DEM Parti: Kayyıma yönelik 10 parti ile kanun teklifi verdik

  • 10:34 19 Şubat 2025
  • Güncel
 
ANKARA - Wan’daki kayyım ataması, ardından gelişen olaylarda polis şiddetine dair açıklama yapan DEM Parti Grup Başkanvekili ve milletvekilleri kayyımlara dair 10 partinin bir araya gelerek kanun teklifini verdiklerini belirterek, Wan’da gerçekleşen polis şiddetine karşı Meclis Başkanı'na insiyatif alma çağrısında bulundu. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli ve milletvekilleri Meclis'te basın açıklaması gerçekleştirdi. 
 
Bugün saat 13.00’da Güvenpark’ta kayyım darbesine karşı Eş Genel Başkanlarının katılımıyla bir açıklama yapacaklarını anımsatan Sezai Temeli, Meclis Başkanına, “Kayyım konusunda inisiyatif alın” çağrısında bulundu. Sezai Temeli, “Van kayyımı 11’inci kayyımdır. Bugüne kadar Türkiye’de seçilmişlere yönelik bu darbeci zihniyetle 11 kayyım atanmıştır, halkın iradesi yok sayılmıştır. Neredeyse 1 milyonu aşkın insanın iradesi bugün gasp edilmiş durumdadır. Bu 11 kayyım aslında Türkiye demokrasisinin fotoğrafını da bize göstermektedir. Bu konuda yerel meclislere yönelik, yerel seçilmişlere yönelik bu saldırıya karşı kuşkusuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapması gerekenler vardır ve nu yapılması gerekenler konusunda da en nemli sorumluluk meclis başkanına düşmektedir” dedi. 
 
10 parti ile kanun teklifi verildi 
 
Kayyım uygulamasının 15 Temmuz darbesinden sonra yürürlüğe giren OHAL döneminin bir uygulaması olduğunu ifade eden Sezai Temeli, OHAL düzenini sürdürmek isteyen bir iktidarla karşı karşıya kaldıklarını kaydetti. Sezai Temeli, “Eğer OHAL yasaları ile bu ülkeyi yönetecekseniz bu ülkede demokrasiden, hukuktan bahsetmek mümkün değildir. OHAL uygulamaları sonuçta bir darbe uygulamasıdır. Darbe aklıyla var olan bir yasada ısrar etmek aslında seçilmişlerin tümü ister vekil olsun ister yerel yönetici olsun içine sindireceği bir durum değildir. İşte bu nedenle TBMM çatısı altında 10 parti bir araya gelerek bir Kanun Teklifi hazırladık. Belki de bugüne kadar yapılmış en kapsamlı bir oydaşmadan bahsediyoruz. Bu 10 partinin kamuoyundaki temsiliyeti yüzde 65 civarındadır. Yani halkın mutabakatı anlamında da bir yanıyla Türkiye’de partiler seçilmişler ama en genel anlamıyla halk kayyımlara karşıdır. Meclisin bir sorumluluğu vardır bu kanun teklifinin bir an önce genel kurula gelmesini ve yasallaşmasını talep ediyoruz. Bu konuda Sayın Meclis Başkanımıza çok önemli bir rol düşüyor” diye belirtti. 
 
Meclis başkanına çağrı 
 
Meclis başkanlığının sürekli sivil anayasadan söz ettiğini anımsatan Sezai Temeli, “Darbe anayasasından kurtulmamız gerektiğini söylüyor. Bu konuda kendisiyle mutabıkız. Bizi ziyaret ettiğinde bunu çok açık ifade ettik. Ama sadece anayasayı sivilleştirmek yetmez, Türkiye’deki birçok yasayı da sivilleştirmek gerekiyor. İşte onların başında da bu kayyım uygulaması gelmektedir. Bu yasa gelmektedir. Bugünkü darbe anayasasına bile aykırılık taşıyan bu uygulamaya karşı Meclis Başkanımız nasıl muhalefet partilerini kendiliğinden bir araya gelmişse şimdi inisiyatif alıp iktidar ve muhalefeti bu konuda ortaklaşmaya davet etmesi ve bu yasanın, bu kanun teklifinin yasalaşması konusunda inisiyatif alması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
Sezai Temeli devamında şunları söyledi: 
 
