8 Mart’a doğru: Çalışarak eril zihniyete meydan okuyorlar!

  • 09:01 2 Mart 2023
  • Dosya
 
Elfazi Toral - Rahime Tekin 
 
WAN - Ağır koşullarda çalışan, emeklerinin karşılığını alamayan kadınlar, çalışmaktaki ısrarlarını “eril zihniyete meydan okuma”, mücadele olarak tanımlarken, kadınların dayanışma ile sistemi değiştirebileceklerine işaret ediyorlar. 
 
Tarih boyunca kadın emeğiyle inşa edilen yaşam eril zihniyetin sömürüsüyle karşı karşıya kaldı. Günümüzde de farklı biçimlerde sömürü çarkını döndürmeye devam eden zihniyet karşısında ise kadınlar emeğine sahip çıkmak için bulundukları her alanda direndi, direniyor. 
 
Mereş merkezli depremlerden dolayı on binlerce insanın yaşamını yitirdiği bu süreçte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü karşılayan çalışma yaşamında yer alan kadınlar, dayanışmanın özgürlüğe giden adımların başında geldiğini vurgularken, emeğine sahip çıkmanın önemine dikkat çekiyor. 
 
Dosyamızın ikinci bölümünde sömürüye karşı mücadele eden kadınların sesine kulak veriyoruz. Kadınlar,  işten çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya gelmemek adına soy isimlerini paylaşmazken, özgürce konuşabilecekleri günlerin de yakın olduğunu belirtiyor. 
 
‘Emeğimin karşılığını hiçbir zaman alamadım’
 
Bir AVM de temizlik görevlisi olarak çalışan Necla, kendisi ve 14 yaşındaki çocuğu için büyük mücadeleler verdiğini söylüyor. Çalıştığı her iş yerinde birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını ifade eden Necla, “Şu an bir AVM de çalışıyorum.  Bütün yaşamım çalışmakla geçti açıkçası. Birçok sorunla karşı karşıya kaldığım günler de oldu. Kendimi bildim bileli hep çalışıyorum. Fakat hiçbir zaman emeğimin karşılığını alamadım. Burada 8 saat çalışıyorum. Ayda iki defa vardiyalı çalışma var. Haftada bir kez izin kullanabiliyorum. Gün içerisinde sadece yarım saat dinlenme hakkı oluyor. Yarım saatte sadece ihtiyaçlarımı gideriyorum. Koşullar zor ama çalışmak zorundayım. Birçok işte çalışma fırsatını yakalayabildim. Fakat ne burada ne de diğer iş yerlerinde hiçbir zaman emeğimin karşılığını alamadım” diye belirtiyor. 
 
‘Biz kadınlar çok güçlüyüz’
 
“Çalışma hayatımda birçok kez mobinge uğradım” diyen Necla, bu sebeple birçok işten ayrıldığını dile getiriyor.  Bütün zorluklara rağmen çalışmaktan ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyen Necla, “Her zaman da çalışmaya devam edeceğim. Her kadın özgüvenli olmalı. Biz kadınlar olarak birbirimizle dayanışma içerisinde olmalıyız. Hiçbir kadın utanmamalı sıkılmamalı. Hatayı hiçbir zaman kendinde bulmamalı. 14 yaşında bir kızım var ben bir anne ve bir kadın olarak ona güç veriyorum. Kızıma da kendi ayaklarının üzerinde durması gerektiğini söylüyorum. Bir kadın ve bir anne olarak kızıma güçlü olduğunu, bir kadının gücünden ve direngenliğinden bahsediyorum. Kızım da bir kadın olarak ne kadar güçlü olduğunu bilsin istiyorum. Kadınların cesaretli olması gerektiğini herkes bilmeli. Kadınlara söyleyebileceğim tek şey hiçbir zaman yılmasınlar. Biz kadınlar çok güçlüyüz” sözlerine yer veriyor. 
 
