TİHV raporu: Tüm ülke adeta işkence mekanı

  • 12:11 17 Haziran 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL - TİHV’in yayınladığı yıllık hak ihlali raporunda, 2023 yılında 781 kişinin şiddet, işkence ve kötü muamele gerekçesiyle vakfa başvurduğu paylaşılırken, “Tüm ülke adeta işkence mekanı” tespiti yapıldı. 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 2023 Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Yıllık Raporu’nu yayınladı. Ankara, Amed, İstanbul, İzmir ve Wan başta olmak üzere tedavi ve rehabilitasyonuna yönelik çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdüren TİHV, 2014 yılından bu yana 7 bin 548 kişi kurulduğu 1990 yılından bu yana ise toplamda 21 bin 894 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için vakfa başvurdu.
 
Rapora göre, 2023 yılında vakfa başvuranlardan 731’i Türkiye sınırları içinde, 8’i Türkiye sınırları dışında işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Kurdistan ve Türkiye kentlerinde başvuranların yüzde 72,2’sinin 2023 yılı içinde, diğerlerinin önceki yıllarda işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı tespit edildi. Geçtiğimiz yıl TİHV’e başvuran her 10 kişiden en az 7’si geçen yıl, en az 9’u ise son 6 yıl içinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı belirtildi.
 
‘Tüm ülke adeta işkence mekanı’
 
15 Temmuz 2015’ten bu yana ağır hak ihlallerinin yaşandığı vurgulanan raporda, buna sebep olan düzlemlerden birinin ise  OHAL döneminde süreklilik kazandırıldığına işaret edildi. “Hak kullanımının bir istisnaya, hak ihlalinin ise kurala dönüştüğü” ortam oluştuğuna dikkat çekilen raporda, şunlar yer aldı: “Türkiye’de bugün insan hakları ortamının karşı karşıya bulunduğu bu ağır ve yapısal sorunlar, siyasal rejimin geçirmekte olduğu otoriter dönüşümle doğrudan ilgilidir. Bu dönüşümün ‘sistematik hak ihlali yapan bir devlet pratiği’nden ‘hak temelli bir rejim fikrinin topyekûn terk edilmesi’ne doğru bir gidişat olarak şekillendiğini söylemek mümkün. Siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı hâline gelmiştir.”
 
Gözaltı araçlarında işkence!
 
Başvuruların yüzde 42,5’inin polisler tarafından gözaltı araçlarında işkenceye maruz kaldıkları için başvuruda bulundukları belirtilen raporda, “Araç içlerinin resmi kayıt öncesi işkence mekânına dönüşmesi” olarak tanımlandı. Raporda, 2023 yılında sokak ve açık alanlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalanların oranının ise yüzde 77,4’e ulaştığına dikkat çekildi. Gözaltına alınma süreciyle başlayan işkence uygulamalarının kişilerin götürüldüğü yerlerde de sürdüğüne işaret edilen raporda, özellikle toplantı ve gösterilerde kolluk görevlilerinin “güç kullanarak müdahalesinin” son dönemin karakteristik özelliği olduğuna vurgu yapıldı.
 
Hukuki sonuç yok!
 
Raporda buna dair ise şöyle denildi : “Sokak/açık alan veya gözaltı aracında kolluğun uyguladığı işkence fiilleri, ‘orantılı güç uygulandığı’, ‘kaçmaya çalıştığı’, ‘kendisine zarar verdiği’ iddialarıyla meşru kılınmaya çalışılmakta, sorumlular hakkında işlem yapılmamakta veya açılan karşı davalarla işkenceye maruz kalanların hukuki olarak sonuç almaları engellenmektedir.”
 
En fazla emniyet müdürlüklerinde
 
Rapora göre, işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalanların yüzde 52,8’inin emniyet müdürlükleri, yüzde 7,5’inin polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldıkları için başvurduğu ifade edildi. Geçtiğimiz yıl işkence nedeniyle en çok başvuru  vakfın İstanbul’daki tedavi ve rehabilitasyon merkezine yapıldığına dikkat çekilirken rapora göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, gözaltına alınanların işkence uygulamalarına maruz kaldıkları yerler arasında ilk sırada yer aldığını belirti.
 
Raporda, TİHV’e şiddet ve işkence nedeniyle yapılan başvurunun yüzde 81,8'inde resmi gözaltı işlemi yapılırken; başvuruların yüzde 18,8'i son yaşadıkları gözaltı sürecinin kayıt dışı olduğunu ve resmi bir işlem yapılmadığı vurgulandı. Vakfa yapılan başvurularda, başvurucuların gözaltına alınma nedenlerinin başında siyasi sebepler gelirken, raporda aktarılana göre başvuranların yaşadıkları olaylarla ilgili bilgiler ve aktaranların, Kürtlerin, sol muhalif grupların ve LGBTİ+’ların hedef alındığına dikkat çekildi.
 
İşkenceye maruz kalanlar cezalandırıldı!
 
