Çizimleriyle acıları ve direnişi anlatıyor

  • 09:03 17 Ocak 2023
  • Kültür Sanat
AMED -  “Yaşayan kadınlar” sergisi ile dikkatleri çeken Aslı Filiz, Garibe Gezer’den Aysel Tuğluk’a, Cumartesi Anneleri’nden Jîna Emînî’ye kadar birçok Kürt kadını resmederek acıları, savaşı ve direnişi anlatıyor.  
 
Grafik tasarımcı ve ressam Aslı Filiz’in “Yaşayan Kadınlar” adlı üçüncü kişisel sergisi Hamburg’da Neues Amt Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu. 20 yıla yakındır erkek egemen sistemin katlettiği kadınları resim yoluyla yaşatmayı amaçlayan Aslı’nın sergisinde Jîna Emini’den Garibe Gezer’e, Aysel Tuğluk’a kadar 20’yi aşkın eser yer aldı. Ayrıca eserlerde kadınların yaşam öyküleri, acıları ve mutlulukları yer alıyor. Aslı Filiz, yaşamını, sürgünü ve çalışmalarını anlattı.  
Birçok şeye şahitlik etti
 
Çewlîg (Bingöl) Kanîreş (Karlıova) doğumlu olan Aslı Filiz, 8 yaşına kadar Kanîreş’te büyüyüp çatışmalara, bir gece babasının evden alınıp uzun süre dönmeyişine ve katliamlara tanık olduğunu söyledi. 90’larda devletin Kurdistan’da yürütmüş olduğu çatışmalardan kaynaklı babasının siyasi sorunları olduğunu kaydederek, 1992 yılında ailece İstanbul’a göç etmek zorunda kaldıklarını belirtti. 27 yıl kadar İstanbul’da ve son 6 yıldır da Hamburg’da yaşadığını kaydeden Filiz şunları söyledi: “Çocukluk yıllarımdan beri grafiğe ve resme ilgim her zaman vardı. İstanbul’a geldiğimde bu ilgim daha da arttı. Lise bittikten sonra ben tabi grafik ve resim okumak istedim. Beykent Üniversitesi’nde grafik ve resim bölümünü okuyarak mezun oldum. 2000’li yıllarda da Gündem gazetesinde ilk deneyimimi edinmiş oldum. Tabi Gündem’de çalışmak benim için önemliydi. Teknik olarak grafik alanında deneyimimi artırsam da tabi ki siyasi politik olarak da birikim edinmiş oldum. Çünkü aramızda çok deneyimli ve bilgi açısından birikimli gazeteci arkadaşlar vardı. Gazete tasarımı da tabi ki yaratıcılıkta sınırlıdır. Gazetenin belli şablonları olur ve onların sınırından çıkamazsın. Ben daha fazla üretmek istiyorum, özellikle grafik alanında. Bir süre sonra biz Evrim Alataş’la birlikte hafta sonları çıkardığımız sanat eki vardı. Bu sanat ekinde grafik alanında ben biraz daha farklı deneyimler içerisine girdim ve tasarımlar yapabildim. Evrim’le çok keyifli zamanlar geçirdim, yerinde iyi uyusun” dedi.
 
‘Benim hikâyem grafikle başladı’
 
20 yıldır grafik tasarımı yaptığını kaydeden Aslı, “Reklam ajanslarında, yaratıcı yönetmen ve grafik tasarımcı olarak çalışmaktayım. Şuanda oğlumla birlikte Hamburg’dayım. Burada bir reklam ajansında çalışıyorum. Ve tabi ki grafik alanında ve güzel sanatlar alanında henüz kendimi birikmiş olarak görmediğimden Hamburg Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yine grafik bölümündeyim. Zaman zaman da resim çalışmaları olan derslere katılıyorum. Tabi ki Hamburg Üniversitesi’nde olmak benim için çok önemliydi. Benim hikâyem grafikle başladı, sonra resimle bütünleşti. Profesörüm kendimi keşfetmeme vesile oldu. Ayrıca şöyle bir durum gelişti; Hamburg’a geldiğim dönemlerde tabi burada da güzel sanatlar üniversitesini okumak istiyordum. Bir arkadaşımla birlikte üniversiteyi ziyarete gittim ve sadece okulda dolaşmak istedim. Tesadüftür ki profesör odasına geldik ve kendisiyle tanıştık. Belli başlı grafik çalışmalarımı gösterdim kendisine ve benim 2018 yılında Londra Kürt film Festivali için yapmış olduğum afişi gördü, çok beğendi. Çok sanatsal olduğunu belirterek öğrencisi olmamı istedi. Benden 15 gün içinde bir Kürt kadınını veya kendi coğrafyamdaki kadınların durumunu anlatan bir tema seçmemi istedi. Ben de eli belinde olan bir kilim motifi seçtim. Kilim motifini dokuyan kadınların nasıl acı çektiğini, mutlu olduğunu, derdini anlatamadığını, kalbinin kanadığını ve kadının ne kadar güçlü olduğunu anlattım” şeklinde belirtti.
 
