
Cumartesi Anneleri’nden barışın inşası için üç talep
- 13:00 12 Temmuz 2025
- Güncel
İSTANBUL – Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya devam eden Cumartesi Anneleri, 1059’uncu haftada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çağrı yaptı: “Meydan açılsın, sözleşme imzalansın, dosyalar yeniden açılsın.”
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak, faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1059’uncusunu gerçekleştirdi. Karanfiller ve gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla gerçekleşen eyleme çok sayıda insan hakları aktivisti ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin katıldı. Açıklamayı Kayıplar Komisyonu’ndan Besna Tosun okudu.
Yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiğini, akıbetlerinin karanlıkta bırakıldığını, faillerin ve sorumluların cezalandırılmadığını söyleyen Besna Tosun, Türkiye’nin bugüne kadar demokratik bir devlet olmayı başaramadığını belirtti. Besna Tosun, “Dün, PKK’nin attığı adımın demokratik bir Türkiye'nin önünü açacak bir başlangıç olmasını diliyoruz. Çatışmasızlık halinin kalıcı olmasını ve barış umudunun güçlenmesini istiyoruz. Tam demokratik bir Türkiye’nin mümkün olduğunu biliyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün yaptığı açıklamasında yer alan ve devletin gözaltında kaybetmelerdeki sorumluluğunu kabul eden beyanlarının önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Ancak, devletin giderim hakkı bağlamındaki sorumluluğu, suçun kabulü ile sınırlı değildir. Devlet, gözaltında kaybetme suçunun faillerini, bu suçlara göz yumanları adalet önüne çıkarmalı ve cezalandırmalıdır. Dahası, gözaltında kaybedilenlerin yakınlarının adalet ve hakikat taleplerine saygı göstermelidir” dedi.
Besna Tosun, şu taleplerle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şu taleplerle seslendi:
“*Galatasaray Meydanı’nı derhal ve hiçbir sınırlama olmadan Cumartesi Anneleri’ne açın.
*’Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi derhal imzalayın.
*Zorla kaybetmeleri ayrı bir suç olarak tanımlayın ve zamanaşımı gerekçesiyle kapatılan tüm dosyaları yeniden açın.”
Ramazan Kaya 33 yıl önce kaçırıldı
Eylem, 33 yıl önce gözaltında kaybedilen Ramazan Kaya’nın hikayesinin paylaşılmasıyla devam etti. Besna Tosun, Ramazan Kaya’nın kaybedilişini şu sözlerle anlattı: “28 yaşındaki Ramazan Kaya, Diyarbakır’ın Eryol köyünde yaşıyor, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlıyordu. 7 Temmuz 1992 günü, traktörüyle Diyarbakır’a giderken Mermer Jandarma Karakolu’na yakın bir noktada, silahlı 4 köy korucusu tarafından kaçırıldı. Olay, Lice’ye giden bir minibüsteki köylülerin gözleri önünde gerçekleşti. Koruculara direnen Ramazan Kaya, minibüstekilere ‘Beni kurtarın!’ diye seslendi. Ancak korucuların silahlarını minibüse doğrultması üzerine, köylüler müdahale edemedi.
Tanıkların anlatımıyla Ramazan Kaya’yı kaçıranların Yarımca köyünde yaşayan korucular Hanifi Durğun, Ömer Durğun, Seyfettin Durğun ve Zübeyir Durğun olduğu belirlendi. Kaya ailesi savcılığa başvurarak hem Yarımca köyü hem de söz konusu korucuların evleri için arama izni aldı. Jandarma eşliğinde köye gidildi ancak komutan, araçtan kimsenin inmesine izin vermedi. Çağırttığı korucubaşına yalnızca ‘Ramazan Kaya’yı kaçırdınız mı?’ diye sordu ve ‘Hayır’ cevabıyla yetinerek arama yapılmasına izin vermedi.”
33 yıldır haber bekleniyor
Bir köylünün Ramazan Kaya’nın koruculara ait evde bağlı halde tutulduğunu, arama yapılmış olsaydı mutlaka bulunacağını aileye söylediğini; ancak ailenin tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını kaydeden Besna Tosun, “Yapılan suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı. Ramazan Kaya’dan bir daha haber alınamadı. Annesi Sedef Kaya, eşi Hüsna Kaya ve biri, babası kaybedildiğinde henüz doğmamış olan iki çocuğu, 33 yıldır Ramazan Kaya’dan haber bekliyor.
Kaç yıl geçerse geçsin, Ramazan Kaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Eylem, karanfillerin alana bırakılmasıyla sona erdi.