
Serpil Ünal: Bu dil barışı kurmaz, savaşı körükler
- 09:05 4 Haziran 2025
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - Gazeteci Serpil Ünal, son dönemde medyanın kullandığı ayrımcı dile dikkat çekerek, “Bu söylem barışı değil, çatışmayı besliyor” diyerek, söz konusu dilin değiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Medya organlarının görevi nedir?” Bu soru, Türkiye’de ve dünya genelinde giderek daha çok tartışılıyor. Medya, iktidar politikalarına göre mi yayın yapmalı, yoksa toplumsal sorumlulukla mı hareket etmeli? Bugün Türkiye’de, özellikle de Kürdistan’da yıllardır süren çatışmalı süreçte, medya çoğunlukla 'terör' kavramı üzerinden ayrıştırıcı ve şiddet içeren bir dil kullanıyor. Toplumsal barışı önceleyen bir yayın dili ise neredeyse hiç görünmüyor.
Bu çerçevede, gazeteci Serpil Ünal, medyanın güncel dilini ve barışa katkı sunması gereken sorumluluklarını değerlendirdi.
‘Günümüz medyası şiddeti öne çıkarıyor’
Dört büyük güçten biri olan medyanın, bu gücü ya halktan ya da iktidarlardan aldığını kaydeden Serpil Ünal, iktidarların ve sermayenin güçlü olduğu yerlerde medyanın da taraflı yayıncılığı sürdürdüğünü söyledi. Türkiye’de medyanın iktidarın istemi üzerine bir yayıncılık yaptığını kaydeden Serpil Ünal, “İktidar, medyada yayınlanan haber, reklam ve programlarda istediğini kullanıyor. İktidar ya da sermaye topluma neyi empoze etmek istiyorsa, medya onu veriyor. Televizyonda çok fazla muhafazakar dizi yayınlanmaya başlandı. Bugünün bilim ve teknoloji dünyasına göre, geri olan yönlerini öne çıkaran pozisyonlar var.
Günümüz medyası özellikle şiddeti öne çıkarıyor. Yine günümüzde savaşlar var. Hem Kürdistan hem Suriye hem de Ukrayna’da devam eden bir savaş süreci var. Medya tam da bu noktada hangi tarafı kendine yakın görüyorsa orada duruyor. Hangi tarafı yakın görüyorsa orayı güzelleyen bir noktada duruyor. Bir yandan benimsediği tarafı da kışkırtan ve saldırgan bir dil kullanıyor. Biz gazetecilerin görevi halka doğruyu ve gerçekleri ulaştırmak. Gerek dilimiz gerek belgelediğimiz haber ve programlar olarak bunları doğru bir dil ve yöntemle halka ulaştırmaya çalışıyoruz. Ana akım medyanın çok yanıltıcı bir dili var. Bize düşen görev, gerçekleri ısrarla ve inatla ortaya koymaktır” dedi.
Kürtlere ve Alevilere yönelik ayrımcı bir dil kullanılıyor
Serpil Ünal devamında şu sözleri kullanıyor: “İktidarlar, toplumu şiddete ve düşmanlaştırmaya teşvik ediyor. İktidarlar, halkları barbar, saldırgan ve terörist göstermeye çalışıyor. Bir inancı, kültürü, düşünceyi çağ dışı göstermek, etnik bir ayrımcılıktır. Bütün ülkelerin ana akım medyalarında bunu görebiliyoruz. Türkiye’de Kürtlere ve Alevilere yönelik ayrımcı bir dil kullanılıyor. Ana akım medyayı izleyen topluma da bu algı empoze ediliyor. Kimse bunu fark etmiyor ama bu, bizim zihnimize yerleştiriliyor. Hiç bilmediğimiz bir bölgede savaş olduğunda, orada yaşayan halkı ana akım medya nasıl yansıtmak istiyorsa öyle yansıtıyor. Biz de yansıtıldığı gibi bilmiş oluyoruz. Özgür Basın’da bunu izlediğimizde ve duyduğumuzda gerçekleri görebiliyoruz. Medya toplumu etkiliyor. Medya olumlu veya olumsuz insanların fikirlerini değiştirebilecek güçtedir. O yüzden sorgulayarak gelişmeleri takip etmek gerekiyor.”