Evini geçindiriyor
 
İş bulamadığı içiçn AVM’de temizlik görevlisi olan Birgül ise, koşulların zorluklarına rağmen çalışmak zorunda olduğunu ifade ediyor. Birgül, “Farklı ve daha iyi bir iş bulamadığım için burada çalışıyorum. Çalışarak kendi emeğimle ekonomik olarak ayakta durmaya çalışıyorum. Emek boyutuna gelirsek emeğimin karşılığını alamıyorum. Gece yarısına kadar buralarda çalışıp gece geç saatlere kadar bekliyorum ve çoğu zaman eve gitmek için araç bulamıyorum. Kendime vakit ayıramıyorum. Hem kendime hem eşime hem de çocuklarıma yetmeye çalışıyorum. Evin geçimini ben sağlıyorum. Kendime çoğu zaman hiçbir şey alamıyorum. Ama sorumluluğum var, öncelikli olarak aile ev geçindirme sorumluluğunu gidermeye çalışıyorum” diye belirtiyor. 
 
‘Hem kadınlar hem de erkekler kendilerine yetebilmeli’
 
Bir yıldır lokantada çalışan, yaşadığı zorlukların yanı sıra kendi ayaklarının üzerinde durmanın sevincini paylaşan Hülya Tekyürek ise, her kadının çalışması gerektiğini söylüyor. Aile baskısına rağmen çalışma kararı aldığını dile getiren Hülya, yaşadığı zorlukları şu sözlerle anlatıyor: “Bir anne olarak hem evde hem de burada çalışıyor olmam zaten çok zor oluyor benim için. Ailenin baskısı da açıkçası üzerimde çok var. Buralarda kadın kimliği sindirilmiş. Bunu kendi ailem üzerinde de örneklendirebilirim. Bir yandan da mecbur kaldığım için çalışmak zorunda  kalıyorum. Birçok zorluğa göğüs gererek, çalışma hayatına adım attım. Hem kendime hem de çocuklarıma bakıyorum. Kimseye bağlı kalmadan yaşamak en güzel şeydir. Hem erkekler hem de kadınlar kendilerine yetebilmeli.”  
 
‘Çalışmalıyız’
 
Toplumun kadına biçtiği rollere tepkili olduğunu söyleyen Hülya, “Kadınların kılık kıyafetiyle asla sıfatlandırmamak gerekiyor. Kadın bundan ibaret değil. Ben bu zihniyeti kabul etmiyorum. Biz, kadınlar çalışmalıyız. Kimseye bağlı kalmamalıyız. Dünyanın en kötü şeyi birine bağlı yaşamdır. Herkes kendi ayağının üzerinde durabilmeli. Kadınlar her şeyi yapabilir ve yapıyor da” diye ifade ediyor. 
 
‘Kadın kimliğimle kendimi var ettim’
 
Henüz 13 yaşındayken yaz aylarında tarlada çalıştığını ve daha sonra da manavda çalışmaya başladığını söyleyen Gurbet de, kendi gücünün farkına vardığını şöyle dile getiriyor: “Ben 30 yaşındayım ve ömrüm çalışmakla geçiyor.  Çalışmayı seviyorum. Kendi ekonomik gelirimi kendim sağlıyorum. Bundan daha güzel ne olabilir ki?  Kadınlar dört duvar arasından çıkmalı. Bir erkek baskısından kurtulmalı. Her kadın kendi kararlarını vermeli ve kendi ayaklarının üstünde durmayı başarmalı. Eşitlik kavramını yanlış tanımlamamak gerekiyor. Eşitlik kavramını doğru bir şekilde yaşayarak ve yaşatarak ilerletmek gerekir. Bedensel olarak kadınlara bir sıfat konulmuş durumda. Fakat biz kadınlar bunların önüne geçiyoruz buna izin vermiyoruz. Erkek zihniyetine karşı ayakta ve mücadele ederek yaşamalı ve kadınlar da erkekler gibi topluma karışabilmeli. Aile dışına çıkmalı, bir kadın topluma meydan okumalı. Çalışmak bana güç verdi. Kendi kendime yetebildim, aileme yetebildim, başkalarına yetebildim. Ben bir kadın olarak topluma aslında çok şey verebildim. Hem kendime hem de topluma yetebildim. Kadın kimliğimle kendimi var ettim.” 
 