Raporda, şiddete ve kötü muameleye maruz kalanlar hakkında, “memura hakaret etmek, mukavemet etmek, bu sırada yaralamak, kamu malına zarar vermek” gibi iddialarla karşı davaların açıldığına ve bu davaların kısa sürede ağır cezalar ile sonuçlanabildiğine değinildi. Rapora göre, siyasi iktidarın kadınlar ve LGBTİ+’lar başta olmak üzere nefret söylemleri, toplumsal cinsiyet kimliklerinin görünür olduğu toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yönelik şiddetin arttığını ve TİHV temsilciliklerine 2023 yılında 240 kadın, 63 LGBTİ+ ve 428 erkek başvurduğu paylaşıldı.
 
Kürtler daha fazla işkenceye maruz kalmış
 
Raporda, başvuranların bölgeler dağılımında ise Kürt nüfusun yoğun olduğu yerler Kurdistan’da yüzde 41,7’ye ulaştığına yer verildi. Raporda, TİHV’e yapılan başvurular da doğum yerleri ve anadil birlikte değerlendirildiğinde, Kürtlerin diğer kimliklere oranla işkenceye daha fazla maruz kaldığı ve bu durumun 2023 yılında da değişmediği kaydedildi. Toplam başvuruların yüzde 62,2’sini oluşturduğuna yer verilirken, TÜİK’e göre nüfus verileri göz önüne alınınca, işkenceye maruz kalanlar içinde bu oranın 2,6 kat artması dikkat çekti. TİHV'in Van Temsilciliği’nin açılması sonrası Kürtlerin yoğun olduğu illerden yapılan başvuru oranları artarak yüzde 50’nin üzerine çıkarken, bu oran 2020'de yüzde 46,1'ken 2021'de yüzde 48,5 ve 2022'de yüzde 51,7 oldu.
 
Çocuklara şiddet
 
TİHV’e 2023 yılında Türkiye’de işkence gördüğü için başvuru yapanlar arasında çocukların oranı yüzde 1,8 olarak kaydedilirken, işkence nedeniyle başvuran çocuklarda en düşük yaş 7 olup çocukların üçte ikisinin Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgede yaşadığı belirlendi. Rapora göre, çocukların 6’sı resmi gözaltı, 6’sı kayıt dışı gözaltı, 1’i ise mülteci toplama merkezinde gözaltı işlemi yapıldığını, alıkonulma yerlerini ise 7 çocuk ev, 3 çocuk sokak/açık alan, 3 çocuk diğer olarak belirtti. Çocukların 6’sı “ev”, 5’i “emniyet müdürlüğü”, 1’i “polis karakolu”, 1’i “jandarma komutanlığı”, 1’i “geri gönderme merkezinde, 5 çocuk “sokak/açık alan”, 3 çocuk ise “araç içinde işkenceye maruz kaldığını belirtti. Çocukların en çok işkenceye maruz kaldığı kentler ise Van, Hakkari, Şırnak, İstanbul ve İzmir oldu. Rapora göre, 13 çocuktan 10’u hakarete, 3’ü öldürme tehdidine, 6’sı kendisine, 4’ü yakınlarına yönelik tehdide, 8’i işkenceye tanıklık, ajanlık dayatması, anlamsız istemlere uyma gibi zorlayıcı davranışlara, 8’si kaba dayak, sıkı kelepçe gibi fiziksel müdahalelere, 2’si ters kelepçeye, 7’si sözlü, fiziksel cinsel taciz, çıplak arama/soyma gibi cinsel işkencelere, 2’si göz yaşartıcı gaza, 7’si de sağlığa erişim, temel ihtiyaçlar yeme-içme kısıtlamaları, uyutmama gibi engellemelere maruz kaldıklarını belirtti.
 
Haziran ayında 237 kişi gözaltına alındı
 
Rapora göre, 2023 yılı içinde şiddet, işkence ve kötü muameleye maruz kalan ve en yoğun yaşanan yerlerden bir tanesi ise cezaevleri oldu. Buna göre, söz konusu uygulamalara maruz kalanların sayısının yılda yaklaşık 30-40 bin arttığı kaydedildi. Rapora göre, cezaevlerinde 2016-2023 yılları arasında en sık yüzde 71,4 ile “hakaret” ve yüzde 54,4 ile “kaba dayak” başta olmak üzere fiziksel müdahalelerin yanı sıra temel hakların ve sosyal hakların kısıtlandığı belirtildi. Rapora göre, kamuoyunda “30 yıllık”lar diye bilinen ve aldıkları müebbet hapis cezasının infazı için gerekli süreyi tamamlamış olan çok sayıda kişinin, özellikle 2023 yılından beri kaçının kurul kararı veya idare ve gözlem kurullarının kararları ile tahliye edilmediğinin kesin olarak bilinmediğine değinildi.
 
TİHV Dokümantasyon Merkezi’ne göre, Onur Ayı kapsamında 2 Haziran-10 Temmuz 2023 tarihleri arasında yapılmak istenen en az 11 eylem ve etkinliğe fiziksel şiddet kullanılarak müdahale edildi, 1 etkinlik engelledi, 4’ü çocuk 7’si avukat en az 237 kişinin  gözaltına alındığı  ve  bu ay  kapsamında etkinliklerde en az 2 kişi yaralandı, İstanbul’da gözaltına alınan yabancı uyruklu 5 kişi ise geri gönderme merkezlerine götürüldü paylaşıldı.