İstanbul’da Gemlik Yürüyüşü çağrısı: Özgürlüğe yol oluyoruz

  • 11:09 16 Kasım 2023
  • Güncel
İSTANBUL - 19 Kasım’da Gemlik’e gerçekleştirecekleri “Özgürlük Yürüyüşü’ne” çağrı yapan MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, “Sayın Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü bizim temel gündemimiz. Kürt sorununun demokratik çözümü için Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü savunuyoruz. Bu yüzden 19 Kasım’da Gemlik’e yürüyerek, özgürlüğe adım oluyoruz, yol oluyoruz” sözleriyle seslendi.
 
Çok sayıda siyasi parti, hukukçular, sanatçılar ve sivil toplum örgütleri, 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 33 aydır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 19 Kasım Pazar günü İstanbul’dan Gemlik’e yapılacak olan “Özgürlük Yürüyüşü”ne ilişkin Beyoğlu’nda bulunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi HEDEP İstanbul İl Örgütü binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.
 
Her kesimden yoğun katılım
 
Toplantıya, yürüyüşün düzenleyicileri olan Asrın Hukuk Bürosu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), İstanbul Kürt Enstitüsü ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ile birlikte siyasetçi, hukukçu, sanatçı ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katılım sağladı.
 
 Basın açıklamasını ise MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez okudu.
 
‘Kürt sorununda demokratik bir çözüm geliştirilmedi’
 
Dilek, devletin yüz yıllardır halklar ve özellikle Kürt halkına yönelik politika, temel haklar, kültür, anadili ve yaşam alanlarını hedef aldığını belirterek konuşmasına başladı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında 100 yıllık cumhuriyetin, Kürt sorununun demokratik çözümünden yana bir çözüm geliştiremediğini söyleyen Dilek, ikinci yüz yılında da savaş politikalarında ısrarla devam ettiğini vurguladı. Dilek, “Savaş rejimine dayalı AKP-MHP ittifakı, Kürt ve kadın düşmanlığını derinleştirmiştir. Derinleşen bu düşmanlık artık olağan bir düzen haline getirilmiştir. Anayasanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının askıya alınmasıyla, Kürt halkının iradesinin gasp edildiği kayyım rejimiyle, siyasi kırım operasyonlarıyla, rehin alma politikalarıyla Kürtlere ve bütün topluma yönelik bir düşman hukuku uygulanmaktadır. Anadilimiz üzerindeki baskılar karşısında anadilini savunanların linç edilmeye çalışılması, bu iktidarın kutuplaştıran siyasetinden bağımsız ele alınamaz” sözlerini kullandı.
 
‘Kürt sorunu mutlak tecritle muhatapsız bırakıldı!’
 
AKP-MHP iktidarının 2015 yılının Nisan ayı itibariyle Kürt sorununu muhatapsız bıraktığının altını çizen Dilek, savaş politikalarına devam edildiğini, “Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulamaya koyduğu mutlak tecritle başlamıştır” ifadeleriyle değerlendirdi. “Mutlak tecrit aynı zamanda başta Kürt halkı ve Kürt halkının kazanımlarına dönük bir düşmanlık hukukunun uygulanmasıdır” diyen Dilek, “Böylece her türlü evrensel ve insani değerler alt üst edilmiştir. Hapishaneler başta olmak üzere toplumun kılcal damarlarına yayılan bir tecrit sistemi iktidar tarafından oluşturulmak istenmektedir. Faşizmin kurumsallaşması tam da budur” dedi.
 
‘Tecrit edilen birlikte yaşam ısrarımızdır’
 
Dilek, 25 yıldır İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan üzerinde derinleştirilen mutlak tecrit politikalarına dair şunları söyledi: “Kürt halkı ve özgürlüğü için direnen halkların tecrididir. Yanı sıra tecrit edilmek istenen Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye halklarının barış hakkıdır. İşte tam da bu yüzden tecridi kırmak, buna öncülük etmek en çok da toplumsal güçlerin, öznelerin gündemi olmak zorundadır. Tecrit sadece Kürt halkının sorunu değildir. Tecrit, tüm demokrasi ve özgürlük güçlerinin ortak sorunudur. Çünkü tecrit edilen aynı zamanda birlikte yaşam ısrarımızdır. Bugün mutlak tecritte ısrar ederek bunu bir yönetim şekli haline getirmek isteyen AKP-MHP faşist ittifakı bu rejimi en çok da halklar üzerinden yürütmektedir. Mücadele kazanımlarımızı hedef alarak çıkardığı yasalarla bunu yapıyor. Eğitimden siyasete, sanata, üretimin ve hayatın hiçbir alanında demokratik ve eşitlikçi değerleri görmeye tahammül edemeyen bir ittifak ile karşı karşıyayız.”
 
19 Kasım’da Gemlik’e yürüyecekler
 
PKK Lideri üzerinde 25 yıldır yürütülen tecrit karşısında, tüm halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmeni gerektiğinin altını çizen Dilek, “Bu aynı zamanda savaş ve şiddet politikalarına karşı onurlu barışı inşa etmektir. Toplumu nefessiz bırakmak isteyenlere karşı rahat nefes alabileceğimiz bir yaşam için insanlık suçu olan tecridi kıracak olan asıl güç yine bizleriz. Sayın Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü bizim temel gündemimizdir. Çünkü özgürlüğümüz için özgürlüğü savunuyoruz. Adalet için adaleti savunuyoruz. Eşitlik için hakkımız olan eşitliği savunuyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümü için Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü savunuyoruz. Bu yüzden 19 Kasım’da Gemlik’e yürüyerek, özgürlüğe adım oluyoruz, yol oluyoruz” sözleriyle herkesi “Özgürlük Yürüyüşü’ne” çağırdı.