8'Mart'ta doğru: 'Jin jiyan azadî' ile kıtadan kıtaya direniş

  • 09:01 7 Mart 2023
  • Dosya
 
Yeşim Oruç 
 
HABER MERKEZİ - Farklı kıtalarda da olsa, “Jin jiyan azadî” felsefesinde buluşan kadınlar, erkek zihniyetine karşı ve gasp edilen hakları için direnişini sürdürdü, sürdürmeye devam ediyor. 
 
Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Afrika’ya kadınlar, erkek egemen zihniyetin ürünü olan kapitalizme, eşitsizliğe, ayrımcılığa, şiddete, ekokırıma, katliama ve kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı farklı dillerde sloganlarıyla yıl boyunca alanlardaydı. Eril zihniyete karşı “Jin jiyan azadî” felsefesiyle direnişini her yerde sürdüren kadınlar, erkek iktidar karşısında durmayı sürdürdü. 
 
1908 yılında New York’ta 15 bin kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesi ile başlayan eylemler sonucunda yıllardır 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kadınlar direnişleriyle sloganlarıyla talepleriyle karşılıyor. 
 
Dosyamızın bu bölümünde 8 Mart’ın tarihçesine uzanırken, dünyada kadın mücadelesinde yıl boyunca süren direnişe dikkat çekiyoruz. 
 
‘Ekmek istiyoruz, gül de’ 
 
1857 New York’unda, tekstil sektöründeki bir grup kadın işçinin, düşük ücretlere ve çalışma koşullarının düzeltilmesine yönelik protesto gösterilerinde bulunduğu ve fabrika yangınında 129 kadın işçinin yaşamını yitirmesi büyük bir öfkeyi ve uzun yıllar sürecek bir kadın direnişini de beraberinde getirdi. “Ekmek istiyoruz, gül de!” diyen işçi kadınlar daha yüksek ücretler, daha iyi çalışma koşulları, çalışma saatlerinin kısalması, insana yaraşır barınma ve yaşam koşulları için grevlerle, direnişlerle haksızlığa ve ayrımcılığa karşı durdular.
 
8 Mart Ulusal Kadınlar Günü
 
Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart’ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ise ortaya atan ilk kişi Clara Zetkin’di. 1910 yılında Kopenhag’da toplanan uluslararası Ekmekçi Kadınlar Konferansı’nda Dünya Kadınlar Günü fikrini öneren Clara, 17 ülkeden konferansa katılan 100 kadın, Clara’nın fikrini oy birliği ile kabul etti.
 
8 Mart tarihi 1917’de belirlendi 
 
Uluslararası Kadınlar Günü’nün dünyanın tüm ülkelerinde tek bir ortak günde kutlanma kararının alındığı buluşma, 9-15 Haziran 1921’de komünist kadın hareketinin örgüt, taktik ve ilkelerini temellendiren Moskova İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı oldu. Clara Zetkin bu kararı şöyle dile getirdi:  “Bulgar delegasyonunun önerisi üzerine konferans Enternasyonal Kadın Sekretaryasını, Uluslararası Komünist Kadınlar Günü’nün 1922’de tüm ülkelerde bir tek ortak günde kutlanmasını sağlamak için zamanlı bir şekilde inisiyatif almakla görevlendirdi. Tarih olarak, 1917’de Petersburglu kadın proleterlerin muazzam gösterileriyle şubat devriminin ilk kıvılcımını çaktığı tarihi gün, 8 Mart belirlendi.” Öte yandan, Temmuz 1921’de Moskova’da kurulan Kızıl Sendikalar Enternasyonali de bu kararı benimseyerek çağrıda bulundu.
 
Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya…
 
8 Mart 1922’de Bulgaristan, Çin, İngiltere, Estonya, Finlandiya, İran, Japonya, Litvanya, Polonya ve Romanya dahil olmak üzere birçok ülkede, Asya’da, Güney Amerika ve Güney Afrika’da mitingler, gösteriler ve etkinlikler düzenlendi.
 
