Khadija Ryadi: Kürt kadınlarının kazanımları bölgeyi aştı

  • 09:01 24 Kasım 2022
  • Dosya
Melek Avcı
 
ANKARA - Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki kadınların mücadelesini değerlendiren NADA ve DKY üyesi Faslı insan hakları savunucusu Khadija Ryadi, Kürt kadınlarının Rojava’daki mücedalesi ile elde ettikleri kazanımlara ilişkin “Bölgemizde kadınların elde ettiği tüm yasal, sosyal ve ekonomik kazanımları aşan bir şekilde değerlendiriyorum” dedi. 
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla dünya kadınları şiddete ve ataerkil sömürüye karşı mücadele ederek özgürlük ve eşitlik talebini yineliyor. Yükselen kadın mücadelesi 3’üncü bir yolun mümkün olduğu gerçekliğini tüm ataerkil ve emperyalist sisteme kanıtlar nitelikte.
 
Dosyamızın bu bölümünde Faslı feminist insan hakları savuncusu Mağrip İnsan Hakları Koordinasyonu (Maghreb Human Rights Coordination ) Başkanı ve NADA İttifakı ve Dünya Kadın Yürüyüşü  (DKY) üyesi Khadija Ryadi ile,  25 Kasım haftası bağlamında Fas’taki kadınların durumuna ilişkin konuştuk.
 
“Toplum, kadın ve erkek arasında kalıplaşmış bir rol dağılımını benimseyen, kadının erkeklerden aşağı olduğunu ve ona hizmet etmek için yaratıldığını düşünen bir zihniyet tarafından yönetilmektedir.”
 
*Ülkenizde toplumun ve iktidarın kadına yönelik tutumu ve politikaları nasıl bunu anlatabilir misiniz?
 
Fas'ta kadınların yasama, ekonomik ve sosyal gerçeklikleri düzeyinde elde ettikleri başarılara rağmen, her türlü şiddete, ayrımcılığa ve adaletsizliğe maruz kaldıkları durum hala sürüyor. Fas toplumunda kadınlara yönelik hâkim görüşü kadınları aşağılayan ataerkil zihniyet oluşturmaktadır. Toplum, kadın ve erkek arasında kalıplaşmış bir rol dağılımını benimseyen, kadının erkeklerden aşağı olduğunu ve ona hizmet etmek için yaratıldığını düşünen bir zihniyet tarafından yönetilmektedir. Bu görüşü otorite düzeyinde en çok ortaya çıkaran şey, kadınlara yönelik çeşitli ayrımcılığı ve aşağılama biçimlerini barındıran gerici bir aile hukukunun varlığını hala sürdürmesidir. Kadına, kocasına itaati empoze eden ve evlilik kararında bile kadını dışlayan, "adi müslümanlardan" olsa bile kadının erkeğin kontrolünde olduğu geçmiş kanundan daha iyi denilebilir. Ancak mevcut yasa bile hala çok eşliliğe izin veriyor ve bu evliliğin çocuk mağdurlarının sayısına baktığımızda bu durum endişe verici durumda. Çocuk yaşta evliliklere hala izin veriliyor ve anneler hala çocukları için yasal temsil hakkından mahrum, boşanmış ve çocuklarının velayeti onlarda olsa bile çocukları ilgilendiren her şeye babaları karar verebiliyor ve müslüman bir kadın, gayrimüslim bir erkekle evlenme hakkına sahip değildir ve toplumdan da dışlanır. Kadınların miras hakkı önündeki engeller ve diğer ayrımcılık ve aşağılama türleri hala Fas toplumunda karşımıza çıkıyor.
 
“Raporlara göre, kadına yönelik her türlü şiddet toplumda hâlâ yaygın. İstatistikler genel olarak şiddette biraz azalma olduğunu kaydederken, kadına yönelik aile içi şiddette de artış olduğunu gösteriyor.”
 
*Kadınlar olarak ülkenizde en çok karşılaştığınız şiddet biçimi nedir? Ne gibi şiddet biçimleriyle karşılaşıyorsunuz? 
 
