Semra Güzel: Kadın mücadelesi yargılanmak isteniyor
- 09:03 20 Ağustos 2024
- Güncel
Dilan Babat
HABER MERKEZİ - Hedef gösterilmesinin ardından dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanan HDP eski milletvekili Semra Güzel, kadın mücadelesinin yargılanmak istendiğini belirterek “8 Mart’tı kutladığımız için 25 Kasım’da sokaklara çıktığımız içi, İstanbul sözleşmesini savunduğumuz için yargılanıyoruz, katledilen kadınlar için sokağa çıktıkça yargılanıyoruz, kadın çalışmaları yürüttüğümüz için yargılanıyoruz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Semra Güzel hakkında 2017 yılında başlatılan bir soruşturma dosyasındaki bazı fotoğrafların basına servis edilerek hedef gösterilmesinden sonra dokunulmazlığı kaldırıldı. Semra, ardından da gözaltına alınarak 3 Eylül 2022’de “örgüt üyesi” iddiasıyla tutuklandı. Halen Kandıra Cezaevi’nde tutulan Semra, JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
Soruşturma kapsamında inceleme yapılmış
Öncelikle tutuklamaya giden sürece değinen Semra, bunun tamamen bir kumpas dosyasının sonucu olduğunu belirterek 2017 yılında başlatılan bir soruşturmanın yıllar sonra dosyaya eklenmesinin bunun bir kanıtı olduğunu kaydetti. Semra, “Bildiğiniz gibi 2017 yılında dokunulmazlığım yoktu. Ve dosya açıldıktan yaklaşık 1 yıl 2 ay sonra milletvekili seçildim. Bu süre zarfında ifadeye çağrılabilirdim, alınabilirdim, tutuklanabilirdim. Dosyayı incelediğimde şunu gördüm, o süre zarfında soruşturma kapsamında bana dair bir inceleme de yapılmış. Bu takip sürecinde olmuş. Diyarbakır emniyetinden bana dair bilgi de istenmiş. Nihayetinde dosyada fotoğrafların numaralandırılması var, kimlik bilgilerim var. Fakat belli ki dosyada risk olabilecek, şüpheli bir durum veya suç görmemiş ki işlem dahi yapılmamış. Ta ki ben milletvekili olana kadar. Milletvekili olunca dosya bir süre açılmamış yeniden kullanılmak üzere bekletilmiş” dedi.
‘Dosyada fezleke düzenlenmedi’
“Bu dosyanın ben milletvekili seçildikten sonra kullanılabilecek iki süreci vardı” diyen Semra, birinin 2019 yerel seçimler diğerinin ise 2023 genel seçimleri olduğunu kaydetti. Semra, “Dosyadaki hareketlilik 2019 parlamento büroya gelme tarihi 2019 Mart başıdır. Bu tarihten yaklaşık iki hafta sonra genel seçimlere daha 4 ay vardı ve ancak açık grevlerin sabote edilmesi için bu dosya kullanılabilirdi. Yerel seçimlerde büyükşehirler iktidar için çok önemliydi ve partimizin stratejisi iktidara kaybettirecekti. Bu süreçte muhtemelen bunun hesabı yapıldı. Açlık grevlerinin geldiği aşama, halkın iktidara öfkesi savaş politikalarının Kürt halkında yarattığı tepki böylesi bir haberin olumsuz olduğu sonucuna götürdü. Veya genel seçimde onlar için kullanılmaya daha elverişli olacağı düşünüldü ve bekletildi. Dosya normalde parlamenter büroya ulaştığı gibi bizlere fezleke gelir. Bu dosyada fezleke de düzenlenmedi. Muhtemelen haberdar olmamız istenmedi, basına düşüp etkisinin soğuması istenmedi. Ta ki genel seçim yaklaşıncaya kadar HDP’ye kapatma davası açılıncaya kadar. Seçim propagandasının startlarından biriydi bu kumpas davası. Çünkü seçim propagandalarını her şeye ‘terör’ diyerek yaptılar” diye belirtti.
