20 yılda 8’inci paket: Bir suça 3 ayrı ceza verilebilecek

  • 09:11 9 Mart 2024
  • Hukuk
 
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Yasalaşan 8’inci Yargı Paketi’nin, iptal edilen TCK 220’inci maddeyi tekrar ettiğini ifade eden Avukat Nilgün Tortop paketteki birçok düzenlemenin hukuka ve usule aykırı olduğunu kaydetti. 
 
Anayasa Mahkemesinin (AYM)Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220. Maddesi'ni iptal edilmesinin ardından hükümet bu yasanın da değişikliğini içeren 8’inci Yargı Paketi’ni Meclis onayı ile 2 Mart’ta yasalaştırdı. TCK 220. Maddede yapılan değişiklikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve AYM’nin kararlarına uygun değişiklikler yapılmış görünümü yaratıldığını belirten İnsan Hakları Gündemi Derneği İzmir Şube yönetiminden Avukat Nilgün Tortop ceza hukukunun belirlilik ve şahsilik ilkelerinin çiğnendiğini dile getirdi. Nilgün ayrıca pakette Tazminat Komisyonlarının kalıcılaştırılması ve kişisel verilerin korunmasına ilişki düzenlemelerin de hukuken ciddi riskler barındırdığı uyarısında bulundu. 
 
‘Yasa değişmedi, değiştirilmiş gibi yapıldı’
 
Yargı paketlerinin usule uygun olmadığı için hukuka da uygun olmadığını belirten Nilgün, hükümetin kendi anlayışına göre değişiklik yaptığını dile getirdi. Bu değişikliğin AYM’nin çoklu bir dosyada verdiği bir karara dayandığını ifade eden Nilgün “AYM dedi ki senin örgüt üyesi olmamana rağmen örgüt adına suç işlediğini varsaydığın kişileri aynı zamanda hem bu suç nedeniyle hem de örgüt üyeliğinden cezalandıramazsın. Çünkü ceza hukukuna aykırı şekilde belirlilik ilkesi, şahsilik ilkesi yok dolayısıyla TCK 226’ıncı maddesinin 6. fıkrasını iptal etti. Hükümet sanki buna uygun bir şey yapıyormuş gibi o 6. fıkrayı değiştirdi ve dedi ki ‘örgüt üyesi olmamasına rağmen bir örgüte sempati duyabilir, örgüt lehine bir suç işlerse ben bunu ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandıracağım. Sanki yeni bir suç ihdas etmiş gibi oldu. Ama değil, maddede bir değişiklik olmadı ve bunu da sadece silahlı örgütler hakkında uygulayacağım’ dedi.
 
‘Bir suça 3 ayrı ceza verilecek’
 
Bu maddeye bağlı olarak düzenlenmiş olan TCK 314’üncü maddenin de aynı şeyi belirttiğini dile getiren Nilgün sözlerine şöyle devam etti: “Aslında örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır ve işlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilir. Yani diyelim ki mahkeme kasten yaralama suçu işlediğini, bunu da örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına işlediğini kabul etti. 3 ceza veriyor; kasten yaralama, TCK 223’incı maddenin 6’ıncı fıkrasından 2 ile 6 yıla arasında ceza ve TCK 314 maddesinden 5 ile 10 yıl arasında ceza verebilecek ve bunları da yarıya indirilmesini talep edebilecek. İşlediğiniz bir suç ama 3 ceza alınacak” şeklinde ifade etti.
 
 ‘HAGB kararları esas hakkında üst mahkemeye taşınabilecek’
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebilecek. Önceki yasaya göre hükmün açıklamasının geri bildirimi (HAGB) kararlarını sadece Asliye Mahkemeleri’nde ya da bir üst mahkemede itiraz edilebildiğini ifade eden Nilgün “HAGB verilebilecek koşullar belli. Bu koşullara uygun verilmiş mi değil mi bunu inceliyor. Usule uygun yargılama yapılmış mı buna bakmıyorlardı. Eğer bu şekilde bir düzenleme yapılırsa HAGB’nin bir üst mahkemeden geçmesi önemli ve güzel bir şey. Usulüne uygun yapılırsa” şeklinde dile getirdi.
 
‘Tazminat Komisyonu kalıcılaşacak bu büyük bir risk’
 
Değişikliğe göre yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak manevi tazminat taleplerini Tazminat Komisyonu karara bağlayacak. Bunun bir oyalama taktiği olduğunu dile getiren Nilgün “Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitmeden Tazminat Komisyonu’na götürülünce diyor ki ben seni orada biraz oyalayayım. Avukatlara bu esnada ücret de verilmiyor. Bir de tazminat komisyonları geçici olarak kurulur. Çünkü bir karar verecek ve Anayasaya göre yargı yetkisi mahkemelerde. Bu Tazminat Komisyonları ise kalıcı olacak. Yani aslında mahkemelerdeki yetkiyi Tazminat Komisyonlarına veriyor. Bu da büyük risk demek” şeklinde ifade etti.
 
Kişisel verilerin korunmasına dair ciddi değişiklikler
 
Bu yargı paketinde kişisel verilen korunmasına dair ciddi değişiklikler de yapıldığını ifade eden Nilgün “Basın da vatandaş da çok ilgilenmiyor bu konuyla, ama önemli. Avukatların elini ayağını kasacak şekilde düzenlemeler var. Bir savcı dosyadaki her şeye bakabilirken bir avukat avukatlık kanununa rağmen neredeyse hiçbir şeye bakamıyor. Ciddi idari para cezaları ödeyen arkadaşlarımız oldu. Türkiye Barolar Birliği Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) ve Tazminat Komisyonlarına itiraz etti” diye belirtti.
 
‘Yargıda bir sistem yok’
 
20 yılda 8 kez yargı paketi hazırlanmasının yargıya olan güveni sarsacağını belirten Nilgün “Kendi isteklerine bakışlarına hizmet eden bir sistem istiyorlar, 8. Yargı Paketi’nin olduğu yerde sistemden de söz edemeyiz. Mahkemelerin önlerine engel çıkarmasını istemiyorlar” şeklinde konuştu.
 
‘Yeniden bir ihlal başvurusu yapılabilir’
 
Anayasaya aykırılık nedeniyle başta siyasi partiler olmak üzere belli kurumların yasa paketini AYM’ye götürebileceğini aktaran Nilgün “Eğer kanunlaşırsa 220’inci Maddeden AYM tekrar bir iptal kararı verebilir. Bu maddeden verilen kararlara dair ileriki zamanlarda yine bir ihlal vurgulaması yapabilir. Yapması en doğru şey olur. Yasama yetkisi meclise ait ama demokratik sistemde ciddi değişiklikler yapıyorsanız hukuk fakülteleri, bu alanda isim yapmış hocalar, barolar ve barolar birliği ile görüş alışverişinde olunması istenir ama öyle olmuyor” şeklinde ifade etti.