'Veriler il, ilçe ve hastane bazında verilmeli'
- 14:44 21 Nisan 2020
- Emek/Ekonomi
İZMİR - Koronavirüse dair verilerin sağlık örgütleri ile paylaşılması gerektiğini söyleyen SES İzmir Eşbaşkanı Nursel Yücesoy, verilerin il ilçe ve hastane bazında verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, koronavirüs (Covid-19) salgın ile mücadeleye ilişkin durum değerlendirmesi yapmak için basın toplantısı düzenledi. Sendika binasında düzenlenen toplantıda İzmir Tabip Odası’nın da katkılarıyla hazırlanan açıklamayı SES İzmir Şube Eşbaşkanı Nursel Yücesoy okudu. İstanbul’dan sonra en fazla vaka sayısının İzmir’de görüldüğünü belirten Nursel, salgının şiddetinin artmasıyla hem sağlık emekçilerinin hem de toplumun sağlığı açısından tehlike ve riskin arttığını kaydetti.
‘Önlemler yetersiz’
Daha fazla hasta ve kayıp verilmeden hükümetin önlemleri arttırması gerektiğini vurgulayan Nursel, salgınla etkili mücadele için zorunlu olmayan alanlarda üretimin acilen durdurulması, buralarda çalışan işçilerin ücretli izinli sayılması, temel ihtiyaçların sağlanmasının devlet kaynakları ile güvenceye alınması gerektiği vurgulandı. Nursel, “Ne yazık ki süreci yürüten iktidar tarafından ısrarla bu yönde bir adım atılmamakta, sadece 2 kez hafta sonu sokağa çıkma yasağı getirerek tıpkı ‘evde kal’ çağrıları gibi gerçeklikten uzak ve yetersiz önlemler almaya devam etmiştir. Hafta içi üretim ve yaşamın akışı tüm hızıyla devam ederken, bu önlemler salgın kontrolünde yeterli olmayacaktır. Halk sağlığı için önlemler toplumun tüm bireyleri için alınmadığında sonuç alıcı bir önlem olmayacaktır” sözlerine yer verdi.
Verilerin şeffaf bir şekilde şehir, ilçe ve hastanelerin durumu şeklinde kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini vurgulayan Nursel, riskli şehirlerde alınacak önlemlerin önümüzdeki salgın döneminin seyrini değiştireceğini söyledi. Nursel, “Nitekim bu verilerin geç paylaşılması toplum üzerinde bilinmezliği ve korkuyu arttıracağını sürekli dile getiriyorduk. Salgın ile mücadelede gelinen son noktada görüyoruz ki hem sağlık emekçilerinin hem de toplum sağlığının önemi hiçe sayılmıştır” dedi.
‘Enfekte sağlık çalışanı sayısı TTB ve sendikalara bildirilmeli’
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 1 Nisan günü yaptığı açıklama ile 601 sağlık emekçisine koronavirüs bulaştığını aktardığını hatırlatan Nursel, birçok sağlık emekçisinin de virüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi. İzmir Tabip Odası ve SES’in verilerine göre sadece İzmir’de 350’ünün üzerinde sağlık emekçisine virüs bulaştığını kaydeden Nursel, “Şu an hala temaslı ya da enfekte sağlık emekçisi sayısı hakkında hiçbir bilgi açıklanmamakta, bu da ciddi bir tedirginliğe yol açmaktadır. Öncelikle sağlık emekçileri salgın yönetimiyle ilgili açık bir şekilde bilgilendirilmeli, kurum bazında temaslı, enfekte sağlık çalışanı sayısı, uygulanan tedavi gibi bilgiler SES ve TTB gibi sağlık emekçilerinin örgütleri ve temsilcileri ile paylaşılmalıdır” diye belirtti.
‘Sağlık emekçilerine 5 günde bir test yapılmalı’
Sağlık emekçilerine düzenli olarak test yapılması konusunda problemlerin sürdüğünü, semptom göstersin göstermesin tüm sağlık emekçilerine 5 gün aralıkla test yapılması gerektiğinin altını çizen Nursel, bu yolla hem sağlık emekçilerinin korunacağını hem de virüsün bulaşının önleneceğine işaret etti. Yapılan rutin testlerde hiçbir semptom göstermeyen sağlık emekçilerinde testlerin pozitif çıktığı örnekler yaşandığını anımsatan Nursel, “Sağlık emekçileri için istediğimiz yaygın test talebinin önemi, hasta olduğunun farkında olmadan hastalığı hem kendi etrafındaki diğer sağlık emekçilerine hem de ailesine yayma olasılığı göz önüne alınmalıdır. Böyle örnekler İzmir’ de yaşanmış olup maalesef bir sağlık emekçisi farkında olmadan aile fertlerine bulaştırmış ve hatta bir kayıp bile vermiştir. Böyle vakaların önüne geçmenin bir yolu 5 gün aralıklı testin yanı sıra bir diğer önemli talep de, riskli alanlarda çalışan emekçilerin izolasyon, barınma ve ulaşım planlaması” şeklinde konuştu.
