Halide Türkoğlu: Yerel yönetimlerin 3’üncü inşa alanı olduğunu deneyimliyoruz!

  • 10:35 11 Kasım 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Konferansı’nda konuşan HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Mevcut siyasi anlayıştan, restorasyoncu anlayışa kadar hiçbirine mahkum olmadığımızı yerel yönetimlerin aslında bir 3’üncü inşa alanı olduğunu deneyimliyoruz ve bunun mücadelesini yürütüyoruz” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) "Bi Jin Jiyan Azadiyê Ber Bi Rêveberiyên Xwecihî Yên Azad ve!” (Jin Jiyan Azadî ile Özgür Yerel Yönetimlere!) şiarıyla Balgat binasında Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi. Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan, konferansta, sinevizyon gösterimi yapıldı.  Ardından kadınlar, “Jin jiyan azadî” sloganını attı.
 
Konferansın açılış konuşmasını, HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yaptı.
 
’20 yılı aşkın yerinde yerel yönetim deneyimimiz var’
 
Konuşmasına, “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir” demekten vazgeçmeyeceklerini belirterek başlayan Halide, devamında tüm kadınları selamladı. Sinevizyon gösteriminde yer alan kadın özgürlükçü modele dikkat çeken Halide, “Bu model 2016’dan itibaren kayyım atamalarıyla gasp edilmeye çalışıldı. Biz, yerel yönetimler ve kadın meclisi olarak kendi direnişimizden de, inşa çalışmalarımızdan da vazgeçmedik. Elbette kayyım atamalarının nedeni bir yandan kadın sistemimize saldırı, aynı zamanda Kürt halkının bir irade olması ve statü sahibi olmasına, eşitlik mücadelesine yönelik bir saldırı olarak görmek gerekiyor. Kayyımları ele alırken, sadece direnişimizi örgütleyip kayyımlara karşı çıkarken halkın içinde kadınlar ile birlikte inşayı nasıl yapabiliriz noktasında her türlü şekilde çalışmalar yürüttük. 20 yılı aşkın bir süredir yerinden yerel yönetim deneyimimiz var. Bu kadınlar şahsında bir model oluşturduk. Bu model, ‘Türkiye, Orta Doğu ve dünyada da eşitlik nasıl uygulanır? Farklı kimlikler kendini nasıl ifade eder, demokratik yaşam nasıl örülür’dür” dedi.  
 
‘Rojava’da derin bir yerel demokrasi aşaması var’
 
Demokratik bir yaşamın nasıl örüldüğü, yerel demokrasinin neye tekabül ettiğine dair yıllardır devame den çalışmalarının olduğunu ve çalışmanın birçok yerde model olduğunu ifade eden Halide, “İşte Rojava’da daha derin bir yerel demokrasi aşaması var. Şengal’de bir model oluşturulmaya çalışılıyor. Aslında dünyada birçok hareket, Kürt hareketinin oluşturduğu bu modeli hayata geçirmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. İşte bu yüzden kayyım atamaları, halklara, kadınlara, farklılıklara ve bir bütünen demokrasiye karşı inşa edilen bir rejimdir” sözlerini kullandı. 
 
’10 ayda 300’den fazla kadın katledildi’
 
AKP ve MHP iktidarının 2016 yılından bu yana bir savaş konsepti geliştirdiğini dile getiren Halide, iktidarın bu konsept ile kayyım rejiminin bir yönetim şekline dönüştürüldüğüne dikkat çekti. Halide, “Bu yönetim şekli bir yandan kazanımlarımıza saldırdı, ama aynı zamanda bu ülkede sistematik bir şiddetin hayat bulabilmesi için tam da o kazanımların tasfiyesiyle inşa edilmeye çalışıldı. Bugün sadece verilere baktığımızda kadın cinayetlerinin, katliamlarının bu kadar yükselişe geçmesi kayyım zihniyetinden bağımsız değildir. Kayyım atamalarıyla birlikte hak gasp ediliyor ama aynı zamanda bunun yargı kurumundan tutun toplumsal yaşamı inşa edecek bütün kurumların gaspına dönüşüyor. Bu da kadın katliamlarının bir yandan artışına, kadına yönelik şiddetin sistematik hal almasına neden oldu. Sadece son 10 ayda bile 300’den fazla kadın katledildi, bunların 190’ı şüpheli ölümler olarak kendisini gösterdi” ifadelerini kullandı.
 
