
Görünmeyen emeğe karşı midyeci kadınların görünür direnişi
- 09:03 22 Eylül 2025
- Emek/Ekonomi
Elfazi Toral
İSTANBUL – Midye satıcısı kadınlar, hem emeklerinin hem de üretimlerinin görünmez kılındığını belirterek, “Midye üretimini biz kadınlar yapıyoruz ama ne emeğimiz ne de üretimimiz görünür oluyor” dedi. Kadınlar, her bir kadının desteğine ihtiyaç duyduklarını vurguladı.
Sınırlı olanaklara rağmen üretimin her biçimini üstlenen kadınlar, emekleriyle yalnızca ürün değil, aynı zamanda kendi ekonomik özgürlüklerini de inşa ediyor. Ancak bu yol kolay değil. Kadınlar, eril sistemin baskılarına, dışlayıcı politikalarına ve işyerlerindeki mobinge rağmen üretmeye, direnmeye ve yaşamı yeniden kurmaya devam ediyor. Ama ne yazık ki görünmeyen emek yine onların. Kayıtsız, güvencesiz, denetimsiz ortamlarda çalışan kadınlar hem ekonomik sömürüye maruz kalıyor, hem de hak ihlallerine. İş yerinde uğradıkları baskılardan, cinsiyetçi yaklaşımlara kadar her alanda mücadele ediyorlar.
45 yıllık midye geleneğini sürdüren Eylem Çiçek, kadın arkadaşıyla birlikte İstanbul’da seyyar midye satıcılığına adım attı. Hem üretimini hem de satışını yapan midyeci kadınlar, JINNEWS’e konuştu.
İşin zorluğu
Midyeciliğin ailesinden kendisine miras kaldığını belirten Eylem Çiçek, 30 yıldır midyecilik işiyle uğraştığını söyledi. Midyeciliğin zor bir iş olduğunu dile getiren Eylem Çiçek, “Benim ailem de midyeciydi. 45 yıllık bir geleneği sürdürüyorum. İlk başta sadece midye yapıyordum. Ancak artık tepsi açmaya karar verdim; kendi tezgâhımı kurdum ve kendi yaptığım midyeleri kendim satmaya başladım. Midyeleri evde hazırlıyorum ve kız arkadaşımla birlikte satış yapıyoruz. Midyelerimizi 5 TL’den satıyoruz. Güzel oluyor, beğeniliyor ve tercih ediliyor. Üretimin ilk aşamasından son aşamasına kadar her şeyini kendim yapıyorum. Bazen midye satıcıları bize midye vermiyor, bazen de midyeleri biz kendimiz gidip denizden çıkarıyoruz. Eve getirip işliyoruz. Her işin olduğu gibi bu işin de birçok zorluğu var” dedi.
‘Kendi üretimimiz’
Daha önce kadın midyecilerle karşılaşmadıklarını vurgulayan Eylem Çiçek, çalışırken birçok baskıyla karşılaştığını belirterek, “Özellikle zabıta ve polis baskısına maruz kalıyoruz. ‘Tepsinizi açamazsınız’, ‘Burada satamazsınız’ diyorlar. Zabıta zaman zaman tepsimize el koyuyor. Midye, 45 yıllık bir mirastır. İki aydır bu işi yapıyoruz ama bu iki ayda bile birçok şiddetle karşılaştık. Bu baskılarla bizi yıldırmak istiyorlar. Özellikle kadın olduğumuz için baskı iki kat artıyor. Toplumun bakış açısı şu: Kadın ürettiğinde normal, ama sattığında dışlanıyor. ‘Kadın yapamaz’, ‘Kadın sokakta olamaz’ diyorlar. Bu tepsiyi açmamız için yolumuzu birçok kez kesmeye çalıştılar. Ama biz tüm bu baskılara karşı direndik, direnmeye de devam ediyoruz. Bütün saldırılara rağmen satış yapıyoruz. Bir kadın ayakları üzerinde durabilir ve isterse her şeyi başarabilir. Özellikle kadınlardan destek bekliyoruz. Kadın olduğumuz için sürekli bir açığımızı arıyorlar. Ama biz kendi emeğimizle üretiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kadın, işin görünmeyen yüzüdür’
Ekonomik krizden en çok kadınların etkilendiğini dile getiren Eylem Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: “Kadının emeği görülmüyor. Zaten ekonomik krizle mücadele ediyoruz; bir de emeğimiz hiçe sayılıyor. Kadının gücünü ve emeğini görmezden geliyorlar. Madem görmezden geleceksiniz, o zaman müdahale etmeyin. Sokakta çok kez sözlü tacize maruz kalabiliyoruz. Ama bizi ayakta tutan en önemli şey kadın dayanışması. Kadınların birbirine destek olması bana güç veriyor. Beni ancak bir kadın anlayabilir. Midyeciliğin içindeyim, uzun yıllardır yapıyorum ve bu işi sürdürmek istiyorum. İleride işimi büyütmeyi planlıyorum. Biz ilk kadın seyyar satıcılarız. Midye üretimini kadınlar yapıyor ama emeği ve üretimi görünmeyen hep kadınlar oluyor. Çünkü kadın, işin görünmeyen yüzü.”
Birliktelik ruhu
İsmini vermek istemeyen bir kadın ise duygularını şu sözlerle ifade etti: “Sabah erkenden kalkıyoruz. İlk olarak midye aldığımız yere gidip midyeleri alıyoruz. Sonra eve gelip kendimiz hazırlıyoruz. Akşamüstü sahile inip midyelerimizi satıyoruz. Midye satarken, özellikle devlet çalışanları –zabıta ve polis başta olmak üzere– sokaktan geçen birçok kişi tarafından şiddete maruz kalıyoruz. Kadın olduğumuz için böyle davranıldığını düşünüyoruz. Oysa ben orada kendi paramı kazanan biriyim. Kadın olduğumuz için yaşamın her alanında eşitsizlikle karşılaşıyoruz. Ve biz sadece bir şeye değil, birçok şeye karşı mücadele ediyoruz. Mücadele deyince akla ilk kadın gelir. Biz iki kadın olarak birlikte bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Çok fazla kazancımız olmuyor ama birlikte üretiyor, birlikte kazanıyoruz. Biz birlikte her şeyi başarabiliriz.”