Tekstil işçisi kadınlar anlattı: Çalışmazsak bizi eve kapatıp erkeğe muhtaç ederler

  • 09:08 16 Mart 2020
  • Emek/Ekonomi
Safiye Alağaş
 
İSTANBUL - Güvencesiz çalışma alanının en yoğun olduğu iş kollarından biri olan tekstil sektöründe çalışan Bahar Yeşilyurt ve Emine Duman, daha işe başlarken, “Önceliğimiz erkekler, onlara sigorta yapıyoruz” diyen patronların ve iş yerindeki emek sömürüsünün, cinsiyetçiliğin geldiği noktayı anlattı. Ama Bahar da Emine de evde kapalı kalmadıkları ve erkeğe muhtaç olmadıkları için çalışmanın şart olduğunu da söylüyor. 
 
Tekstil iş kolu özellikle kadınlar açısından en güvencesiz ve esnek çalışma alanlarından biri. Çok sayıda kadının çalıştığı tekstilde yaşananları, İstanbul’un Sultangazi ilçesinde küçük bir atölyesinde çalışan Bahar Yeşilyurt ve Emine Duman’dan dinledik. 
 
‘Çalışmaya bir sıfır yenik başlıyorsunuz’ 
 
Bahar Yeşilyurt, 1999 yılında 10 yaşında ilkokul 4’üncü sınıfı bırakıyor ve bir tekstil atölyesinde çırak olarak çalışmaya başlıyor. Bu süre zarfında makine kullanmayı öğreniyor, şimdi ise makineci olarak çalışıyor. Geçim sıkıntısından dolayı okuyamadığını söyleyen Bahar, “Şuanda ortaokula dışarıdan devam ediyorum. Kadın olmak başlı başına çok zor. Özellikle Türkiye’de daha da zor. Bir de çalışmanın başka bir zorluğu var. Kadın olduğunuz için zaten bir sıfır yenik başlıyorsunuz. Çünkü erkeklere öncelik veriyorlar. Bir işe başvurduğunuz zaman ‘biz kadınlara sigorta yapmıyoruz. Erkeklerin sigortasını yapıyoruz. Önceliğimiz erkekler’ diyorlar. Sebepleri ne diye sorduğumuz zaman ‘onlar ev geçindiriyor. Siz yarın öbür gün evlenip gidiyorsunuz ne gerek size sigortaya’ diyorlar. Bu gibi söylemleri çok duyduk. Kadınların elinden ekonomik özgürlüklerini alıp onları eve mahkum etmeyi düşünüyorlar” diye anlatıyor. 
 
‘Maaşları bankaya yatırıp bir kısmını elden geri alıyorlardı’ 
 
Bahar, bu tür söylemlerle ve tepkilerle karşılaştığında başka iş aradığını ancak bulamadığı için çalışmaya mecbur kaldığını söylüyor. 20 yıldır çalıştığı halde sadece 8 senedir sigortalı bir yerde çalıştığını dile getiren Bahar, şöyle devam ediyor: “Asgari ücret ile çalıştığımızı gösteriyorlardı. Maaşları bankaya yatırıp bir kısmını geri aldıkları dönemler de oldu. Erkek toplumu olduğu için ortamlarda çok cinsiyetçi küfürler ediliyor. Buna itiraz ettiğimiz zaman ‘İşinize geliyorsa çalışın işinize gelmiyorsa çıkın gidin’ diyorlar. Her yerden kadının ekonomik özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyorlar. Ama bence kadın her yerde çalışmaya devam etmeli. Ekonomik özgürlüğünü eline almalıdır. Ekonomik özgürlüğü olan bir kadın kimseye muhtaç kalmaz ve her zaman istediğini yapar. Yeter ki istesin. Her şeye rağmen çalışmak iyi hissettiriyor.” 
 
‘Burnumuzdan getire getire sigorta yaptılar’ 
 
