Sezaryen yasağına karşı mesaj net: Kararı biz veririz

  • 09:07 26 Nisan 2025
  • Güncel
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Sezaryen doğumun yasaklanmasına tepki gösteren Genç Feministler Federasyonu temsilcisi Güneş Akşahin, “Çocukların nasıl eşit yaşayacağı, ilgilenilmiyor da kadınların nasıl doğduğuyla ilgileniliyor bu ikiyüzlü bir politikadır” dedi. KCDP temsilcisi Esin İzel Uysal ise, çözümün örgütlenmekten geçtiğini, birlikte mücadele etmekten geçtiğini vurguladı. 
 
Sağlık Bakanlığı tarafından “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” programı kapsamında yeni düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerle, doğum hizmeti vermek isteyen tıp merkezlerine doğum ünitesi kurma şartı getirildi. Ancak, ameliyathanesi bulunmayan merkezlerde doğum ünitesine izin verilmeyecek. Sezaryen doğumlara yönelik yapılan düzenleme kapsamında, “Planlı Sezaryen Yasağı” başlığı altında, tıbbi bir gerekçe sunulmadığı sürece sezaryen doğumlara izin verilmeyeceği belirtildi. Bu düzenlemeye karşı kadınların eylemleri ve tepkileri her alanda sürüyor. Kadınlar, yaşamlarına müdahale edilmesine izin vermeyeceklerini ve mücadelelerini büyüteceklerini her fırsatta dile getiriyor.
 
Genç Feministler Federasyonu temsilcisi Güneş Akşahin ve KCDP temsilcisi Esin İzel Uysal düzenlemeye dair konuştu.
 
‘Çocukların eşit yaşamasıyla değil nasıl doğacağıyla ilgileniyorlar’
 
İktidarın yıllardır aile odaklı politikalarla sürdürdüğünü, 2025 yılını aile yılı ilan ettiğini, son olarak ‘normal’ doğumun kamunun aygıtları tarafından propaganda edildiğini söyleyen Genç Feministler Federasyonu temsilcisi Güneş Akşahin, yaşananların birbirinin devamı olan politikalar olduğuna dikkat çekti. Güneş Akşahin, “Türkiye, farklı farklı alanlardan çocuk ölümlerinin, çocuk cinayetlerinin çok yüksek olduğu bir ülke. Maalesef ki çocuk istismarının çok yüksek olduğu ve siyasi iktidar tarafından alenen önlenmediği bir ülke. Çocuklar en çok ailelerindeki, yani en yakınlarındaki erkekler tarafından istismara uğruyorlar. Bu ülkede iktidar, yeni doğan bebekleri korumuyor. İş kazalarında ölürken onları korumuyor. Hayata gelmiş çocukların nasıl eşit yaşayacağı, kamusal imkanların o çocuklara nasıl sunulacağıyla ilgilenilmiyor da kadınların nasıl doğduğuyla ilgileniliyor. Bu alenen ikiyüzlü bir politikadır. 
 
AKP iktidarı, yıllardır yürütmek istediği bir politika ile ilgili adım atmadan önce hep toplumun nabzını yoklamaya çalışır. Ama bugün artık demokrasi mücadelesi bu kadar ivme kazanmışken, rüzgar bizden yanayken, kadınlarla ilgili atıp tutmaları o kadar kolay değil. İktidarın karşısında açlık sınırında yaşayan emekçiler var. Açlık sınırı bile reva görülmeyen emekliler var. Bugün iktidarın karşısında, paralı eğitim dayatılan, geleceği her gün yok edilmiş biz gençler varız. Aile odaklı politikalarla evliliği dayatan, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmesine karşı 'aile bizi hayatta bağlamaz' diyen genç feministler var. Toplumun çoğunluğu onların karşısındayken buna izin vermeyeceğiz” dedi. 
 
