Şiddeti değil şikayeti önlemek için uğraşıyorlar!
- 09:04 11 Ağustos 2023
- Güncel
Dilan Babat
ANKARA - İktidarın torba kanun ile birlikte çıkardığı “affı” değerlendiren EŞİK üyesi Berrin Sönmez, Türkiye'de ifade “suçları” dışında suç kalmadığını söyledi. Berrin Sönmez, “Şiddeti önlemek için değil şikayeti önlemek için uğraşıyorlar, şiddeti az göstermek için uğraşacaklar” dedi.
Torba Yasası Kanunu 31 Temmuz’de yürürlüğe girdi. Yasada yer alan maddelerden biri de cezaevlerine dönük “af” düzenlemesi. Düzenlemenin içerisinde, “Covid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl veya daha az süre kalanlar, tekrar cezaevine dönmeyecek kalan sürelerini denetimli serbestlik altında infaz edilecek, kapalı cezaevinde bulunan cezasını belirli bir süresini bu kurumlarda geçirenlerin ise iyi halli olmak şartıyla 3 yıl daha erken açık cezaevine ayrılacak. Ayrıca hükümlülerin infaz kurumunda kalmak şartıyla 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilecektir” maddesi yer alıyor.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyesi Berrin Sönmez, AKP’nin hazırladığı ve yürürlüğe giren “af” yasasına ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Maddeler birleştirildi’
Adalet Bakanın infaz düzenlemesinin “kısmi af” olarak nitelendirdiğini söyleyen Berrin, infaz düzenlemesini ise “örtülü af” olarak yorumladığını belirtti. Covid-19’dan kaynaklı cezaevinden izinli çıkanların Ağustos ayına kadar cezaevine dönmeyeceklerini bildiklerini kaydetti. Kadına ve çocuğa yönelik suçların af kapsamında olmadığının belirtilmesine rağmen yayımlanan metinde öyle bir maddenin geçmediğini dile getiren Berrin, “Zaten kadına ve çocuğa yönelik suçlar gibi bir kategori yok. Bütün olarak ayrı hapishanelerde tutmaları mümkün değil. Tek tek maddeleri birleştirdiler. 2022’de Covid-19 izni sırasında iktidar, ‘terörle ilgili suçlar dışında kalanları açık cezaevine geçme’ hakkı tanındı denilmişti. Açık cezaevine geçenlerin normalde izinleri oluyor ama bu sefer Covid-19 iznine ayrılanlar artık cezaevine geri dönmeyecek. Açık cezaevindeki hükümlüler 3 aylık süre halinde izinli sayılabilecekti, Bakanlık 5 ay süre uzatabilecekti ve yaptılar bunları” dedi.
‘Cezaevlerini boşaltmak istiyorlar’
Covid-19’dan kaynaklı verilen izinlere ilişkin bir düzenleme yapılması gerektiğini ama düzenleme yapılırken, “evlilik” adı altında çocuğa yönelik cinsel istismar hükümlülerini çıkarmak için düzenleme yapıldığını dile getiren Berrin, “Covid-19 iznini ayarlarken, yeni kriterler oluşturdular. Mahkemenin verdiği cezanın ne kadarı infaz edilecek, üzerine indirim yapıyorlardı zaten. Ama bu indirim kısmını daha fazla yükselttiler. Bütün suçlarda kapalı cezaevinde kalınma süreleri azaltıldı yine ‘terör ve örgütlü suçlar’ hariç denildi. Açık cezaevine geçme hakkı tanınması koşullarını adli suçlarda iyileştirme yaptılar. Açık cezaevinde kalma süresini de düşürdüler, şartlı tahliye süresi de kolaylaştırıldı. 3 yıl cezaevinde kalması gereken 1 yıl kalacak ama 3 yıl şartlı tahliye süresi tanınacaksa o şartlı tahliye süresini 5 yıla çıkardılar. Dışarıda gezerken kontrol altına alma halini uzattılar ama içeride kalma kısmını azalttılar, kalma kısmını iyice düşürdüler. Cezaevlerini boşaltmak istiyorlar. Bakan buna ‘kısmı af’ demişti ben ‘örtülü af’ demiştim. Ama yanılmışım bakanınki de aldatmaca söylem. Bu yasa 31 Temmuz’da yürürlüğe girecek ama metinde 31 Temmuz’dan önce işlenmiş suçları kapsayacak gibi bir ibare yok. Af kanunlarında yasanın çıktığı tarihten önceki suçlar kapsanır. Bu durumda bu bir af değil” diye belirtti.
