‘Özgür Basına yönelik saldırılar kurşunlu tehditleri cesaretlendiriyor’
- 19:01 8 Temmuz 2024
- Güncel
ANKARA - Gazetecilere verilen cezalara tepki sürerken bugün yapılan ortak açıklamada yine “özgür basın susturulamaz” denilerek, “Nasıl ki Kürt halkı ulusal ve sosyal kurtuluş savaşını devam ettiriyor ve sonunda kendi halkları için almak istediği noktaya varacaksa biz de gazeteciliğimizi o ana kadar sürdüreceğiz” denildi.
Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022'de tutuklanan ve 16 Mayıs 2023 tarihinde 8 gazeteciye "örgüt üyeliği" iddiasıyla 6 yıl 3'er ay hapis cezası verilmesi Amed ve İstanbul’da yapılan açıklamalarla protesto edilmesinin ardından bugün Ankara’da da protesto edildi.
Mezotampaya Ajansı ve JINNEWS’te yapılan basın açıklamasına DFG, MKG, Disk Basın İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) öncülüğünde, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara İl Örgütü, DEM Parti Milletvekilleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Sinan Çiftyürek, İnsan Hakları Derneği Ankara Şube (İHD) birçok kurum ve kişi katıldı. Ortak basın metnini imzacılar adına JINNEWS muhabiri Melek Avcı okudu.
‘AKP de tarihi boyunca basına baskı uyguladı’
Haber peşinde koşmaları gerekirken gazetecilerin bugün ifade ve basın özgürlüğü ihlallerine karşı yine bir araya geldiğini belirten Melek, “Ne yazık ki Türkiye’de iktidarların tamamı, tarihi boyunca basın ve ifade özgürlüğüne karşı karanlık bir sicile sahip olmuştur. Basın ve ifade özgürlüğüne tahammülsüzlük, basını kontrol etme arayışları, sansür yasaları, zapturapt altına alınamayanlara yönelik cinayetler, mahpusluklar, yargı kıskacı ve daha binlercesini yaşadı bu topraklarda basın mensupları. AKP iktidarı da Türkiye tarihi boyunca basına yönelik baskı ve saldırıların tamamını en sistematik hale getirerek uyguladı. Bu saldırılarla muhalif basının tamamı susturulmak, etkisizleştirilmek istenirken, aynı zamanda parayla, baskıyla, devlet desteğiyle basının yüzde 90’ından fazlası yandaş hale getirilerek denetime alındı” dedi.
‘Yandaş medya ordusuna rağmen iktidar bir avuç gazeteciden korkuyor’
İktidarların tüm bu baskı ve şiddet araçlarına rağmen özgür bazını kontrol altına alamadığını söyleyen Melek, “Ancak iktidar bu kadar büyük devlet gücüne, denetimde tuttuğu yandaş medya ordusuna rağmen, hakikati savunan, gerçeğin peşinden koşan bir avuç gerçek gazeteciden korkuyor. Korkuyor çünkü hakikatin gücü, iktidarın bütün saldırı, tehdit, şantaj, cezalandırma yöntemlerinden çok daha güçlüdür. Korkuyor çünkü gerçek gazeteciler ve Özgür Basın halka karşı işlenen bütün suçları açığa çıkarıyor, mesleki görevi olan kamu adına iktidarın icraatlarını denetliyor, yalana karşı hakikati savunuyor. Basına yönelik saldırıların en katmerli, sistematik hale geldiği yer maalesef ki Özgür Basına yönelik saldırılardır. Özgür Basın emekçileri yıllardır iktidarın her türlü saldırısına maruz kalmış, gözaltılar, tutuklamalar, fiziki saldırılara ve işkencelere maruz kalmıştır. Geçmişte cemaatle bugün MHP ile Özgür Basına saldıran AKP, Özgür Basın üzerinden toplumun tümüne gözdağı vermektedir” sözlerini kullandı.
