Validebağ direnişi 200 günü aştı: Birlikte mücadele kazanım getirecek
- 09:19 20 Ocak 2022
- Ekoloji
İSTANBUL - Koruma altında tutulmasına rağmen imara açılmak istenen Validebağ Korusu’nda 200 günü aşkın süredir devam eden direniş, kazanımlar ile sonuçlanırken, Validebağ Yaşam Koruyucuları ekolojik temelli yönetim planını hayata geçireceklerini belirtti.
İstanbul'un Üsküdar ilçesinde bulunan ve 1999 yılından bu yana ‘1’inci Derece Sit Alanı” olarak koruma altında tutulan Validebağ Korusu yıllardır iktidarın hedefinde. İmara ve yapılaşmaya açılmak istenen koru için özellikle Validebağ Gönüllüleri büyük bir direniş gösteriyor. Direnişe rağmen iktidar güdümündeki yargı, korunun yapılaşmasının önünü açıyor. Geçen yıl İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi, koruda “Millet Bahçesi” yapımı için İstanbul 6'ncı İdare Mahkemesi tarafından verilen "yürütmeyi durdurma" kararına karşı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaptığı itirazı kabul ederek yapılaşmaya onay verdi.
Rehabilitasyon Projesi iptal edildi
Anadolu Yakası'nın en büyük ikinci yeşil alanı olan koruda hayata geçirilmek istenen projelerin önü bu karar ile açılırken, 2000 yılından bu yana Validebağ için direnen yurttaşlar verilen kararlara peyderpey itiraz etti. Son olarak Üsküdar Belediyesi’nin koruda yapmayı planladığı “Rehabilitasyon Projesi”ne karşı yurttaşların itirazı ve direnişi de kazanım ile sonuçlandı. İstanbul 11’inci İdare Mahkemesi, 2021'de "Rehabilitasyon Projesi"nin iptal kararı sonrası AKP’li Üsküdar Belediyesi'nin, 1. derece doğal sit alanı olan korunun “rehabilitasyonu” için Bitki Dünya Sanayi isimli şirketle yaptığı sözleşmeyi feshetti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un “Validebağ Korusu projesine 21 Haziran Pazartesi günü başlıyoruz” açıklamasından sonra harekete geçen ve Haziran ayından bu yana koruda nöbette olan Validebağ Gönüllüleri’nin eylemi 200 günü aşkındır sürüyor. Validebağ Yaşam Koruyucularından Aslı Kahraman Eren ve Semra Cebecioğlu ile aylardır süren mücadelelerini konuştuk.
‘Edirne’den Kars’a uzanan mücadele’
Validebağ’da yaşayan canlıları korumak adına 200 günü aşkındır nöbette olduklarını aktaran Aslı Kahraman, hep birlikte verilen mücadele ruhunu bütün ülkeye ulaştırdıklarını belirtti. Aslı, “Zira bu ülkede Edirne’den Kars’a uzanan bir mücadele var. Validebağ bizimdir ve tüm doğa ve canlı severleri birleştirici gücümüz ile nöbetlerimize devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Aslı ayrıca mücadele sonunda kazanımlar elde edildiğini de vurguladı.
İkizdere’de taş ocağına karşı direnişin 3 kadın öncülüğünde başladığını anımsatan Aslı, mücadelenin sürdüğüne işaret ederek, “Akbelen’deki Necla’ya, İkizdere’deki Pervin’e, Ayşe’ye, Dersim’e…Doğudan batıya bütün yürekli kadınlarımıza selam gönderiyorum. Bizler birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Zira bu ülkede kadınların gücü ve birlikteliği de çok önemli. Gittiğiniz her tür mücadelenin içinde kadınların varlığı ve gücünü görebiliyorsunuz” diye ekledi.
‘Nöbetler devam edecek’
Üsküdar Belediyesi’nin bu güne kadar “yapmıyoruz, yapmayacağız” dediği her şeyi tekrardan yapmaya çalıştığını, bundan dolayı da güven kaybına uğradıklarını belirten Semra Cebecioğlu da “Bu çılgın projeler duruncaya kadar nöbetler, masa ve devriye nöbetleri olarak devam edecek. Üsküdar Belediyesi’nin sabaha karşı gelip o molozları dökmesi ardından ‘yanlışlıkla buraya döktük’ demesi ile tekrar geri almaya çalışmasından dolayı hiçbir şekilde güven duymuyoruz” şeklinde konuştu.