“Bu kayyım uygulamalarından bu ülke kurtulamadığı sürece Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukuk devleti olması mümkün değildir. Böyle bir uygulamayla demokrasinin yan yana gelmesi, bağdaşması mümkün değildir. Bir başka yönü yine buradan Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a bir kez daha bir başka konuda da çağrı yapmak istiyoruz. Bir darbe uygulamasıdır ortaya konan sahne de darbecilerin ortaya koyduğu sahneden farkı yoktur. İnanılmaz bir kolluk gücü şiddetiyle halkımız, seçilmişler yüzyüze gelmektedir. En son Van’da olduğu gibi Van belediye binamıza inanılmaz bir saldırı gerçekleşmiş, orada birçok insan yaralanmış ve bir hayati tehlikeyle karşı karşıya gelmiştir. 15 Şubat’taki kayyım atanması sonrası adeta kolluğun açık bir saldırısıyla Van halkı karşı karşıya kalmıştır. O denli şiddetli bir saldırı vardır ki kabul edilmesi mümkün değildir. 
 
İçişleri Bakanlığından dönüş olmadı
 
İşkenceler, açık işkenceler, gözaltı uygulamaları bütün görüntüleriyle ortadadır. Bu görüntüleri tespit ettik ve kamuoyu ile de paylaştık. Ama burada daha da vahim bir durum ortaya çıktı. Bu şiddeti sergileyen kolluk orada aslında halkın iradesini ve onların temsilcilerini yok saydığını açık bir şekilde beyan etti. Ben devletim dedi. Ben devletim diyerek bu faşizan uygulamaları devlet ve toplum karşı karşıya geldiğinde nerede duracağını göstererek teşhir etmiş oldu. Ciddi bir saldırı söz konusu oldu. Bu saldırılara maalesef orada seçilmiş arkadaşlarımız da karşı karşıya kaldı. Meclis Grup Başkanvekilimiz Sayın Gülistan Kılıç Koçyiğit’e yönelik tehdit görüntüleri, Newroz vekilimize yönelik saldırılar ki görüntüleri var, diğer seçilmiş arkadaşlarımız belediye eşbaşkanlarımıza yönelik saldırılar gözaltılar ters kelepçeler bunların görüntüleri var. Bu görüntüleri İçişleri Bakanlığı ile paylaştık, dedik ki; kolluğun bu kanundışı yasadışı uygulamalarına saldırılarına karşı ne yapacaksınız. Bunu yapanları tespit ederek bildirdik tabii beklediğimiz gibi İçişleri Bakanlığından herhangi bir dönüş olmadı herhangi bir yaptırım da söz konusu değil.
 
Milletvekillerine çağrı: Halkların iradesinin korunmasıdır 
 
Meclis başkanımız herşeyden önce bu meclisin gerçekten bütün milletvekillerinin bütün seçilmişlerinin ortak iradesini temsil ediyorsa bu konuda mutlaka inisiyatif almalı ve söz kurmalıdır. Nasıl ki taraflı cumhurbaşkanı bu ülkede bugün yaşadığımız bir çok demokrasi ve hukuk sorunun kaynağı ise biz burada taraflı bir meclis başkanı istemiyoruz. DEM Parti vekillerine ve seçilmişlerine yapılan bu saldırıya sessiz kalıp AKP’li vekillerin yaptığı hukuksuzlukları bile savunacak halde olan bir meclis başkanı görüntüsü istemiyoruz. Dolayısıyla eğer bir hukuka sahip çıkmak söz konusuysa bunu o eşitlikçi ve tarafsızlık anlayış ile ortaya koymasını bekliyoruz. Kendisine çağrımız bu yöndedir. Eğer meclisi temsil ediyorsa, burada halkın iradesini hep birlikte temsil ediyorsak o zaman Sayın Meclis Başkanı bu konuda mutlaka inisiyatif almalıdır. Bu şiddete, bu saldırganlığa karşı meclisin iradesini seçilmişlerin iradesini korumalıdır. Seçilmişler dediğimiz halkı temsil ediyor. Tümüyle burada Türkiye’yi temsil ediyoruz. Kürt halkını, Türk halkını bu coğrafyada yaşayan bütün halkları emekçileri, kadınları temsil ediyoruz. Dolayısıyla da sorumluluğumuz büyüktür. Bu sorumluluğun yerine gelmesi konusunda da buradan başta Meclis Başkanı olmak üzere tüm milletvekillerine de çağrı yapıyoruz. Evet bu sadece kişisel hakların korunması değil, topyekun bir halkın iradesinin ve haklarının korunmasıdır.”