‘Kürt basının susturmaya yönelik bir karar’
Melek, açıklamanın devamında şunlar kaydetti “Yaptıkları haberler ve mesleki faaliyetleri gerekçe yapılarak 8 arkadaşımızın her birine 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Daha önce arkadaşlarımızın belirttiği gibi haber konularını, neyin haberinin yapılıp neyin yapılamayacağını, Kürtçe haber yapıp yapmayacağımız, nasıl yapılacağını, başlığını, görselini belirleyecek olan mahkeme heyetleri değil mesleki ilkelerdir. Yargıçlar, yayın yönetmenleri; mahkemeler de haber merkezi değildir. O yüzden verilen bu karar hukuki de değildir. Tamamen iktidarın Kürt basınını, Özgür Basını ve muhalif medyayı susturmaya yönelik aldığı bir karardır. Ayrıca bu karar gazeteci arkadaşlarımıza yapılan işkenceyi meşrulaştırma kararıdır. Biz gazeteciler olarak bu kararı asla kabul etmiyoruz, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik bu saldırıyı reddediyoruz. Bu karar aynı zamanda bugün gazeteci meslektaşlarımıza iktidar ortağı siyasi partiler tarafından yapılan kurşunlu tehditleri cesaretlendirmektedir, bu tür suçların önünü açmaktadır.
‘Gazetecilik yapacağız bu uğurda bedel ödeyeceğiz’
Türkiye kamuoyu bilsin ki geçmişte yapılan hiçbir saldırı doğru bildiğimiz yoldan bizi alıkoymadı. Bedeli ne olursa olsun biz halkın haber alma hakkını, mesleğimizin gereği olan toplumu aydınlatma hakkını, iktidarı denetleme görevimizi, eleştirel olma sorumluluğumuzu mutlaka yerine getireceğiz. Bu saldırı ve tehditler sadece bize yönelik değil toplumun ifade ve düşünce özgürlüğüne yöneliktir, insanların gerçeği öğrenme hakkına yöneliktir. Elbette biz görevimizi yerine getireceğiz, tek bir kişi kalsak da yalana ve manipülasyona karşı hakikati savunmaya, gerçeği görünür kılmaya çalışacağız. Gazetecilik yapacağız, bu uğurda ter dökeceğiz, emek vereceğiz, bedel ödeyeceğiz. Ancak bütün toplumu da esasen kendisine yönelik bu saldırılara karşı durmaya çağırıyoruz. Bugün her zamankinden daha fazla dayanışmaya, ortaklaşmaya ve birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var.”
‘Gazetecilik gazeteciliktir’
Basın açıklamasının ardından TGS Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu, bir kez daha gazeteciliği savunmak için bir arada olduklarını belirterek şunları söyledi: “Yıllardır sadece gazetecilik yaptığımız anlatmaya çalışıyoruz ama iktidar bir türlü anlatamadık. Her sene her ay yeni bir kavramla bizim önümüze geliyorlar bazen ‘terör örgütü propagandası’ diyorlar, bazen ‘üyelik’, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ diyorlar en son ‘etki ajanlığı’ dediler. Ama biz gazetecilik yapıyoruz ve gazetecilik gazeteciliktir diyoruz, sadece kamu yararı için çalışıyoruz. Gazetecilik suç değildir.”
‘6 aylık basın özgürlüğü bu’
DİSK-Basın İş sözcüsü Turgut Dedeoğlu ise gazetecilere dair son raporu paylayarak, “Yargılanan gazeteci sayısı 515, ceza verilen 36, hapis cezası 66 yıl 5 ay 13 gün, para cezası 283 bin 70 TL, gözaltına alınan 39, tutuklanan 10, soruşturma açılan 38, yeni dava açılan 24, saldırı tehdit engelleme 148, erişim engeli getirilen haber sayısı 3 bin 747. Türkiye’nin 6 aylık basın özgürlüğü bu arkadaşlar. Biz gazeteciler olarak hakikati yazmaya devam edeceğiz. Sendika olarak onların gazeteciliğine kefiliz ve bunu da sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” dedi.
