Doğa ve kadın emeği sömürüsünün birleştiği iş: Teynel

  • 09:07 15 Ekim 2019
  • Emek/Ekonomi
AYDIN - Doğa ve kadın emeğinin sömürüldüğü defne toplama ve ayıklama işinde güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışan kadınlar, ekonomik özgürlüklerini kaybetmemek için çalışmaya devam ediyor. İş güvenliği uzmanı Vezan Karabulut, “Toplumsal cinsiyet meselesi ve doğayı bir arada tartışacak araçlara ihtiyacımız var” dedi.
 
Aydın’ın Söke ilçesinde Büyük Menderes Milli Parkı sınırlarına dayanan doğa sömürüsü kadın emeği sömürüsü ile birleşiyor. Sendikalı oldukları için işten çıkarılan işçilerin direnişi ile bilinen Sibaş Gıda Fabrikası’nın bulunduğu köy olan Akçakonak köyünde kadınlar, günde kilosu 8 TL’den defneyaprağı yöresel adıyla “teynel” ayıklıyor.
 
İzmir’in Selçuk ilçesi ile Aydın’ın Kuşadası, Söke ilçeleri ve Akçaburgaz bölgesinden Büyük Menderes Milli Parkı’na kadar olan ormanlık alanda yetişen defne ağaçlarının dalları kesilerek köylere taşınıyor. Ağaçların yoğun şekilde tahribatı nedeniyle Aydın Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ormanda kesimlerin yasaklandığını söyleyen köylüler, defne bahçesi olan köylülerden satın alıyor. Tohumunun yağından sabun, yapraklarından ise ilaç ve baharat elde edilen defneyi dallarından ayıran kadınlara kilosu 8 TL, yevmiye ile çalışan kadınlara ise günde 70 TL veriliyor. Tüccara ise yaprağın niteliğine göre kilosu 50 TL ve üzeri rakamlara satılıyor.
 
Kadınların yevmiyesi 70, erkeklerin yevmiyesi 100 TL
 
Dağdan biçilip bağ halinde getirilen defne önce değneklerle dövülerek tohumundan ayıklanıyor. Defnenin yapraklarının iyi nitelikte olması için doğal ortamda kuruması gerekiyor, fakat tüccarlar niteliği düşürse de süreci hızlandırmak için fanlı fırınlar kullanıyor. Kurumuş yaprakları ziyan etmeden tek tek dallarından koparılarak yapılan bu iş, işyerinin sahibi olan erkek tarafından ‘kolay ve kadın işi’ olarak değerlendiriliyor. Oysa bu zahmetli ve sabır isteyen işte, kilo bazlı çalışan bir kadın günde en fazla 8 kilo ayıklayabiliyor. İşçilerden Nermin Yıldız, “Defneyi dağdan getiren erkeklerin yevmiyesi 100 TL’nin üzerinde. Kadınlara çapa, çilek, kekik gibi işler var buralarda. Teyneli kendi evinde yapan kadınlar eşiyle dağa da gidiyor. Sırf erkek işi değil. İşler ağır ama mecburen çalışıyoruz. 7-8 çocuklu kadınlar var. Kadınlar ev işi de yapıyor. Gece yarısına kadar iş var” dedi.
 
‘Ekonomik kazanç sınırlı da olsa özgürlük alanı oluşturuyor’
 
Babası tarafından okula gönderilmeyerek evlendirilen Saniye Yaşar, çalışarak sınırlı da olsa bir ekonomik özgürlük alanı yaratabildiğini ifade etti. Saniye, “Ben maddi olarak eşime yardımcı oluyorum ama o bana evde yardım etmiyor. Çalışmaktan memnunum param cebimde. Param olmasa eşimden istiyorum o daha zor. Çalışıyorsam gezmek de benim hakkımdır. Kadın erkek eşit doğmuştur. Erkekler ev işlerine yardım etmeli ama etmiyorlar. Ben çocuklarımı eğitiyorum. Onlardan her işi yapmalarını istiyorum” dedi.
 
‘Emek sömürüsünde güvencesizlik ve yaş haddi’
 
Sibaş Gıda’da yıllarca çalıştıktan sonra emekliliğine 3 yıl kala yaşlandığı gerekçesiyle işten çıkarılan Naime Yıldız, başka bir geliri olmadığı için defnede kilo başı çalışıyor. Günde 3 veya 4 kilo defne ayıklayan Naime, “Ucu ucuna yetiyor. Akşama kadar parasız kalmayayım diye çalışıyorum. İki çocuğum var, eşim 3 sene önce öldü. Yeme, içme, kira… Kimse beni yaşımdan dolayı da işe almadı” diye konuştu.
 
12 yıldır defne işinde çalışan Şerife Erdi ise Sibaş’ta çok zorlamaktan kolunda kist ve omzunda beze olduğunu, zorlasa da bu işi yapmak zorunda olduğunu belirtti.
 
‘Fakirin hepsi aynı’ 
 
Mevsimlik işçilik için 30 yıl önce göçen Kürtlerin ve köyün yerlisi olan Türklerin bir arada yaşadığı köyde ayrım yapmadığını ifade eden Fadime Kocakaya, “Fakir oldun mu her yere gidiyorsun. Yerli gibi olduk birbirimizle. Çocuklarımız iç içe büyüdüler. Fakirin hepsi aynı, ekmeğimiz bir” dedi.
 
‘Cinsiyete dayalı emek sömürüsü tarımda olağan karşılanıyor’
 
Teynel işinde olduğu gibi tarım sektöründe cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin olağan hale geldiğini söyleyen İş Güvenliği Uzmanı Vezan Karabulut, erkek egemen anlayış nedeniyle kadınların daha düşük ücret aldığını vurguladı. Sömürü ve istismar denildiğinde ilk akla gelenin kadın ve çocuklar olduğunu ifade eden Vezan, “Bu alanda sadece kadın işçi çalıştırılıyor olabilir ama o kadın işçilerin 18 yaş altı da çocuk işçidir ve katlanan bir sömürü söz konusu olmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
‘Toplumsal cinsiyet meselesi ve doğayı bir arada tartışabiliriz’
 
Tarım sektöründe etnik kimlik farklılığı, yaş, cinsiyetin sömürü aracı olarak görüldüğünü ve kadınların açık hedef konumunda olduğunu söyleyen Vezan, şunları kaydetti: “Doğa da tıpkı bu dezavantajlı gruplar kadar tahrip ve sömürüden nasibini almaktadır. İşte tam da burada egemen olan eril anlayışın geliştirdiği cinsiyet rolleri kadın ve doğanın benzer şekilde sömürülmesine neden olmakta. Bu sadece günümüzde değil Antik Yunan’dan bu yana üzerinde insan olmayan doğa değersiz sayılmış, insanlık ise erkeğe göre tanımlanmıştır. Şimdi ise kökleri Antik Yunan’ın da öncesine kadar uzanan tahakkümcü erkek anlayış doğaya yabancılaşarak onunla kendini de yok etmenin sınırına dayandı. Toplumsal cinsiyet meselesi ve doğayı bir arada tartışacak araçlara ihtiyacımız var. İşte ekofeminizm bu araçlardan biri olabilir.”