‘Sağlık emekçilerinin barınma ve beslenme gibi ihtiyaçları yeterli değil’
SES olarak ulaşımın ücretsiz olması talebinin resmi yazışmalar ve görüşmeler ile sağlandığını, İzmir Tabip Odası’nın katkıları ile bazı hastanelerde sağlık emekçileri için servis imkânı ayarlandığını söyleyen Nursel, “İzmir’de barınma konusu hali hazırda yeni atanan sağlık emekçileri açısından tam olarak çözülmemiş. Bununla ilgili girişimlerimiz olduğunu ve misafirhane vb. olanakların arttırılmasının yanında buralarda şu an kalan sağlık emekçilerinin insana yaraşır koşullarda kalmaları, ihtiyaçları karşılanması, yemek gibi en temel sorunlar yeterli, besleyici ve uygun şekilde çözülmelidir. Ayrıca temaslı ya da pozitif sağlık emekçileri için ayrı barınma olanakları sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘Covid-19 iş kazası sayılmalı, çalışanların iş yükü azaltılmalı’
Hastanelere virüsün iş kazası olarak girmediğini ifade eden Nursel, tüm vakaların iş kazası girilmesi sağlık emekçilerinin hastalığa yakalandıklarında maaş, tazminat, çalışmama haklarıyla ilgili başvuru gibi konularda herhangi bir bürokratik işlemle ilgili kaygı duymadan çalışabilmesi gerektiğini vurguladı. Sağlık emekçilerinin tedavisi henüz tanımlanmamış, ölüm oranı yüksek bir hastalıkla mücadele ederken çaresizlik yaşayabildiğini kaydeden Nursel, “Hastalara, kendi ailelerine ve yakın çevrelerine hastalığı bulaştırma riski de ek olarak ciddi bir baskıya ve kaygıya neden olmaktadır. Bu kaygı ve stresi azaltmanın etkili yöntemleri, fazla mesailer kaldırmalı, 24 saatlik çalışma saatlerinin kaldırılıp, vardiyalı çalışma sistemi uygulanmalı, yedekli çalışma planlanmalı ve bu planlar yapılırken sağlık emekçilerinin görüşü alınmalı ve zamanında bilgi verilmeli, nöbetlerde dinlenme olanakları sağlanmalı, sağlık emekçilerinin sayısı arttırılarak iş yükü azaltılmalıdır” sözlerine yer verdi.
‘KHK’li sağlıkçılar geri alınsın’
Yeni bir kurumda görevlendirilen sağlık emekçilerinin hem oryantasyon hem de Covid-19 salgını kapsamındaki eğitimleri tamamlamadan çalışmalarına müsaade edilmemesi gerektiğini kaydeden Nursel, KHK ile ihraç edilmiş sağlık emekçilerinin işlerine iade edilmesi gerektiğini belirtti.
‘Personele yapılan ek ödeme düşmüştür’
Salgın nedeni ile görev yapan sağlık emekçilerine performansa dayalı ek ödemelerin 3 ay tavandan yapılacağı açıklamasından sonra 8 Nisan 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nın Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nün konuyla ilgili usul ve esasları yayınladığını dile getiren Nursel sözlerine şöyle devam etti: “Düzenleme AKP döneminin kamu hastanelerinde özelleştirme temelli düzenlemelerinin sonucudur. Söz konusu karar metni makam onayında ‘Sağlık personelin gelirlerinde önemli bir paya sahip olan ek ödemelerin kaynağının sağlık tesislerinin gelirini oluşturmaktadır. Hastalığın yayılmasını önleyici tedbirler kapsamında aciliyeti olmayan ve ertelenebilir sağlık hizmetlerinin verilmemesi sebebiyle sağlık hizmetinin arz ve talebinden düşüşle beraber, sağlık tesisi gelirlerinde ve dolayısıyla personele yapılan ek ödemede de azalma meydana gelmiştir.’ vurgusu sendikamızın daha önceki açıklamalarında olduğu gibi düzenlemenin ‘mecburiyetten’ hayata geçtiği görülmektedir. Biz sağlık emekçilerinin genel itibarıyla gelirlerimizin sağlık hizmetlerine arz talep dengesiyle belirlenmesi anayasa ve 657 devlet memurları kanununa aykırıdır.”
‘Valilik ile görüşme talebi reddedildi’
Sağlık emekçilerinin temel ücretlerinin yoksulluk sınırının üstüne çıkartılması, herkesin yaptığı işe göre yansıması ve emekliliğine de sirayet etmesi gerektiğini, performansa dayalı ek ödeme gibi gelir kalemlerinin geçici olduğunu söyleyen Nursel bu tarz ödemelerin sosyal güvenlik haklarına hiçbir yansıması olmadığını, bu nedenle performans sisteminin kaldırılmasını istedi. Sağlık hizmetlerinin bütünlüklü görülmediğini, toplumsal sağlık düzeyinde iyileştirme yapılmadığını, sağlık emekçilerine yönelik ve ekip anlayışına aykırı ve ayrıcalıklı yaklaşımların sağlık hizmetlerine zarar verdiğini kaydeden Nursel, “Birçok kez İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşme talebimiz olmuş hepsine yoğunluk bahane edilerek olumsuz cevap verilmiştir. Yine Valilik ile görüşme taleplerimiz reddedilmiştir. Biz sahadaki sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin temsilcileri olarak salgın yönetiminde öneri ve eleştirilerimizin bu süreçte ne kadar önemli ve hayati olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz” dedi.
İzmir İl Koordinasyon Kurulunun çalışmalarına katılma ile ilgili valiliğe başvuru talebinin verilen cevapta “Sayın yetkili; talebiniz tarafımıza ulaşmış olup, sayın valimizin talimatı ile 13.04.2020 tarih ve 45435 sayı ile il afet ve acil durum müdürlüğüne havale edilmiştir. Bilgilerinize" sözlerinin yer aldığını belirten Nursel, sürecin takipçisi olacaklarını duyurdu.
‘Mücadeleye devam edeceğiz’
Nursel son olarak, “Sürecin başından beri salgın yönetiminde, İzmir’de özellikle sağlık alanında yaşanan sorunlar olmak üzere bilimsel veriler ışığında, etkili ve doğru bir mücadele için gerekli tedbirlerin alınması için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.