Serhad'da 17 cezaevi 344 siyasi tutsak: Baskı, ihlal, keyfiyet!

  • 09:02 19 Kasım 2025
  • Güncel
Büşra Turan
 
WAN- Serhad Bölgesi'nde toplam 17 kapalı cezaevi bulunurken, bölgedeki 11 cezaevinde 344 siyasi tutsak ve 4 kentte ise toplam 424 siyasi tutsak ailesi bulunuyor. Cezaevlerinde insan hakları ihlallerinin sürdüğünü belirten TUAY-DER Wan Eşbaşkanı Rengin Karaduman, “Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, keyfi uygulamalara son verilmeli ve umut hakkı tanınmalı” dedi.
 
Cezaevlerinde insan hakları ihlalleri sistematik bir biçimde devam ediyor. Tutsaklar, fiziksel ve psikolojik başta olmak üzere her türlü şiddete maruz kalırken, tecrit koşullarıyla birçok ihlalle karşı karşıya kalıyor. En temel hakları olan sağlık haklarından dahi yararlanamayan tutsaklar, ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Özellikle hasta tutsaklar cezaevi koşullarından en çok etkilenenler arasında. Wan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği’nin (TUHAY-DER) son verilerine göre, merkez ve ilçelerde 192, Îdir’de 41, Colemêrg merkez ve ilçelerinde 181, Mûş’ta 60, toplam 4 kentte 424 siyasi tutsak ailesi bulunuyor. 
 
9 kentte 17 cezaevi bulunuyor 
 
9 kentten oluşan Serhad Bölgesinde, Van T Tipi Kapalı Cezaevi, Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Aziziye 1 Nolu Y Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Aziziye 2 Nolu Y Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Erzurum Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Hakkari Kapalı Cezaevi, Kars T Tipi Kapalı Cezaevi, Muş E Tipi Kapalı Cezaevi, Ağrı M Tipi Kapalı Cezaevi, Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi, Bitlis Ahlat T Tipi Kapalı Cezaevi, Kars T Tipi Kapalı Cezaevi, Ardahan T Tipi Kapalı Cezaevi olmak üzere toplam 17 kapalı cezaevi bulunuyor. 
 
 11 cezaevinde 344 siyasi tutsak 
 
Yine Wan TUAY-DER verilerine göre 11 cezaevinde en az 344 siyasi tutsak bulunuyor. Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı Rengin Karaduman, tutsakların maruz kaldığı ihlallere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
 ‘Türkiye devletinin de bir adım atması lazım’
 
Rengin Karaduman, sürece dair devletin adım atması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Kürt halkı üzerine düşen bütün adımları attı. Fesih kararı, silah bırakma, güçlerini geri çekme gibi adımlar zaten atıldı. Türkiye devletinin de bir adım atması lazım. Bu adım, bizim gerçekten Kürt halkının inanması için gerekli. Çünkü hala öyle bir somut adım atılmadığı için içimizde tedirginlik ve güvensizlik var. Bunun için mutlaka somut bir adım atılması lazım.”
 
‘Hasta tutsaklar serbest bırakılmalı’
 
Rengin Karaduman, cezaevlerindeki koşullara dikkat çekerek, hasta tutsakların durumunun acilen ele alınması gerektiğini belirtti. Rengin Karaduman, “Hala cezaevlerine yönelik devam eden kısıtlamalar var. Kendini ‘hukuk devleti’ olarak gören bir ülkede ‘hasta tutsak’ diye bir durum olmaması lazım. Hasta olan kişilerin dışarıda, uygun koşullarda tedavi edilmesi gerekir. Cezaevinin kendisi zaten hastalıkların ilerlemesine zemin hazırlıyor. Burada arkadaşların tedavi olması mümkün değil, tam tersine hastalıkları ilerliyor. Bize bildirilen hastalıkların başında kalp hastalığı, kemik erimesi gibi çok ciddi problemler geliyor ve bunları cezaevinde tedavi etmek mümkün değil. Bu yüzden bir an önce hasta tutsakların serbest bırakılması ve tedavilerini dışarıda görmelerinin sağlanması gerekiyor” sözlerine yer verdi. 
 
‘Cezaların sona ermesi umut hakkının tanınması gerekiyor’
 
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dikkat çeken Rengin Karaduman, bunun insan hakları açısından yeniden ele alınması gerektiğini ifade etti. Rengin Karaduman, “Tutsaklara ağırlaştırılmış müebbet veriyorlar ve bu aslında idam cezasıyla eş değerdir. İdam olmadığı için ağırlaştırılmış müebbet uygulanıyor. Bir insanın ömür boyu cezaevinde kalması kabul edilir bir durum değil. Bunun için bu cezaların sona ermesi ve umut hakkının tanınması gerekiyor. Zaten AİHM kararıyla, Sayın Abdullah Öcalan için böyle bir umut hakkı tanınmıştı. Türkiye’de de bunun bir an önce tanınması ve yasalara girmesi gerekiyor” dedi. 
 
‘Tutsakların kimliği ve iradesi hedef alınmaktadır’
 
Rengin Karaduman, cezaevlerinde uygulanan infaz yöntemleri ve pişmanlık dayatmalarının siyasi tutsaklara yönelik bütüncül bir yaklaşımın parçası olduğunu vurgulayarak, “Cezaevlerinde infaz uygulamaları ve pişmanlık tartışmaları birbirleriyle bağlantılı konular, ikisi de genellikle siyasi tutsaklara karşı gösterilen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda tutsakların siyasi düşüncesi, kimliği ve iradesi hedef alınmaktadır. Cezaevi idareleri tarafından sergilenen bu tavır yıllardır devam ediyor, yargı organları da genelde cezaevi idaresinin kararlarını onaylıyor. Bu siyasi yaklaşımın son bulması gerekiyor. Hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması, Umut Hakkı’nın yürürlüğe girmesi gerek. Biz Kürt halkı olarak gerçekten bir şey görmek istiyoruz. İnfaz uygulamalarının durdurulmasını, keyfi uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz. Cezası biten arkadaşlarımız için ‘pişmansan çıkarsın’ denilmesi gibi uygulamalar kabul edilemez.  Tutsaklar bilgi yarışması oynamışlar, ‘siz yasaklı bir şey yapıyorsunuz’ diyerek onları hücreye aldırmışlar. Bunlar çok ağır, gurur kırıcı uygulamalar. Bu cezalar kimliği ve iradeyi yok sayma anlamına geliyor. Pişmanlık dayatılması kabul edilemez” sözlerine yer verdi.