Ev işçisi kadın: ‘Bize virüs bulaştırırsın’ denilerek odama hapsedildim

  • 11:54 24 Nisan 2020
  • Emek/Ekonomi
İSTANBUL -  Evid-Sen Covid-19 salgını nedeniyle 30 ev işçisi kadının katılımıyla yaptığı araştırmayı rapor haline getirdi. Raporda kadınların dile getirdikleri sorunlara yer verildi: “Bize virüs bulaştırırsın diye bir hafta boyunca odama hapsedildim. Hapisim devam ediyor, yemeğimi kapı önüne bırakıyorlar. Bu duruma dayanamıyorum.”
 
Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (Evid-Sen) koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin rapor hazırladı. Raporda Evid-Sen’in salgın süreci boyunca ev işçisi kadınlarla iletişimde olduğu ve enfekte olan 7 ev işçisi kadının Covid-19 kapsamında tedavi gördükleri aktarıldı. Rapor kapsamında Evid-Sen’in yakın ilişki içerisinde bulunduğu, İstanbul’da yaşayan 30 ev işçisi kadına sorular ulaştırdığı belirtilerek, salgın dönemi içerisinde yüz yüze görüşmenin mümkün olmaması ve çoğu ev işçisi kadının online konferans ve sohbet programlarını kullanmamaları nedeniyle yanıtların yazılı olarak iletilen mesajlar veya video ve ses kaydı aracılığıyla alındığına değinildi.
 
Görüşlerine başvurulan ev işçilerinin ortalama meslek tecrübelerinin 15 yılın üzerinde olduğu ifade edilen raporda, soruları cevaplayan ev işçilerinin 13’ünün ilkokul mezunu, 9’unun lise mezunu, 3’ünün yüksekokul mezunu olduğu ve 2’sinin herhangi bir eğitim almadığı, 5’inin eğitim durumunu belirtmediği kaydedildi.
 
‘İşçi sağlığına uyulmuyor’
 
Evli olan 15 katılımcıdan 11’inin evin geçimini eşi ile birlikte sağladığı dile getirilen raporda, bu durumun araştırmaya katılan ev işçilerinin sadece hane bütçesine katkı sağlamak amacıyla çalışmadıklarını göstermesi açısından önemli olduğu vurgulandı. Araştırmaya katılan ev işçilerinden 19’unun gündelikçi olarak, 11’inin ise yatılı olarak çalıştığı belirtilirken, yatılı çalışanlar arasında ise 6 kişinin göçmen işçilerden oluştuğuna değinildi. Gündelik işlerde çalışan ev işçilerinin yoğun bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduklarına dikkat çekilen raporda, yatılı olarak çalışan ev işçilerinin ise izinsiz ve işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uyulmaksızın çalıştırıldıklarının altı çizildi.
 
‘Gündelik işlerde çalışanların tamamı işsiz’
 
Salgın döneminde ev işçilerinin yaşadıkları sorunlara ilişkin ise raporda, “Bu doğrultuda salgın öncesinde gündelik işlerde çalışan katılımcıların tamamının şu anda çalışmadıkları, işsiz kaldıkları ve çok ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya oldukları görülmüştür. Temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çeken ev işçileri, sürecin daha fazla uzaması halinde içinden çıkılamayacak bir durumla karşı karşıya kalacaklarını ifade etmişlerdir” denildi.
 
Raporda kadınların verdiği cevaplar şöyle sıralandı:
 
“* Herkes korkuyor bizi eve almıyorlar… Çok sıkıntı yaşadım bu süreçte… Borçluyum borumu ödeyemiyorum, oğlum askerde, diğer çocuğum kaza yaptı kiramı ödeyemedim. Bankalara borcum da var. Bu hastalıktan sonra kimse çalışmıyor... Maalesef para yok borç var her yere… Gece gündüz düşünüyorum iki hastayla yaşıyorum… Beslenmemi bile sağlayamıyorum… Para yok ki ne alıp yiyelim… Üçüncü kiram oldu ödemedim…
 
* Bu dönemde ciddi sıkıntılar yaşıyorum, parasız kalıyorum… Çünkü gündelikçi olarak çalışıyordum... Bütün işlerimiz sonlandı işler iptal oldu… bu hastalık yüzünden, işimden ayrılmak zorunda kaldım… Şu an ciddi şekilde maddi durumum çok bozuk. Bütün geçimimi ev işlerinden sağlıyordum. Daha önce bir gıda kartım vardı ayda 125 TL İBB’den olan ondan alışveriş yapabildim bu ay öyle idare ettim.
 