Halide’nin konuşmasının satır başlıkları şöyle;
 
“Eşitlik ve özgürlük mücadelesini kurumsallaşmalarımızla birlikte yürüttük. Bu toplumda kadınların yaşadığı sorunları nasıl çözebiliriz, bu sorunlar hangi sorunlardır, bir yandan toplumsal yaşama katılımı, ekonomik sorunlarla mücadele biçimi, sosyal yaşama dahil olunması. Kayyımlar işte tam da bu haklara bir şekilde zarar verdi tahribatlar yaratıldı. O yönüyle toplum içerisinde kadın özgürlük mücadelesini geriye götürmek için bir ideolojik inşa biçimi haline getirilmeye çalışıldı. Bunları her yerde teşhir etmeye çalışıyoruz. Kayyım atamalarıyla birlikte eşbaşkanlık sistemi, eşit yaşama ilişkin inşa ettiğimiz kurumlar gasp edilmeye çalışıyor. Bulunduğumuz her yerde bunun teşhirini yaparken alternatiflerini nasıl yapabiliriz noktasında tartışmalarımız oldu, atölye ve çalışmalarımız oldu. Bu yönüyle biz bunu değerlendirirken eşbaşkanlık sistemi illegalize, terörize ve marjinalize edilebilecek bir mesele değildir. İlk günden bugüne Kürt kadın mücadelesi eşit ve özgür yaşamı savunurken eşitliğin, adaletin temel vurgulama alanlarının temsil ettiği üst aşamaydı. Temel kazanım dediğimiz meselenin hayat bulması, kurumsallaşmayı sağlıyordu. İktidar kadın ve Kürt düşmanı, iktidar farklı kimliklere tahammül edemeyen bir düşmanlık hukuku inşa etti. Eşbaşkanlık sisteminin hayat bulması için biz mücadele etmeye devam ediyoruz. 
 
Rojava’da kadınlar özgür yaşamı inşa ettiler
 
Mücadele eden kadınların bir şekilde eşit ve özgür yaşamı da inşa ederken IŞİD’in saldırıları ile dünyanın birçok yerinde saldırılar gerçekleşmişti. Kürt kadın hareketi başta olmak üzere Türkiye’de de aslında birçok kesim, farklı partilerden olsun toplumsal direnişlerde yer alan kesimler bu protestolarda yer aldılar. Rojava için bir dayanışma içinde bulunuldu. Kobanê ile dayanışma içinde bulunuldu. Yapılması gereken temel ifade hakkı kendini gösterdi. İktidar, IŞİD’in yapamadığını 2016'dan sonra kendisi yapmak istedi. Kobanê’yi savunanların yanında yer alanlar yargılanırken bugün Rojava'ya, Kobanê’ye, Şengal’e saldırılar var. İktidarın kimin yanında durduğu kendini açık ve net gösteriyor. IŞİD zihniyetini savunan bir yerde duruyor. Rojava'da kadınlar nasıl mücadele edip eşit ve özgür yaşamı inşa ettilerse buradaki saldırılara karşı da bizler bu yaşamı inşa edeceğiz. 
 
Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü gündemimize alacağız
 
IŞİD’ten farksız politika yürüten bu iktidar bir yandan kayyım rejimi uyguladığı için ve IŞİD ile suç ortaklığından yargılanacaktır. Rojava ve Şengal'e saldırılar var, ülke içinde de savaşa dayalı haksızlıklar söz konusu ve savaşa dayalı bir rejim inşa ediliyor. Bunu ele alırken tecrit politikalarından bağımsız ele alamayız. Bugün Sayın Öcalan üzerinde yürütülen İmralı tecrit sistemi tıpkı nasıl 2016 kayyım rejimine denk gelecek bir durum haline geliyorsa, yani kayyımın uygulanması için bir gerekçesi haline geliyorsa aynı zamanda savaşta ısrarın da gerekçesi haline geliyor. Biz kadınlar yaptığımız atölye ve toplantılarda şunu ifade ettik, evet kayyım rejimiyle mücadele edeceğiz ama kayyım rejiminin ortadan kalkması için tecritle mücadele edeceğiz. Bu sorunun kökleri kayyım rejiminin içindedir. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü dahil olmak üzere konferansımız bu tartışmaları gündemine alacaktır.    
 
