Tülay Hatimoğulları: Rojin için adalet demeye devam edeceğiz

  • 15:30 31 Ekim 2025
  • Güncel
 
WAN – Rojin Kabaiş için yapılan açıklamada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Rojin için adalet demeye devam edeceğiz. Erkek egemen şiddetin ve iktidarın erkek egemen aklıyla asla uzlaşmayacak ve ona karşı en örgütlü şekilde mücadelemizi devam ettireceğiz” dedi.
 
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüsünde, Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması talebiyle basın açıklaması düzenlendi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş’ın katıldığı açıklama, Tevgera Jinên Azad (TJA), HDK, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve DEM Parti Wan İl Örgütü öncülüğünde gerçekleştirildi. Açıklamaya, Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, çok sayıda kadın, sivil toplum örgütü temsilcisi ve demokratik kitle örgütü katıldı.
 
Çok sayıda kadının açıklamada, Rojin Kabaiş’in fotoğrafının yer aldığı “Kadın cinayetleri politiktir, Rojin Kabaiş isyanımızdır” pankartı açıldı. “Çi bi serê Rojînê hat?”, “İntihar değil cinayet”, “Jin jiyan azadî” yazılı dövizlerin taşındığı açıklamada sık sık “Jin jiyan azadî” sloganları atıldı.
 
Öğrenciler gözaltıyla tehdit edildi
 
Rojin Kabaiş’in kaybolduğu sahil şeridinde yapılması planlanan açıklamaya Rektör Hamdullah Şevli’nin talimatıyla izin verilmemesi sonucu açıklama kampüs girişinde yapıldı. Yanı sıra kampüste yürüyüş düzenlemek isteyen öğrenciler ise polis ablukasına alınarak gözaltına alınmakla tehdit edildi.
 
Açıklamada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, açıklamanın engellenmek istenmesine tepki göstererek şöyle konuştu: “Rojinleri, Gülistanları korumayan kolluk kuvveti, korumayan yargı, korumayan bakanlık, korumayan iktidar bugün bizim basın açıklamasını yapmak istediğimiz noktada açıklama yapmamızı engellemek için yüzlerce polisle barikat kurmuşlar. Ben bu erkek egemen zihniyetini, devletin erkek şiddet aklını burada bir kez daha sizlerin huzurunda kınıyorum. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Rojinleri koruyamayanlar bugün bu konuyu protesto etmek ve kadınların yaşam hakkını savunmak için bir araya gelenlere, yani bizlere, yani kadınlara, yani kadınların yaşam hakkını savunanlara barikat kurması en basit tabirle erkek egemen şiddetini korumaktır, onun önünü açmaktır. Bir seneyi aşkın bir süredir sevgili Rojin yanımdaki babasıyla beraber buraya gelip kaydını yaptırıyor. Binbir hayalle geliyor, her genç kadının ve her genç insanın, her öğrencinin kurduğu hayallerle geldi üniversitesine. Burada okuyacak, meslek sahibi olacak ve topluma faydalı bir üye olarak, bir kadın olarak yaşamını devam ettirmek hayaliyle geldi buraya. Ancak hayallerini yarım bıraktılar. Rojin, hayallerini erkek egemen iktidarın önünü açtığı ve erkek şiddeti yarım bıraktı senin hayallerini ama Rojin’e sözümüz son olsun ki onun bütün hayallerini, onun çocukluğunu, onun gençliğini bizler gelecekle buluşturacağız.
 
‘İntihar’ adı altında yanıltmaya müsaade etmedik
 
Bugün başta babası olmak üzere ailesinin, kadınların verdiği güçlü mücadeleyle sevgili Rojin’in başına neler geldiği ile ilgili adeta iş peşinde giderek kanıtlar bulundu ve ben bütün Türkiye kamuoyunun gözü önünde, başta Rojin’in babasının gösterdiği örnek davranış, kızına sahip çıkmak, bu olayın takipçisi olma hususunda annesine, ailesine ve kadın hareketine, Van’daki kadın platformuna şükranlarımızı buradan sunmak istiyorum. Çünkü bu olayların peşinden gidilmezse, sahipsiz bırakılırsa, takipsiz bırakılırsa ve erkek yargının, erkek aklının ‘nasılsa intihar etti’ deyip üstünü örtmeleri an meselesiydi. Nitekim Rojin için de aynı şeyi yaptılar, ‘intihar olma olasılığı yüksek’ diyerek bu olayın üzerini örtmeye kalktılar. Bugün bizlere kurulan bu barikatlar da olayın aydınlanmasını istemediklerini göstermektedir. Ortada ciddi bir kasıt var. ATK’nin raporlarına göre iki erkek DNA’sı Rojin’in bedeni üzerinde tespit edilmiş olmasına, belgelenmiş olmasına rağmen bunun üzerine gitmeyip, bunun üzerinde detaylı bir soruşturmayı gerçekleştirmeyip Türkiye kamuoyunu ‘intihar’ adı altında yanıltmaya kalkmalarına bizler müsaade etmedik, etmeyeceğiz.
 