Asgari ücretle çalışan Bahar, “Bir verip on alıyorlar” diyor. İşçinin, emekçinin hakkının başka projelere harcandığına dikkat çeken Bahar, “Bizden kesip başka projelere yatırıyorlar. Ses çıkarını içeri atıyorlar, işten çıkarıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda belediye seçimlerinde patronumuz bir belediye başkan adayını propaganda yapsın diye iş yerine getirmişti. Ben katılmak istememiştim. Herkesin katılmak zorunda olduğunu söyleyip dayatmada bulundular. Zorla bir partinin belediye seçim konuşmasına katıldım. Sonuçta ben oraya çalışmaya gidiyorum. Böyle bir propagandaya gerek yok. Çok zoruma gitmişti o zaman. Sigortalı çalışıyordum ve çalışmaya mecburdum. Çıksam tazminat alamazdım. Maaşlarımız çok geç yatıyordu. Bunu her seferinde dile getirdiğimizde ‘o zaman çıkartırız sizi kendiniz sigortasız çalışırsınız’ gibi şeylerle çok karşılaşıyorduk. 8 yıl çalıştığım yerde sigortalı çalıştım ama burnumuzdan getire getire sigortamızı yaptılar. Mesaiye kalmak zorundaydık” sözleri ile yaşadıklarını anlatıyor.  
 
‘Sendikalar haklarımızı savunmada yetersiz’ 
 
Daha iyi yerlerde çalışmanın ise ekonomik kriz koşullarında riski olduğunu belirten Bahar, devamla şunları söylüyor: “Yüksek maaş alıyorsun, sigortan oluyor ancak ekonomik krizden dolayı bir süre sonra iflas ettiğini söylüyor ya da gerçekten iflas ediyor. Maaşın içeride kalıyor. Bir de onu almak için uğraşıyorsun. Bunu protesto ettiğin zaman sen suçlu oluyorsun. Hiçbir grev hakkın yok. Hem hakkın elinden alınmış, hakkını savunduğun için sen suçlu oluyorsun. Sendikalar işçileri, haklarını savunma noktasında çok yetersiz. Bana göre sadece ücretini alıyorlar. Hiçbir şekilde işçinin yanında olduklarını düşünmüyorum. Ben hiç sendikalı olmadım. Bir ara iş yerinde bunu tartışıp sendikalı olalım dedik. Ama birkaç kişi gidip bunu patrona söylemişti. Patronda ‘böyle bir şey varsa hemen çıkın gidin. Ben kabul etmiyorum, uğraşamam kimseyle’ deyip bizi işten çıkarmayla tehdit ettiği için biz de sindirildik. Üsttekilere hiçbir şey olmuyor. Olan işçi sınıfına oluyor. Üstteki iki kuruş fazla verdi mi cebinden hiçbir şey eksilmez. Hatta bir insanın maaşının düzenli yatması, sigortasının düzenli olması, patronun anlayışlı olması işçinin çalışmasına daha çok katkı sağlar.”
 
Ev içi emek de kadınların omzunda 
 
İşten çıktıktan sonra her kadın gibi bir de ev içi emeğin omuzlarına yüklendiği Bahar, “Yine da kadınlar çalışsın, kendisini eve kapatmasın. Çünkü bu kez de sadece ‘evde kalsın, iş yapsın, çocuk baksın’ diye bakıyorlar. Erkeğin cebine muhtaç kalsın istiyorlar. Kadının ekonomik özgürlüğü çok önemli. Komşumun kızını kendimle beraber işe götürdüm ve ‘kendimi boş yere eve kapatmışım. Niye çalışmamışım bunca zaman’ dedi. İlk maaşını aldığı zaman ‘bu para benim mi, ben mi kazandım’ diyordu” diye anlatıyor. 
 
‘Hiç okula gitmedim’
 
Aynı iş yerinde çalışan Emine Duman’ın ise 12 yaşında tekstil atölyelerinde çalışmaya başlıyor. “Ben aileme bakmak zorundaydım. Hiç okula gitmedim. Gidemedim. Dışarıdan da okumadım” diyen Emine, “Çırak olarak başladım daha sonra makineyi öğrendim. İki iş yeri değiştirdim, başka bir yerde çalışmadım. Çalışınca en azından sürekli evde olmuyorsun. Babamı kaybettikten sonra çalışmaya başladım. İki kardeşim vardı onlar okula gidiyordu. Ben de onlara baktım. Mecbur kaldım daha doğrusu. Bir iş yerinde çalıştım paramı alamadım. Öyle kaldı orada. Sigorta zaten yoktu. Ben hep sigortasız çalıştım. Şimdi bile geçinemiyorum. Aldığım para ancak elektrik, su, doğalgaz, kira ve pazara yetiyor” sözlerini kullanıyor. 
 
Eşinden ayrılan Emine’nin 12 yaşında bir oğlu var. Oğlu için güzel bir hayat istese de birçok şeyin eksik kaldığını söyleyen Emine, “Babaannesinin dedesinin yanında kalıyor. Hafta sonraları gidip göremiyorum. Ay gelmeden kira, elektrik, su, doğalgaz geliyor” diyor.