* Ama şartlar zor… Yuvam dağıldı, çocuklarla buralarda bir başıma kaldım… Gibi gibi şeyler… Çevre olsa da ne yazar, elin kolun bağlı, büyükler ters, babam bıçak çekti… Önüne gelen evden kovuyor kafalarına estikçe…
 
‘Hastalanma riskleri yüksek’
 
Bu dönemde hala geçimlerini sağlayabilen ve işleri olan ev işçilerinin ise zor şartlar altında izinsiz ve uzun sürelerle çalışmak zorunda kaldığı ifade edilen raporda, yatılı çalışan birçok ev işçisinin aileleri ile iletişim kuramadığı, virüse karşı korunamadığı, ayrıca kendileri virüsün kaynağı gibi görülüp, horlanıp, ötekileştirildiği vurgulandı.
 
Kadılar işyerinde yaşadıkları sorunları şöyle anlattı:
 
“* Çalıştığım işyerinden izin istedim ama vermediler. Sen bize korona mı bulaştıracaksın dediler? Ellerime omuzlarıma vurup bana şiddet uygulayıp sonra da işten çıkarttılar…
 
* Bu olaylardan dolayı dışarıya çıkamıyorum gün boyu evdeyim izin günümü odamda geçiriyorum. Hafta içi çalışıyorum. İşim daha da yoğunlaştı çünkü herkes evde… Nefes alamıyorum herkese yetemiyorum… Bu süreçte covid öldürmezse bu gidişle Bakırköy’ün yolu görünüyor…
 
* Hemşireyim, Azebaycanlıyım. Memlekette çocuğum ve eşim var. Eşim korona oldu şimdi daha iyi ancak aklım ailemde. Ailemle telefondan görüntülü konuşuyorum. Bir buçuk yıldır çocuk bakıcısıyım. İki aydır hiç izin kullanmadım. Çalıştığım evin bütün işini yapıyorum, çocuklarına bakıyorum… Çok yoruldum… Bende virüs çıksa ne yaparım bilmiyorum. Önemli olan onlar, biz umurlarında değiliz. Evleri küçük bana ait bir odam yok bir şey olsa beni işten atarlar. Kendileri hasta olsa bana baktırırlar…
 
* Özbekistanlıyım… Karı koca yaşlı bir çiftin yanında çalışıyorum iki buçuk senedir. Çalışma iznim yok. Çalıştığım işyerinde yaşadığım önemli bir sorunu yazıyorum. Oturma iznini almak için postaneye gittim. Ayrıca otobüsle ya da minibüsle de değil çalıştığım yerin özel şoförüyle gidip geldiğim halde bize virüs bulaştırırsın diye bir hafta boyunca odama hapsedildim. Hapisim devam ediyor, yemeğimi kapı önüne bırakıyorlar bu duruma dayanamıyorum. İşi bırakmayı düşünüyorum, bırakmak istediğimde neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Çok üzülüyorum, bir insana bu yapılmamalı…”
 
Kadıların barınma hakkının değerlendirildiği raporda, kadınların bu dönem barınma hakkına ilişkin ciddi sıkıntılar yaşadığına dikkat çekilerek, araştırmaya katılanların büyük bir çoğunluğunun son derece küçük evlerde yaşadıkları, herhangi bir hastalık durumunda hastalarını ayrı odalarda izole etme şanslarının bulunmadığı dile getirildi.
 
Kadınlar beslenme ve sağlık hakkına ilişkin şunları anlattı:
 
“* Sağlıklı beslenmede sıkıntı çekiyoruz. Elimizdeki nakdi de tükettiğimiz için evde olan erzakla geçinmeye çalışıyoruz.
 
* Beslenemiyoruz tabi ki… Nasıl sağlıklı beslenebiliriz… Paran varsa hayat var…
 
* Raporlu olduğu için ilacımı direk eczaneye giderek alabileceğim söylendi ancak ben dün eczaneye gittim ilaçlar için benden para istediler ben de alamadan geri döndüm. Kısacası açıklanan birçok yardımdan ben faydalanamadım…
 
* Hayatımız tehdit altında… Çalışmazsak parasızlıktan, çalışırsak virüsten… Bu durum ne kadar sürecek beli değil… SGK’mız olmadığı için işsizlik yardımından faydalanamıyoruz… Sosyal yardıma başvurdum, ancak 685 TL nafaka aldığım için her defasında ret cevabı verdiler…”
 
Sigortasız olmalarından kaynaklı sosyal güvenceden yoksun ve sağlık güvencesinden mahrum olmalarının katlanılabilir bir durum olmadığını söyleyen kadınlar, yetkililere çağrıda bulunarak çözüm üretmesi gerektiğini vurguladı.
 
Raporun sonuç kısmında coğrafya, din, cinsiyet veya sınıf farkı gözetilmeksizin herkesin yaşam hakkı olduğunun altı çizilerek, toplumun tüm kesimlerinin bu soruna duyarlı olması çağrısı yapıldı.