
DEM Parti: Sayın Öcalan meclise getirilmeli, umut hakkı yasalaşmalı
- 10:31 19 Eylül 2025
- Siyaset
ANKARA-AKBK’nin “umut hakkı” kararına tepki gösteren DEM Parti Hukuk Komisyonu Sözcüsü, AKBK’nin kullandığı dili ve ihlal sürecini başlatmamasını eleştirerek, Meclis komisyonuna ilişkin, “Bu süreci başlatan kişi Sayın Öcalan'dır. Meclis komisyonunun Sayın Öcalan'ın görüşlerine başvurması şarttır” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin umut hakkı kararına ilişkin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan açıklamayı gerçekleştirdi.
‘Derin üzüntü duymak yerine sözleşmeyi işletin’
Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin AKBK’nin verdiği süre içerisinde tavsiyeleri yerine getirmediğini belirterek, “Bakanlar Komitesi'nin açıkladığı kararda, öncelikle Türkiye'nin AİHM kararının gereğini yerine getirmediğini ve Türkiye'nin, AİHM kararı ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında 25 yılı dolduran mahpusla ilgili bir değerlendirme mekanizması kurulması yönünde bir yasal düzenleme yapmadığı için derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Tabii biz bu kavramı hukukçular olarak eleştiriyoruz. Derin üzüntü duyabilirsiniz ama sizin elinizde mekanizmalar var, araçlar var. Üzüntü duymak yerine Sözleşmenin 46. maddesinin 4. fıkrasını işletebilirsiniz. Yani ihlal prosedürünü işletip dava dosyasını yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne intikal ettirip, oradan kararın uygulanmadığına dair bir karar çıkartabilirlerdi ki biliyorsunuz Osman Kavala dosyasında böyle yapılmıştı. Yine Bakanlar Komitesi kararında doğrudan doğruya Adalet Bakanlığı'na çağrı yapıyor ve diyor ki: ‘İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda düzenleme yaparken umut hakkını mutlaka düzenleyin.’ Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında bir yükümlülüktür” sözlerini kullandı.
‘Bakanlar Komitesi uluslararası terminolojiyi kullanmalıdır’
Bakanlar Komitesi’nin ilk defa Türkiye’deki “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ne atıf yaptığını dile getiren Öztürk Türkdoğan, komitenin yaptığı terminolojiyi ise beğenmediklerini kaydetti. Öztürk Türkdoğan, “Uluslararası hukukta Birleşmiş Milletler uzmanlarının kullandığı terminolojiyi kullanması gerekir. Bu, bir çatışma çözüm sürecidir. Türkiye'deki siyasi iktidar çeşitli isimler kullanabilir. Ama biz bu sürece 'Barış ve Demokratik Toplum Süreci' ismini veriyoruz. Bu süreci hatırlatarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan da yararlanılması gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyor. Komisyona bir atıf yapıyor. Ve daha da önemlisi, Bakanlar Komitesi bu konuda milletvekillerinin verdiği yasa tekliflerinin kanunlaşmasını Türkiye'den talep ediyor” dedi.
‘Sayın Öcalan’ın yasal haklarının kullandırılması konusunda sorunlar var’
DEM Parti olarak 24 Eylül 2024'te Meclis’e umut hakkının gereğini yerine getirilmesi için verilen kanun tekliflerini hatırlatan Öztürk Türkdoğan, “O maddeler kaldırılırsa umut hakkının gerçekleşmesi önündeki engeller kalkacaktır. Buna atıf yapıyor. Aslında Bakanlar Komitesi diyor ki: tecride başvurma, yasal haklarını kullandır. Çünkü Sayın Öcalan'ın yasal haklarının kullandırılması konusunda halen sorunlar devam ediyor. Altı yıl sonra avukat görüşünün yapılıyor olmasına kimi çevreler seviniyor ama şu soruyu sormak lazım: Altı yıldır avukat görüşü neden yaptırılmıyor? İnfaz Kanunu'nda açık hüküm var. Biz bunu Sayın Adalet Bakanlığı'na ve bakanlık yetkililerine, AK Parti grubuna, MHP grubuna sürekli ifade ettik. İnfaz Kanunu’ndaki haklar tüm mahpuslar için genel haklardır. Herkes için kullanılmalıdır. Avrupa Konseyi'ndeki benzer iyi ülke örneklerinden yararlanılması gerektiğini ifade ediyor ve Türkiye'ye Haziran 2026'ya kadar süre veriyor” sözlerini kullandı.