Çeşitli alanlarda istatistiki çalışmalar yapmakla görevli resmi kurum olan Planlama Yüksek Komisyonu da dâhil olmak üzere birçok devlet sektörü tarafından yayınlanan raporlara göre, kadına yönelik her türlü şiddet toplumda hâlâ yaygın. Komisyonun raporuna göre, 2010-2020 yılları arasında oranda hafif bir düşüş kaydetmesine rağmen, şiddet mağduru kadın sayısı açısından rakamlar hala yüksek seyrediyor. Kadınların yüzde 34'ünden fazlası, dışarı çıkmaları, çalışmalarının engellenmesine ve çeşitli kıyafetleri giyememe gibi bireysel özgürlüklerinin ihlaline maruz kalıyor, Yüzde 49'dan fazlası psikolojik şiddete maruz kalıyor ve yüzde 13'ten fazlası fiziksel şiddete maruz kalıyor.  Yüzde 14'ü cinsel şiddet mağduru ve kadınların yüzde 15'inden fazlasını ekonomik durumlar etkiliyor. İstatistikler genel olarak şiddette bir miktar azalma olduğunu gösterirken, kadına yönelik aile içi şiddette de artış olduğunu gösteriyor. Hükümetin kendi bakış açısı ve yasalarında, evlilik içi tecavüzü bir şiddet biçimi olarak tanımadığını ve Faslı kadınların yarısından fazlasının hala okuma yazma bilmemesini umursamadığını ve bunun da kadınlara yönelik şiddet ciddi şekilde tetiklediğini ve arttırdığını unutmamalıyız.
 
*Bu şiddet biçimlerinin karşısında nasıl bir eylemsellik sergiliyorsunuz ve kadınlar olarak nasıl örgütleniyorsunuz?
 
Fas’ta feminist ve insan hakları hareketi, kadına yönelik şiddet ile mücadelede önemli bir rol oynuyor. Çoğu kadın derneği, şiddet mağduru kadınları kabul etmek ve onlara refakat etmek için merkezler kurmuştur. Birbirleriyle işbirliği yapan ve aldıkları vakalar hakkında raporlar yayınlayan bu merkezlerden oluşan bir ağ oluşturuldu. Bu dernekler, birbirini takip eden hükümetlerin dikkatini kadına yönelik şiddet konusuna çekmeye büyük katkıda bulundu. Hatta önceki hükümete Fas'ta ilk kez kadınları şiddetten korumaya yönelik bir yasa koymasında ısrarcı olarak bunu hükümete dayattı, ancak bu zayıf kalan bir yasa ve kadın hareketi hala onu geliştirmek ve değiştirmek için mücadele ediyor.
 
“Kürt kadınlarının mücadelesini ve Rojava bölgesinde kadınlara sunulan adil yasaları, bölgemizde kadınların elde ettiği tüm yasal, sosyal ve ekonomik kazanımları aşan bir şekilde değerlendiriyorum.”
 
*Dünya genelinde kadınının durumuna ilişkin nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz? Özellikle hareketli Ortadoğu’da kadının durumuna ilişkin ne düşünüyorsunuz?
 
Ortadoğu'da kadınların, bir kısmı işgal altında yaşadığı için daha özel bir durumdalar. Bir kısmı kuzey Suriye'de olduğu gibi savaşlardan, askeri saldırılardan ve uluslararası yasaklı silahlarla bombalamalardan muzdarip ve apartheid rejimi altında acı çekiyor. Tıpkı işgal altındaki Filistin'de olduğu gibi. Tüm bu şiddet ve saldırılar en çok kadınlara yansıyor ve onları etkiliyor. Mülteci ve yerinden edilmiş kişilerin sayısının çok olduğu ve yaşam koşullarının çok zor olduğu bir bölge. Ancak aynı zamanda bölgede, kadınların kahramanca mücadeleleri ve Kuzey Afrika'nın geri kalanının ve Orta Doğu'daki kadınların alması gereken derslerle örtüşen çok önemli başarıları var. Kürt kadınlarının mücadelesini ve Rojava bölgesinde kadınlara sunulan adil yasaları, bölgemizde kadınların elde ettiği tüm yasal, sosyal ve ekonomik kazanımları aşan bir şekilde değerlendiriyorum. Ön planda olan mirasta eşitlik ve her ne olursa olsun tüm sorumluluk pozisyonlarında olan eşitlik. Bu farklı deneyimin, Kürt kadınlarının başarısının genel siyasi mücadeleden hiçbir zaman ayrılmayan bir kadın deneyimini inşa etmek için siyasi mücadeleden (ve aslında silahlı mücadeleden) yola çıkmalarından kaynaklandığını düşünüyorum. Oysa bizim ülkelerimizde kadın hareketi sadece siyasetin sona ermesini isteyen Avrupa fikirlerinden ve bireysel toplumsal grupların diğerinden izole bir şekilde mücadele ve örgütlenme zorunluluğundan etkilenmiştir.
 
