
Çocuk yaşta çalıştırılmaya karşı yasalarda değişim vurgusu
- 09:01 10 Haziran 2025
- Güncel
Pelşin Çetinkaya
AMED - Çocuk yaşta çalıştırılmanın bir politikaya dönüştürüldüğüne ilişkin konuşan Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Berivan Zerrin, çocukların çalıştırılmasına karşı yasal düzenlemelerin yapılabileceğini ve soruna çözüm bulunabileceğine işaret etti.
Yoksulluğun her geçen gün derinleşmesi, eğitim sisteminin yetersizliği, yargı mekanizmalarının işlememesi ve yasal düzenlemelerde yanlışların olması gibi faktörler, 7’den 70’e tüm kesimleri etkilemeye devam ediyor. Bu kesimlerin başında ise çocuklar geliyor. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak etkilenen çocuklar, yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılıyor. Özelde yoksulluk faktörüyle çalıştırılan çocuklar, tüm haklarından yoksun bırakılıyor. Çalıştırılan çocukların sorunları giderek yaygınlaşırken, bir politika haline dönüşmüş durumda. Türkiye, imzacısı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan maddelere uymazken, okullarda, aday çıraklık yaşı, yasal düzenlemelerle 11-12’ye düşürüldü.
Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi avukat Berivan Zerrin, değerlendirmelerde bulundu.
‘Toplumda çocukların çalıştırılması normalleştiriliyor’
Çocukların çalıştırılmasının, toplumda normalleştirildiğine dikkat çeken Berivan Zerrin, bunun politik bir mesele olduğuna işaret etti. Berivan Zerrin, “Çocuk işçiliği ile ilgili en başta bakmamız gereken asıl konu, toplumda normalleştirilen ve politik hale getirilmiş bir olgu olması. Şiddetli yoksulluk dediğimiz bir kavramla karşı karşıyayız. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün verilerine göre, Türkiye’de şu anda çocukların yoksulluk sınırı altında yaşadığı bir gerçek. Veriler bize 6 milyondan fazla çocuk şiddetli yoksullukla baş başa kaldığını gösteriyor.
Bu da her 5 çocuktan 1’inin beslenemediği, her 4 çocuktan 1’inin okula aç gittiğini gösteriyor. Hane gelirlerindeki bu kayıp ve açığın kapatılması için çocuk işçiliği kavramı meydana gelmiş bulunuyor. Bu durum, toplumda normalleştiriliyor. Çocukların yerleri tarım alanları, atölyeler, fabrikalar değil. Bu sebeple çocuklar, eğitim haklarından mahrum kalıyor. Tarlalarda çalışan çocuklar günde 12 saat tarlayla ilgileniyorlar ya da barınma kardeşlerine bakmakla yükümlü oluyor. Onların sağlıklı bir ortamda yaşamaması; tuvalet, barınma ihtiyaçlarını karşılayamamaları, çeşitli istismarları açık hale getiriyor. Trafik ışıklarında dilenen çocuklara da bunu örnek gösterebiliriz. Onların trafik kazalarına yine açık hale getiren çok sıkıntılı bir durum” dedi.
Çalıştırılan çocuklar kayıt altına alınmıyor
Çalıştırılan çocuklar için resmi işlemlerin yapılmadığına ve toplumun bu sorunu görmezden geldiğine işaret eden Berivan Zerrin, şöyle devam etti: “2018 yılı çocuk işçiliği yılı ilan edildi. Belirli çerçeve ve kurallar bütünüyle, uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak önemli bir yıl, önemli bir adım atıldı. Ama sıkıntı, bunun sadece o yılla kısıtlı kalması, kapsamının genişletilmemiş olmasıdır. Bu sorunu hukuki boyutuyla değerlendirdiğimizde, bizim gözlemlediğimiz daha çok hane içindeki kayıplar oluyor. Çalıştırılan çocuklar, ailelerinden destek almadığı için bunların hukuksal temeli de çok az ve dibi boş kalıyor.
Çok sayıda çocuk kayıt dışı çalıştırılıyor. Şikayetçi bile olamama durumları söz konusu. Çocukların çalıştığı alanlarda yaşadığı herhangi bir kazadan sonra da çocuk oraya tekrar muhtaç olduğu için bir şikayette bulunmuyor. Şikayette bulunsa da bunun altı doldurulamıyor. Çünkü düzenlemeler çok kısıtlı kalmış durumda. Bir de cezasızlık politikalarının uygulanması unsuru da bu sorunda büyük rol oynayan faktörlerden biri. Bu sorun şu an hat safhada. Şu an artan yoksullukla birlikte verilerin devamlı artmasıyla göz önüne alınmayan, görmezden gelinen bir topluluk oluşmuş durumda.”
‘Temel sorun yoksulluk’
Çocuk yaşta çalıştırılmanın son bulması için öncelikle yaşam haklarının düzeltilmesi gerektiğini dile getiren Berivan Zerrin, çözüm olarak şunları dile getirdi: “Çocuklar, sosyal hizmetlerden yararlanmalı, eğitime kolayca erişmeli. Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) kapsamında yapılan mesleki öğrenimler, uluslararası sözleşmelere göre, çocuğun bedensel-ruhsal gelişimine uyarlanıp kurallar ve çerçeveler belirlenmeli. Tüm çalışmalara denetim yapılması ve denetim mekanizmalarının eksiksiz işlemesi ve çalıştırılması gerekiyor. Trafikte dilendirilen çocukları hepimiz görüyoruz, kafamızı çevirip geçiyoruz. Bunun aslında toplumsal bir sorun olduğunu düşünmek, en başta düşünce stilini değiştirmek, bunu normalleştirmemek, politika haline getirmemek çok önemli.
Çocuklara uygun ortamların sağlanması, bu soruna çözüm olabilir. Asıl çözüm bulacağımız nokta, şiddetli yoksulluk dediğimiz kavramın, o temeldeki çürümenin çözümlenmesi. Geleneksel kodlardan çıkıp çocukların bir iş gücü, çocukların bir emek sömürüsü olmadığını; çocukların yerinin okul olduğunu ve çocukların bizim geleceğimiz olduğunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz.”