Akademisyen Emine Sözüdoğru: Savaşın ekonomik verileri halktan saklanıyor

  • 09:07 30 Ekim 2019
  • Emek/Ekonomi
Melike Aydın
 
İZMİR - AKP’nin ekonomiyi inşaatla ayakta tutmaya çalıştığını ancak inşaatın çökme noktasına geldiğini, işsizler ordusu ve ekonomik krizin üzerinin şimdilik savaşla örtüldüğünü söyleyen akademisyen Emine Sözüdoğru, “Savaşın verileri de açıklanmadı. 200 milyon dolar civarında paradan bahsediliyor. Suriye Milli Ordusu’nu Türkiye finanse ediyor. Her savaş ciddi bir harcamadır. Nasıl ödüyor?” diye sordu. 
 
Türkiye, “Suriye Milli Ordusu” adı altında birleştirilen gruplarla birlikte 9 Ekim günü Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı başlatırken, hukukun askıya alındığı, baskının had safhaya yükseldiği ülke içindeki kaotik durum ise ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte devam ediyor. Yaşanan her savaş, çok ciddi harcamalara neden olurken, bir yandan da mevcut durumun üzeri savaşla birlikte örtülmeye çalışılıyor. 
 
‘Savaşla birlikte halkın iktidara yönelmesi engellendi’ 
 
Akademisyen Emine Sözüdoğru Budak, ekonomik kriz içindeki Türkiye halklarının savaşla beraber iktidara yönelmesinin engellendiğine dikkat çekerek, “Barış Pınarı Harekatı” adıyla başlatılan saldırıların öncesinde Maliye Bakanı’nının çizdiği iyimser tabloya rağmen ekonomik göstergelerin kötü olduğunu, enflasyonun tek rakamları göstermediğini söyledi. Kredi darboğazı ve çöken inşaat sektörüne dikkat çeken Emine, iktidara geldiğinden bu yana ekonomiyi inşaat sektörü üzerinden ayakta tutmaya çalışan AKP’nin herhangi bir yatırım yapmadığını söyledi. 
 
‘Ülkenin yarısından fazla açlık ve yoksulluk sınırının altında’ 
 
İnşaat sektörünün çözülme düzeyine geldiğinin, yoksulluk sınırının 6 bin 750 TL’ye, açlık sınırının ise 3 bin TL’nin üzerine çıktığının altını çizen Emine, “Bu ülkenin yarıdan çoğunun açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığı anlamına geliyor. İşsizlik had safhada, sosyal adaletsizlik, hakkını arayan insanı işten atma, yeni istihdam sahası ayıramama durumu var. Dünyanın her yerinde ekonomik krizler ve işsizlik ordusu yöneticilerin başına ciddi problem oluşturur. Özellikle genç işsizlik yüksek. Üniversite mezunu işsiz sayısı arttı. Aç kalan insan da ayaklanmaya yönelir” dedi.
 
‘Savaş Türkiye ekonomisine değil taşeron şirketlere rant sağlayacak’ 
 
Ekonomik kriz içinde olan Türkiye’nin savaşa girmesinin iktidarı kurtarıcı bir niteliği olduğunu söyleyen Emine, var olan siyasi belirsizlikle de net analizler yapılamayacağını belirtti. Müteahhitlerin inşaatları bıraktığını, devam ettirilemeyen kentsel dönüşümlerin çıkarılan kanunla ‘güçlendirmeye’ dönüştürüldüğünü söyleyen Emine, “Türkiye’de inşaat sektörü son demine geldiği bir ortamda tekrar durumu Suriye ve ‘güvenlik sınırı’ dediği bölgeye yüklüyor. Yine devlet kurumu olan TOKİ ile taşeron veya çeşitli müteahhitler olacak. Bunların da hangi müteahhitler olacağını biliyoruz. Ekonomiye faydası olacağını düşünmüyorum. Taşeron olarak alınırsa taşeron olan müteahhit firmaların lehine olur ve rant onlara akar. Türkiye için ciddi bir kalkındırma olmayacak bence. Eğer Suriye’ye yardım edecekse savaşta insanlar sadece evsiz kalmadı, dünyanın en büyük medeniyet merkezlerinden olan Şam ve tarihi alanların onarılması için de bir şeyler yapması gerekir. Yani bunların aldatmaca olduğunu düşünüyorum” dedi.
 
‘Güvencesiz ve ucuz işgücüne sahip mülteciler ekonomiye baskı uyguluyor’
 
Mülteci derneklerinin açıklamalarına göre Türkiye’de 1 milyon civarında Suriyeli mülteci, hatırı sayılır sayıda Afgan, Uygur Türklerinin bulunduğunu ve sayılarının sürekli arttığını belirten Emine, “Türkiye sınırları açıyor ve daha sonrasına karışmıyor. İnsanlar korkunç yaşamlara terkediliyor. Türkiye kendi milletinden de ciddi özveriler bekliyor. ‘Birleşmiş Milletler (BM), insan hakları örgütleri neden var’ diye düşünülüyor. Suriyeliler kalmak üzere geliyor, diğerleri ise geçici olarak geliyor ama kalıyor. Bu da ekonomi üzerinde baskı yaratıyor. Sigortasız ve ucuza çalışacaklar, denetlenmeleri için de denetmenlere yine para vereceksiniz. Ucuz işgücü hem piyasaları düşürecek hem de işsizliği arttıracak. Herkes için kötü sonuçlar. 1 milyon Suriyeli göçmenin ise sadece 400’ü BM kanunlarına göre mültecilik hakkına sahip ve 800 TL civarında destek alıyorlar. Hatta bir söylentiye göre o paranın da mültecilere değil farklı yerlere ödendiği söyleniyor” dedi.
 