*İran’da kadınların öncülüğünde devrim diyebileceğimiz bir hareketlilik yaşanıyor ve orada öne çıkan bir Kürt kimliği ve eylemsellikte örnek alınan bir Rojava devrimi var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz ve İran’daki devrim havası Ortadoğu’yu ve dünya kadınlarını nasıl etkiler?
 
İran'da bugün yaşanan kadın devriminin kadın ve insanlık tarihine gururla yazılacağı kesindir. Her yerde kadınların mücadelesini güçlendirecek. Fas'taki ilerici örgütlerden büyük dayanışma gördü. Ama aslında Faslı kadın hakları hareketi içinde doğuda kadınların mücadelesine ilgi hala zayıf. Özellikle de Kürt kadınlarının bugün İran'da başardıkları ve yaşadıkları devrime. Bu durum belki de dil farklılığından kaynaklanıyor, ancak Fas kadın hareketinin doğudaki gelişmiş modellerle olan bağlantısından çok Avrupa deneyimleriyle tarihsel bağlantısı da vardır ve genellikle mağrip örgütlerinin deneyimleriyle sınırlıdır. Bu nedenle Fas kadın hareketi, Tunus kadın hareketinin başardıklarını her zaman takip etmek için bir model olarak görür, çünkü Tunus yasaları aslında Fas yasalarına göre daha gelişmiştir. Ancak, örneğin Kuzeydoğu Suriye'de kadınların başardıklarına bakarsak, genel olarak Ortadoğu'daki jeopolitik koşullarda somutlaşan daha ileri deneyimler ve daha zor bağlamlarda olduğu görülecektir. Bu nedenle, bu ileri deneyimler hakkında daha fazla bilgi vermek için hala daha fazla koordinasyona ihtiyacımız var, ancak bunlar elbette hala geliştirme ve iyileştirmemize müsaittir. 
 
“Kadınların örgütlendiği, katılımcı ve halk hareketlerinin yaygın ve güçlü olduğu yerlerde ilerici hareketler, başarılar ve zaferler elde ediyor.”
 
* ”21.yüzyıl kadın yüzyılı olacak” deniliyor bu konuda ne düşünüyorsunuz, son olarak mesajınız nedir? 
 
Bu ifade, kapitalizme, ırkçılığa ve emperyalizme karşı popüler feminist hareket olarak bilinen uluslararası kadın hareketinin büyük bir bölümünün öne sürdüğü şeyle tutarlıdır. Gerçekten de, ilerici ve direnişçi hareketler de dâhil olmak üzere, kadınların kamusal alanda yokluğunun ve marjinalleşmesinin, bu hareketlerin tökezlemelerinin ve yerlerine hapsolmalarının ve hatta dünyanın birçok bölgesinde gerilemelerinin başlıca nedeni olduğu ortaya çıktı. Kadınların örgütlendiği, katılımcı ve halk hareketlerinin yaygın ve güçlü olduğu yerlerde ilerici hareketler, başarılar ve zaferler elde ediyor; şu anda bunu solun güçlü bir şekilde ilerlediği ve kadınların gücünün de bilindiği Güney Amerika'da görebiliriz. 
 
Bölgemizdeki feminist hareketin kapsamlı bir değerlendirme duruşu sergilemesi ve bölgemizdeki tüm kadınların bizi bocalatan hatalara ve boşluklara rağmen buna karşı durmak için gerekli, ahlaki cesarete sahip olmalıdır. Yapılan tüm büyük çabaları ve fedakarlıkları küçümsememeli ama şimdi bir atılım yapmalıyız.