Yeşil Sol Parti kadın buluşmaları gerçekleştirecek
- 11:03 6 Temmuz 2023
- Siyaset
ANKARA - Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin derhal kaldırılması çağrısında bulundu. Canan ayrıca, önümüzdeki iki aylık süreçte kadın buluşmaları gerçekleştireceklerini bilgisini paylaştı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkez binasında kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. İki gün önce yaşamını yitiren Kürt aktivist Halide Dündar’ı anarak konuşmasına başlayan Canan, Halide’nin bıraktığı yerden, kadın özgürlük mücadelesini büyütecekleri sözünü bir kez daha verdiklerini belirtti. Halide ayrıca, demokratik siyaset yürüttüğü için faili meçhul cinayetler sonucu katledilen Vedat Aydın’ı andı.
‘Özgürlük mücadelemizi büyüterek yolumuza devam edeceğiz’
Uzun bir seçim maratonun geride kaldığını ifade eden Canan, bu süreçte başta kadınlar olmak üzere halkların, kendilerine gönül verenler ve birlikte yol yürüdükleri mücadele arkadaşlarının verdiği emeğin önemini vurguladı. Kadın özgürlük mücadelesinin seçimlerle sınırlı olmadığını dile getiren Canan, “Bugün karşı karşıya olduğumuz iktidar gerçekliğinde kadın dayanışmasını, eşitlik ve özgürlük mücadelemizi daha da büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Her gün şiddet, ayrımcılık, ırkçı saldırılar, ekonomik kriz, yoksulluk, savaş, rant, talan, tecrit politikalarıyla uyandığımız bir ülkede kadınlar olarak mücadelemizin ne denli yaşamsal önemde olduğunun bilincindeyiz ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu sorumlulukla hareket edeceğiz” dedi.
‘İktidara karşı en geniş mücadele ağlarını oluşturacağız’
Kadın kazanımlarını pazarlık konusu yaparak kurulan erkek ittifaka karşı her zamankinden daha fazla örgütlenilmesi gerektiğinin farkında olduklarına dikkat çeken Canan, “Mücadelemize olan inancımızla bu kapsamda seçim sonrasında örgütlü olduğumuz tüm il ve ilçe örgütlerimizde kadın buluşmalarımızı gerçekleştirdik. Yeni dönem mücadele hattımızı en güçlü şekilde örmek amacıyla başlattığımız kadın örgütlenme çalışmalarımıza bu süreçte de en güçlü şekilde öncelik vereceğiz. Kadın örgütlülüğümüzü büyüterek kadın düşmanı iktidara karşı en geniş mücadele ağlarımızı oluşturacağız” diye belirtti.
Yeşil Sol Parti vekiline açılan soruşturmaya tepki
Tüm seçim kampanyasının cinsiyetçi saiklerle yürütüldüğünü, mevcut iktidarın son bir aylık icraatları ile kadın düşmanı politikalarda ısrarcı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu dile getiren Canan, “Mevcut tabloya kısaca göz atacak olursak; kadın cinayetlerinin aralıksız olarak sürdüğü, LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi ile şiddetin meşrulaştırılmak istendiği, mülteci ve göçmenlere yönelik ırkçılığın her gün körüklendiği bir zeminde tüm bu saldırıları önlemekle görevli iktidar yetkilileri ve onlardan güç alan kolluk, şiddeti uygulayanları bir yana bırakıp şiddete karşı çıkanları hedef almaktadır. Milletvekili arkadaşımız Özgül Saki’nin karşı karşıya kaldığı soruşturma bunun bir örneğidir. Kadın Meclisi olarak arkadaşımızın yanında olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha ifade etmek isteriz” sözlerini kullandı.
Canan’ın konuşmasının satır başlıkları şöyle;
“1 Temmuz İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekilmenin yıldönümüydü. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde mücadele ile elde edilmiş önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nin gaspından bu yana geçen iki yıllık süreçte en az 642 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 373 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu tablo da açıkça göstermiştir ki iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek bir yana, aksine erkek egemen politikalarla şiddeti körüklemektir.