8 Martların gündemleri enternasyonal dayanışma ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesi ekseninde her bir ülkedeki güncel siyasal ve ekonomik gelişmelerin emekçi kadınları etkileyen sorun ve talepleri doğrultusunda belirlendi.  
 
Her yıl taleplerinde farklılaşmasına neden olan eril zihniyete karşı önceki yıllarda olduğu gibi son bir yılda da dünyanın birçok ülkesinde kadınlar, kürtaj hakkı, cinsel şiddetin bulması, eşit işe eşit ücret gibi birçok soruna karşı seslerini yükseltti.  
 
Afganistan 
 
Afganistan’da 15 Ağustos 2021’de Taliban’ın 20 yıl sonra ülke yönetimini yeniden ele geçirmesinin ardından 4 Eylül 2021’de sokakları dolduran kadınlar, Taliban’a karşı hakları için mücadelesine devam ediyor. Geçen bir yılın ardından 15 Ağustos 2022’de baskıya, şiddete, kaçırılmalara, katledilmeye rağmen kadınlar, “Özgürlük ve adalet” sloganları eşliğinde alanlara çıkarak, bu günü “Afganistan Kadın Dayanışma Günü” olarak ilan etti. Eylemlerde kız çocukları için eğitim hakkını, Taliban tarafından gasp edilen çalışma hakkını, siyasete katılım, ayrımcılığın son bulması, medyada çalışan kadınlara yönelik yasaların ortadan kalkmasını ve bağımsız medya aracılığıyla bilgiye erişim  hakkını, keyfi tutuklamaların, şiddetin, baskının, işkencenin, insan hakları ihlallerinin, dini ve etnik kimliklere yönelik ırkçı uygulamaların son bulmasını talep etti.  Kadınlar, hakları için direnişini sürdürürken, bir yandan da dünya kadınlarından dayanışma bekliyor. 
 
Taliban rejimine itiraz eden kadınlar, baskı ve şiddete rağmen haklarını savunurken, yaşam hakları için de sesini yükseltiyor.  Taliban tarafından ilan edilen kıyafet kurallarına karşı durup, toplu taşıma araçlarını kullanarak, tehdit ve baskılara rağmen işlerinden ayrılmayan kadınlar, sokaklarda mücadeleye devam ederken, bir taraftan da evlerde gizli dersler düzenleyerek, kadınlar için iş olanakları organize etmeye çalışıp, farklı dayanışma mekanizmaları geliştiriyorlar.  
 
Rejimin kadınların üniversite eğitimini de yasaklamasıyla beraber, başkent Kabil, Herat ve daha birçok kentte, kadınlar sokağa çıkarak, “Bizi baskı altına alamazsınız, çünkü bu yıl kadın devrimi yılı, sizden korkmuyoruz” diyerek “Haklar ya herkes içindir ya da hiç kimse için” sloganıyla eylemlerini sürdürüyor. 
 
İran 
 
İran’da Jîna Emînî’nin katledilmesiyle beraber 17 Eylül 2022’den bu yana Rojhilat ve İran kentlerinde “Jin jiyan azadî” felsefesiyle kadınlar öncülüğünde başlayan direniş bugün de devam ediyor. Jîna direnişin sembolü olurken, kadınlarla beraber, öğrenciler, emekçiler, LGBTİ+’lar da “Jin jiyan azadî” sloganı etrafında birleşti.  Bulundukları her alanı direniş meydanına çeviren kadınlar u direnişi “kadın devrimi olarak nitelendiriyor. Direnişte, gasp edilen haklar istenirken, ayrımcı kural ve yasaların ise son bulması, talep ediliyor. 
 
İran hükümetine bağlı güçler ise, bugüne kadar sayısız, gözaltı, tutuklama evleri tarama, sessiz eylemlere ateş açma gibi yöntemler denerken, medyaya erişimi de engellemeye dönük girişimlerini sürdürüyor.  Gün geçtikçe büyüne direniş karşısında baskı aracı olarak tutuklama ve idam cezaları öne çıkarken, diğer yandan tutuklananlara yönelik cinsel şiddet ve istismar da söz konusu. 
 
