Erkek-devlet-yargı şiddetine maruz kaldı mücadeleden vazgeçmedi!

  • 09:04 22 Kasım 2023
  • Güncel
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Doğa talanına karşı verdiği mücadelede şiddete maruz kalarak iki ayağında kırıklar oluşan 8 yıldır tedavi gören Zeyno Bayramoğlu, yargının da cezasızlık politikası uyguladığını, bu gün de zor bir dönemden geçildiğini belirterek “Fakat biliyoruz ki baskı ne kadar artarsa ışığı da o kadar çabuk yakalarız” sözleri ile mücadeleye dikkat çekti. 
 
Kadınlara yönelik yürütülen şiddet, taciz tecavüz iktidarın yarattığı politikalar ve yargının cezasızlığı giderek artıyor. Yaratılmak istenilen “makul kadın, yaşama” karşı direnen kadınlar ise ya cezaevleri ile “terbiye” edilmek isteniliyor ya da iktidar güçleri tarafından şiddete maruz kalıyor. İnsan yaşamını yok etmekle yetinmeyen iktidar, doğa talanını da hem Kurdistan hem de Türkiye’de sürdürüyor.
 
2016 tarihinde, Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattpe bölgesinde madencilik faaliyetlerine karşı tepki için yaylaya çıkan kadınlara polis saldırdı. O saldırı sırasında, Zeyno Bayramoğlu her iki ayağından yararlandı. Yıllardır elinde bulunan iki değnekle mücadeleden asla vazgeçmeyen Zeyno, bir dönem Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü Eşbaşkanlığı görevine seçildi. Bir dönem bu görevi yürüten Zeyno, Ankara İl Örgütü kadın sözcülüğü yaptı. Dönemi biten Zeyno şimdilerde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Parti Meclisi (PM) görevini yürütüyor.
 
Devlet, polis ve yargı şiddetine maruz kalan Zeyno Bayramoğlu yürüttüğü mücadeleyi anlattı.
 
HDK’den HDP’ye şimdi HEDEP’te
 
Kürt hareketi ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile tanıştığını söyleyen Zeyno, HDK’nin ideolojisinin Türkiye halkları için çok önemli bir paradigma olduğunu gördüğü için HDK’de yer aldığını belirtti. Zeyno, “Ankara’ya geldiğim zaman 2015 yılında HDP ile tanıştım. Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde HDP’nin içerisinde mücadele vermem gerektiğini düşündüm. Hayata bakışım, politik duruşum ve inancım bu yöndeydi. Kürt hareketi, bireyler ve diğer partilerin bu parti içerisinde yer alması Türkiye’yi demokratikleşme inancını taşıdım. HDP, HDK’yi bir Kürt partisi olarak görmüyorum, tüm halkların partisi olarak görüyorum. Burada mücadele edip, demokrasi gelecekse hep birlikte yapabileceğimiz bu adrestir. Bunun karşılığını da görüyoruz, baskı, zulüm ve yol yürütmeme meselesinden görüyoruz” diye konuştu. 
 
Bir ayağında hiç kemik yok tedavisi hala devam ediyor
 
90’ların sonunda Kanadalı bir maden şirketinin Artvin’de maden araştırması yaptığını, o zaman Artvin’de yaşadığını ve maden sahasını bastıkları için Kanadalı maden şirketinin gitmek zorunda kaldığını belirten Zeyno, AKP’nin iktidara gelinceye kadar, Artvin’de maden arayışını zorlamadığını söyledi. Zeyno, “Artvin’de maden çıkartmanın bütün doğal yaşamı etkileyeceği gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Bir mücadele örüldü, hem Artvin halkının iradesi hem de Türkiye’deki ekolojistler mücadele verdi. İki seneye kadar nöbetler tutuldu, orada bir maden süreci başlatılamadılar. AKP, sonunda oraya saldırdı, orada çok büyük direnişler oldu, kimse orayı teslim etmedi. Bütün Türkiye’ye çağrı yapıldı, her yerden insanlar Artvin’e geldi. O dönem bölgede çatışma süreci vardı, Artvin tarafından ise ekoloji mücadelesi vardı. O zaman bütün mücadelelerin birbiriyle nasıl iç içe olduğunu gördük. İktidarların, özel şirketlerin kimseyi ayırmadan ne kadar gaddar olduğunu gördük. Kadınlar önde bir yürüyüşle maden sahasını görmek istedik, mahkemeler iptal etmiş orayı diyoruz ama kimse bizimle uzlaşmadı. Polisin saldırısıyla orada bir çatışma yaşandı, benim oradan bu şekilde çıkmam bir mucize. Oradaki direnişte de 8 metreden attılar ve iki ayak bileğimde çoklu kırık oluştu. 3 gün boyunca Artvin’de bekledim sonra Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, İdris Baluken çok sahip çıktılar bana ve uçakla Ankara’ya getirildim, ameliyatlar oldum. Beş gün içerisinde 6 ameliyat oldum, bir ayağım sabit tabanla yürüyorum, bir ayağımda hiç kemik yok tedavisi devam ediyor” ifadelerini kullandı.
 