‘Ahlaksız bir şey gibi algı yaratmaya çalıştılar’
Kendi dosyası üzerinde kadın mücadelesine de bir saldırı olduğuna vurgu yapan Semra, bu yüzden bu dosyaya kumpas davası olduğunu dile getirdi. Semra, “Ve bu dosyalarda yargılanan kişiler değil durdukları yer, kimlikleri, verdikleri mücadeledir diyoruz. Burada da demokratik siyaset, kadın mücadelesi, kadın yaşamı ve yaşam hakkı yargılanıyor. Bildiğimiz gibi fotoğrafların basına servis edilmek şeklide tam da cinsiyetçi yaklaşımlarını ortaya koydu. ‘Sevgili’ diyerek bir itibarsızlaştırma yapabileceklerini düşündüler. Sanki kadınlar sevemezmiş gibi. Ya da sevgilerini aleni ortaya koymaları ahlaksız bir şey gibi algı yaratmaya çalıştılar. İşte böylesi dosyalar üzerinden de kadını kendi biçtikleri kalıba koyma çabaları var, bizim doğrumuz bu, bunları düşünerek hareket ederler ahlaksızlığı dışarı yaratmaya çalıştılar. Aslında bu yaklaşımın kendisi kadının duygusal yüzü ve sevgisinden de en az mücadelesinden korktukları kadar korktuklarını gösteriyor. Ve ayrıca bu mücadelenin de kadının varlığından da nefret ettiklerini gösteriyor. ‘Sevebilme hakkım yargılanıyor’ dediğim duruşma insan hakları haftasına denk gelen bir duruşmaydı. Genel anlamıyla birçok mecrada hak ihlalleri varken kadınlar anayasal hak ihlallerine maruz kalıyor. Yaşam hakkından tutalım, özne olabilme hakkına kadar. Hatta bu dosya bize şunu söylüyorlar; ‘sevdiğini seçme hakkına da, evleneceğin kişiyi seçebilme hakkına da, boşanma hakkına da sahip değilsin. Sevdikleriniz de bizimdir’ diyorlar. Bir yandan 'sevdiğin’ için öldürülürken (tırnak içerisinde diyorum çünkü bu erkekler için aklanma gerekçesi) bir yandan da sevgimiz yargılama gerekçesi yapılıyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadın çalışmaları yürüttüğümüz için yargılanıyoruz’
Semra devamında şunları paylaştı: “Tabi bu dosyada asıl yargılanan ‘kim kimi sevmiş’ mevzusu değildir. Bundan öte kadına cinsiyetçi bir bakış açısıyla bakılması, yaklaşılması ve yaşanan hayat hikayeleri üzerinden kişiyi kadın mücadelesindeki yerini görmeden sanki kişisel bir dosyaymış gibi yaklaşılmasıdır. Halbuki bu dosya üzerinde bir taşla birçok kuş vurma çabaları var. Derinliğine baktığımızda birçok mesajı birlikte içeriyor. Hem demokratik siyasete saldırı, hem kadın mücadelesine saldırı, hem cinsiyetçi bakış açılarının tezahürü, hem Kürt halkının gerçekliğinin hem de çözüm sürecinin inkarı. Bu dosyanın yargılama konuları da tam da bunlardır. Yoksa bu dosya sadece bu fotoğraflardaki duygusal bağ görülerek açılmış olsaydı, ailevi bağ denerek dosyada yer alan diğer kişiler nasıl ki beraat etti, ben de şu an özgür olmuş olurdum. Ama tam da yukarıda dediğim nedenler yargılandığı için bugün hala buradayım. Bu dosyada yargılanmak istenen kadın mücadelesinin kendisidir. Düşünün ki kadın mücadelesi yürüten ve yargılanmayan kadın neredeyse yok gibi. 8 Mart’ı kutladığımız için yargılanıyoruz, 25 Kasım’da sokaklara çıktığımız için yargılanıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’ni savunduğumuz için yargılanıyoruz, katledilen kadınlar için sokağa çıktıkça yargılanıyoruz, kadın çalışmaları yürüttüğümüz için yargılanıyoruz. Öyleyse burada yargılanan nedir? Kadın mücadelesidir. Tam da o yüzden gizli tanıkla Kürt kadın aktivist olmamı bir suçmuş gibi göstermeye çalışmışlar. İfadelerine bakınca sanki kadın mücadelesi yürüten herkes suçluymuş algısı görür. Kadın cinayetlerinde olur diyen, kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten, özne olma mücadelesinde mücadele yürüten hiçbir sendika, platform, parti veya yapıların illegal edilmesi kabul edilemez. Bu mücadelede yol yürüyen kadın arkadaşlarımızdan biri olsak bile bizler bu mücadeleyi yürüttüğümüz için de yaşamın her alanından el çektirilmeye çalışıyoruz.”