‘Temam profesör tarafından çok beğenildi’
 
15 gün sonra profesör ile buluştuğunu anlatan Aslı, “Sunumumu yaptıktan sonra profesör çok beğendiğini söyledi. Detaylarını kendisine anlatmama gerek olmadığını çünkü iyi anladığını söyledi. Aslında çok iyi bir potansiyelin var ve lütfen çizmeye devam et dedi. Tabi benim çok arzu ettiğim bir bölümdü ama cesaret edemediğim de bir bölümdü. Ve tabi ki profesörün de beni cesaretlendirmesi kendimi keşfetmeme vesile oldu. Bu sebeple şanslıyım, böyle bir durumla karşılaştığım için” sözlerine yer verdi.
 
‘Bizim ülkemizde annelerimiz mutsuz’
 
Aslı, ülkesi dörde bölünmüş bir Kurdistanlı kadın olduğunu, doğduğu toprakların tesirinin üzerinde çok büyük olduğunu ve buna dönük çizimler yaptığına değindi. Aslı, “Gönül isterdi ki Van Gogh gibi bir çiçek çizeyim ya da güneşi gözlemleyip ışık ve gölge tespitinde bulunup keyifli çalışmalar yapabileyim. Ama bizim ülkemizde çiçekte çok, güneş de çok, fakat keyifli değil. Katliamlar ve savaşlar devam ederken çiçek ve güneş çizemedim maalesef. Bizim ülkemizde annelerimiz mutsuz, çocuklarımız mutsuz, kadınlarımız mutsuz ve katlediliyor. Hem kadın olarak hem de bir Kürt olarak öncelikle kanayan yaramı sarmam gerekiyordu. Umuyorum ülkemize barış gelir de ben de mutlu ve neşeli çalışmalar yaparım” ifadelerini kullandı.
 
Neden ‘Yaşayan kadınlar’
 
“Yaşayan kadınlar” eserinin 3’üncü kişisel sergisi olduğunu ve neden “Yaşayan kadınlar”  ismini verdiğini anlatan Filiz, “Çünkü katledilen bu kadınların ellerinden düşen bayraklarını biz taşımaya devam edersek onları yaşatmış oluruz. Esas olarak bununla yola çıktım ve bu sebeple ‘Yaşayan kadınlar’ dedim. Erkek egemen sisteminin katlettiği kadınları resmetmeye çalıştım. Erkek egemen sistem kadının fikrini ve bedenini katlediyor. Sergimdeki performansımın teması ise kadın üzerindeki toplumsal baskıyı vurgulamaktı. Bir kadının toplumsal baskı ile savaşını ve bu savaşın içindeki zorlu mücadelesini, sonra da bu çabanın sonunda kadının zaferini anlattığım bir performans içeriği vardı. Ayrıca siyasi tutuklu arkadaşlarımıza yollamaları için sergimde tüm çalışmalarımın kartpostallarını bastırdım. İnsanlar bu kartpostallarımı çok sevdi ve satın aldılar. Buradan elde ettiğim geliri Rojava Kadın Köyü’ne yolladım. Ufak da olsa bu kadın köyüne bir desteğim olsun istedim” diyerek yaptıklarını anlattı.
 
Garibe, Aysel, Jîna, Cumartesi Anneleri…
 
 “Resim çalışmalarımda katledilen, hukuksuzluğa uğrayan kadınlara yer verdim” diyen Aslı, Garibe Gezer’e, Aysel Tuğluk’a, İran’da katledilen Jîna Emînî ve Cumartesi Anneleri’ne yer verdiğini söyledi. Aslı, neden bunlara yer verdiğini  de “Bunlar çok önemli konular ve bunları görmezlikten gelmek mümkün değil. Her sanatçı aynı zamanda savaşa, zulme, adaletsizliğe ve bütün haksız düzene karşı bir savaşçıdır. Sanatçı sanatı ile haksız, hukuksuz düzene ses çıkarmalıdır. Bu da bir savaş biçimidir. O yüzden savaşçının duruşu önemlidir. Bu katliamlara karşı duyarsız olmamalı ve bu şekilde sesini çıkarmalıdır. Sanatıyla sesini çıkaran savaşçılar olmalıdır” sözleriyle dile getirdi. 
 
Yeni sergiler yapacak
 
Resim çalışmalarını başka şehirlerde ve başka ülkelerde de sergilenmesi için sergi alanlarına aktığını söyleyen Aslı,  son olarak şunları belirtti: “Çalışmalarımı ne kadar çok sergilersem bu katliamların sesini o kadar fazla duyurmuş olurum. Öncelikle oğlum Ronî ile birlikte 14 Şubat’ta Paris Grand Palas müzesinde düzenlenecek olan uluslararası karma sergide olacağız. Grand Palas müzesinde olmayı önemsiyorum. ‘Mutlu Kürt Kızı’ çalışmam ile katılmayı doğru buldum, burada çalışmamın içeriğini anlatıp tanıtacağım için mesajımı daha geniş bir kitleye duyurmuş olacağım. Mayıs ayında ise Hamburg/Altona Belediyesi’nin koridorunda 1 aylık halka açık bir resim sergim olacak. Önümüzdeki dönemlerde Berlin ve Köln şehirlerini düşünüyorum, tabi resim sergisi organizasyonu zordur. Sergi için yer bulmak da kolay olmuyor. Bu şartlarda araştırıp iletişim kuruyorum. Umuyorum ki bu sene farklı şehirlerde de sergi açabilme fırsatım olur.”