Kayıp yakınlarından adalet çağrısı
- 12:06 17 Ağustos 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları, eylemlerinde bu hafta "Zamanaşımı hükümlerini kullanmaya son verin" diye seslenirken, kayıpları için adalet çağrısında bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Amed, Êlih, İzmir ve Gever'de bu hafta da alanlara çıkarak, eylemlerine devam etti.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdiği eylem, 810'uncu haftasında da devam etti. Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme, çok sayıda kayıp yakını ve İHD üyesinin yanı sıra Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Ayşe Serra Bucak ve Doğan Hatun da katıldı. Eylemde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Bu haftaki eylemde, 15 Ağustos 1994 tarihinde Amed’de gözaltında kaybedilen İbrahim Kartay’ın akıbeti soruldu. İbrahim Kartay’ın hikayesini İHD Sekreteri Ömer Salman okudu.
Oğlunu sormaması için tehdit edildi
Ömer , önce İbrahim Kartay’ın kim olduğuna dair bilgi verdi, ardından gözaltında kaybedilme sürecini anlattı. Ömer şöyle devam etti: "15 Ağustos 1994 tarihinde askerler tarafından İbrahim Kartay’ın yaşadığı köye baskın düzenlenir. Askerler, köylüleri meydanda toplayarak köyü boşaltmalarını ister. Köylülerin eşyalarını almalarına izin verilmeden evler yakılmaya başlanır. Köylülerin geçim kaynağı olan hayvanlar da silahlarla taranarak öldürülür. Köy çıkışında eşini bekleyen Salime Çakır’a köylüler, eşinin gözaltına alındığını söyler. Çocuklarıyla komşu köye sığınan Salime Çakır, eşinden haber alma umuduyla 10 gün bekledikten sonra kayınpederiyle birlikte Hani’ye giderek Cumhuriyet Başsavcılığına başvurur. Savcılıktan haber alamayan aile, Hani Jandarma Karakolu’na gider. Burada, karakoldaki yetkililer aileye ‘İbrahim Kartay gözaltına alınmadı’ cevabını verir. Bir süre sonra baba Kadri Kartay tekrar karakola gider, ancak karakoldaki kişiler tarafından kendisine ateş edilir ve oğlunu bir daha sormaması için tehdit edilir."
'Zamanaşımı hükümlerini kullanmaya son verin'
Ailenin tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını belirten Ömer, “İbrahim Kartay için ve tüm kayıplarımız için adalet sağlansın” diyerek şu sözlere yer verdi: “Gözaltına alınırken ve gözaltında tutulurken insanlar tarafından görülmesine rağmen gözaltına alındığı inkâr edilen İbrahim Kartay’dan bir daha haber alınmadı. İbrahim Kartay’ın gözaltında kaybedilişinin 30. yılında bir kez daha talep ediyoruz: Yargı makamları zamanaşımı hükümlerini, faillerin soruşturulmasını ve yargılanmasını önlemek için kullanmaya son versin. İbrahim Kartay dosyasında hakikati açığa çıkaracak, bu suçun tüm sorumlularını tespit ederek cezalandırılmalarını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma başlatılsın istiyoruz. İbrahim Kartay için ve tüm kayıplarımız için adalet sağlansın istiyoruz.”
Açıklama, yapılan oturma eylemi ile son buldu.
Êlih
Êlih’te İHD ve kayıp yakınları, 646’ncı hafta eylemi için Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankartın açıldığı eyleme, insan hakları savunucuları, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Bu haftaki eylemde, Ağustos 1994’te Batman merkeze bağlı Zorava köyündeki evlerinden alındıktan sonra bir daha haber alınamayan İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in hikayesi İHD Êlih Şube yöneticisi Rezan Baytar tarafından okundu.
Rezan, İbrahim ve oğlu Edip’in kaybediliş hikayesini şöyle anlattı: “Eşim İbrahim Çelik ve oğlum Edip Çelik, Batman’a bağlı Zorava köyünde yaşıyordu. Bir gece saat 20.00 civarında sivil giyimli ve uzun namlulu silah taşıyan dört kişi evimize gelerek eşim ve oğlumu sordu. Eşim ve oğlum dışarı çıkıp onlarla konuştuktan sonra birlikte bahçeye indiler. Onlara bir şeyler ikram etmek için içeri girdim ve yaklaşık 15 dakika sonra bahçeye indiğimde kimseyi bulamadım. Komşulara sordum, ancak kimse onları görmemişti. Ertesi gün Batman İl Jandarma Komutanlığı'na gidip yazılı başvuruda bulundum ve gözaltında olup olmadıklarını sordum. Ancak, ‘İbrahim ve Edip Çelik gözaltında değil’ yanıtını aldım. O günden beri kendilerinden hiçbir haber alamadım.”