‘Yargılanan çözüm süreci’
Kürt halkının ve kadınların siyasi bir irade olunmasına izin verilmediğine vurgu yapan Semra, “Kadının siyasete yer alınması hazmedilemiyor. Fotoğrafların çekilme tarihinde bir diğer yargılama konusu çözüm sürecidir. Hükümetin bir zamanlar kendisinin önderliğinde yapıp, görüşmelerinin, gidişlerinin önünü açtıkları süreçte belki de şu an pişman oldukları süreci hafızalarından silme çabaları da bu yargılamaları doğurmuştur. Dosya fotoğraflardan ibaret olunca ve fotoğraflarda ailevi bağ net ortadayken dosyayı kendilerince hukuki bir kılıfa büründürme çabaları oldu. Yoksa dediğim çerçevede demokratik siyasette de kadın mücadelesine de mesaj verip yargılamayacaklardır. Bunun için de bir gizli tanık yaratma bulma durumları oldu. Ama tüm çabalara rağmen bu yama tutmuyor. Gizli tanıkların da güvenir olmadığı çoğu zaman ifadelerindeki çelişkilerden ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
‘Başından beri kalemi kırılmış bir dosya’
Semra son olarak cezaevinde geçirdiği zamanlara ilişkin şunları söyledi: “Açıkçası cezaevinde birçok şeyi bir arada yapmaya çalışıyorum. Bir yandan mahkeme süreçlerim devam ederken, bir yandan da okuyup bir şeyler üretmeye çalışıyorum. Bildiğiniz gibi cezaevinde olduğum süreçte bir eylemsellikte oldu. Tecrit politikalarına karşı, açık grevleri ve sonrasında iletişim hakkı protestosu oldu. Tecrit politikaları her cezaevinden farklı şekillerde uygulanıyor ve buna karşı bizim yapabileceğimiz en önemli şey de mücadele etmektir. Tecrit son bulmuş değil. Tüm topluma sirayet eden bir politikadır. O yüzden tüm toplum da karşı durması gereken bir politikadır. Açıkçası dışarıdaki gelişmeleri takip etme imkanım sınırlı. Her basın yayın organına ulaşamıyoruz. İşte aslında bu da tecrit uygulamalarının bir parçasıdır. 11 Eylül’deki duruşmaya katılacağım. Savcı netleşmemiş birçok iddia varken mütalaayı okumuş. İşte bu yaklaşım aslında bu dosya için daha başından beri daha dokunulmazlık kalkmadan bu dosyanın kaleminin kırıldığını, kararın verildiğini gösteren bir yaklaşımdır. Sen ne dersen de bizim kararımız hazır demektedir.”
Ne olmuştu?
Çözüm sürecinin (2013-2015) ardından 2017 tarihinde hava saldırısında yaşamını yitiren PKK’li Volkan Bora’nın cep telefonundan Semra Güzel ile çekilmiş olan fotoğraflar ortaya çıktı. Fotoğraflar, iktidar medyası tarafından yıllar sonra 8 Ocak 2022 tarihinde servis edildi. Fotoğrafların servis edilmesinin ardından Semra hakkında 10 ve 12 Ocak tarihinde iki fezleke hazırlandı. Hazırlanan fezlekeler, Adalet Bakanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığı’na gönderilirken, fezlekelerin ardından Meclis’te Semra’nın dokunulmazlığının kaldırılması görüşmeleri başladı. 1 Mart’ta Genel Kurul’da yapılan oylamada Semra’nın dokunulmazlığı kaldırılarak yargı sürecinin önü açıldı.
Uzun bir süre iktidar ve medyası tarafından hedef gösterilen Semra’ya kadınlardan destek geldi. Türkiye ve Kurdistanlı kadınlar, Semra’nın özel yaşamı üzerinden hedef gösterilmemesi gerektiği üzerinden tepkiler gösterdi. Semra, 2 Eylül 2022’de İstanbul’da gözaltına alındı. Semra’nın gözaltına alınmasını, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Örgüt propagandası yapan kişi MİT ve İstanbul Emniyeti’nin başarılı operasyonu ile yakalandı” sözleriyle duyurdu. Semra’nın böylece ikinci kez hedef alınmasının önünü açtı. İçişleri Bakanlığı tarafından hedef gösterilen Semra, tutuklanmaya giden sürece kadar yargı, polis ve sağlık işkencesine maruz kaldı. Semra’nın durumu HDP’nin kapatma dosyasına ek delil olarak dahi sunuldu.