Şikayet edeceği tek bir merci bulamadı
 
Yaşadığı bu durumun mücadelesine engel olmadığını dile getiren Zeyno, yaşadığı bu durumun ardından ise yargının da cezasızlık pratiğiyle karşı karşıya kalıyor. Zeyno, yargıda yaşadığı durumu ise şöyle anlatıyor: “İlk ifadem Artvin emniyetinde kayboldu, sonra bulundu yine kayboldu. Bu sadece benimle ilgili değil, Türkiye’de hiçbir mahkemeye çıkıp, ‘başıma şunlar geldi’ diyemedim. Bütün mahkemeler dosyamı reddetti ve şuan AİHM’de. Buradaki hukuksuzluk aslında bize bugün yaşayacağımızı şeyleri de öncesinden gösteren, bir durum. Bir insanın başına bir şey geliyor, sakat kalıyor ve bunun karşısında kendisini ifade edecek tek bir merci bulamıyor. Normalde benim bir merci aramama gerek yok asıl olan devletin bu yolu açması. Bugün herkesin yaşadığı, adaletsizlik duygusunu ben ve benim gibi insanlar yaşıyor. Erkek devlet şiddetiydi, erkeğin olduğu yerde şiddet vardır ve o günkü saldırı kadınlara yapılmıştı. Orada yüzlerce kadın vardı, polis barikatın önünde, polis önce bize saldırdı. O dönem kadında bunu çok derin yaşadı.”
 
 'Kadın sesini daha fazla örgütlememiz gerekiyor'
 
Türkiye’deki kadınların mücadele sürecinde birbirinden bağımsız mücadele ettiğinde tıkanma yaşadığını gördüklerini dile getiren Zeyno, ihtiyaçları olan şeyin daha fazla birleşen ve artan kadın mücadelesi olduğunu kaydetti. Zeyno, “Uzun yıllar sonra ilk kez 25 Kasım ve erkek devlet şiddetinin ironik bir şekilde birbirini kestiği bir sürece giriyoruz. Tarihte hiç bu kadar kadın cinayetlerinin yaşandığı bir dönem olmadı. Her gün günde üç-dört kadın cinayetiyle karşılaşırken, cezasızlık politikasıyla da karşılaşıyoruz. O katiller, şiddet gösteren erkekler, bir şekilde erkek yasalarıyla sokaklara geri döndürüyorlar. Bu şiddet tekrar üretiliyor. Şiddet gören kadınların sokakta daha fazla söz kurması gerekiyor. Sıkışmış bir dönemden geçiyoruz. Fakat biliyoruz ki baskı ne kadar artarsa ışığı da o kadar çabuk yakalarız. Benim şansım örgütlü olmamdı, örgütsüz bütün kadınlara ulaşmamız gerekiyor. Politik kadınların cezaevinde olması bile bir şiddettir. Cezaevi zaten erkek egemenliği temsil eden bir mimarinin sonucudur. Baktığımız da her yer erkek, devlet şiddeti ile dolu. Kadınlar çok rahat, kolluk, eşi ya da sevgilisi tarafından şiddete maruz kalabiliyor ve buna karşı yüksek ses çıkarmamız gerekiyor. Partimle mücadele etmenin yolunu açtığı bir güzellik vardı, dayanışmayla o patikayı çıkabildim. Bu noktada bütün herkesin sesini yükseltmesi için mücadele etmemiz gerekiyor. Kadın sesini örgütlenmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.