Açlık grevine destek: Birlik olup tecridi kıralım
- 09:01 6 Aralık 2023
- Güncel
Rabia Önver - Rojda Aydın
WAN - Tutsakların başlattığı açlık grevi 10’uncu gününe girerken, eylemin amacına dikkat çeken kadınlar, herkesin sesini yükseltmesi, birliğini inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Kadınlar, tecridin suç olduğunu ve bu suça herkesin karşı çıkmasını istedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle yaklaşık 3 yıldır görüşmesi engelleniyor. PKK Lideri en son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde kesintili bir telefon görüşmesi yapmıştı. Abdullah Öcalan'ın yanı sıra İmralı'da bulunan tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar ile de hiçbir iletişim sağlanamıyor. Yapılan tüm başvurular ise “disiplin cezaları” gerekçesi ile engelleniyor. “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar, 27 Kasım’dan 15 Şubat’ta kadar süreli-dönüşümlü açlık grevine başladı. Cezaevlerinde başlatılan açlık grevinden sonra Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği de (TUHAY-DER) Wan ve Amed’de “Adalet Nöbeti” başlattı.
Açlık grevi 10’uncu gününe girerken, Wan’da mikrofon uzattığımız kadınlar, eyleme herkesin ses olması gerektiğini vurguladı.
‘Tecrit kaldırılınca her şey yoluna girecek’
Tecridin insanlık suçu olduğunu söyleyen Şax (Çatak) Belediye Meclis üyesi Zehra Urar, tecridin hayatın her alanına yansıdığını belirtti. Zehra, “Derhal yapılan insanlık suçu ortadan kaldırılsın. Herkesin avukatı ile görüşmeye hakkı var. Şu an Wan’da 80 yaşındaki annemize ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verildi. Eğer bu anne cezaevine tekrar götürülebiliyorsa hakikaten de artık demokrasinin işlenmesini istiyoruz. İmralı’daki tecrit, bir topluluğun yok oluşu diyebiliriz. Özellikle kadın tutsak ve hasta tutsak arkadaşların üzerindeki tecridin son bulmasından yanayız. Cezaevlerinde cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Bunun için bir an önce tecridin son bulmasını istiyoruz. Özellikle Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılınca her şey yoluna girecektir. 3 yıldır devam eden tecrit için bütün toplumun ayağa kalkması gerekiyor” sözlerini kullandı.
‘Cezaevindeki arkadaşlarımızı destekliyoruz’
İmralı’da 25 yıldır ciddi bir tecridin uygulandığını kaydeden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Artemêtan (Edremit) Berivan Polat Çağlayan, yaklaşık 3 yıldır İmralı’dan herhangi bir haber gelmediğini, PKK Lideri’nden hiçbir şekilde haber alınamadığına dikkat çekti. Berivan, “Haber alamamak Kürt halkı için ciddi bir sorundur. Halk ve Abdullah Öcalan’ı birbirinden ayırmaya çalışıyorlar. Bu sadece Sayın Abdullah Öcalan üzerinde devam eden bir tecrit değil, özelinde cezaevlerinde ciddi bir tecrit var, devamında da bu tecrit, halka da yansıyor. Bu süreçte zindandaki arkadaşlarımız dönüşümlü olarak açlık grevine başladı. Hepimiz de biliyoruz ki geçmişte de açlık grevi gerçeği var. Bu açlık grevinde yaşamını yitiren, şehit düşen yoldaşlarımız var. Bu süreçte de zindanlarda başlayan açlık grevlerine bizler de buradan çağrı yapıyoruz. Cezaevindeki arkadaşlarımızı sahipleniyor ve onları destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Geri adım atmayacağız’
Berivan, cezaevlerinde başlatılan ve şuan devam eden açlık grevlerinin son bulması için tutsakların seslerinin duyulmasını ve taleplerinin yerine getirilmesi için adımların atılması gerektiğini belirtti. Berivan, “Bu mücadele hepimizin mücadelesi sadece cezaevlerinde bulunan yoldaşlarımızın değil evet orada ciddi bir direniş var ama bizler de dışarıdan bu tecride ve açlık grevlerine karşı dik duruşumuzu her zaman olduğu gibi öne sürmemiz lazım. Tecrit muhakkak kırılmalıdır. Biz bu tecridin kırılması için de her türlü mücadelemizi vereceğiz. Tecrit son buluna kadar asla mücadeleden vazgeçmeyeceğiz ve asla geri adım atmayacağız” sözlerine yer verdi.