İstanbul Sözleşmesi vurgusu
 
“Kadınları erkek egemen devlet, erkek aklıyla yönetilen devlet korumak istemiyor, koruyamıyor. Bugün mevcut olan yasaları dahi uygulamaktan imtina eden bir yargı söz konusu. Rojin’in yaşadıklarının üzerine gitmek istemeyen, üstünü örtmek isteyen bir yargı söz konusu. Gerek Meclis kürsüsünde gerekse alanlarda, meydanlarda ısrarla haykırdığımız bir nokta var ki, o da kadınların yaşam hakkını savunmaktır. İstanbul Sözleşmesi’ne derhal dönülmelidir. Türkiye’de mevcut olan, kadınları ve çocukları şiddete karşı koruyan yasa 6284’ü bırakın tartışmaya açılmasını talep etmenizi; tam tersi etkin bir şekilde uygulanması için bizler mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.”
 
‘Rojin için adalet’ demeye devam edeceğiz
 
Onlarca kadın katledilmektedir. Kadın cinayetlerinde etkin soruşturma ve etkin yargılama, etkin cezalandırma sistemi uygulanmadığı için her gün kadınlar bu topraklarda katlediliyor. ‘Yaşam en kutsal haktır’ deriz. Kadınlar olarak kendi yaşamımızı devam edebilmek için yaşam hakkımızı kullanabilmek için mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Her ay onlarca şüpheli kadın ölümünden bahsediliyor. Bize göre şüpheli kadın ölümü yoktur, bize göre üzerine gidilmemiş ve araştırılmamış kadın cinayetleri vardır. Bu nedenle bizlere ‘intihar’ adı altında yansıtmak istenen anlayışı şiddetle reddediyoruz. Katledilen, tırnak içinde ‘şüpheli’ görülen her ölümün üzerine gidilip araştırılması gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz. Bizlerin en önemli savunması örgütlülüğümüzdür ve dayanışmamızdır. Bizler örgütlü mücadeleden asla geri durmayacak, tam tersi örgütlü mücadeleyle başta yaşam hakkımız olmak üzere bu topraklarda eşit ve özgür olarak yaşayabilmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. ‘Rojin için adalet’ demeye devam edeceğiz, ‘Gülistan Doku nerede’ demeye devam edeceğiz. ‘Kadın cinayetleri son bulmalı’ demeye devam edeceğiz. Erkek egemen şiddetin ve iktidarın erkek egemen aklıyla asla uzlaşmayacak ve ona karşı en örgütlü şekilde mücadelemizi devam ettireceğiz. Jin jiyan azadî.”
 
‘Bizi engelleyenler bir şey biliyor ve saklıyorlar’
 
Ardından söz alan HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, bir şeylerin gizlendiğinin altını çizerek, Rojin Kabaiş’e ne olduğunun sorulmaya devam edileceğini belirtti. İlgili mercilerin bu soruyu yanıtlaması gerektiğini ifade eden Meral Danış Beştaş, “Bunun yanıtını vermesi gerekenler İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, tabii ki o kapsamda soruşturma makamı ve bu ilin Emniyet Müdürlüğü ne yapıyor? Bu ilin Valisi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin rektörü ne yapıyor? Rojin Kabaiş’in ölümünün sebebini araştırmak yerine ne yapıyor? Öğrencilerin protestolarını engelliyor, halkın tepkilerini sindirmeye çalışıyor, görünür bir tepki ve eylemlilik yapılmasının önüne yüzlerce polisi dikiyor ve bu sesin çıkmasını engellemeye çalışıyor ve gazetecilere yöneliyor. Rojin Kabaiş ölümünü araştıran, bu konuda belgeleri ortaya çıkaran gazeteciler, paylaşım yapan gazetecilerin hesapları erişime kapatılıyor, haklarında soruşturmalar açılıyor. Ruşen Takva, Kadir Cesur’un hesapları askıya alınmış, yine Dilan Babat Jinnews’ten hakkında soruşturma açılmış. Gazetecileri susturmaya çalışan, üniversitenin içinde eylem ve etkinlik yapılmasını yasaklayan, vekillerin, halkın üniversitenin içine girmesini engellemeye çalışanlar bir şey biliyor ve bizden gizliyorlar. Ama biz bunu ortaya çıkaracağız” dedi.
 