Mücadelemiz modelimizin kendisidir
 
Mücadelemiz modelimizin kendisidir, modelimiz nedir? Demokratik, eşit ve özgür bir yaşamı inşa etmektir. Bu model aynı zamanda demokratik ulus fikriyatıdır, siyasetten toplumsal yaşamı ekonomik yaşama kadar 3’üncü bir seçenek olduğunu savunur. Mevcut siyasi anlayıştan restorasyoncu anlayışa kadar hiçbirine mahkum olmadığımızı yerel yönetimlerin aslında bir 3'üncü inşa alanı olduğunu deneyimliyoruz ve bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bugün demokratik yerel yönetimler dediğimiz alan aynı zamanda yerel demokrasinin en temel taşlarından biridir. Bugün Rojava'da ve Şengal’de kendisini 3’üncü yol olarak ifade ediyor. İktidarların bizleri mahkum edeceği bir alan değil kadınların farklılıkların, hakların, inançların kendisini ifade ettiği aynı zamanda eşitliğin eşbaşkanlık sistemi ile hayata geçirebildiği modelin adıdır, 3’üncü yolun kendisidir. 
 
Kadın özgürlükçü kentler inşa edeceğiz
 
Eşbaşkanlık sistemimizden vazgeçmiyoruz. İktidar istediği kadar illegalize ve terörize etmeye çalışsın, eşbaşkanlık sistemi bizim kazanımımızdır. Eşitlik nasıl haksa tam da hukukun denk geldiği uygulama alanlarından biridir ve biz bu seçimlerde eşbaşkanlık sistemimizi daha da nasıl yükseltebileceğimize dair hazırlıklarımız vardır. Geçmişten bugüne 20 yılı aşkındır yerel yönetim modelimiz var. Ama bu modelin seçimlere giderken daha güçlü nasıl olacağına dair bu konferansta konuşacağız. Yine şunu da söylemek lazım; neler yapacağız? Sonuçta siyasi partimizin yerel yönetimler politikası var ve bu politika aynı zamanda bu toplumdaki sorunlara yerelden çözüm üreten bir mekanizmaya sahip. 
 
Mekanizmaları bizler yaratacağız
 
Biz her şeyi kadınlarla, gençlerle, halklarla birlikte yapmaya devam edeceğiz. O yönüyle seçimlere giderken şiddet varsa, direniş de var, inşa da var. Bu inşayı bizler gerçekleştireceğiz. Eşitsizlik mi var? Eşitsizliğe karşı mücadele edenler yine bizler olacağız. Yoksulluk mu var? Yoksulluğa karşı mücadele edecek olan tek partiyiz ve bunun inşasını kooperatiflerle, ekonomik yaşamı örgütleyerek ve kurumsallaşmasını yerel yönetimlerde kadınlarla birlikte inşa edecek güce sahibiz. Ekolojik tahribat mı var? Kentlerimizi ekoloji eksenli kadın özgürlükçü kentler olarak inşa etmenin sözünü veriyoruz. Gençliğin özel savaş politikalarına dair, yoksulluğa, barınmaya dair sorunlara çözüm yollarını geçmişte de inşa ettik, bugün de inşa edeceğiz. Gençliğin sorunları yerel yönetimler modelimizle çözülecek. Barınma sorunları da yerel yönetimler modelimizle çözülecek. Hayatta katılımcılık esastır diyorsak, demokraside katılımcılık olmak zorundadır diyorsak gençlerin yerel yönetimlere dahil olmasını sağlayacak mekanizmaları bizler yaratacağız. 
 
Kayyımlara karşı yeni inşa
 
Engelli kadınlar başta olmak üzere engelsiz bir yaşamı, engelsiz bir kenti yine bizler inşa edeceğiz. Bu seçimlere giderken bizden çalınan ne varsa onu geri alacağız. O tahribatların hepsini ortadan kaldıracağımıza inanıyoruz. Bu konferansın da buna vesile olacağını, kayyımlara karşı yeniden inşa edeceğimize dair tartışacağız.”