‘Savaş harcanın paralar açıklanmadı’ 
 
Savaşın istatistiki ve parasal durumu için Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) açıklama yapılmadığını ve Merkez Bankası verilerinin yetersiz olduğunu da sözlerine ekleyen Emine, şöyle devam etti: “Merkez Bankası piyasada bir hareketlenme olsun diye kredileri aşağıya çekti. Demek ki ekonomi kötü durumda. Ama buna ekonomi dayanamaz. Zaten faizlerin kısa sürede çıkacağının sinyalini Cumhurbaşkanı bir konuşmasında verdi. ‘En önemli şey faizler’ dedi. Ben artık yapılan hiçbir şeye iyi niyetli bakamıyorum. Bu kısa dönem faiz indiriminden hangi şirketler faydalanacak göreceğiz. İnşaat sektöründe yeni yapılan değil inşaatı bitmiş olanlara faydası olacak gibi. Kredi faizlerinin düşmesi bu piyasayı biraz canlandırıyor. Bu belli şirketlere yardım etmek amacıyla da yapılmış olabilir.” 
 
‘Türkiye ekonomik yardım talebinde bulunmuş olabilir’
 
Henüz gidişatının belirgin olmadığı bir savaşın içinde 7 yıldır çözüm üretilmediğini kaydeden Emine, Soçi’de yapılan mutabakatın belirgin bir açıklama getirmediğini, ancak anlaşmaların arkasında ekonomik bir anlaşma olup olmadığına dair resmi bir açıklamanın da yapılmadığını ifade etti. Emine, “Mezhepsel hegemonya kurmak isteyen bir İran, Akdeniz’i kaybetmek istemeyen Rusya var burada stratejik bir anlaşma da olabilir. Türkiye’nin jeopolitik konumu önemli. Onlarla hareket etmeyi kabul ettiğinde nasıl bir ekonomik yardım talep edeceğini veya edip etmediğini bilmiyoruz. Ama her borçlanma ödemeyi gerektirir. Bazıları için gelir olan borçlanma bazıları için giderdir. Bu büyük bir yüktür. Kaç yıllığına ne kadar? Yıl uzadıkça faiz artıyor. Benim torunumun torunu da mı ödeyecek bilemiyoruz. Maalesef elimizde mevzuyu oturtacağımız resmi bir rakam yok” diye konuştu. 
 
‘Türk ve yabancı kaynakların verileri çelişiyor’
 
Halktan her türlü verinin saklanmasını bir irade gaspı olarak değerlendiren Emine, yöneten ve yönetilen arasındaki iletişimi sağlayan ulusal medyanın bağımsız olmadığına da dikkat çekti. Emine,   “Yabancı ülkelerin haber kaynaklarından açıkladığı rakamlarla anlamaya çalışıyoruz. Onlar da güvenilir değil. Türkiye’de son harekatta ölen sayısı bile yabancı ve Türk kaynaklarda farklı. Halka toz pembe anlatılıyor ama bizlerin halka bir şey anlatmamıza da engel oluyorlar. Bilimsel namusa inanarak bu günlere geldik. Halkı yanlış bilgilendirmek istemediğimiz için de konuşamıyoruz” dedi.
 
‘Savaşın giderlerini nasıl ödüyor’ 
 
Türkiye’nin savaşa girmemesi halinde iktidara olan güvenin daha da azalacağını, ekonomik krizin sorumlusu haline gelebileceğini söyleyen Emine, “Şimdi kendine oy veren kitlenin kahramanı oldu. Ciddi bir para gitti ama ne kadar harcandı bilinmiyor. Her savaş bir harcamadır. Tankların, uçakların benzinleri bile ciddi para. Okuduğum bir haberde son savaşta 200 milyon dolar civarında paradan bahsediliyor. Suriye Milli Ordusu’nu Türkiye finanse ediyor. Her savaş ciddi bir harcamadır. Nasıl ödüyor” diye sordu. 
 
‘Piyasa ekonomileri terk edilmeli’
 
Kredi vergilerinin, kredi fonlarının düşürülmesi ve ücretlerin arttırılmasından yana olduğunu söyleyen Emine, “Piyasa dar boğaz içinde. Paranın dolaşması, insanların alıveriş yapabilmesi lazım. Bunun için de paralarının olması lazım. Üretken alanlarda yatırım yapılmadığını biliyoruz. Kısa süreli olarak dar boğazdan belki böyle kurtulabilir. Aslında piyasa ekonomilerinin terk edilmesi lazım” dedi.