‘Birlik olup tecridi kıralım’
Giresun Espiye L Tipi Cezaevi'nde bulunan Metin Uyar'ın annesi Filiz Uyar, çocuklarının cezaevlerinde tecrit altında olduğunu belirterek haftalık sadece 10 dakika telefon görüşü yapabildiklerini söyledi. Filiz şunları dile getirdi: “Mektupları çok geç gönderiyorlar. Her ne şekilde olursa olsun onlara bir tecrit uygulanıyor. Bu tecrit tüm siyasi tutsaklara uygulanıyor. Çocuklarımız cezaevlerinde tecride karşı açlık grevine başladı. İmralı’da uygulanan tecrit cezaevlerine de yansıyor. Bu tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Bunun için Önderlik ile görüşmelerine izin verilmeli. İmralı'daki tecrit kalksın. Tecridin kaldırılması için sadece tutukluların harekete geçmesi gerekmiyor, herkesin çaba göstermesi ve harekete geçmesi gerekir. Tecride karşı sesimizi birleştirelim. Birlik olursak tecridi kırabiliriz. Cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Bu nedenle yetkililerin tutukluların taleplerini yerine getirmesi gerekiyor. Özgürlük ve barış olsun istiyoruz. Benim de oğlum açlık grevinde. Artık kimse susmasın, birlik olup tecridi kıralım.”
‘Sessiz kalmayalım’
Kardeşlerinden Feyyaz Başak’ın Elazığ 2 Nolu Kapalı Cezaevi’nde, İlyas Başak’ın ise İzmir Buca Kapalı Cezaevi’nde olduğunu söyleyen Rabia Başak Koç, yıllardır cezaevlerinde uygulanan tecridin son bulması gerektiğini vurguladı. Rabia, “İmralı’da uygulanan tecrit her yere yansıyor. Sayın Öcalan’la uzun süredir görüşmeler sağlanmıyor. Görüşmelerin olmaması nedeniyle cezaevlerinde tutsaklar açlık grevine başladı. Yapılan bu direniş eninde sonunda Kurdistan ve Türkiye’ye yayılacaktır. Cezaevlerinde her şey kötüye gitmeden Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalı. Tecrit suçuna ve başlatılan açlık grevi eylemlerine sessiz kalmamalıyız. Durum böyle devam ederse cezaevlerinde cenazeler çıkabilir. İmralı da ki tecridi kıralım. Bugün dört duvar arasında direnen tutsaklar, bizim de bu direnişi dışarıda yürütmemiz gerekiyor” dedi.
‘Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı
Yıllardır hem İmralı da hem de cezaevlerinde ağır bir tecridin uygulandığını belirten yerine kayyım atanan Bêgirî (Muradiye) Belediye Eşbaşkanı Leyla Balkan, bu tecride karşı hem halkın hem de tutsakların büyük bir mücadele verdiğini söyledi. Leyla, "Bizim üzerimizdeki tecridin kalkması için öncelikle Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerekiyor. Çünkü her şey İmralı’ya bağlı. Yetkililer tecridi artırarak hem Sayın Öcalan'ı hem de toplumu cezalandırıyor. Bunun en somut örneği Sayın Öcalan'la üç yıldır görüşme yapılmaması ve kendisinden herhangi bir bilgi alınamamasıdır. Bu nedenle 27 Kasım'dan itibaren cezaevlerinde açlık grevi başladı. Bu süreci hep birlikte yaşayacağız. Bu açlık grevleri görüşmeler sağlanıncaya kadar devam edecek. Sayın Öcalan'dan haber alınamazsa 15 Şubat'tan sonra açlık grevine başlayacağız. Bu sadece cezaevlerinde başlamamalı, dışarıda da yürütülmeli. Önderimiz, halkımız, kadınlar ve toplum için elimizden geleni yapacağız. Kürt halkının iradesi ve kararlılığıyla kazandığına inanıyoruz” diye konuştu.