Öte yandan İran İnsan Hakları Örgütü, yayınladığı raporlarda, aralarına çocukların da  olduğu yüzlerce kişinin  yaşamını yitirdiğini duyurmuştu. 
 
Ülkede feministler ise hakları için 43 yıldır dayanışma ile, mücadele ediyor, her gün sokaklarda, bulundukları her alanda hükümetin tüm baskılarına rağmen, “Jin jiyan azadî” sloganının yükseltiyor. İran ve Rojhilat’taki kadın direnişine, Ortadoğu, Kurdistan ve Avrupa ülkelerinde de eylemlerle destek olundu. 
 
İskoçya
 
Kadın mücadelesinin bir diğer ayağı ise İskoçya. Ülkede, feministlerin yürüttüğü mücadele ile regl ürünlerine ücretsiz erişim hakkı yasalaştı. Aktivistlerin yürüttüğü kampanyalar ile regl ürünlerine ücretsiz erişim yasal hale gelirken, Kasım 2020’de oybirliği ile kabul edilen “Regl Ürünleri Yasası” geçtiğimiz yılın Ağustos ayında yürürlüğe girdi. Böylede ilk kez bir ülkede temel ihtiyaç olan regl ürünlerine ücretsiz erişim yasalaştı. 
 
Ekvador
 
Erkek şiddetine ve kadın katliamlarına karşı kadın direnişinin olduğu ülkelerden biri de Ekvador. Ülkede Teğmen Germán Fernando Cáceres’i ziyaret ettikten sonra 11 Eylül’de kaybolduğu Quito Polis Eğitim Okulu’na beş kilometre uzaklıktaki Casitagua tepesinde günler sonra cenazesi bulunan Maria Belen Bernal’in erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Maria’nın katledilmesinde baş şüpheli olarak Germán Fernando Cáceres gözaltına alındı. İfade işlemlerinden sonra serbest bırakılan Germán Fernando Cáceres ortadan kayboldu. Bu olay üzerine 21 Eylülde binlerce feminist kadın, başkent  Quito’da sokaklara çıktı. Feministler, polisi ihbar ederek, İçişleri Bakanı Carrillo’nun davasının soruşturmasındaki usulsüzler nedeniyle istifasını istedi. Giderek artan kadın katliamlarına dikkat çeken kadınlar, “Polis öldürüyor, kadın cinayeti devleti”, “Carrillo defol”, “Belén’e adalet”, “Polis benimle ilgilenmez, arkadaşlarım benimle ilgilenir”, “Biliyordum, kadın katillerinin polis tarafından kollandığını biliyordum” sloganları attı.
 
Kadınların çağrısı üzerine ülkenin Cumhurbaşkanı, iki generalin ve İçişleri Bakanı’nın görevden alınması talimatını verdi. 
 
Fransa
 
Fransa’da da kadınlar, eril zihniyetin yasaklarını, alanlara çıkarak protesto etti. 1975’te kürtajın suç olmaktan çıkarıldığı ülkede, kürtaj hakkının anayasal güvence altına alınması talebini dile getirmek, ABD’de Yüksek Mahkeme’nin kürtaj kararını protesto etmek için Paris’te binlerce kadın Eyfel Kulesi’ne yürüdü.  Kadınlar, “Kürtaj: kadınlar karar verir”, “Kürtaj temel bir haktır”, “Kürtaj hayat kurtarır” pankartlarını taşıyarak, “New York’tan Paris’e kürtaj tüm kadınlar için bedava ve yasal olmalıdır” sloganlarını attı. Kadınların direnişi sonucunda Kürtaj yasası, anayasal güvence altına alınması için 24 Kasım 2022’de parlamentoya getirildi ve kabul edildi. 
 
Erkek şiddeti ve kadın katliamlarına karşı sesini yükselten kadınlar, 19 Kasım’da ülke genelinde sokaklardaydı. Paris’te yapılan miting ve yürüyüşlere yaklaşık 19 bin kişi katılırken, Rennes, Toulouse, Metz, Lyon, Strasbourg, Montpellier, Nancy kentlerinde de aynı gün kadınlar sokaklardaydı.
 