‘Kadınlar kararları kendisinin verdiği bir yaşamı savunuyor’
 
Kadın özgürlük mücadelesinin büyümesiyle beraber, kadınların özne olarak yaşam içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliğini savunduğunu, bunun iktidarı rahatsız ettiğini söyleyen Güneş Akşahin, “Genç kuşaklar, iktidarın anlattığı gibi ailenin o kadar çok kutsal olduğunu düşünmüyor. Evliliğin çok kritik ve çok önemli, bizim hayatımızın esas teşkil eden bir şey olduğunu düşünmüyor. Daha özgür, eşit ve hayatıyla ilgili tüm kararları kendisinin verdiği bir yaşamı savunuyor. Bunlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğu aile yapılarını savunan bir iktidarın düşüncesine ters. Çünkü o, kadınların eşitsizliğe uğradığı, ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğü, erkeklerin tüm kararlarının reisçilik sistemiyle birlikte kadınların kabul etmek zorunda olduğu bir sistemi istiyor. İktidar, evlenme oranlarının ne kadar düştüğünü anlatıyor ve bunun Türkiye'nin geleceği için çok vahim olduğunu söylüyor. Hayır, bu Türkiye'nin geleceği için umuttur. Çünkü demek ki bu toplumda gençler, artık herhangi bir erkeğin ya da onun üstünde hegemonya kuran herhangi birinin kararı olmadan kendi hayatıyla ilgili karar verebiliyor. Yıllardır Türkiye'de büyüttüğümüz eşitlik ve özgürlük mücadelemizin, toplumdaki kadınlarda etkisini görüyoruz” dedi.
 
‘AKP, sağlığı kamu hizmeti olmaktan çıkardı’
 
Güneş Akşahin, son olarak kadınların kamu hizmetlerine ulaşmasının önüne geçilerek iktidar tarafından tahayyül edilen düzenin kurulmaya çalışıldığını söyledi. Güneş Akşahin, “AKP iktidarı, Türkiye’de sağlığı bir kamu hizmeti olmaktan çıkardı. İktidar, sağlığı bir kamu sağlığı hizmeti olarak bu halka sunmuyor. Şehir hastaneleriyle övünüyor ama insanlar randevu bulamıyor. Kürtaj anayasal bir hak, ama devlet hastanelerinin hepsi kürtaj yapmıyor. Kadınları özel hastanelere ya da merdiven altı yerlere yönlendirdiklerini görüyoruz. Kadınlar kamusal hizmetlere ulaşamasın ki bizim istediğimiz hayat tipine sahip olsun, çocuğu bizim istediğimiz şekilde doğursun ve kürtaj da olmasın istiyorlar. Tüm yolları bulacağız, iktidarın kamu hizmetlerinden yararlanmamızı engellemesinin önüne geçeceğiz. Tüm kamu hizmetlerinden yararlandığımız bir ülkeyi kadınlar olarak kuracağız” sözlerini kullandı.
 
‘Çözüm örgütlenmek’
 
İktidarın baskıyla, meşru zemini olmayan düzenlemelerle topluma yön vermeye çalıştığını ifade eden KCDP temsilcisi Esin İzel Uysal, “Kiminle evleneceğiz? Kiminle birlikte olacağız? Kaç çocuk doğuracağız? Nasıl yaşayacağımızdan, çocukları nasıl doğuracağımıza kadar söz sahibi olduğunu düşünmeye başlamış durumda. Buna dur demek gerekiyor. İktidar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyerek kadınları evin içerisine hapsetmeye çalışıyor. Nasıl ki seçtiğimiz belediye başkanlarının yerine kayyum atandıysa, kendisi de ülkeyi bir reis olarak yöneterek bu ailelerin başlarına birer reis atamak istiyor. İktidar, politikalarıyla kadınları toplumda çok daha fazla ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz bırakmaya çalışıyor. Çözüm yolu; örgütlenmek, birlikte mücadele etmek. İktidar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmeye çalışsa da, toplumda genç kadınlar özellikle mücadeleye katılıyor, örgütleniyor. Bütün toplum, demokratik haklarını kullanmak için gözaltı ve tutuklama tehdidine rağmen sokaklara dökülmüş vaziyette. Bu iktidarı göndermenin ve gerçekten eşit, özgür olduğumuz yarınlara ulaşmanın yolu ancak böyle mümkün olacak” diye konuştu.