Glasgow’un ardından: Kömürden çıkış başka bahara!
- 09:09 23 Kasım 2021
- Ekoloji
ANKARA - Glasgow’da gerçekleşen İklim Zirvesi’nde kömürden çıkış kararı alınmasının “kademeli yavaşlatmaya” dönüştürülmesinin hayal kırıklığı olduğunu söyleyen HDP’li Menekşe Kızıldere, 2030 yılına kadar karbon emisyonunun azaltılmamasının da yer yüzündeki ısınmayı hızlandıracağını söyledi.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 197 ülkeden oluşan 26’ncı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı İngiltere başkanlığında gerçekleşti. İskoçya’nın Glasgow kentinde 31 Ekim’de başlayan zirve 12 Kasım’a kadar sürdü. Gelişmiş ülkelerin yoksul ülkelere kayıp zararları için finans sağlamasından, kömürün kademeli olarak azaltılmasına kadar birçok konunun görüşüldüğü zirveye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu Eşsözcüsü Menekşe Kızıldere de katıldı.
Zirvede öne çıkan başlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Ekoloji Komisyonu Eşsözcüsü Menekşe, zirvenin sönük geçtiğini belirterek iklim krizinden etkilenenlerin tarafı olmaya çalıştıklarına dikkat çekti.
‘İklim Zirvesi sönük geçti’
Glasgow’da 26’ncı Taraflar Konferansı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) altındaki 197 ülkenin senede bir, bir araya gelerek 2 hafta boyunca birçok maddeyi konuştuğu bir İklim Zirvesi yapıldığını belirten Menekşe, burada klasik BM ülkelerindeki iklim gündemleri çerçevesinde görüşmeler ile katılan sivil toplum örgütleri ve kurumların etkinliklerinin konuşulduğunu ifade etti. Konferans alanı dışında Halkların İklim Zirvesi’nin de olduğunu kaydeden Menekşe, “Sivil toplumun özellikle gençler ve çocuklar başta olmak üzere iklim zirvesinde yaptıkları eylemler gündemdeydi. İklim Zirvesi biraz sönük geçti. Pandemi nedeniyle alınan önlemler ve kişi sayısının azaltılması ve birçok görüşülmüş gündemlerin sadece kalanlarının bu zirveye kalmasından dolayı geçen senelerdeki iklim zirveleri kadar yoğun bir zirve değildi” sözlerine yer verdi.
‘Yoksul ülkelere kayıp zararları için finans sağlanacak’
Menekşe, Paris Anlaşması altındaki hedefler kapsamında bazı kararların alınmasına dair herkesin öngörüleri olduğunu vurgulayarak, 2030 yılına kadar karbon emisyonunun azaltılıp toplam küresel ısınmayı bir buçuk derecede sınırlama hedefinin amaçlandığını belirtti. Bunun için de “Ziro”, “net sıfır hedefi” diye bir hedef konulduğunu aktaran Menekşe, “Bu, 2030’a kadar bu küresel karbondioksit salımlarını sıfırlamakla alakalı bir hedef. Bunun için de birtakım yoksul ülkelere kayıp zararları için finans sağlanması, ormanların ve ekolojik varlıkların korunması ve gelişmesi, biyo-çeşitliliğin korunması ve finans meselesiyle ilgili birtakım görüşmeler vardı” ifadelerini kullandı.
‘197 ülke güzel bir akte imza attı’
Zirvenin ilk haftasında ormanlar ve biyo-çeşitlilik meselesinin görüşüldüğünü ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 197 ülkenin güzel bir akte imza attığının altını çizen Menekşe, özellikle ormanların korunması ve iyileştirilmesi için taahhüt edildiğini kaydetti. Zirvenin ikinci haftasında ise genellikle finans meselelerinin görüşüldüğünü sözlerine ekleyen Menekşe, “Finans meselelerinin altında da yoksul ülkelere verilmesi vaadedilen adaptasyon fonu, yeşil iklim fonu başta olmak üzere bu fonlara gelişmiş ülkelerin koyacakları paraların taahhütleriyle ilgili gündemler söz konusuydu. Bir de ‘net ziro’ hedefi görüşüldü” şeklinde konuştu.