‘Sayın Öcalan Meclis’e getirilmeli’
Devamında Öztürk Türkdoğan şunları belirtti: “DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu olarak Bakanlar Komitesi'nden beklentimiz şu: Umarız önümüzdeki birkaç aylık dönemde umut hakkını gerçekten hayata geçiririz. Fakat eğer bu hak hayata geçirilmezse, Bakanlar Komitesi'nin yapması gereken prosedür bellidir. Sözleşmenin 46. maddesinin 4. paragrafını işletmektir. İhlal prosedürünün başlatılabilmesi için dosyayı yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göndermektir. Bunun yerine getirilmesi gerekir. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden beklentimiz var. Kurulan komisyonun öncelikle Sayın Öcalan'la bir an önce görüşmesi gerekir. Bunun yöntemini elbette ki Sayın Meclis Başkanı kararlaştırır. Komisyonun kendisi kararlaştırır. Ama bir heyetin mutlaka Sayın Öcalan'la İmralı Adası'nda görüşmesi ya da güvenlik önlemlerinin alınarak Sayın Öcalan'ın Meclis’e getirilip Meclis'te komisyonla buluşturulmasının sağlanması gerekir.
Yasalar konusunda Sayın Öcalan’ın görüşleri alınmalıdır
Bu süreci başlatan kişi Sayın Öcalan'dır. O halde Meclis komisyonunun Sayın Öcalan'ın görüşlerine başvurması şarttır. Demokratik entegrasyon yasaları, geçiş dönemi yasaları, barışın hukuku anlamında barış yasaları konusunda Sayın Öcalan'ın görüşlerini almak durumundadır. Herkesin görüşlerini aldınız. Bu süreci başlatan baş aktörün, ana muhatabın, bu sürecin baş müzakerecisinin görüşlerini de almak durumundasınız.
Cumhur İttifakı'na kendi verdikleri sözü hatırlatıyoruz
Yine Meclis'te grubu bulunan partilere, milletvekillerine çağrımız var. DEM Parti olarak biz bu konudaki yasal hazırlıklarımızı yaptık. Hangi kanunlarda ne gibi değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettik. Bununla ilgili kanun tekliflerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda umut hakkı rahatlıkla düzenlenebilir. Bunun daha fazla geciktirilmemesi gerekiyor. Grup başkanvekillerimizin ve milletvekillerimizin verdiği kanun tekliflerinin de yasalaşmasını özellikle talep ediyoruz.
Siyasal iktidardan da beklentimiz şu: İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda zaten bir düzenleme yapılması şarttır. Türkiye'nin infaz kanunu eşitsizliklerle doludur. Umut hakkı rahatlıkla düzenlenebilir. Özellikle Cumhur İttifakı’na kendi verdikleri sözü hatırlatıyoruz. Bakın, bir kuşun uçabilmesi için çift kanadının olması gerekir. Tek kanatla kuş uçar mı? Sayın Bahçeli'ye atfen söylüyorum. Bu kuşun bir an önce çift kanatlı olması için de Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekir. Bu metaforu Sayın Bahçeli sık sık kullanıyor. Biz de hatırlatıyoruz: Bir siyasi ittifak kamuoyu önünde bir söz vermişse, bu sözün gereğini yerine getirmek durumundadır. Barış ve demokratik toplum süreci hepimizi ilgilendiriyor. Sadece Türkiye'yi değil, bütün Ortadoğu'yu ilgilendiren bir süreçtir.
Umut hakkının gerçekleşmesi için sorumlu olan herkesin adım atması gerekiyor
Sayın Öcalan'ın öncelikle infaz hukukundan kaynaklanan rutin haklarının yerine getirilmesi gerekiyor. Sayın Öcalan'ın Türkiye demokratik kamuoyuyla buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Avukatlarıyla, ailesiyle, heyetlerle görüşmesinin sağlanması ve bunların rutin hale getirilmesini de özellikle vurguluyoruz. Bu çatışma çözüm sürecini başarmak istiyoruz. Sayın Öcalan bu konuda kararlı, bizler de çok kararlıyız. Barışı getirebilmemizin yolu da Sayın Öcalan'ın mutlaka sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanmasından geçiyor. Siyasi iktidar bakımından, uluslararası hukukun gereği olarak bir meşruiyet var zaten. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar vermiş. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi size tavsiyede bulunuyor. Yani şu anda kamuoyu önünde herhangi bir yetkilinin çıkıp, ‘Ya biz bu umut hakkını yapamayız,’ diyebilecek tek bir argümanı yok. Mahkeme kararı var, siyasi organ kararı var.
Bir an önce umut hakkının gerçekleşmesi noktasında siyasi iktidarın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, bu konuda sorumlu olan herkesin adım atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.”