Beraatla sonuçlanan dava bozuldu: Kadınlara yönelik bir mesaj

  • 09:06 17 Mart 2023
  • Hukuk
Melike Aydın
 
İZMİR - İzmir’de 2016’da gerçekleştirilen eyleme ilişkin beraat kararı verilen ve HDP Kapatma Davası’nda emsal gösterilen dava yeniden görülecek. Davada yargılananlardan Dilek Aykan, “Siyasi soykırım davalarından biriydi, mücadelemize engel olamadılar” mesajı verdi.
 
İzmir’de 2016’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Kadın Meclisi öncülüğünde Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bir araya gelerek 9 Ocak 2013’de Paris’te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Fidan Doğan ile 4 Ocak 2016’da katledilen Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı anmak için bir araya gelenlerden 4’ü erkek 29 kişi işkence ile gözaltına alınmıştı. 3 günlük gözaltının ardından 29 kişi hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla soruşturma başlatılmış, sonrası da 3 yıla yakın süren dava ise beraatla sonuçlanmıştı. Savcının itiraz etmesinin ardından İzmir Bölge Adliye Mahkemesi incelemesinde olan dosya, ceza istemiyle bozuldu. Dosya kapsamında yargılanan ve dönemin HDP İzmir İl Eşbaşkanı olan şimdi ise İsviçre’de UNİA Sendikası Kadın Komisyonu Başkanı olan gazeteci Dilek Aykan, davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘KJA kriminalize edilmek isteniyordu’
 
Davaya konu olan eylemin AKP iktidarının bugünlerin temelini attığı 2016 sürecindeki dönemlere denk geldiğini söyleyen Dilek, eylemde tüm kitleye “yasadışı eylem yaptıkları” gerekçesiyle polis saldırısı gerçekleştiğini ve işkenceyle gözaltına alındıklarını hatırlattı. Farklı platformlardan kadınların da içinde olduğu yüzlerce kadının İzmir Adliyesi önünde gözaltılara ilişkin eylemi nedeniyle o gün tutuklanmadıklarını belirten Dilek, “Amaç, dönemin KJA’sını (Kongreya Jinên Azad) kriminalize etmekti ama biz KJA savunması yaptık, kadın örgütlenmesinin meşru olduğu yönünde ifade verdik” dedi.
 
‘Emsal gösterilen davalardan biriydi’
 
2016’da birçok kişiye onlarca dava açıldığını ve bu davanın da 14 Mayıs seçimlerine gidilen süreçte HDP kapatılmasına ilişkin açılan davaya konu olan ve emsal gösterilen davalardan biri olduğunu dile getiren Dilek, “Ben de yasaklı listesinde bulunuyorum. Benim gibi siyasi yasak istenen ve HDP’nin kapatılmasına gerekçe gösterilen davalara sahibiz. Kararın bozulması politik bir sürece hizmet ediyor. 14 Mayıs’a giderken kendi ellerinde ‘haklı gerekçeler’ bulmak için beraat kararını bozarak Yargıtay’a gitti dava. Yani HDP’nin kapatılmasına hizmet eden davalara dönüştürülmesi için verilen siyasi bir karar” yorumunu yaptı. 
 
‘İkinci Paris Katliamı haklılığımızın göstergesi’
 
Dilek, davanın AKP-MHP rejiminin HDP’ye dönük müdahalesini içeren siyasi soykırım davalarından biri olduğunu, gösterilen delil ve gerekçelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Davalar boş ve tek bir elden yönetiliyor. Yargının nasıl siyasal sürece hizmet ettiğinin tarihsel kanıtı olacak gelecekte. Dönemin il eşbaşkanıydım. Bugün sürgündeyim. Belki yer değiştirdik ama çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz o gün Paris Katliamına dair anma gerçekleştirmek istiyorduk. 13 yıl sonra bu yıl yapılan ikinci Paris Katliamı bizim o gün haklı olduğumuzun kanıtıdır. Tekrarlanan bir katliamda 3 Kürt kadın siyasetçiyi kaybetmiştik. Failleri ve arkasındaki güçlerin yargılanmasını istemiştik. Bu karanlık güçler yargılanmadıkça devamı gelir ama failler yargılanana daha adil demokratik ülke inşa edilene kadar biz kadınlar mücadeleye devam edeceğiz.”
 
‘Tük kadınlara ve halklara tehdit mesajıdır’
 
Türkiye’deki rejimin ve bu rejimi yöneten AKP-MHP iktidarının çözüm sürecini sonlandırıp 7 Haziran 2015’ten itibaren HDP’ye siyasi soykırım operasyonu ve kadın aktivistlere yönelik saldırıları başlattığını da anımsatan Dilek, davanın tüm kadınlara yönelik bir mesaj içerdiğinin altını çizdi. Dilek, “İlk gözaltına alınırken ciddi sahiplenilmişti dava. Türkiye’de siyasal sürecin öncüleri olan feminist akivistler Kürt kadınlarına yönelik mesaj içeriyor”  dedi ve ekledi: “Ama bunlar denenmiş, başarıya ulaşmamış yöntemler. Geçtiğimiz günlerde Amedspor Bursaspor maçında açılan Yeşil’in ve beyaz Torosların pankartları da sembolikti. Keza HHP Liderinin sahiplendiği pankartlardı. Bunların hepsi mesaj içeriyor ama yaklaşık 50 yıldır aynı önem denendi ama bunlara boyun eğmeyen bir halk var. Bunlar sadece siyasal iktidarı eritir, örgütlü halkı değil” şeklinde konuştu.