İstanbul Sözleşmesi’nden sonra hedef 6284
İstanbul Sözleşmesi ardından hedefte şimdi de ittifak pazarlıklarının konusu haline getirilen 6284 Sayılı Kanun’un olduğunu biliyoruz. Bu kanun, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra kadına dönük şiddetin önlenmesi için faili uzaklaştırma, cezalandırma, kadınların güvenli yerlerde yaşamalarının önünü açma gibi kadınlar katledilmeden önce önlemler alınması gerektiğini belirtiyor. 6284 de tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi kadın örgütlerinin mücadeleleriyle iktidarı zorlaması sonucu yasalaşan bir kadın kazanımıdır. Örneğin; önleyici tedbirler arasında şiddet uygulayan kişinin tehdit, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması, müşterek konuttan veya korunan kişinin bulunduğu ev, işyeri, okuldan derhal uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi gibi çok kapsamlı koruyucu önlemler sunuyor.
Mücadelemizle her yerde olacağız
Durum böyleyken neden bu yasanın kaldırılmak istendiği açıktır. Kadınlar, erkek şiddetine maruz kalsa da boşanmasın, kendi hayatı hakkında söz sahibi olmasın, kadınlar istihdama katılmasın! Sadece iktidarın çizdiği sınırlarda ev yaşamına hapsolsun istenmektedir. Ancak şu iyi bilinmelidir ki iktidar olmanın gücüyle yürütülen kadın düşmanı politikalara karşı bizler mücadelemizle her yerde olacağız. Kimliği, inancı yaşam biçimi ne olursa olsun tüm kadınlarla kararlı bir şekilde ortak mücadele yürütmeye ve dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz.
MHP İl Başkanı Cihan Kayaalp derhal tutuklanmalı
Erkek ittifakın kadın düşmanı politikaları sadece bunlarla sınırlı değil. Daha iki gün önce Diyarbakır’da alıkoyduğu çocuğa cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan Cihan Kayaalp’i yargılayan mahkemenin verdiği beraat kararı onandı. Gerekçeli kararında ‘çocuğun rızası var’ diyerek Cihan Kayaalp hakkında beraat kararı veren mahkeme heyeti çocuğu değil faili korumuştur. Bir kez daha belirtiyoruz ki cinsel saldırı dosyası kabarık olan Cihan Kayaalp derhal tutuklanmalıdır.
Kamu görevlileri cezasızlıkla ödüllendiriliyor
Bir başka örnek; Muş’un Bulanık ilçesinde çocuğa tecavüz girişiminde bulunan S.S.’ye verilen 16 yıl 3 ay hapis cezasının İstinaf tarafından bilindik gerekçelerle bozulmasıdır. Bizler, özellikle Kürt illerinde yaşanan bu politikaların tesadüf olmadığını çok iyi biliyoruz. Musa Orhan örneğinde olduğu üzere kadın ve çocuklara yönelik cinsel saldırı suçu işleyen kamu görevlileri adeta cezasızlıkla ödüllendirilmektedir.
Kadın işsizliği yüzde 31,3 genç kadın işsizliği yüzde 49,9
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de ekonomik kriz. Uzun bir süredir enflasyonun yüksek olması, zamlar, faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte insanların cepleri boşalıyor. İktidar asgari ücrete zam yaparken diğer taraftan en temel ihtiyaçlar başta olmak üzere fiyatlara yaptığı zamlarla halkı yoksullaştırıyor. Yoksulluktan en fazla etkilenenler ise kadınlar oluyor. Kadınlar, derin bir emek sömürüsü altında esnek, güvencesiz ve en düşük ücretlerle çalışamaya mahkum ediliyor. DİSK AR’ın Haziran ayı araştırma sonuçlarına göre; her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda! Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 31,3, genç kadın işsizliği ise yüzde 49,9! Kadınların maruz kaldığı yoksulluk onları aileye, erkeğe muhtaç etmek üzere kullanıyor iktidar.
Genç kadınlar geleceksiz bırakılmak isteniyor
Elbette ki bu iktidarın kadın yoksulluğunu giderme gibi bir derdinin olmadığını çok iyi biliyoruz. Kadın yoksulluğu, işsizliği, emek sömürüsü işte verilerde görüldüğü gibi artarak devam ediyor. İktidar, kadın yoksulluğunu gidermek yerine kadınları evlere kapatmayı hedefliyor, erkeğe bağımlı hale getirmek istiyor. Bugün çalışan kadınların iş yükü artarak devam ederken bu yükü azaltacak politikalar üretmek yerine kadınları kamusal alanın dışına itmek için her türlü girişimde bulunuyor. Yakın zamanda üniversite sınavı gerçekleştirildi. Sınav ücretinden tutalım ders çalışmak için alınması gereken kitaplara kadar yine en büyük mağduriyeti genç kadınlar yaşadı. Dershaneye gidemediği için, kitap alamadığı için üniversite sınavına hazırlanamayan binlerce genç kadın geleceksiz bırakılmak isteniyor. Okuyabilmek için mevsimlik tarım işçisi olarak gittikleri yerlerde her türlü emek sömürüsüne, şiddete maruz kalan genç kadınlar yoksulluğu en ağır şekilde yaşamaya devam ediyor. Önümüzdeki dönemde kadın yoksulluğu ve kadın emeği sömürüsüne karşı evlerden iş yerlerine uzanan kadın mücadelesini daha da büyütmek temel hedeflerimizden biri olacak.
Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalı
Türkiye’de çoklu krizler yaşanırken bunun nedenlerinden biri de hiç şüphesiz Kürt sorununda çözümsüzlük, savaşta ısrar ve İmralı’da devam eden tecrit politikalarıdır. AKP iktidarının tekçi ve inkârcı politikaları sonucunda başta kadınlar olmak üzere bugün tüm toplum tecrit altındadır. Cezaevlerinde devam eden hak ihlalleri ve halkın demokratik eylemlerine yönelik yasaklamalar da tecrit politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Tüm bu baskı politikalarına son verilmeli ve Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır.
Cumartesi Anneleri'nin mücadelesi mücadelemizdir
Demokratik eylem ve etkinliklerin engellenmesine yönelik en belirgin örneklerinden biri de 28 yıldır kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin eyleminin baskı ve gözaltılarla engellenmesidir. Bildiğiniz üzere eylem, 700’üncü haftaya denk gelen 25 Ağustos 2018’de yasaklandı, Galatasaray Meydanı polis ablukasına alındı. Engellemeye dair AYM’nin verdiği ‘ihlal’ kararına rağmen baskı ve gözaltılarla eylemin engellenmesi hukuksuzluktur, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkının gasp edilmesidir, kabul edilemez. Ancak bu saldırılara rağmen her hafta Galatasaray Meydanına çıkmaya çalışan Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının direnişini selamlıyoruz. Bir kez daha ifade ediyoruz ki, Cumartesi Annelerinin mücadelesi, mücadelemizdir. Kayıplar bulunana ve gerçek failler yargılanana kadar Cumartesi Anneleriyle birlikte mücadelemiz sürecektir.
Onların güçlü duruşlarına tanıklık ettik
Biz kadınlar için bir diğer önemli bir gündem ise devam eden ve adına kumpas dediğimiz Kobanê Davası’dır. Pazartesi günü bizler de tutsak yoldaşlarımızla dayanışmak üzere Sincan’daydık. Yargılanan değil, yargılayanlar olarak bir kez daha onların güçlü duruşuna tanıklık ettik. Buradan; sevgili Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Ayla Akat Ata, Sebahat Tuncel ve tüm tutsak arkadaşlarımıza selamlarımızı iletiyoruz.
Eril yargı erkinin siyasetçi kadınlar üzerindeki şiddet sahnelenmekte
Hukuki değil, bütünüyle siyasal gerekçelerle erkek egemen iktidarın güdümünde devam eden davada eril yargı erkinin siyasetçi kadınlar üzerindeki şiddeti sahnelenmektedir. Savcılık tarafından hazırlanan yaklaşık 5000 sayfalık mütalaaya karşılık, arkadaşlarımızın savunma yapmak için ihtiyaç duyduğu süre de sınırlanarak dava alelacele sonuçlandırılmak isteniyor. Buna rağmen mahkeme salonu tutsak kadın arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm yargılananların siyasi soykırım amaçlı bu kumpası ifşa ettiği bir mecraya dönüşmüştür. Arkadaşlarımızla dayanışma içinde olmaya ve adalet, demokrasi, barış, özgürlük mücadelesini tüm gücümüzle büyütmeye devam edeceğiz.
Dün olduğu gibi bugünde varız, var olacağız
Bizler için mücadelemizi daha çok büyütme ve genişletme zamanı. Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi olarak; tarihsel kadın mücadelesinden birikiminden aldığımız güçle; bütün mücadele alanlarında tüm farklılıklarımızla bir arada olmaya, dayanışmayı büyütmeye, ortak platformlarda yan yana gelmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki iki aylık süreçte; kadın buluşmaları gerçekleştirerek, kadınlardan alacağımız öneri, eleştirilerle yolumuza devam edeceğiz. Bizi umutsuzluğa sürüklemek isteyenler, kazanımlarımıza göz dikenler, haklarımızı gasp edenler bilmelidir ki dün olduğu gibi bugün de varız, var olacağız.”