25 Kasım’ın ardından: Önümüzdeki dönem Kadın Rönesansı olacak!

  • 09:10 27 Kasım 2025
  • Güncel
AMED - 25 Kasım eylem ve etkinliklerini değerlendiren TJA aktivisti Bahar Peker, kadınların bir araya gelmesi, birbirinden güç alma boyutunun çok yüksek olduğunu belirterek, “Temel amacımız 21’inci yüzyılın kadın yüz yılı olacağını, bir Rönesans dönemi olacağını söylüyoruz. Aynı zamanda örgütlülüğümüzü büyütmemiz gerekiyor” dedi.
 
Kadın katliamlarının sistematik bir politikaya dönüşürken, şiddetin failler tarafından meşrulaştığı bir dönemden geçilirken tüm sorunları barındıran bir 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü daha geride kaldı. Kadınlar günlerce hatta haftalarca her alanda durmadan tüm hak ihlallerine dönük sesini yükselterek kadınlarla bir araya geldi. Tevgera Jinên Azad da (TJA) özelde Kürdistan’da genelde de Türkiye’de, “Demokratik toplumla şiddetsiz özgür yaşama” şiarıyla bir ay boyunca durmadan kadınlarla atölye, seminer, panel, yürüyüş ve buluşmalarda her kentte, ilçede, köylerde, mahallelerde hatta evlerde dahi çalışmalarını yürüttü. TJA aktivisti Bahar Peker, geride kalan 25 Kasım sürecini, verdikleri mesajı değerlendirerek öne çıkan konuları anlattı.
 
‘Kadınlarla temas kurduk’
 
25 Kasım çalışmalarında ağırlık olarak atölye çalışmaları yürüttüklerini kaydeden Bahar Peker, ilçelerde, köylerde, mahallelerde ve evlerde bu çalışmaları yaptıklarını belirtti. Çalışmaların verimli geçtiğini söyleyen Bahar Peker, “Kadınlarla bir araya gelip teması kurup güç alma boyutu da çok yüksekti. Temel amacımız 21’inci yüzyılın kadın yüz yılı olacağını, bir Rönesans dönemi olacağını söylüyoruz. Aynı zamanda örgütlülüğümüzü büyütmemiz gerekiyor” dedi.
 
‘En dikkat çekici olan erkeklik atölyeleridir’
 
Atölye çalışmalarının içeriğine değinen Bahar Peker, “Bilinçlendirme atölyeleri aynı zamanda Kadın Kurtuluş İdeolojisi atölyeleri yapıldı. En ilgi çeken de erkeklik atölyeleri oldu. Amed’de 7 ‘ye yakın erkeklik atölyesi çalışması yürüttük. Amacımız erkek zihniyetini değiştirip dönüştürmektir. Tabi atölyeler 25 Kasım’la sınırlı kalmamalı daha da artırmalıyız” sözlerine yer verdi.
 
‘En büyük talep Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü’
 
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan bir süreç olduğunu kaydeden Bahar Peker, “Yeni bir sürece girdik. Demokratik Toplum çağrısıyla barışı nasıl daha da kalıcı hale getirebiliriz üzerinden tartışmalarımız çok oldu. En ücra yerde olan kadınlarla buluştuğumuzda gündemden, süreçten ne kadar haberdar olduğunu görebiliyoruz. Süreci ne kadar yakından takip ettiklerini görebildik. Mesela kadınlar bize entegrasyon yasasının ne olduğunu, entegrasyonun asimilasyon olup olmadığını sordu. Biz de sorularına cevap olduk, anlattık. Nerede bir atölye yaptıysak kadınların en büyük talebi barışın ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması olduğunu gördük” şeklinde konuştu.
 
Yine atölyelerde kadınların, kadın ve çocuk hak ihlallerine dönük engelleme politikalarının gelişmesini istediklerini ifade eden Bahar Peker, bunun örgütlülükle aşılabileceğini belirttiklerini söyledi.
 
‘Kadınlar sokaklara aktı’
 
Amed’de 25 Kasım’da TJA öncülüğünde yapılan yürüyüşe değinen Bahar Peker, “Kadına dönük şiddet, kadın ve çocuk katliamları, kadın emeğinin sömürülmesi öne çıktı. Ayrıca Gülistan Doku, Rojin Kabaiş, Narin Güran, Sıla bebek durumları var. Bu ve bu durumların önüne geçilmesi yürüyüşte öne çıktı. Kadınların haklarının anayasal güvence altına alınması gerekiyor. Yine ilan edilen aile yılında ne kadar çok kadının katledildiğini görebiliyoruz. Bu taleplere karşı çözümlerin olabilmesi için kadınlar sokaklara aktı” ifadelerine yer verdi.
 
Kadınların Abdullah Öcalan’ın 25 Kasım’a gönderdiği mesajı güçlü sahiplendiğine dikkat çeken Bahar Peker, “Bugün kadınlar bir statüye gelmişse bu Sayın Öcalan sayesindedir” dedi.