Yoldaşlık ruhumuzun gücü: Gidenlere vefa
- 09:10 21 Aralık 2024
- Kadının Kaleminden
“Hakikatten korkan egemen, bir bir hakikat yolcusunu hedef aldı. Önce Nagihan Akarsel Silemanî’de 11 kurşunla sokak ortasında katledildi, ardından Gülistan Tara, Hero Bahaddin haber takibinden döndükten sonra bulundukları araçta katledildiler. Dün de Cihan Bilgin ve Nazım Daştan…”
Dilan Babat
Her bir yoldaşımız bize nasıl güç kaynağı ise gidenlerin bizlere bıraktığı hakikat ve özgürlük borcunu da sinemize alarak büyütüp çoğaltıyoruz. Çünkü biliyoruz gidenlere olan özlem bağı üzerinde yeşertiyoruz hakikati…
Seyit Rıza idama yürürken, “Varsın her yer bize Kerbela olsun, ben sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun” diyordu bağırarak ve ardından “Başını dik tut, cigeram varsın her yer bize buğday meydanı olsun” diye devam ediyordu.
Seyit Rıza’nın, “Sizin önünüzde diz çökmedim” sözleri bugün bir kez daha hafızalarımızı tazelemeye başladı. Önce varlığını ardından toprağını yok etmeye girişti egemenler. Bununla da doymadılar, en çok da hakikate saldırdılar, tutuklama yetmez bir bir katletmek istediler. Özgürlüğüne ve hakikatine tutkun olanları ya sokak başlarında ya da SİHA’larla katletti. Çünkü biliyorlardı; hakikat bulaşıcıydı ve önünde hiçbir engel tanımaz.
Hakikatten korkan egemen, bir hakikat yolcularını hedef aldı. Önce Nagihan Akarsel Silemanî’de11 kurşunla sokak ortasında katledildi, ardından Gülistan Tara, Hero Bahaddin haber takibinden döndükten sonra bulundukları araçta katledildiler. Dün de Cihan Bilgin ve Nazım Daştan…
Bu satırları yazarken, Ulrike Meinhoff’un, “Hüzünlü olmaktansa öfkeli olmayı tercih ederim” sözleri geliyor aklıma. Heybemizde giden binlerce arkadaşımızın hüznünü barındırırken bir yandan da hakikati daha fazla ulaştırmanın öfkesini de barındırıyoruz. Uzun uzadıya yazmak değil niyetimiz. Niyetimiz gidenlerin kalanlara bıraktığı hakikat ve özgürlük borcunu hatırlatmak. Bu, elinden her şeyi alınan bir halkın hakikatini duyuranların bizlere bıraktığı emanettir. Bizleri bağlayan yoldaşlık ruhumuzdur. Cihan Bilgin de, Nazım Daştan da zamana, yoldaşlarına ve yaşama veda ederken ardıllarına kocaman gülümsemeleriyle hakikatin acısını, bir o kadar da güzelliğini bıraktı.
Satırlarımı Nagihan Akarsel’in en sevdiğim sözleriyle bitirmek isterim. “… Ve en çok sevdiklerimizle oluşturduğumuz anlam bağı üzerinden büyütüyoruz birbirimizi. Özlem içimizde boşluk değil, anlam bıraksın diye direniyoruz ısrarla. Yoldaşlık ilişkilerimiz bizim güç kaynağımız. Bu konuda özlem, sevgi, kaygı ve benzeri birçok duyguyu bir arada yaşamak ve bir kavuşamama hali de olabiliyor.”