
Gültan Kışanak: Çağrı çözüme dair net bir irade beyanıdır
- 19:56 1 Mart 2025
- Güncel
ANKARA - “Davacıyım” ve “Mahpusta Kadın Olmak” kitaplarının imza etkinliğinde konuşan Gültan Kışanak, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısına dikkat çekerek, “45 yıllık çatışmalı dönemin sonunda, Kürt sorununu hukuki, siyasi ve demokratik bir dönüşümle çözmek gerektiğine dair net bir irade beyanıdır” dedi.
Gültan Kışanak’ın “Davacıyım” ve Mahpusta Kadın Olmak Çalıştayı tarafından hazırlanan “Mahpusta Kadın Olmak” kitaplarının imza etkinliği ve söyleşisi, Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleştirildi. Etkinliğe Gültan Kışanak, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Yüksel Mutlu ve belgeselci Sibel Tekin konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğe siyasetçiler, barış akademisyenleri, barış anneleri ve çok sayıda yurttaş da katılım sağladı.
‘Tarihi çağrıya cevap olmalıyız’
İlk olarak söz alan DEM Parti MYK üyesi Yüksel Mutlu, PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından yapılan tarihi çağrıya dikkat çekerek, “Bu tarihi çağrıya tarihi bir mücadeleyle cevap olmalıyız. Aslında çözüm demokratikleşmede, bunu nasıl gerçekleştireceğimiz de bizim, hepimizin mücadelesiyle alakalıdır” dedi. Cezaevinde kadınların nasıl bir mücadele içinde olduğunu aktaran Yüksel Mutlu, “Hapishane denilince aklımıza travmalar, gözyaşları, özlemler ve hasret gelir. Ama öte yandan, kadınların mahpusluk içinde verdiği güçlü direniş de akla gelir; çünkü orada aynı zamanda bir mücadele de var. Egemenler açısından kadını içeriye kapatmak, tırnak içinde ‘terbiye etmek’, ‘vazgeçirmek’ anlamına gelir. Ama bizim açımızdan da mücadele etmektir mücadeleyi bir başka noktaya evrilitmektir. Kapalı kapılar ardında bedenimiz tutsak olabilir ama düşünceleriniz ve duygularınız özgürdür. Erkek egemen iktidarın, kadınları cezaevine kapatma hevesinin en büyük amaçlarından biri, onları terbiye etmek ve bu anlayışı kurumsallaştırmaktır. Bütün toplumu, tüm kadınları ve mücadele eden herkesi korkutmak istiyorlar. Ancak politik bir mahpus olmak, farklı bir özelliktir. Politik mahpus; isyan edendir, mücadele edendir, örgütleyendir ve bulunduğu her alanda amansız bir direniş sergileyendir” dedi.
‘Çağrı ama ya da fakata yer bırkamamıştır nettir’
Ardından söz alan Gültan Kışanak, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısına değinerek şunları söyledi: “Bu ayın 27’sinde Sayın Öcalan tarihsel bir çağrı yaptı. Burada bulunan birçok arkadaşımızın da tanıklığıyla, geçen şu 45 yıllık çatışmalı dönemin sonunda silahları devreden çıkarabilecek, Kürt sorununu hukuki ve siyasi zeminde, demokratik bir dönüşüm ve demokratik toplum perspektifiyle çözmek gerektiği konusunda çok net bir irade beyanıydı. Son derece kıymetli, son derece değerli, bu kadar net, bu kadar ama ya da fakat gibi kelimelere yer bırakmadan ortaya konulmuş bir barış, çözüm ve demokratik dönüşüm iradesi var.”
‘Kadınlar için cezaevleri sakınarak yaşamayı öğrendikleri bir alan’
Ardından cezaevlerinin koşullarına değinen Gülten Kışanak, “Doğrusu, F tipleri gerçekten hep tecrit mekanı olarak tartışılır ama F tipleri sadece tecrit mekanı değil aynı zamanda bir taciz mekanıdır. Çünkü neredeyse günün 24 saati, yaşamınızın her anı kameralarla izlenir. Bizim kaldığımız Kandıra 1 No'lu F Tipi karma bir cezaevi olduğu için o kameraların izleme odalarında kameralar, erkek gardiyanlar tarafından izleniyordu. Biz, 8 yıl boyunca hiç değilse bu izleme odalarında kameraların kadın gardiyanlar tarafından izlenmesi için mücadele ettik. Aslında kadınlar için cezaevleri, sakınarak yaşamayı öğrendikleri bir alan. Çünkü o gözetleme hali ve müdahale alanlarını sınırlama imkanı olmadığı için kadın olarak dönüp bunu deneyimliyorsun. ‘Ben kendimi sakınayım’ diyorsun” diye konuştu.
Konuşmaların ardından kitap imzalama etkinliğine geçildi.