Öz savunma, örgütlülük ve mücadele ile 25 Kasım’a (3)

  • 09:01 3 Kasım 2024
  • Dosya
 
 
Öz savunma, ahlak ve politika
 
HABER MERKEZİ - Kürt Kadın Hareketi’nin öz savunmaya ilişkin yaptığı tartışmalarda öz savunma yoğunlaşmış ahlak ve politika olduğu belirtilerek, demokratik siyaset gücü haline gelemeyen toplumun öz savunmasının olamayacağı dolayısıyla da varlığından söz edilemeyeceği ifade ediliyor.
 
Kadınlara yönelik şiddet ve katliamın giderek arttığı ve buna karşı da kadınların mücadelelerini en üst düzeye çıkardığı Kasım ayında en çok gündeme gelen konulardan biri öz savunma. Kürt kadınlar, her türlü şiddete karşı mücadele etmede uzun zamandır öz savunma tartışmaları yürütüyor. Biz de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ne doğru giderken Kürt Kadın Özgürlük Hareketi’nin öz savunmaya ilişkin tartışmalarını derleyerek gündeme taşımak istedik.  
 
Dosyamızın bu bölümünde, öz savunma, ahlak, politika ve kadın gerçekliği ile bağını ele alacağız.
 
Politika ve ahlak toplumun doğasından gelir
 
Politik ve ahlaki düzenekler olmazsa toplum gerçekleşmez. Politika ve ahlak toplumun kendi doğasından gelen bütün potansiyelleri ortaya çıkarma ve bir varlık olarak ne yapacağına, nasıl yapacağına ilişkin karar ve kural bütünlüğünü oluşturuyor.
 
Yaşamın anlamı kendisini savunabilmesi ve hakikat haline getirmesidir
 
Mitolojik, dinsel, felsefi, bilimsel veya sanatsal ifadeler, toplumsallığın kendini ifade etme tarzıdır; toplumun kendisini ortaya koyma, yansıtma ve kendi bilincine varma yollarıdır. Anlam, kendisini bu yollardan ortaya koyar, inşa eder ve gerçekleştirir. Hakikat, bu bağlamda toplumun kendini düşünmesi, anlatması ve inşa etmesidir. Toplumsal varlık, ancak bu araçlarla hakikate kavuşur. Bu anlamda yaşamın anlamı, toplumun kendini savunabilmesi ve kendini hakikat haline getirmesidir. Gerçekleşen, savunma gücüne sahip olandır; gerçekleşme aynı zamanda öz savunmadır. Öz savunmasını yapamayan bir toplumun gerçekliği de olamaz.
 
Öz savunma yoğunlaşmış ahlak ve politikadır
 
Bu bağlamda, öz savunma, yoğunlaşmış ahlak ve politika olmaktadır. Demokratik siyaset gücü haline gelemeyen bir toplumun öz savunması yoktur. Öz savunması olmayan bir toplumun varlığından bahsedilemez. Öz savunması engellenen bir toplum, her türlü istismara, köleliğe ve kendisine yabancılaşmaya açıktır. Kendisi olmaktan çıkan bir toplum, kültürel olarak kendisini var edemez.
 
Kültürel varlık ortadan kaldırılamaz 
 
Öz savunmanın esas noktası, toplumun kendisini özgür bir şekilde kimliklendirmesidir. Özgür kimlik, öz savunmanın esasını oluşturur. Bir toplumu fiziki olarak yok edebilirsin, soykırımdan geçirebilirsin; ama anlam denilen kültürel varlığı ortadan kaldıramazsın. Bu, şuna benzer: Bir doğa parçasını yakabilir, yıkabilirsin, ama doğayı yok edemezsin. Toplumsal doğa da böyledir. Toplumu zayıf düşürebilir, bastırabilir, kandırabilir ve egemenliğin altına alabilirsin, ama onu tümden yok edemezsin. Doğa olmak böyle bir şeydir.
 
Kadın toplumsallığın kurucu doğasıdır
 
Toplumsal doğa, en çok kadın gerçekliğinde dile gelmekte ve kendisini kadın etrafında yapılandırıyor.  Kadın geriletilebilir, zayıf düşürülebilir, çok kapsamlı bir kölelik statüsüne alınabilir; fakat doğası gereği, toplumsallığın gelişimi ve varlığı kadın etrafında şekilleniyor. Kadın, her zaman toplumsallığın kurucu doğasıdır. Kadına dayalı gelişen toplumsallığın kendisini savunma ve var etme tarzının özünde feminen bir yön olacağı açıktır. Kadının direniş ve var olma tarzı ile toplumun direniş ve var olma tarzı aynıdır. Her şeye rağmen, her türlü saldırıya karşı, son ana kadar ve bütün gücüyle yaşama tutunma; kendini çok çeşitli görünümler ve biçimler altında ifade etme, ortaya koyma ve ölümüne bağlılık, fedakârlık ve direnç gösterme vardır. Toplum da, kadın da, tıpkı büyük kayaların altında kalsa da her an kayayı yarıp bahara çıkacak bir narin çiçek veya ağaç gibi esnektir, ancak bir o kadar da dirençlidir. Taşı bağrına basıp çıkan ağaçlar gibidir adeta. Bu konuda sosyal bilimler günümüze kadar büyük bir çarpıtma ve cehalet içerisindedir.
 
Farklılıkları bir arada tutmak
 
Başından beri toplumun kendisini savunmanın ve var etmenin yol yöntemleri vardır. Bunların kadın eksenli olması toplumsallığın kadın temelli gelişmesiyle alakalıdır. Her şeyden önce farklılıklarla baş etmenin, bunları toplumsallığı zedelemeyecek bir şekilde bir arada tutmanın yol ve yöntemlerini oluşturarak, yine özellikle yaşam ihtiyaçlarını karşılamada birikime izin vermeyerek, eşyaları kullanım değerine ve ihtiyaçlar doğrultusunda dağılımını esas alarak, değişim değerini tanımama, kabul etmeme, değişim ve takas yerine hediye alış verişini ahlakın bir parçası olarak ele almak bu yöntemlerin en başta gelenleridir. Özellikle maddi birikim karşısında oldukça katı tabular ve kurallar konulmuştur. Kabile veya topluluk içerisinde otorite, tecrübe sahibi olan ve öncülük rolü oynayacak kişiler başta herkesten daha fazla elinde bulundurduğu ürün ve malzemeleri dağıtmak zorundadır.
 
Korkularla baş etmede özgüvenin önemi
 
Yine, farklılıkları derinleştirebilecek korku, şüphe, güvensizlik gibi konularda, yeni yetişen bireyin bu korkularıyla yüzleşmesi, bunlarla baş edebilmesi ve aşmasının yol ve yöntemleri üzerinde durulmakta; özgüven ve özsaygı gelişimine önem verilmektedir. Bu anlamda birey, bu eğitimlerden sonra toplumsallığa katılabilir. Zaten kadın ağırlıklı geniş bir aile yapısı mevcuttur: Ana, kadın ve çocukları ile kardeşlerinden ve kardeşlerinin çocuklarından oluşuyor. Cinselliğin tabu haline getirilerek sınırlandırılması, bunun belli kurallar ve gelenekler halinde yerleşik bir kültür haline gelmesini de bir öz savunma olarak değerlendirmek gerekir. Bu konuda tamamen kadın irade ve karar sahibidir. Çocuğun toplumsallığa hazırlanması ise daha ağırlıklı olarak kadının sorumluluğu altındadır.
 
Yarın: Kadın Koruma İnsiyatifleri’nden derneklere…