‘Kadınlara, çocuklara karşı işlenmiş suçlar devletin hiç umurunda değil’
Af olmayan teklifin yeni bir infaz düzenlemesini beraberinde getirdiğini dile getiren Berrin, müebbet hapis cezası alan bir kadın katliamı failinin cezasını 16 yılda tamamlayacağına dikkat çekti. Berrin, “16 yılının belirli bir kısmında açık cezaevine geçme hakkı olacak. Açık cezaevinden çıkabilecek, açık cezaevinde geçirdiği süreçten kısa olacak. Adli kontrol şartıyla tahliye edilerek serbestçe yaşayacak. Çocuk cinsel istismar suçlarında, 9 yıl ceza alan bir fail sadece 3 ay kapalı cezaevinde kalabilecek. Bunlar bir defaya, geçmişteki suçlara mahsus değil, önümüzdeki tarihlerde de bu şekilde uygulanacak. Çünkü yasada 31 Temmuz’a kadar işlenmiş suçlar için geçerlidir diye bir ibare yok. Bu yeni bir düzenleme diyoruz, insanlara, kadınlara, çocuklara karşı işlenmiş suçlar devletin hiç umurunda değil. Onları çok kolaylıkla affediyor, hırsızı, uyuşturucu satıcısını, kadın katili, çocuk istismarcısı ve bütün adli suçlar çok kolaylıkla düşük cezalar alabilecek. Aldıkları cezaların çok kısa süreli yatarı var yatarı düşük olduğu için suçlar artacak” sözlerini kullandı.
‘Bu ülkede düşünce suçları dışında hiçbir suç kalmadı’
“Bir çocuk cinsel istismar suçu olduğunda ve bunu şikayete döküldüğünde polislerin tavrı ne olur?” diye soran Berrin, şunları belirtti: “Aileleri, çocukları evlerine göndermeye bakarlar. Savcılığa gittiğinde savcılık iddianameyi hazırlamaya üşenir. İddianame hazırlansa bile mahkeme bu 3 ay yatacak diye ceza vermez. Bunları kolaylaştırıyorlar, kadınlar, çocuk, cinsiyet temelli şikayet durumlarını en aza indirdiler. Şiddeti önlemek için değil, şikayeti önlemek için uğraşıyorlar, şiddeti az göstermek için uğraşacaklar. Hülya Gülbahar’ın bir tanımlaması vardı, ‘gazeteciler, muhalifler, politikacılar, onların suçları hemen ‘terörle’ ilişkilendiriliyor, uyuşturucu baronları organize suç olarak görülmüyor ama siyasi hükümlüler hemen ‘terörle’ bağlantılandırılıyor. Bu ülkede düşünce suçları dışında hiçbir suç kalmadı. Sadece düşünce suçları var, sadece iktidarın politikalarına itiraz edenlerin suçu kaldı. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere her alanda büyük bir tehdit bekliyor. Adli suçların bu kadar kolay bırakılması, cezasızlık anlamına gelen bu infaz düzenlemesi suçları arttıracak. Suçları artırması gibi insanların da şikayet etme motivasyonunu düşürecek. Böyle olduğunda kaos dolu bir toplum çok rahatlıkla olacak. Vahşi batı dönemleri yaşatabilecek kadar kötü bir düzenleme var.”