‘Karbon emisyonları bu şekilde devam ederse, yeryüzünün ısınması hızla artacak’
Zirvenin son görüşmesine kadar karar çıkmadığını ve Pazar gününe kadar uzadığını söyleyen Menekşe, bazı ülkelerin birbiriyle yaptığı anlaşmalar olduğunu vurguladı. Fosil endüstrisine dikkat çeken Menekşe, “Fosil endüstrisinin hızlıca dönüşmesi kolay değil ama dönüşmek zorunda. Küresel karbon emisyonları bu şekilde devam ederse, yeryüzünün toptan ısınması hızla artacak. Bunun ekolojik varlıklara, tarıma, ormanlara, biyo-çeşitliliğe verdiği zarar katlanarak artacak ve de bize kararsız hava olayları ve daha kötü bir çevrede yaşama olarak dönecek. Hayatın pahalanması ve yoksul ülkelerin çok zor duruma düşmesi olarak dönecek. Bir taraftan ülkeler kendi sanayi ve sermayelerinin karlarını korumak için mücadele ederken, bir tarafta da iklim krizinin etkileri ve bundan etkilenenlerin talepleri söz konusuydu” diye belirtti.
‘Tamamen bitirmeden kademeli yavaşlatmaya’
Menekşe, görüşmelerin son dakikaya kadar iyi ilerlediğini, İngiltere’nin diplomasisinin iyi olduğunu ancak son günlerde Amerika ve Çin’in bir anlaşma yaptığını ifade etti. Bunun temelinde sermayenin zararının azaltılması olduğunu vurgulayan Menekşe, “En son da Çin ve Hindistan’ın işbirliğiyle ‘kömürden çıkış’ şeklinde adlandırılan ‘kömürü 2030’a kadar tamamen bitirme’ kararı, ‘kömürden kademeli olarak çıkışı yavaşlatma’ kararına dönüştü. Bu bir hayal kırıklığı yarattı. Çünkü birçok ülke, sivil toplum ve gençler, kömürden çıkış kararı bekliyorlardı ve Paris Anlaşması’nın altında herkesin kabul ettiği bir buçuk derece için olmazsa olmaz. Bunun esnetilmesi ve yavaşlatılması demek bir buçuk hedefinin hiçbir zaman tutturulamaması demek. Çin ve Hindistan’ın ‘Sadece kömürle değil fosille alakalı bir karar alınsın ve bu yavaşça uygulansın’ gibi bir talebi vardı. Bu yüzden de zirve biraz hayal kırıklığı yarattı diyebiliriz” dedi.
‘İktidarın kaynakları ne kadar doğru kullandığı bir tartışma konusu’
Türkiye’nin zirvedeki rolünün diplomasiyi yöneten İngiltere başkanlığını destekler nitelikte olduğunun altını çizen Menekşe, belli bir tavır takınmadığını söyledi. Paris Anlaşması’nı yeni imzalamış bir ülke olarak tüm kararlara açık bir ülke pozisyonda olduğunu kaydeden Menekşe, Türkiye’den doğru yapılan konuşmaların “Biz başkanlığı ve kararı destekliyoruz” şeklinde olduğunu ifade etti. Menekşe, “Türkiye’deki kömürden gelir sağlayan bir grup var. Küçük işletme ve emekçilerin payına baktığımızda büyük sermaye gruplarının çıkarlarının daha ön planda olduğunu görüyoruz. Kömürle alakalı Türkiye’de verilen teşvikler küçük işletmelere ya da emekçilere hiçbir zaman gitmiyor, büyük sermayeye gidiyor. Bundan etkilenecek olan da büyük sermaye. Küçük işletmelerin, emekçilerin iş dönüşümüyle alakalı Türkiye’nin rahatlıkla aksiyon alabilmesi lazım. Bu kadar gelişen, büyüyen bir ekonominin bu kadar az emekçiyi dönüşümden kaynaklı açıkta bırakmayacağı aşikar. Kömürden gelir elde edilen büyük sermayenin çıkarları söz konusu. Ortaya çıkan sonuç Türkiye’yi memnun etti. Kömürden çıkış kararıyla birlikte dönüşüm yapılacakken bu dönüşüm yavaşladı. Onlar da karlarını koruma adına bu durumdan zaman kazandılar. Türkiye’de bu alanda hak ihlali söz konusu olacak, emekçileri için sağlayacağı imkanlar, bu işlerin dönüşmesi, işletmelere zaman tanıyıp onlara zaman tanıması, başka işler için teşvik vermesi, kaynaklar doğru bir şekilde kullanılırsa olası bir durum. Fakat iktidarın kaynakları ne kadar doğru kullandığı bir tartışma konusu” ifadelerini kullandı.
