Kayıp yakınları üç kentten seslendi: Failler yargılansın
- 14:59 20 Aralık 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları, üç kentte düzenledikleri eylemlerde, gözaltında kayıplarda cezasızlık politikasına dikkat çekerek, “Failler yargılansın “ diye seslendi.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD), “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla, Amed, Êlih ve Colemêrg’in Gever ilçesinde kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını amacıyla gerçekleştirdiği eylemler bu hafta da devam etti.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, düzenledikleri eylemin 880’inci haftasında Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Eylemde, Amed’de 25 Aralık 1994’te gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İhsan Haran’ın akıbeti soruldu.
İhsan Haran’ı gözaltında görmüşler
İHD Şube Yöneticisi Eylem Kaya tarafından okunan kayıp hikâyesinde şu bilgilere yer verildi: “Amed’in Licê ilçesine bağlı Hüseynike Mahallesi, 1994 yılının Mart ayında askerler tarafından yakıldı. Bu olay üzerine ailesiyle birlikte Amed’e taşınan İhsan Haran, inşaat işçisi olarak geçimini sağlamaya başladı. Haran, 25 Aralık 1994’te yeni çalışmaya başladığı Amed Yeraltı Çarşısı inşaat alanına gitti, ancak akşam eve dönmedi. Köylüleri F. H., Haran ailesinin evine gelerek, 25 Aralık 1994 sabahı inşaat alanına gelen üniformalı polislerin kimlik kontrolü yaptığını ve ardından İhsan Haran’ı gözaltına alarak götürdüklerini söyledi.”
Başvurular sonuçsuz kaldı
Nesibe Haran’ın eşi İhsan Haran’ın nerede tutulduğunu öğrenmek için Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe vermeye çalıştığını, ancak yaklaşık bir ay boyunca mahkeme önündeki polisler tarafından engellendiğini ifade eden Eylem Kaya, Valilik ve emniyet müdürlüğüne yapılan başvuruların da sonuçsuz kaldığını aktardı.
AİHM ihlal kararı verdi
Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde kalan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişinin, İhsan Haran’ı gözaltında gördüğünü söylediği, buna rağmen ailenin altı ay boyunca herhangi bir sonuca ulaşamadığını belirten Eylem Kaya, Haran’ın ailesinin daha sonra İHD Amed Şubesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunduğunu paylaştı. AİHM’in 26 Şubat 1996’da hükümetten bilgi talep etmesinin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda soruşturma başlatıldığı, ancak savcılığın 21 Ocak 1998’de takipsizlik kararı verdiğini kaydeden Eylem Kaya, AİHM’in 6 Ekim 2005’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2’nci maddesinin ihlal edildiğine hükmettiğini hatırlattı.
Dosyada ilerleme sağlanmadı
Eylem Kaya, JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın 2004 yılında basına yansıyan itiraflarında, İhsan Haran’ın Diyarbakır JİTEM’de sorgulandıktan sonra JİTEM Grup Komutanı Abdülkerim Kırca’nın talimatıyla infaz edildiğinin yer aldığı, ancak dosyada ilerleme sağlanmadığını ekledi.
Hikâyenin okunmasının ardından oturma eylemi gerçekleştirildi.
Êlih
Êlih’te İHD ve kayıp yakınlarının eylemi 716’ncı haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde sürdü. Bu haftaki eylemde, 24 Aralık 1994’te İstanbul Aksaray’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İsmail Bahçeci’nin akıbeti soruldu.
İHD Şube Yöneticisi Sedat Yıldırım, İsmail Bahçeci’nin hikâyesini şu sözlerle aktardı: “1968 yılında Siverek’te dünyaya gelen İsmail Bahçeci’nin ailesi 1979 yılında İstanbul’a göç etti. Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu öğrencisiydi ve aynı zamanda Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı’ydı. Bu nedenle polisin hedefindeydi.”
Hiçbir devlet yetkilisi yanıt vermedi
İsmail Bahçeci’nin 24 Aralık 1994’te Aksaray’da gözaltına alındığının arkadaşları tarafından ailesine bildirildiğini söyleyen Sedat Yıldırım, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünün öğrenildiğini aktardı. Ailenin yaptığı başvurulara rağmen yetkililerin, “Böyle bir kişi bizde yok, bu isimde birini gözaltına almadık” yanıtını verdiğini belirten Sedat Yıldırım, devletin hiçbir kademesinden yanıt alınamadığını söyledi.
Sedat Yıldırım, dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu’nun, aileye İsmail Bahçeci’nin işkenceyle katledilmiş olabileceğini söylediğini, İçişleri Bakanı’nın ise “Araştırma yapar, haber veririm” demesine rağmen geri dönüş olmadığını aktardı. Sedat Yıldırım, İsmail Bahçeci dosyasının etkin bir şekilde soruşturulmadığı ve adliyenin raflarına terk edildiğini vurguladı.
Eylem, oturma eylemiyle sona erdi.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 206’ncı haftasında Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı açıklamada kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde, 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra işkence edilmiş bedenlerine ulaşılan Eyüp ve Mahir Karabey kardeşlerin failleri soruldu.
'Zorla araca bindirip götürdüler'
İHD yöneticisi Eren Baskın, yaşananları şöyle anlattı: “Mahir Karabey ve Eyüp Karabey, 26 Aralık 1995’te Colemêrg’in Çelê (Çukurca) ilçe merkezinde bir kahvehanede arkadaşlarıyla birlikte oturuyordu. Gece saatlerinde evlerine gitmek üzere ayrıldıklarında 21 plakalı, beyaz renkli Toros marka bir araç yollarını kesti. Araçtan inen dört sivil giyimli kişi kimlik kontrolü yaptıktan sonra Mahir ve Eyüp’ü zorla araca bindirdi.”
İşkence edilmiş halde bulundular
Eren Baskın, olayın tanıkları olan Arafat Tek ve Mehmet Ertunç’un, bu kişilerin “ifadeye götürüp bırakacaklarını” söylediklerini aktardı. Ailenin tüm resmi kurumlara başvurmasına rağmen gözaltı bilgisinin inkâr edildiğini belirten Eren Baskın, iki ay sonra kardeşlerin bedenlerinin Narlı köyü Değirmen mevkiinde, işkence edilmiş halde bulunduğunu söyledi.
Otopsi raporlarında yoğun işkence izleri tespit edildiğini vurgulayan Eren Baskın, kardeşlerin işkence edilerek katledildiğini ifade etti.
'Sorumlular hesap versin'
Eren Baskın konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Eyüp ve Mahir Karabey, 90’lı yılların beyaz Toros jargonu ile kaçırılıp katledildi. Dosya faili meçhul bırakıldı. Bizler buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: Mahir ve Eyüp Karabey dosyasında adalet sağlansın, sorumlular hesap versin.”