‘Dayanışma ve mücadele sistemi değiştirir’
 
Eril zihniyetin binlerce kadının katledilmesine sebep olduğuna dikkat çeken Gurbet, kadınların dayanışma ve mücadele ile sistemi değiştirebileceğini belirtiyor. Gurbet, “Eril zihniyete göre bir kadın 15 yaşına geldiğinde gelinlik giyer. Kadın dediğin çocuk yaşta gelin demek bizim toplumuzda. Bunun sonucu ise binlerce kadının katledilmesi oluyor. Yanlış kararlar veya toplumun kararları her bir kadının yok oluşu demektir. Toplumun bakış açısını değiştiren biz kadınlar olmalıyız. Bunun için bizler gerek çalışma alanlarımızda gerekse başka alanlarda dayanışmayı büyütmeliyiz. Burada kadınlarla çalışıyor olmam kadınlarla dayanışmamamızı gösteriyor. Kadınların direngenliği sayesinde kendini ifade etme koruma ve kendini var etme durumu her zaman olmalı. Bu şekilde herkese örnek olmalı. Ekonomik olarak kadın ayakları üzerinde durabildiğinde toplumda birçok algıyı da yıkabiliyor. Bir kadının başaramayacağı hiçbir şey yok yeter ki toplumun algısına karşı korku yaşamadan dimdik durabilsin. Erkek zihniyetine karşı yaptığım tek şey kadın duruşum oldu. Erkeklerin yapacağı her şeyi ben de yapabilirim algısını önce kendime sonra da karşımdaki eril zihniyete gösterdim. Ben duruşumla, kimliğimle, kişiliğimle güçlü olduğumu var olduğumu kanıtladım” diyor. 
 
Günde 12-13 saat çalışıyor
 
Berivan, tekstilde kötü koşullarda çalışan kadınlardan sadece biri. Tekstilde usta öğretici olarak 6 aydan bu yana çalışan Berivan,  “Burada toplam 18 kişi çalışıyoruz. 11 kadın 7 erkek olarak çalışıyoruz.  İşe sabah 08.30 da başlıyor akşam 8-9 ‘a kadar çalışıyoruz” ifadelerini kullanıyor. 
 
Anlayış sorunu vurgusu
 
Asgari ücretin altında verilen aylıkla çalıştığını belirten Berivan, emeğinin karşılığını alamadığını mecburen bu işte çalıştığını kaydediyor. Berivan, “Maalesef kadınlar hiçbir zaman emeğinin karşılığını alamıyor. Çünkü kadınlar ucuz iş gücü olarak görülüyor. Erkeklerden daha iyi ve güzel iş yapmamıza rağmen erkeğin maaşının yarısı kadar alıyoruz” diye ekliyor. Sadece iş hayatında değil yaşamın tüm alanlarında kadına ve kadının emeğine değer verilmediğini ifade eden Berivan, “Bunun bir anlayış meselesi olduğunu, dolayısıyla ancak zihniyetin değişmesiyle  kadın emeğinin gerçek değerine erişeceğini düşünüyorum. Biz kadınlar her şeyi başarırız bu yüzden her kadın kendine inanmalı” diye vurguluyor.
 
Koşullar orada da aynı
 
Birçok işyerini dolaştığımız ve konuştuğumuz kadınlardan giyim mağazalarında çalışanların koşulları da diğerlerinden farklı değil.  Çalıştıkları mağazalarda en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayacak alanları bulunmayan kadınlar  bu  çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalıyor. Aldıkları aylığa yeme-içme yol  dahil olmasına rağmen  asgari ücretin çok altında. Haftada bir gün izin hakları bulunurken gün içerinde ise sadece 40 dakika mola veriliyor. Temel haklardan yoksun bu çalışma koşullarında güvencesiz çalıştırılmaları da ucuz işgücü olarak görülmelerinin bir başka yansıması. Kimi yerlerde ise fiziki şartların ağırlığının yanı sıra ısınma koşulu bile yok. 
  
Yarın: Jineoloji özgür eş yaşamın bilimidir