Arjantin 
 
ABD’de Yüksek Mahkeme’nin kürtaj kararını protesto etmek için Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te kadınlar ABD büyükelçiliğine yürüdü. Kadınlar, dijital medyada ise #KeepAbortionLegal, #MyBodyMyRights hashtagleri ile eylemdeydi. Kent merkezinde farklı noktalarda bir araya gelen binlerce kadın, 8 Mart’ta Buenos Aires’te Ulusal Kongre Binası önüne yürüdü, direnişini sürdürdü. 
 
Meksika
 
Erkek şiddetinin ve kadın katliamlarının en yoğun yaşandığı ülkelerden biri de Meksika. Ülkede, geçtiğimiz 8 Mart’ta 50 bin kadın, “Meksika’da kadın olmaktan korkuyorum” diyerek yürüyüş düzenledi. Kadınlar, birçok büyük gösterinin yapıldığı Zocalo ana meydanına bakan Ulusal Saray’ın önündeki siyah metal kordonun üzerine beyaz harflerle “MEXİCO FEMICIDE” yazdı. Binlerce kadın, mor ve kürtaj hakkı için yeşil bandanalar takarak, sloganlarla ve pankartlarla sokakları doldurdu. Kadınlar bu yılda renkleriyle ve sloganlarıyla alanlarda olmaya hazırlanıyor. 
 
Finlandiya 
 
Finlandiya’da ise kadınlar kürtaj yaptırabilmek için iki ayrı doktorun onayını almak zorundaydı. Bunun için aktivistler, kürtaj hakkı için 53 bin 654 imza toplayarak Kasım 2020’de parlamentoya gönderirken, kürtaj hakkı için birçok eylem de düzenledi. Kadınların verdiği mücadele sonucunda kürtaj hakkı elde edilmiş oldu. 
 
ABD
 
Son bir yıl içerisinde kazanılmış kürtaj hakkının gasp edilmesine karşı kadınlar birçok ülkede olduğu gibi ABD’nin 50 eyaletinde de sokaklardaydı. Kürtaj hakkının anayasal hak olmaktan çıkarılmasına karşı direnişe geçen kadınlar, 50 yıldır verdikleri mücadele ile kazanılmış hakları için eylemlerine devam etti. Birleşik Krallık ve birçok ülkede ABD’de temel ve kazanılmış haklardan biri olan kürtaj için kadınlar, direnişlerini sürdürdü.
 
İspanya
 
İspanya’da ise kadınların yıl boyunca taleplerinden biri de regl izni ve kürtaj hakkının genişletilmesi oldu. Kadınların mücadelesi sonucu regl izni hakkı ve kürtaj haklarını genişleten yasa tasarısı kabul edildi. Böylece regl döneminde sağlık sorunlarından dolayı çalışanlara izin hakkı tanıyan ilk Avrupa ülkesi İspanya oldu. Yasa kapsamında 16-17 yaşındaki çocukların kürtaj için ailelerinden izin alma zorunluluğu da kaldırıldı. 
 
‘Evet, evet demektir’
 
Ülkede, kadınların sokaktaki mücadelesi sonucu, “Yalnızca evet, evet demektir” yasası parlamentoda onaylandı.  Yasa, aynı zamanda sokakta tacize ilişkin maddeyi sıkılaştırırken, okullarda duygusal ve cinsel eğitimi yaygınlaştırıyor, cinsel şiddete maruz kalanların korunmasını güçlendiriyor. 
 
‘Hayır hayırdır, gerisi tecavüzdür’
 
Kadınların direnişi bu kez de erkek şiddetine karşı Madrid ve Barselona sokaklarını doldurmakla devam etti. Yeni cinsel istismar yasasındaki bir boşluk nedeniyle bazı erkeklerin hapis cezalarının düşürüldüğünün ortaya çıkmasının ardından Madrid ve Barselona’daki kadınlar, erkek şiddetine karşı “Hayır hayırdır, gerisi tecavüzdür” sloganları ile eyleme geçti. 
 
