın merdivenlere düşen kanları ise apar topar Meclis görevlileri tarafından silinmeye çalışıldı: Kadına şiddet. 
 
Yine dünya basını itibarlı Türkiye Devleti Meclisi’ni yazdı:
 
The Guardian "Türkiye parlamentosu, milletvekillerinin yumruklu kavgaya karışmasıyla kaosa sürüklendi", Reuters "Türk milletvekilleri, hapisteki muhalif milletvekiliyle ilgili tartışmalar sırasında kavga çıkardı", Associated Press "Türkiye'de milletvekilleri, hapisteki meslektaşlarıyla ilgili tartışma sırasında kanlı bir kavgaya tutuştu", The Telegraph "Erdoğan yanlısı milletvekilleri muhalefetle yumruklaştı”, Fox News "Kısa süre içinde düzinelerce milletvekili kavgaya katıldı, bazıları yumruk ve kâğıt atarken diğerleri de kavgayı durdurmaya çalıştı",  Sky News “Konuşmacı kürsüsünün beyaz basamaklarında kan görüldü”, Euronews  "Türkiye parlamentosunda fiziksel kavgalar nadir görülmez.”
 
Hangi itibar!
 
İtibar yerlerdeyken, bir annenin Meclis Başkanlığı önünde oturmasından çekinilmesi ne de büyük bir ironi olarak karşımıza çıktı bu hafta. Emine Şenyaşar, eşi ve oğlu katledildi, AKP tarafından katledildi, mağdur olan oğlu ise cezaevine konuldu. Urfa Adliyesi önünde 800 günü geçen adalet nöbetinden sonra çözüm için Ankara’daki Adalet Bakanlığı önüne geldi. Burada da ameliyatlı ve hasta olarak günlerce oturdu. Türkiye adaletinin itibarı zedelenmemiş miydi o zamanlar? Ameliyat olmak için tekrar döndü Riha’ya ve yine geldi Ankara’ya. Dedi “neymiş bu yüce Meclis’leri belki bu sefer adalet sunarlar bana.” Meclis Başkanlığı önüne taşımak istedikleri eylemden korkan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Emine’nin orada oturmasının tüm bu katliam yasaları eylemleri, Meclis’teki kanlı kavgayı hatırlatarak, “Siz de oturursanız Meclis’in itibarı yerle bir olur” diyerek beklemelerini söyledi. 
 
Tarihe yazıldı
 
Tüm bu yaz ve öncesindeki Meclis oturumlarını, dünya basınının diline düşen parlamenterleri düşündüğümüzde soruyoruz, “Hangi itibar” söz konusu olan. Merdivenlerdeki kanlar silinir de ellerdeki 40 tas suyla da yıkansa silinmez. Zira Türkiye Devleti’nin Meclis’i dünya basınına kendini demokrasiyle değil kan ve zulüm ile yazdırmıştır. 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!