‘Medya şiddeti besleyen ve körükleyen bir noktada’
Medyanın “militarist” bir dil kullandığına işaret eden Serpil Ünal, medyanın iktidarın elinde olduğu sürece dilinin değişmesinin de zor olduğunu sözlerine ekledi. Mevcut medyada tarafsızlık söz konusu olmadığını kaydeden Serpil Ünal, “Tarafsızlık da bir anlamda taraf olmaktır. Bir şeylere sessiz kalmak ve görmezden gelmektir. Kullandığımız cümlelere dikkat etmemiz gerekiyor. Militarist dilden vazgeçmek gerekiyor. Medyanın kullandığı dil, toplum geneline bir şekilde empoze edilmiş oluyor. Kim olursa olsun şiddeti haklı görmek, doğru bir pratik değildir. Medya, şiddeti körükleyen ve besleyen bir noktada duruyor. İnsanların, hayvanların ve doğanın uyum içinde yaşayabileceği bir dünyanın dilini kullanmamız gerekiyor” sözlerini kullandı.
‘Medya barıştan yana bir dil kullanmıyor’
Sürece dair yaşanan gelişmelere değinen Serpil Ünal, şunları dile getirdi: “Hepimizin yakından takip ettiği bir barış süreci var. İktidarın bu yönde ciddi bir adım atacağı yönünde umudum hiçbir zaman olmadı. Barışı gönülden destekleyen ve sahip çıkanlar var. Ama medya iktidarın ve sermayenin dilini kullanıyor. Dolayısıyla bu süreci barış yönünde götüren değil, aksine Kürt ulusunun haksız olduğu, verilen mücadelenin yersiz olduğu, sorunu onların yarattığı yönünde bir dil kullanılıyor. Bu dil ve medya barıştan yana bir katkı sunmuyor. Aksine bu süreci körleştiren ve bitiren bir durum. Bizim talebimiz, iktidarın buna bir çözüm bulacağı yönünde değildir. Medyanın dili de iktidarın dili gibi oluyor. Bundan dolayı medyanın dili, barışa katkı sağlayacak bir dil değildir. İktidarlar ve sermayeler hiçbir zaman halklar için bir barış istemez. Çünkü onlar çatışmadan besleniyor. Bir yerde çatışma varsa medyanın dikkatini çeker. Onu nasıl dikkat çekici hale getirip yayınlayacağını düşünüyor. Medyanın olayın doğruluğu, gerçekliği ve gerçeklik ile bağlantısını kurmak gibi bir derdi yok. Halkların barışına katkı değil, bilakis baltaladığını düşünüyorum.”
‘Ayrımcı dilden uzaklaşmak gerekiyor’
Özgür Basın'a bu süreçte büyük görev ve sorumluluk düştüğünü kaydeden Serpil Ünal, son olarak şöyle konuştu: “Elimizden geldiğince gerçeklere ulaşmaya ve her konuda haberler üretmeye çalışmalıyız. Çünkü gazetecilere yönelik bir saldırı söz konusudur. Hem hukuki anlamda hem de devletten doğru bir şiddet var. Özellikle son birkaç yıldır gazetecilere yönelik ciddi bir baskı var. Kadın gazetecilere yönelik ayrı bir baskı söz konusudur. Burjuva medyada dijital şiddet var. Bizim de yapmamız gereken, bu şiddete ve saldırıya karşı doğru dili kullanmak. Ayrımcı dilden uzaklaşmak gerekiyor. Zaman değiştikçe, mücadele büyüdükçe dil de değişiyor. Daha çok emekten ve halklardan yana bu ayrımcılığı ortadan kaldıran bir dil kullanmamız gerekiyor. Bu yönlü birbirimize destek vermemiz, birbirimize yanlışlarımızı söylememiz gerekiyor. Yine birbirimizi besleyen, destekleyen ve geliştiren adımlar atmalıyız.”