‘DNA’lar kime ait?’
 
Meral Danış Beştaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Erkek devlet aklı kadınların ölümünü normalleştirmeye çalışıyor. Kadınları katledenlere cezasızlık uygulayarak adeta bir teşvik politikası yürütüyorlar. Günde en az üç kadın Türkiye’de katlediliyor ve erkek devlet yargıda bu katilleri aklıyor. Rojin Kabaiş’e ilişkin ATK raporları ile ilgili belgeleri tabii ki biz de okuduk. Ortada kesinlikle cevaplanması gereken yüzlerce soru var. Neden intihar diyorsunuz? İntihar ise neden korkuyorsunuz? İntihara giren sebepler nedir, neden açıklamıyorsunuz? Madem öyle o DNA’lar neden bulundu? İlk rapordakini neden gizlediniz? Rektör neden başka açıklamalar yapıyor? ATK ikinci raporda neden daha açık bilgi veriyor? Bu DNA’lar kime ait? Onları bulmadığınız müddetçe, dosyadaki soru işaretlerini cevaplamadığınız müddetçe, bunu yapan, bu faaliyetleri engelleyen, tepkileri sürdürmeye çalışan, konuşmamızı engellemeye çalışan herkes suç ortağıdır. Bu suçun ortaya çıkmasını önlemeye çalışmak suça yardım ve yataklıktır.
 
Gerçeği yerin yedi kat dibinde de olsa ortaya çıkaracağız
 
Buradan İçişleri Bakanı’na sesleniyorum; Valiye siz mi talimat verdiniz? YÖK’e sesleniyorum; Rektör bu kararları sizinle birlikte mi aldı? İl Emniyet Müdürü hangi talimatla aldı bu kararı? Neyi gizliyorsunuz? Ve her neyi gizliyorsanız gerçekler açığa çıkacak. Bizler o gerçeği yerin yedi kat dibinde de olsa kadınlar olarak bunu ortaya çıkaracağız. ATK’ye güvenmiyoruz. Ne ATK’ye güveniyoruz ne yargıya güveniyoruz. Çünkü bu konuda onların sicillerini gayet iyi biliyoruz. ATK’nin hastaları nasıl raporlarla cezaevinde tutmaya devam ettiklerini biliyoruz. Kadın cinayetlerinde, işkencede nasıl rapor verdiklerini biliyoruz. Savcıların hangi suçları daha öncelikli soruşturduğunu gayet iyi biliyoruz. Bir kadının yaşam hakkı yok edildi ve hâlâ polisler buna tepki gösterenleri engelliyor öyle mi? Bunun adı hukuk değil, bunun adı önlem değil, bunun adı zorbalıktır, keyfiyettir. Bu zorbalığa, bu keyfiyete kadınlar olarak boyun eğmeyeceğiz, her yerde kadın, yaşam, özgürlük demeye devam edeceğiz.”
 
‘Rojin intihar etmiş değil’
 
Sonrasında söz alan Rojin Kabaiş’in babası Nizamettin Kabaiş ise dayanışma gösteren herkese teşekkür ederek, intihar algısının doğru olmadığının altını çizdi. Otopsi raporunun bir yıl sonra gelmesine dikkat çeken Nizamettin Kabaiş, “O raporlar bir yıl sonra çıktı. Acaba neden sormuyorlar, ailesi ne durumdadır, babası ne durumdadır, annesi ne durumdadır, kardeşleri ne durumdadır, ne acı çekiyorlar? Hiçbir gün kimse sormadı yetkililerden. Üniversiteye gelince rektör de aynı şekilde tam tersi, yürüyüş yapan öğrencilere engel oluyor, gazeteciler haber yaparken onlara engel oluyor. Rojin intihar etmiş değil. İkinci rapor geldi, Rojin’in bedeninde iki erkeğe ait farklı DNA’lar çıktı. Bu da bellidir ki bu bir cinayettir” ifadelerini kullandı.
 
Açıklama, “Jin jiyan azadî”, “Rojin Kabaiş isyanımızdır” sloganları ile son buldu.