‘Salgını sürü bağışıklığı ile atlatmaya çalışıyorlar’

  • 09:02 22 Mayıs 2020
  • Emek/Ekonomi
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - SES Yönetim Kurulu üyesi Fatma Yıldızhan, normalleşme sürecinin erken olduğuna dikkat çekerek, “Gizli taşıyıcılar ve vaka belirlemesi yapılmadan bir normalleşme sürecine girildiğini söylemek toplum sağlığından ve insan sağlığından uzak bir karar” dedi.
 
Koronavirüsle mücadele kapsamında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hayata geçirilmesi planlanan Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları içerisinde kaldırılacak kısıtlamaların bulunduğu “normalleşme planı” takvimi geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Takvim içeriğinde umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin açılması, iş veya hizmet sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin kısıtlamaların kaldırılması, karantina önlemlerinin il bazında kademeli olarak gevşetilmesi gibi maddeler bulunuyor. Konuya ilişkin sivil toplum ve meslek örgütlerinin tepkileri de sürüyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yönetim Kurulu üyesi Fatma Yıldızhan normalleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘İnsanları eve kapatmak bir önlem değildir’
 
Normalleşme sürecinin erken olduğunu vurgulayan Fatma, emekçiler için pandemi sürecinin normal bir süreç olarak geçtiğini söyledi. Emekçilerin açlık ve salgın arasında bir tercihe mahkum edildiğini vurgulayan Fatma, “Bugün toplum açısından düşündüğümüzde de süreç çok erken. Herkese test yapılmadan gizli taşıyıcılar ve vaka belirlemesi yapılmadan bir normalleşme sürecine girildiğini söylemek toplum sağlığından ve insan sağlığından uzak bir karar. Bu, tamamen salgını sürü bağışıklığı ile atlatmaya çalışmadır. Sistemin bugüne kadar uyguladığı ekonomik politikalar başka bir yol da bırakmıyor. Gerek savaş politikalarıyla gerek yapılan yolsuzlukla ülke ekonomisi bitmiş durumda. Bu süreci daha fazla yürütemiyor. Ekonominin yürümesi için normal olmayan bir normalleşmeye girmek zorunda. Üç günlük normalleşme sürecinde bile vaka sayısındaki artış bu sürecin ne kadar erken olduğunu bize gösteriyor. İnsanlara evde kal demek ve insanları eve kapatmak bir önlem değildir. Halkı açlık ve salgın tercihine getirecek uygulamalar da bir önlem değildir.  En temel korunma yöntemini de halka yükleyerek bu salgınla baş edilemez. Sonuçları ağır olur” dedi.
 
‘AVM’lerin pandemi koşullarında açılması kabul edilemez’
 
Sahillerin, parkların yasaklanırken alışveriş merkezlerinin bu kadar gündeme gelmesinin iktidarın halk sağlığından yana değil sermayeden yana tavır aldığını gösterdiğini ifade eden Fatma,  AVM’lerin bu kadar gündemleşmesinin nedeninin ise toplumu bilinçli olarak AVM’ye yönlendirme çabası olduğunun altını çizdi. AVM’leri sanki sosyal hayatın vazgeçilmezi olarak sunan hükümetin halkı doğrudan AVM’ye ittiğini kaydeden Fatma şöyle devam etti: “Pandemi sürecinin tamamen bitmediği bir aşamada kapalı alanların ve yoğunluğu fazla olacak mekanların hizmete açılması tamamen sermayeyi koruma amaçlıdır. Açıldığının ilk günü insanların AVM önlerinde sıraya girmesi pandeminin insanlara tam olarak anlatılamayışının sonucudur. Park ve sahillerin kullanımı açılmadan AVM’lerin bu pandemi koşullarında açılması kabul edilemez. Bu karar gidenlerden ziyade çalışan emekçiler açısında da büyük riskler taşıyor. AVM’ler iktidarların varlığı için vazgeçilmezdir, halk sağlığı için değil.” 
 
‘Halkın ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalı’
 
Mevcut durumda ve günden güne vaka sayılarındaki artışın göz önünde bulundurulduğunda toplumun kaderine terk edildiğinin söylenebileceğini aktaran Fatma, yaşanacak vaka artışının faturasının ise topluma çıkarma çabası içerisine girildiğini belirtti. Fatma, “İnsan sağlığı öncelenmediği sürece bu salgının tamamen biteceği söylenemez. Salgının olmazsa olmazı olan maske kullanımı ve fiziksel mesafe koşulları sağlanmalı. Maske kullanımı zorunlu olmasına rağmen maskelerin maliyetinin beş katına satılması kabul edilemez. Salgından korunmanın koşulu olan bir önlemi ücretlendirme kapitalizmin bir oyunudur. Tüm vatandaşlara kolay ulaşabilmeli ve ücretsiz olmalı. Halk evde kalırken azlığa mahkum edilmemesi temel ihtiyaçları karşılanmalıdır. Elektrik, doğalgaz, su faturaları devlet tarafından ödenmeli. Hükümet pandemi sürecini kendi çıkarları noktasında kullanmaktan derhal vazgeçmeli. Emekçilerin çalışması serbest ama eylem yapması yasak tavrını 1 Mayıs’ta net olarak gördük. Yapılan bu uygulama emekçilere karşı samimiyetsizliğin en açık örneğidir” diye konuştu.