Kayıplarına dair hiçbir iz bulamamanın acısını yaşadıklarını söyleyen Rezan, “Kaybettiklerimize ait bir mezarları olsa belki bu acıyı kabullenirdim. Maalesef acımız ilk günkü gibi taze” dedi.
Eylem, yapılan açıklamanın ardından sona erdi.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin 134’üncü haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 2006 yılında Dağlıca’da koyunlarını otlattığı sırada katledilen İslam Terkoğlu’nun failleri soruldu.
HD Kayıplar Komisyonu üyesi Eren Baskın, İslam’ın katledildiği olayı hatırlatarak, şunları söyledi: “İslam Terkoğlu, 23 Kasım 2006 tarihinde yanındaki arkadaşı Reşit Soydan ile gün boyu topladıkları odunları bir kamyonete doldurdu. Gece 23.00 sularında Yüksekova’ya doğru yola çıktılar. Yol güzergahı üzerinde aracın önü askerler tarafından kesildi ve herhangi bir uyarı yapılmaksızın araca ateş açıldı. İslam Terkoğlu olay yerinde ağır bir biçimde yaralandı. Reşit Soydan ise şans eseri yara almadan kurtuldu. Vurulan Terkoğlu’nun sivil olduğunu anlayan kolluk kuvvetleri, her ne kadar hastaneye sevkini sağlamaya çalıştıysa da Terkoğlu yolda hayatını kaybetti. Aynı saatlerde Hakkari Valiliği, ‘iki teröristin etkisiz hale getirildiği’ ile ilgili açıklama yaptı. Ancak, Reşit Soydan götürüldüğü jandarma taburundan adliyeye sevk edilmeksizin serbest bırakıldı. Terkoğlu ailesi hukuki açıdan yapmış olduğu tüm başvurular reddedildi ve böylelikle Terkoğlu’nun akıbeti faili meçhul bırakıldı.”
İzmir
İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir düzenlediği eylemini Konak eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, “Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları taşındı. İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Bahadır Altan, 10 Ağustos 2004'te kaybedilen İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği öğrencisi Tolga Baykal Ceylan'ın (24) hikayesini paylaştı.
İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Bahadır Altan, 10 Ağustos 2004'te kaybedilen İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği öğrencisi Tolga Baykal Ceylan'ın (24) hikayesini paylaşarak sözleri kullandı: “Anne Kadriye Ceylan, devletin bütün yetkili kurumlarına başvurdu. Başvurduğu her yerde görevlilerin ilgisizliği ile karşılaştı. 2004 yılında Demirköy Savcılığı'nın başlattığı soruşturma dosyası, 2006 yılında ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verilerek kapatıldı. Anne Kadriye Ceylan’ın başvurusu üzerine İHD de girişimlerde bulundu ve ayrıca konuyu Meclis'e taşıdı. 09 Şubat 2011 tarihinde Tolga Baykal Ceylan’ın akıbetini araştırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kuruldu. Komisyon raporunda, 'Komisyonumuz bu aşamada, elindeki verilerin değerlendirilmesi sonucunda, normal asayiş olayı olarak değerlendirilmesi gereken bir kayıp olayı ile karşı karşıya olduğumuz sonucuna ulaşmıştır.' denildi.”
Erol Avcı isimli itirafçının Tolga Baykal Ceylan’a, İkitelli'de bir çiftlik evinde Astsubay Ali Kaya ve Osman Hayal tarafından işkence yapıldığını anlattığını paylaşan Bahadır, gözaltında kaybedilen bu insanların kemiklerini istediklerini vurguladı. Bahadır, "Bir mezarları olsun istiyoruz. Kayıplarımızı kaybedenlerin yargılanmasını istiyoruz. Son kaybımız bulununcaya, failler yargılanıncaya kadar bu mücadelemiz devam edecek." dedi.