‘Kürt halkı özgür basının yanında olmuştur’
DEM Parti milletvekilleri Sinan Çiftyürek ise, “ 8 genç gazeteciye ceza yağdırıldı. Ne yaptılar, sadece gazetecilik ve haber yapma işini yaptılar. Hazırlanan iddianamede tek bir suç dahi bulamadılar. Verilen bu kararı kınıyoruz. Yüzyıldır Türkiye ve Kurdistan’da ve bu iktidarın 22 yıllık döneminde özgür basın üzerinde baskı ve şiddet uygulanıyor ve devam ediyor. Kim haber yapıyorsa, kim onları ifşa ediyorsa cezalandırılıyor. Biliyoruz ki özgür basın, Kürt halkı yüzyıl geçse de gerim adım atmamıştır her zaman özgür basının gözü, kulağı olmuş yanında olmuştur. Ne kadar ceza verseler de gazeteciler asla geri adım atmayacaktır” diye konuştu.
‘Yazmaya ve ifşa etmeye devam edeceğiz’
Ceza alan gazetecilerden Selman Güzelyüz, bu saldırıların yakın tanığı olduklarını belirterek şöyle konuştu: “Özgür basına yönelik bu saldırıların Kürtlere yönelik saldırılardan bağımsız olmadığını defalarca ifade ettik. Kürt halkına dönük saldırılar devam ettikçe haliyle basına da saldırı devam edecek. İktidarların en fazla korktuğu gerçekliktir, bu gerçeklik temellerini sarsıyor. Haliyle bu da onlarda ciddi bir paniğe sebep oluyor. Nasıl ki yüzyıllık bir Kürdistan korkusu hakim kılındıysa bunu her defasında farklı saldırılarla ortaya koydularsa da Kürt gazetecilere dönük baskıların da bundan kaynaklandığını düşünüyoruz. Kendi çizdikleri alanda bize gazetecilik yaptırmaya çalışıyorlar ancak özgür Kürt basını tarihsel olarak boyun eğmedi ve bu cezalarla da boyun eğmeyecektir. Yazmaya ve ifşa etmeye devam edeceğiz.”
‘Biz halkın gazetecileriyiz’
Gazeteci yazar Hüseyin Aykol ise şunları dile getirdi: “Kürt halkının, dostlarının başına ne geliyorsa bizlerin de başına o geliyor çünkü biz halkın gazetecileriyiz. Onların içinde, birlikte yaşıyoruz ve onların dertlerini sorunlarını bütün dünyaya yansıtmaya çalışıyoruz. Onların başına ne zaman bela geliyor; savaş çıkartıyorlar, bombalar atıyorlar, bugünlerde tanklarla binlerce askerle Güney Kürdistan’da nasıl bir işgal harekatı işletiliyorsa böyle bir dönemde bizim duruşmamızda ceza çıkmaması şaşırtıcı olurdu. Konjonktür olarak bu davanın sonunda ceza çıkabileceğini düşünüyordum ama bu kadar büyük bir ceza beklemiyordum. Ardından da örgüt üyeliğinden beklemiyordum. Açılan iddianamede herkesin pek çok haberi seçilmiş, bu haberi yaptınız niye başka haber yapmadınız dediler. Her konuda yapılan haberleri mahkemeye sununca iş habercilikten yani propagandadan örgüt üyeliğine döndü. Üyelikten ceza vermek kendilerini Avrupa’da kurtarıyor. ‘Bunlar gazeteci değil bakın mahkeme de bunlara örgütten ceza verdi’ diyorlar. Şimdiye kadar yapamadıkları şey MA olsun JINNEWS olsun bizim basın kurumlarımızı kriminalize etmeye çalışıyorlar ama ticari levhalarımız var, bürolarımız var. Bu anlamda da bizim başımıza ne kadar büyük kötülük geliyorsa o dönemde Türkiye’de daha büyük kötülük yaşanıyor demektir birincisi bu. Bir diğeri, nasıl ki Kürt halkı ulusal ve sosyal kurtuluş savaşını devam ettiriyor ve sonunda kendi halkları için almak istediği noktaya varacaksa biz de gazeteciliğimizi o ana kadar sürdüreceğiz.”