Kolombiya
 
Kadınların öfkesiyle sokaklara taştığı ülkelerden biri de Kolombiya oldu. Ülkede gebeliğin ilk 16 haftasında kürtajın suç olmaktan çıkarılması için yapılan önerinin reddedilmesinin ardından Şubat ayında kadınlar alanlara çıktı. Başkent Bogota’da Anayasa Mahkemesi önünde bir araya gelen kadınlar, kürtaj hakkı için direnişe geçti. Eylemlerden sonra Kolombiya’da Anayasa Mahkemesi, kürtajın hamileliğin 24 ‘üncü haftasına kadar yapılmasını öngören yasayı onayladı. Yeşil Dalga hareketi isimli kadın örgütü, bu kararı mahkeme binası önünde kutladı. 
 
Malta 
 
Kadınların yıl boyunca alanlarda olduğu ülkelerden Malta’da da, kürtaj hakkı ön sıradaydı. Valetta’da yüzlerce kadın, kürtaj hakkı için bir miting düzenledi.  Ülkenin kürtaj üzerindeki genel kısıtlamasına bir istisna getirilmesini sağlayan kadınların direnişi sürüyor. Ülkede yine kadın katliamlarına, aile politikalarına, sağlık hizmetlerine erişememeye ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı sesini yükselten kadınlar yıl boyu alanlarda olmaya devam etti. 
 
Polonya
 
Kürtaj hakkı için direnişin olduğu ülkelerden biri de Polonya idi.  İktidardaki Hukuk ve Adalet (PiS) Partisi’nin lideri Jaroslaw Kaczynski’nin düşük doğum sayısının nedeni olarak fazla alkol tüketiminden dolayı kadınları hedef alması üzerine, yüzlerce kadın, Varşova’daki evinin önünde toplandı. Kadınlar burada, kürtaja neredeyse tamamen yasak getirilmesine ve tüp bebek tedavisine yönelik devlet desteğini sona erdiren politikalara karşı seslerini yükseltti. 
 
Kadınların bir diğer eylemi ise, kürtaj yasağı nedeniyle gerekli tıbbi müdahaleyi alamayarak yaşamını yitiren Agnieszka içindi. Polonya kadın Grevi, ülke genelinde tüm kadınları, PiS ofisleri önünde nöbet tutma ve yol kesme eylemleri yapmaya çağırdı. 
 
Belçika
 
Kadını hedef alan saldırılardan biri de Belçika’da yaşandı. Yüzlerce üniversite öğrencisi, üniversitelerde yaşanan cinsel şiddeti ve artışı protesto etti. Kadınlar, Comac ve 8 Mart Kolektifi gibi gruplarla birlikte Brüksel, Louvain La Neuve, Bergen, Gent, Leuven ve diğer yerlerdeki üniversitelerde protesto  eylemlerine katılırken, üniversite yetkililerinden kampüslerde cinsel tacizi durdurması ve faillerin cezalandırılması ve  tacize maru kalanların dinlenmesinin sağlanmasını istedi. 
 
Pakistan
 
Şiddet ve tacizin en yoğun yaşandığı ülkelerden Pakistan’da ise kadınların direnişi sonuç verdi. Böylece, ülkede kadınları işyerinde şiddet va tacize karşı korumayı güçlendiren yasa tasarısı geçtiğimiz yılın ocak ayında onaylandı. İşyeri tanımı hem kayıtlı hem de kayıt dışı işyerlerini yani ev işçilerini kapsayacak şekilde genişletildi. Bununla beraber yasada taciz tanımı genişletildi. 
 
Yasa, tacize ve şiddete karşı korumayı kapsıyor. 
 
Başkent İslamabad’da kadınlar, 8 Mart’ta ise “Kadınlara özgürlük, haklarımızı savunacağız” yazılı pankartlar ile alanlara çıktı. Ayrımcılığın olmadığı eşit, özgür bir yaşam için sokakları dolduran kadınlar, eğitim, sağlık, barınma ve eşit ücret için ses çıkardı. Lahor, Karaçi ve Multan’da da 8 Mart’ta kadınlar sokaklardaydı. 
 
Yarın: Kadın özgürlüğünün zamanı geldi