Yapılan tahribatlar
Semra, temizlik yapacakları gerekçesiyle Validebağ Korusu’nda yapılan tahribatı şu ifadeler ile anlattı: “Bütün otları, çimenleri, bitkileri, çiçekleri ve leyleklerin konaklandığı alanları tırpanladılar. Orada yaşayan canlıların ölümüne sebep oldu. Ve bunu temizlik gerekçesi ile yaptılar. Onun temizlik anlayışı ile doğadaki yaşamın temizlik anlayışı çok farklı. Onun kirli gördüğü şey doğanın yaşamını sürdürmesi için olması gereken bir durum. Ama onlara göre mesela otların büyümesi kirlilik. Koruda pek çok anıt ağaç var. Bu anıt ağaçların bakılması, korunması gerekiyor. Koruda bir deremiz var. Derenin temiz akması sağlanabilir. Buradaki dereye atıklar dâhil oluyor. O atıklar ile buradaki yaşayan canlılar su ihtiyaçlarını onunla karşılıyordu. Leylekler ya da başka kuşlar da buradaki dereden faydalanıyordu. Ama o derenin de kirli akması engellenemedi.”
‘Ekosistem Temelli Yönetim Planı’ hayata geçirilecek
Validebağ Korusu’nun nasıl korunması gerektiğine dair bir çalıştayın gerçekleştiği bilgisini veren Semra, çalıştaya katılan yurttaşlar ve bilim insanlarının ortak verdiği bir karar çerçevesinde “Ekosistem Temelli Yönetim Planı” fikrinin oluştuğunu aktardı. Semra, “Bu fikir ile ilgili olarak koruda yaşanan her canlı için, onların yaşam alanlarını nasıl korunacağına dair bir çalışma yapılmaya başlandı. Bu çalışmanın sonunda koruda yaşam nasıl korunur bunu söyleyeceğiz, anlatacağız ve bunun uygulanmasını talep edeceğiz. Ekolojik temelli yönetim planının içeriği de buradaki fauna ve florayı yani çiçeği ve doğasını korumaya yönelik çalışma yapılacak” ifadelerini kullandı.
‘Mücadele kazanımları doğurur’
Validebağ’da verilen mücadele sonucunda kazanımların elde edildiğini hatırlatan Semra, Türkiye'de hukukun üstünlüğü, yaşam hakkından vazgeçilmemesi gerektiğini, hukuk kuralları ile yaşam, çevre ve doğa hakkının korunması gerekliliğinden dolayı insanların bir araya geldiğini vurguladı. Semra, Rehabilitasyon Projesi’ne karşı açılan davanın kazanımla sonuçlanmasına ilişkin ise şu aktarımlarda bulundu: “Bu çok önemli bir kazanımdı. Demek ki halen haklı olduğumuza inanan insanlar yaşam koruyucuları var. Bu çok kıymetli bir kazanım. Yapılan yıkıma talana karşı mücadele mutlaka kazanılacak, biz buna inancımızı koruyoruz. Türkiye'nin her bir yerinden doğa çevre mücadelesi ve hakkı için mücadele eden insanlar var. Sonuçta biz kazanacağız. Yaşam kazanacak.”
Toplumsal birliktelik vurgusu
Mevcut hükümetin doğadan para istediğini, satamadıkları hiçbir şeyin onlar için bir kıymetinin olmadığının altını çizen Semra, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Ağaçtan fayda gelmiyorsa ağacı kesiyorlar, sudan eğer para kazanmıyorsalar HES’lerler suyu yok etmeye çalışıyorlar. İnsanın doğaya ihtiyacı var. Doğanın insana ihtiyacı yok. Hava, su toprak ve ateş olmadan biz yaşayamayız. Türkiye'nin dört bir yanında doğa ve yaşam koruyucuları olarak yan yana gelelim, yana yana olduğumuzda ancak yaşamı ve doğayı koruyabileceğiz. Lütfen vazgeçmeyelim.”