‘Yeşil İklim Fonunun yüzde 90’ı yerine getirilmemiş’
Zirvede yoksul ülkelerin taleplerine de dikkat çeken Menekşe, temel taleplerinin finansman olduğunu söyledi. Yoksul ülkelerin kayıp zarar mekanizmalarının işletilmesi için para ödenmesi talebinde bulunduklarını sözlerine ekleyen Menekşe, “Bazı ülkeler çok zor durumda. Sular yükseliyor, tarım ve yerleşim alanlarını taşımaları gerek. İnsanlar işlerini kaybediyorlar bunun için dönüşüm finansmanı sağlanması gerek. Ülkelerin Adaptasyon Fonu ile alakalı önceden bildirdiği ama resmileşmeyen birtakım taahhütler vardı. Şu ana kadar Yeşil İklim Fonu’nun yüzde 90’ı yerine getirilmemiş. Ülkelerin açıkladıkları yardım fonlarını resmi olarak yapmadıklarını görüyoruz. Sadece AB ve İskoçya’nın net bir katkısı oldu. Hatta zarar gören ülkelerden bir lider de İngiltere ve ABD’nin taahhütlerini yerine getirmemesi ve AB’nin taahhütlerini yeterli bulmamasına karşı zirvenin asıl başkanının İskoçya olduğunu söylediğini gördük. Taahhüt edilen paraların, ‘finansman’ başlığı altında nasıl yönetileceği, şeffaflık mekanizması, kurulacak mekanizmaların nasıl yönetileceği, fonların nasıl verileceği meseleleri de zirvede tartışılıp netleştirilmesi gereken konulardandı. Birtakım şeyler tartışılırken birtakım şeyler açık kaldı” diye konuştu.
‘İlk kez kömürden çıkıştan söz edildi’
“İlk kez resmi olarak bir iklim zirvesi görüşmesi sonrası ortaya çıkan akitte kömürden çıkış meselesiyle ilgili söz edildi” diyen Menekşe, kömürün sonlanmasıyla ilgili ilk defa net bir adım atıldığının altını çizdi. Zirvenin çok daha iyi olabileceğini ifade eden Menekşe, “İklim krizinin etkileri hızlanıyor ve katlanarak artıyor. Bir noktadan sonra ise öngörülemez oluyor. Alınacak kararların çok daha radikal olması gerekirdi. Bir açıdan iyi ancak yeterince iyi değildi diyebiliriz” sözlerine yer verdi.
‘İklim krizinden etkilenenlerin tarafı olmaya çalıştık’
HDP olarak zirvede, ülkelerin ve sermayenin karşısında halkların, gençlerin, iklim krizinden etkilenenlerin tarafı olmaya çalıştıklarına dikkat çeken Menekşe sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu görüşmelerde politik olarak da bunun baskısını ortaya koymaya çalıştık. Bu yüzden varlık gösterdik ve yaptığımız görüşmeler de bu bağlamdaydı. Bu alanı kapsayan herkesle görüşmeler gerçekleştirdik. Bunu sonucunu da bir basın açıklamasıyla duyurmayı düşünüyoruz.”