
'Yasa değişikliği değil, mevcut yasalar uygulanmalı’
- 09:05 11 Haziran 2025
- Hukuk
Melike Aydın
İZMİR - 10’uncu Yargı Paketi’nde caydırıcılık artırılsa da ceza infazına dair getirilen değişikliklerin, kadınlar açısından ciddi endişeler barındırdığını ifade eden Avukat Nevraz Zeliha Sığın, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasa değişikliğine değil mevcut yasaların uygulanmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Gündeme 10’uncu Yargı Paketi olarak giren ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 4 Haziran’da Meclis Genel Kurulu’ndan geçerek Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemeye göre ağırlaştırılmış ve müebbet hapis cezasına çarptırılanlar hariç hastalık, engellilik gibi nedenlerle cezaevinde kalamayacak olanlar cezalarını konutlarında geçirebilecekler.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) gönüllü avukatlarından Nevraz Zeliha Sığın, yargı paketindeki kadına yönelik suçlara ilişkin düzenlemelere dair değerlendirmelerde bulundu.
Belirsiz bir yasal taslağın, baro ve avukatlara sorulmadan Meclis’ten geçirildiğini söyleyen Newraz Zeliha Sığın, AKP iktidarının iki yılda bir böyle bir düzenleme ile geldiğini, ancak düzenlemelerin içeriğinde farklılık olmadığını ifade etti. Değişikliğin, “Torba Yasa” şeklinde nitelendirilebileceğini kaydeden Nevraz Zeliha Sığın, “Türk Ceza Kanunu (TCK) 86 basit yaralama suçunu içeriyor. Kadınlar açısından bu madde önemli. Kasten yaralama eşe karşı şiddet içinde ele alınıyor. Bunun alt sınırında bir artış var; 1 yıldan 1 yıl 6 aya çıkmış. TCK 87’de 3 yıldan 5 yıla çıkarılmış aynı şekilde. Tehdit suçunu içeren TCK 106’da ise alt sınır basit nitelikli tehdit 6 aydan 2 yıla kadar, silahla tehditte ise alt sınır 5 yıldan 7 yıla kadar yükseltilmiş. Caydırıcılık artırılmaya çalışılmış. Bizce yerinde olmuş” şeklinde belirtti.
‘Hukuksuz tutuklamalara kılıf’
Esas önemli değişimin ceza infazına dair olan kısım olduğunu dile getiren Nevraz Zeliha Sığın, daha önce yatarı olmayan, 2 yılın altında ceza verilen dosyalara en az 5 gün olmak kaydıyla cezanın en az yüzde onunun da cezaevinde yatırılmak şeklinde olacağını belirtti. Nevraz Zeliha Sığın, “Bu esas olarak siyasiler için getirilen suçlar. Mesela hiç yatarı olmayan “gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet”, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçları infaz hukukuna göre tutuklama bile yapılamaz. Ama avukatların ‘bu suçun yatarı bile yok tutuklayamazsınız’ savunmasına karşı getirilmiş gibi duruyor” sözleriyle, yasal düzenlemeleri değerlendirdi.
‘Olumlu yanları da olsa, uygulamada ciddi riskler taşıyor’
Nevraz Zeliha Sığın şöyle devam etti: “Gece infazın yapılması, cuma gidip pazar çıkması söz konusu. Kadınların infazı alt sınırı bir yıla kadar olan suçlarda infaz hakimliği kararı ile evde çektirilebiliyordu. Bu, 3 yıla kadar çıkarılmış. Bu da olumlu denebilecek bir uygulama. Çocuğun anneden ayrılmaması açısından ayrıca ağırlaştırılmış müebbet hariç hasta ve engelli durumunda da 5 yıla kadar evde yapılabilecek. Bu infaz hakimliklerine çok fazla iş yükü, bir yandan keyfilik de getirecek. İnfaz hakimliğinin kararına bağlı. Tüm suçlulara evde hapis imkanı sağlanacak gibi bir durum oluyor. Bunun hakkaniyeti sağlayabilir mi soru işareti. Eşe karşı işlene suçlar da olabilir.”
‘Uygulama süreç içinde netleşecek’
Düzenlemeye göre kadına karşı şiddet suçu işlemiş bir erkeğin evine gönderilmesinin, evli olduğu kadına karşı yine suç işlemesine zemin hazırlayabileceğine dikkat çeken Nevraz Zeliha Sığın, “Biraz cezaevlerini boşaltmak gibi bir amaç. Ortada kalmış, biraz caydırıcılık artırma konusunda yerinde olmuş onun dışında ceza infazına dair köklü değişiklikler var. Nasıl uygulanacağı belli değil, süreç içinde göreceğiz” dedi.
‘Devlet önce Anayasayı uygulamalı’
Kadına yönelik hak ihlallerinin mevcut yasaları uygulanması ile zaten çözülebileceğini, bu yönde ayrıca bir yasal düzenlemeye gerek olmadığını dile getiren Nevraz Zeliha Sığın, mevcut hükümetin antidemokratik pek çok uygulamasından yapacağı yasal değişikliklerin de antidemokratik olacağını söyledi. Nevraz Zeliha Sığın, “Yaptıkları her hamle antidemokratik olduğu için toplumun her kesimiyle uzlaşılarak bir Anayasa çıkaracaklarını hiç düşünmüyoruz. Mevcut Anayasayı uygulasalar sorun yok. Mevcut Anayasa uygulanmış olsa cumhurbaşkanının tek imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılamazdı. Bizim açtığımız iptal davasını reddetti. Zaten verilere baktığımızda İstanbul Sözleşmesi’nden sonra kadına yönelik şiddetin arttığını görüyoruz. Ben şahsen hiçbir hareketi demokratik olmayan bir hükümetin demokratik bir Anayasa çıkarmasını beklemiyorum. Şu anda yasaları uygulasın yeter” diye belirtti.
‘Kadına yönelik suçlar af kapsamında olmamalı’
Birçok ağır ceza mahkemesinde, “kasten öldürme” suçunda kadına yönelik maddenin yazılmadığını, “zaten ağırlaştırılmış ceza alacak’ denilerek, hükmün kadın üzerinden kurulmadığına işaret eden Newraz Zeliha Sığın, “Oysa ileride bunlar bizim tarihimiz olacak. İnfaz yasasından en azından kadına yönelik suçların ayrı çıkmasını talep ederdik. Bu insan, bu şiddeti uyguluyor, çıkınca devamını getiriyor. ‘Yarım kalan işini’ tamamlıyor. Bunları sıklıkla görüyoruz. Bu nedenle kadına yönelik suçların da af kapsamı dışında tutulması gerekiyor. Bunu da her mecrada tekrar etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Sanık şüpheden yararlanmamalı’
Kadına yönelik hak ihlalleri davalarında tekdüze uygulamalar göremediklerini belirten Nevraz Zeliha Sığın, bu durumu şu sözlerle yorumladı: “Örneğin şüpheli kadın cinayetinde dahi savcı olay yerine gitmemiş olabiliyor. Normalde şüpheli ölümlerde savcı yerine gitmeden ceset kıpırdatılmaz. Ama biz savcılık aşamasında dahi bu yeknesak uygulamaları göremezken mahkemede hiç bekleyemiyoruz. Normalde tabi ki bu alanın ihtisaslaşması gerekir. Hep diyoruz, kadına yönelik şiddet dosyalarında şüpheden sanığın yararlanmaması gerekir. Çünkü gün sonunda bu cezasızlığı bilen sanıklar eylemlerini ikinci üçüncü kere tekrarlıyorlar ve kadınların öldürülmesine varan eylemlerle karşılaşıyoruz.”